İçeriğe geç

Kağıttan Köprüler Kitap Alıntıları – Elvan Ebinç

Elvan Ebinç kitaplarından Kağıttan Köprüler kitap alıntıları sizlerle…

Kağıttan Köprüler Kitap Alıntıları

Aslolan içimizde hep var olan o dizginlenemez vahşi duygulardır.
Bazen yoldan çıkmak, sonu gelmez terapilerden bile daha iyi sonuçlar verir.
Kayıplar bazen ölümle bazen de ayrılıkla oluyordu.Sonuç değişmiyordu.Eksilen bir tarafınla bir başına kalıyordun işte.
İnsanlar işlerine geldiği gibi felsefe üretirler. Sonra o felsefeye inanarak , kendilerini özgür kılıp, yaptıkları her türlü ahlaksızlığı meşrulaştırırlar.
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?
Tanıştığı andan itibaren kendisinden esirgemediği şefkat ve anlayışı için ona gönülden borçluydu. Aşk minnettarlık mıydı?
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?
Beyaz yalan mı doğru tercihti? Siyah gerçek mi?
Beyaz yalan siyah gerçeğe tercih edilmişti.
Kayıplar bazen ölümle bazen de ayrılıkla oluyordu. Sonuç değişmiyordu. Eksilen bir tarafınla bir başına kalıyordun işte .
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?

-Kağıttan Köprüler

Kayıplar bazen ölümle bazen de ayrılıkla oluyordu.Sonuç değişmiyordu.Eksilen bir tarafınla bir başına kalıyordun işte.
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?
Sessizlik çoğu insan için bir kalkan gibidir Yorgun, suçlu, kederli kırık ruhlar daha çok saklanmak isterlerdi kendisini çevreleyen bedenlere. Bazen agresif bazen de depresif olurlardı bu yüzden. İçerde yaşanan bu dengesizlikleri de bedenler gizlerdi.
Aynı gemideydik ama aynı gemiyi görmüyorduk. Aynı kervandaydık ama aynı çölde yolculuk etmiyorduk. Aynı seyir defterine yazıyorduk ama ayrı şeyleri kaydediyorduk..
Aslında unutmak isteyip de başkaldıran isyankar son karelerinin hezimeti çöküyordu her gününün akşamına.
Küçük şeylerle teselli ve mutlu olmayı öğrenirken, hayatında küçük şeylerin büyük şeylerden daha fazla, daha anlamlı, daha kapsamlı yer kapladığını anlarsın.
Aslında her gün mucizedir yaşam, görünen ve görünmeyenin detaylarında sessizce ilerleyen. Çoğalmadan ve eksilmeden..
Unutma yeni başlangıçlar eski temellerin üzerine oturtulur.
Ruhun eşini bulması ya da bulduğunu sanması ile başlayan kimyasal yolculuğun adı değil miydi aşk ??
Kendi başlangıç çizgine gelmeni bekle. Bugün yaşadıkların, yarın yaşayacaklarının kılavuzu olacak.
Bitmiş olan her şey bitmiştir. Zorladığın kapı açılmıyorsa o kapı kapanmıştır. Sana açılan kapıya yürü. Yeni bir başlangıç için doğru an, kabullenmeyi inkar etmediğin andır.
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçekmi?
.
Bu yaşamdaki tek yolcu biz insanlar ve diğer canlılar değildir ; yarım kalan sözler, bekleyen vaatler, yerine ulaşmamış kelimeler, cümleler, duygular ve nesneler de var.

Onlar da kendi kaderleri içinde yolcudurlar bizim gibi. Kimi ulaşması gereken yere ulaşmayı kimi de ulaşacağı anı bekler

.

Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?
juliyet demişki binlerce kez iyi geceler sana Romeo ise binlerce kez beter olsun o gece senin ışığın yoksa
Beyaz yalanmı doğru tercihti, siyah gerçek mi?
“En iyi fikirler ibrenin sıfır noktasına olan seyrinde peydahlanır,”
“En iyi fikirler ibrenin sıfır noktasına olan seyrinde peydahlanır,” (…)
Juliet demiş ki ; binlerce kez iyi geceler sana Romeo ise binlerce kez beter olsun o gece senin ışığın yoksa
Kayıplar bazen ölümle bazen de ayrılıkla oluyordu.Sonuç değişmiyordu.Eksilen bir tarafınla bir başına kalıyordun işte.
İnsanlar işlerine geldiği gibi felsefe üretirler. Sonra o felsefeye inanarak , kendilerini özgür kılıp, yaptıkları her türlü ahlaksızlığı meşrulaştırırlar.
Hani hayat müşterekti.. Üzüntüler hep tek kişilik.
Tanıştığı andan itibaren kendisinden esirgemediği şefkat ve anlayışı için ona gönülden borçluydu. Aşk minnettarlık mıydı?
Oysa bir çok insan gibi seninde benim de kendimize göre biriktirdiğimiz hüzünler var içimizde. Yığınla birikmiş örselenmişlikler. En başta kendi kendimize olan kırgınlıklarımız, dahası öfkelerimiz. Seni bilmem ama benim var. Hemde epey yüklü.
Mutluluk uçucu heralde.
Acılar dibe çökerken, mutluluk çökelti bırakmadan uçuyor
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?
“İhanete uğramak öyle bir şeydir ki…” (…)
“bildiğin, inandığın tüm değerler baştan aşağı yıkılır.”
“Karamelli, iri fındık taneli gofret tadında bir hayata ne dersin?”
Kayıplar bazen ölümle bazen de ayrılıkla oluyordu.Sonuç değişmiyordu.Eksilen bir tarafınla bir başına kalıyordun işte.
“Gücünü göster bana!” diyen Tanrı’ya “Gücüm bu kadar,” diye cevap verildiği anda bitiyordu insanın “şaşalı kibri”.
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?Syf;274
Mutluluk uçucu heralde.
Acılar dibe çökerken, mutluluk çökelti bırakmadan uçuyor
‘Biz insanlar diğer insanların neyi nasıl görmesini istiyorsak öyle gösteririz,’ dedi içinden.
“Bir erkeğin sevdiği kadına verebileceği en büyük hediye zamanı, dikkati ve sevgisidir.”
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?
Kayıplar en büyük kazançtır .Unutma
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?
“Oysa birçok insan gibi senin de benim de kendimize göre biriktirdiğimiz hüzünler var içimizde. Yığınla birikmiş örselenmişlikler. En başta kendi kendimize olan kırgınlıklarımız, dahası öfkelerimiz.”
Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?
“Bazen yoldan çıkmak, sonu gelmez terapilerden bile daha iyi sonuçlar verir.”
“Beyaz yalan mı doğru tercihti, siyah gerçek mi?”
Mutluluk uçucu heralde.
Acılar dibe çökerken, mutluluk çökelti bırakmadan uçuyor
…tutkunun ne olduğunu bilmeyen bir insan asla aşkı tadamaz.
Genelde bu cümleler ya yaşadıklarını ve hissettiklerini yansıtır ya da hayata dair henüz yaşanmamış ama yaşayabilecekleri noktaları anımsatır.
Hep böyle mi olurdu ayrılıklar? Gönül de alıştığından vazgeçemiyordu, göz de. Düşünceler de pek tabii ki.
“Aşk, özgürlüğü sonlandıracak bir esaret olmamalı,” (…)
“İçinde ukde barındıran sevdalar acı çeker ölesiye,” (…)
“Unutma, yeni başlangıçlar eski temellerin üzerine oturtulur,” (…)
Kayıplar bazen ölümle bazen de ayrılıkla oluyordu. Sonuç değişmiyordu. Eksilen bir tarafınla bir başına kalıyordun işte.
Biliyorum ki mutluluk kadar acı da ‘yaradılış’ gerçeğidir. Bir ömrün mutlu ve kutlu bir şekilde altın tepside sunulduğu bir hayat, hikâyelerde bile yoktur.
“Aşk bir kum saati gibidir, kalp dolarken beyin boşalır.”
“Kayıplar en büyük kazançtır, unutma,” (…)
“Neden yokluğu varlığından daha değerli oldu şimdi?”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir