Kafka Okur kitaplarından Kafka Okur Dergisi – Yaz: Öykü Özel Sayı kitap alıntıları sizlerle…
Kafka Okur Dergisi – Yaz: Öykü Özel Sayı Kitap Alıntıları
İşte size çocuklukla yetişkinliğin farkı: Çocukluğumuzda canavarlardan korkarız. Yetişkinliğimizde başka insanlardan.
Değil mi ki genç ölenler güneşe gömüldüler..
Dünyanın dönmediğine, her gecenin gündüze yem olmadığına, saatlerin bitmiş pillerine rağmen zamanın aktığına kim inanır ki? Hiç kimse.
“Eyy” diye başlayan bir şiir geçirdi aklından, olmadı..
Etrafımda birileri olsun ama yanımda kimse olmasın. Gürültü iyi. Kendini duyamamak iyi. Yeni gelenleri izlemek, montların fermuar sesleri iyi.
Köşelerimize takılmaktan, sivri uçlarımızla birbirimizin canını yakmaktan yorulmuştuk..
Şehirli dediğin, yazın gelip kışın gitmeliydi.
Hep güz sonu. Biz yine eski liman yolundayız..
..daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum, buraların en eski âşinasıdır soyum..
Rayına oturmuş bir karınca sürüsünü yolundan çeviremezsiniz. Hepsini yok etmedikçe..
Olduğumuz yerde kalmalı, üzerimizi örtecek suyun bizi giderek birbirimize daha çok benzetmesine izin vermeliydik.
Yazacağım hepinizi, tek tek yazacağım!
El içine çıkacak yüzünüz kalmayacak!
El içine çıkacak yüzünüz kalmayacak!
Gerçekliği yakalamak öyle yazıldığı veya söylendiği kadar kolay değildi.
Her günün bizden bekledikleri, bizim her ana borcumuz vardı çünkü..
Geçmiş zamanların sabahları ne güzeldi. Her türlü mecazı kaldırabilirdi.
Ona kabul görmemenin, benimsenmemenin, istenmemenin, dünyaya diken olup batmaya geldiğini böylece öğrenmenin gamsızlığını bırakırdı.
Kitaplığında bu kadar az kitap olanları asla anlayamam.
Dönüp arkalarında bıraktıkları zamanın tortusunu bir teraziye koymayı hiç düşünmüyorlardı. Öylece debelenip duruyordu hayat kendi içinde
Neyse ki “anlamak” – baş parmağın işlevinden sonra elbet – hala alametifarikalarımızın başında gelmektedir.
Genç yazarların tümü cahildir. Ama iyidir bu. Yazmaya başlamak cahil cesareti ister de onun için.
Dönüp arkalarında bıraktıkları zamanın tortusunu bir teraziye koymayı hiç düşünmüyorlardı.
Köşelerimize takılmaktan, sivri uçlarımızla birbirimizin canını yakmaktan yorulmuştuk. Olduğumuz yerde kalmalı, üzerimizi örtecek suyun bizi giderek birbirimize daha çok benzetmesine izin vermeliydik.
Çocukluğumuzda canavarlardan korkarız. Yetişkinliğimizde de başka insanlardan.
İnsan geçmiş zamanı gözünde büyütür.
Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır.
Çocukluğumuzda canavarlardan korkarız. Yetişkinliğimizde de başka insanlardan.
Genç yazarların tümü cahildir. Ama iyidir bu. Yazmaya başlamak cahil cesareti ister de onun için.
İnsan geçmiş zamanı gözünde büyütür.
Gerçeği yakalamak öyle yazıldığı veya söylendiği kadar kolay değildi.
Kalbin ritmiyle oynarsan ayar bozarsın,
En son ne zaman sarsıla sarsıla güldüğümü hatırlamaya çalışıyordum. Sislerin arasından mutlu bir hatıra bulmaya. Bulanık da olsa bir an.
Kendini duyamamak iyi.
Paris sokakları ona inat akıp gidiyordu
İnsanlar parfüm kokuları içinde ölüme yaklaşmanın tarifsiz hazzıyla bir o yana bir bu yana koşturuyor
İnsanlar parfüm kokuları içinde ölüme yaklaşmanın tarifsiz hazzıyla bir o yana bir bu yana koşturuyor
Kayıp zaman gece düşlerle doludur gece uykusu asla kayıp zaman sayılmaz ama o bir alt zaman bir yer altı yaşamı olarak görülebilir bizim tek eksiğimiz onu kayıt altına almanın bir yolunu bulamamış olmamızdır
Pavyonda her şey unutmak , hiçbir şeyi hatırlamamak için düzenlenmiş sanki
Karşımdaki iki küçük rafta 40 50 kadar kitap vardı. Kitaplığında bu kadar az kitap olanları asla anlayamam. Hiç kitabı olmayanı anlaya bilirim çok kitabı olanı da .
Ya çok olmalı ya hiç olmamalı gibi sanki.
Ya çok olmalı ya hiç olmamalı gibi sanki.
Geçmiş zamanların sabahı ne güzeldi. Her türlü mecazı kaldırabilirdi.
İşte size çocuklukla yetişkinliğin farkı: Çocukluğumuzda canavarlardan korkarız. Yetişkinliğimizde de başka insanlardan.
Aşkı; heyecanla,tutkuyla,arzuyla ölçüyor,sevgiyi sakinlikle,huzurla,arkadaşlıkla tarifliyordum.
İnsan geçmiş zamanı gözünde büyütür.
Çocukluğumuzda canavarlardan korkarız. Yetişkinliğimizde de başka insanlardan
Söyleme dağlara, söyleme yollara, kimsenin diline düşmeyelim.
İnsan geçmiş zamanı gözünde büyütür.
Gene geceden kalmışlardı. Şimdi gene bir sehpanın etrafında toplanmış bir yandan dün gecenin muhasebesini yaparken bir yandan da bir kaç lokma bir şeyler yiyip bu geceye toparlanıyorlardı, yeni ahlara ve keşkelere
Kalbin ritmiyle oynarsan ayar bozarsın.
Gürültü iyi. Kendini duyamamak iyi.
Geceleri yıldızdan gök üzerimize yağıyor, sabahları güneş kirpik uçlarımızdan doğuyordu.
Herhalde . İnsan geçmiş zamanı gözünde büyütür. Geçmişe dönüp bir şeyleri düşünmeye başladığımız zaman onu kuşkusuz kurgularız.
Yazacağım hepinizi, tek tek yazacağım! El içine çıkacak yüzünüz kalmayacak ! O beğenmediğiniz, değer vermediğiniz kalemlerin ne anlama geldiğini göstereceğim hepinize Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek neymiş göreceksiniz!
Git , yazamadığın öykünün başına otur , suçu kaleme atma !
Çoluk çocuk sokakta top koşturuyordu. Bense hayat gailesinin peşine düşmüştüm.
Söyleme dağlara , söyleme yollara , kimsenin diline düşmeyelim .
Gerçekliği yakalamak öyle yazıldığı veya söylendiği kadar kolay değildi.
Boşanmak isteyen karısını pompalı tüfekle sokak ortasında vuran bir adamı, gücü sadece garibana yeten eli sopalı bir memuru haberlerden keşfetmek ve sosyal medyadan peşine düşüp yerini yurdunu bulmak , avcılık kadar dedektiflik de gerektiriyordu .
Gürültü iyi. Kendini duyamamak iyi.
Geçmiş zamanların sabahları ne güzeldi.
Artık günün orta yerinde de sevinivermeler kalmadı.
Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır, diyordu Sait Faik
İnsan geçmiş zamanı gözünde büyütür.
Cicero, “Bu gök kubbe altında söylenmemiş bir söz yoktur” dediğinde Ece Ayhan “Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler” dizesini yazmamıştı henüz.
Artık günün orta yerinde sevinivermeler de kalmadı.
Bana kalırsa dünya kocaman bir hayvan leşi. Biz insanlar onu kemiriyoruz.
Gürültü iyi. Kendini duyamamak iyi.
Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır.
Kusursuz bir yalan işlemek istiyorsanız öyküyü iyi kurun.
İyi yazılmış bir öyküyü iyi yapılmış bir makyaja benzetirim.
Bilmediğimiz şeyi daha büyük zannederiz. Bilgisizliğin ve korkunun yasası böyledir, değil mi; Tanrı da böyle değil midir? Bilmediğimiz için büyüktür.
Çocukluğumuzda canavarlardan korkarız. Yetişkinliğimizde de başka insanlardan.
Genç yazarların tümü cahildir. Ama iyidir bu. Yazmaya başlamak cahil cesareti ister de onun için.
İnsan geçmiş zamanı gözünde büyütür. Geçmişe dönüp bir şeyleri düşünmeye başladığımız zaman, onu kuşkusuz kurgularız.