İçeriğe geç

Kaderin Kodu Kitap Alıntıları – Ünal Güner

Ünal Güner kitaplarından Kaderin Kodu kitap alıntıları sizlerle…

Kaderin Kodu Kitap Alıntıları

İnsanı pişmanlıkla eminlik arasında bırakan, kararlarını verirken merkezinde olması ya da olmamasıdır.
Huzurda ve huzurunda olup aynaya yansıyanla buluştuğun an cennettesindir.
Talep edenin onu aciz durumda görerek yapacağın yardım, seni herhangi bir durumda aciz bırakabilir.
Temel prensip, önce senden talep edilenin iyi dinlemektir. Yardımınla onu kurtaramayacağını bilerek, bu yardımı samimiyetle yapmaya karar verdiğimde değil, talebi karşılayan öyle olursun, böylece denge korunur.
En büyük pozitif alan, aşırı Hareket ,sakinleşememek, olayları ve insanları kontrol etmek, aşırı düşünme hali, çözümü sadece kendinde olduğunu düşünüp ben hallederim demektir.
Anladım ki kontrol etmeye çalıştım olay ve kişiler, hayata ve onu var edene güvenmediğim için karşımdaymış. Oysaki su kendi yatağında En doğal şekliyle akıyormuş, boşa çırpınan benmişim. Beni sakinleştirdi ve huzura, kabule geçmek kolaylaştırdı. 
Evet de olaylar kontrolden çıkıyor ve ben başladığım yere geri dönüyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmek uygulayabilme gücünü vermiyordu.
Aslında almaya olan direncimin, olanı kabul edemememden kaynaklandığını anlıyordum.
Seyrettiklerimin hayat aynasında bana beni anlattığını fark ettiğim anda kendime yönelişim başladı.
Bana ait olan her şeyi başkalarıyla paylaşarak hatta bazen ben de olanı tamamen vererek pozitif biri olduğumu zannediyordum.
Beslenme şeklimiz, hayat içerisinde ki davranışlarımızın formunu gösterir.
Karın şişkinliği sindirilememiş duyguların ve eyleme aktarılamamış bilgilerin işaretidir.
Kilolar bedenin hangi bölgesinde birikiyorsa beden bu alanlardaki bir sorundan söz ediyordur.
Bu durumu değiştirmenin ilk şartı, farkında olmadan kendine uyguladığı baskıdan özgürleşmeye karar vermektir.
Diş sıkan insanların genellikle ilişkilerde karşı tarafı idare ederek alttan aldıkları ve yapmak istediklerini baskıladıkları görülmüştür.
Kendine baskı uygulamanın açığa çıktığı başka bir alan gece uykuda diş sıkmak ve gıcırdatmaktır.
Dişler kararlarla ilgilidir. Dişlerle ilgili yaşadığın ağrılar karar alamadığın için kendini suçlamandan, dişlerde oluşan iltihaplarsa yaşadığın öfkeden kaynaklanır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bilgi önemli olsa da kullanabilmek ve uygulayabilmek çok daha değerlidir.
Yaşamın doğal döngüsünde sonbahar, kışa hazırlık olarak kabul ettiğimiz bir dönemdir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Tatlı yeşil gıdalar ve ekşi tatlar kalbi besler.
Dedikoduya varan şikayet ve eleştirileri bıraktığında vücudun kanı temizlemeye başlar. Doğadan destek almak için sarı renkli gıdalar, mide için sarı kantaron yağı, pankreasın için kudret narı, dalak için antioksidan kırmızı ve mor sebze, meyve yiyebilirsin.
Hayatın içinde olduğu gibi bedende de ateşi su söndürür, ağaç artırır, toprak zayıflatır.
Mutluluk üretiyorsan, gülümsüyorsan, hayatına mutlu enerjileri çekersin.
Bunu yaparsa affetmem.
Öfkelenirim.
Kızarım.
Sinirlenirim.

İfadelerini sıklıkla kullanıyorsan, bil ki duygularının içine yerleşerek karar verdiğin sabit tutumların vardır. Sen bu ifadeleri kullanmaya devam ettikçe, ifade ettiğin bu durumlarda hayatında çoğalır.

Ne zaman ki duyguların tarafından idare edildiğini anlarsın işte o zaman istemeden yaşadığın olayları neden yaşadığını görür ve sonlandırırsın.
Bugüne kadar yaşadıkların, seyrettiklerin ve hissettiklerinin toplamının adı OLAN’dır. Hepsi sözlü taleplerinle ve onayınla gerçekleşmiştir Zihin türlü bahanelerle buna karşı çıksa da bugüne kadarki çalışma ve deneyimlerimiz her birimizin hayatına davet ettiği olaylarda bizzat kendi payımız olduğunu gösterdi.
Ona göre suçlu dışarısıydı.
Aynanın görevi, sana sende olanı yansıtmaktır. Hayat aynası da böyledir. Karşında olan sana sende olanı fark ettirir. İster onu değiştirmeye çalışır boş yere yorulur, ister kendine döner o halden kurtulursun.
Diz eklemlerinde ağrı, zorlama ya da hareket sırasında sesler geliyorsa bedeninde asit birikmiştir.
Mutsuz olmana rağmen, ailenin bütünlüğü bozulmasın diye, ilişkini zorla devam ettirme çaban kimseyi mutlu etmeyecektir.
Gün içinde su içmek aklın gelmiyor, zorla içiyor ya da su dışında başka sıvılarla susuzluğunu gideriyorsan, hayatına yeniliği alamıyor, tazelenemiyorsundur.
hayat bir gün o ilk saniyelerdeki hislerinin ne kadar dogru oldugunu sana kanitlar.
Her durumda iyileşmek ve uyanmak için ağzından çıkanı kulağına duyur, böylece niyetinle durumunu değiştirebilirsin.
Bir kadın geleceğine güvenmek, hayatı akışıyla yaşamak ve iç sesiyle barışık olmak istiyorsa erkeğine saygılı, sevgi dolu ve sadık olmalıdır.
Mutluluk üretiyorsan, gülümsüyorsan, hayatına mutlu enerjileri çekersin.
Senden yansıyanı kabul etmen, sakinleşmen demektir.
Yaşadığın duygunun yaydığı titreşim neyin sana doğru geleceğini, neyin senden uzağa gideceğini belirler.
Hepimiz ihtiyaçlarımız karşılandığında mutlu oluruz, frekansımız iyileşir, bize doğru bir çekim başlar.
Geçmişte yaşadığın olayı değiştiremezsin, fakat yaşadığın olayla bağını ve olaya karşı bakış açını değiştirerek kendini dönüştürebilirsin. Geçmiş değişmemiş, aynı kalmıştır ama senin üzerindeki etkisi böylece değişmiş olur. Birçok fobinin ve travmanın iyileşme anahtarı buradadır.
Hayatını hangi yönde götürmek istiyorsan, ifadelerini o doğrultuda seçerek, yaşadığın olayları değiştirebilirsin. Bazen sadece bir kelime değişir ve hayat dönüşür.
En hızlı ve en etkili ‘ifadeyle yaratım’ alanları, zihin en sakin olduğu alanların içinde gerçekleşir. Bu esnada mırıldandığın şarkı sözleri bile, özel isteklerin ve arzuların olarak sistem tarafından bir emir gibi kabul edilir.
Sen kolaylıkla istediğinin sana verileceğine güvenerek çekiştirmeyi bırakabildiğinde, yeniyle buluşman da kolay ve hızlı olur.
Anılarını tekrarlayanlar, aslında aynı deneyimi bir kez daha yaşamak ve o halin içinde devam etmek ister.
Kişi neden sıkıntıya çağrı yapar? Bir gelecek planı olmadığında, yenilikten korktuğunda ve rutinini devam ettirmek istediğinde böyle bir duruma çağrı yapar.
“Çok şükür her şey yolunda, bereketimiz artsın.” / Şükredenin şükredeceği olaylar artar. İşler tam da istenen seviyeye gelir.
Bilgiye sahip olmakla bilgiyi hayata geçirmek aynı şey değildir.
Her tekrar rutine, rutinler de bağımlılığa dönüşür.
Kendi metkezinden, kendi amacından ve yolundan uzaklaştığında tekrar kendi merkezine gelebilmek için dışarıdan gelen her türlü ani itiş ve etki (depremler, doğal afetler) sana hizmet eder.
Bedene doğru miktarda su almak, asitli beslenmeyi bırakmak da negatif enerjinin doğru kullanımıdır.
Hayat, nehrin akışına direnene sert, onunla beraber akana cömerttir.
Senden çıkan her frekans dalga dalga kainatın her köşesine yayılır, yayıldıkça kendine benzeyen enerjilerle ve frekanslarla eşleşir.
Ağızdan çıkan bir hece, bir hareket dalgası başlatır.
Eylemin başlatıcısı sestir.
Uyanıına yardım edecek olan sıklıkla tekrar ettiğin sözel ifadelerini, mimiklerini, yürüyüşünü , oturup kalkışını, yatışını izlemelisin.
Eğer çemberin belirsizse, kararlarını uygularken tereddüt yaşarsın ve sistem çöker.
Her ifade, duygu ve eylem sahibine aittir. Bumerang gibi çalışır ve sahibine geri döner.
Senin için hayat nedir?
Karşında olan sana, sende olanı fark ettirir. İster onu değiştirmeye çalışır boş yere yorulur, ister kendine döner o halden kurtulursun.
Elbette hayatı okumayı öğrenmek için, sistem bizden emek vermemizi bekliyor.
Bilgelik, bilgiyi doğru yerde kullanmaktır.
Kader, kendi hayatına biçtiğin değerdir.
Senin değerini yine sen belirlersin.
Sınır koymak, sende olanı vermemek yanlıştı benim için.
Bir denizanası, yüzde doksan dokuz oranında sudan oluştuğu halde suyla kendi bedenini ayırabildiği bir sınıra sahip…
Ancak kendi ışığını yaktığında ışığı arayan ve kendi yolculuğunu başlatmak isteyenlerin yolunu aydınlatabiliyormuşsun.
Kendime vereceğim emeği , tekamülüme kullanacağım kaynakları boşa harcıyormuşum. Ben onları kendi yoluma dahil etmeye çalışırken, onlar bana merkezimden uzaklaştığımı göstermeye geliyormuş.
Bu noktaya gelebilmenin ilk şartı yargılardan arınıp kendine, merkezine gelebilmektir. Seni merkezinde tutacak olan, kendini başkaları üzerinden tanımlamaktan kurtulup, dışarının senin kim olduğuna karar verdirdiğini fark etmen ve bu yetkiyi onlardan almandır.
Tefekkür ve meditasyon, insanın içine bakması, kendini dinlemesi amacıyla tavsiye edilir.
O kişi hakkında bazı şeyleri görmezden başladan bile, hayat bir gün, o ilk saniyelerdeki hislerinin ne kadar doğru olduğunu sana kanıtlar.
Sorularına ve meraklarına odaklan, doğru alana yönel.
Ataletten şikayet edip, sabah kalkar kalkmaz bir gün önce başladığın şekliyle güne devam ederek yenilik yapamazsın.
Güneş doğduğunda uyanmış olmalı, hareket etmeli, sözlerinde başlatıcı, iyileştirici ifadeler kullanmalı, gün içinde olan biteni kabulde bir ruh haliyle kararlarını kendin almalı ve istikrarla uygulamaya koymalısın.
Kendini zayıf, hasta ve atalet halinde hissettiğinde pozitif alanlara yönelmelisin.
Geçmişi dünde bırakan, yarın yeni bir geleceğe doğabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir