İçeriğe geç

Justine Kitap Alıntıları – Lawrence Durrell

Lawrence Durrell kitaplarından Justine kitap alıntıları sizlerle…

Justine Kitap Alıntıları

Bir kentte sevdiğiniz biri yaşadığı zaman orası dünya olur.
Tozların savrulduğu binlerce sokak birden aydınlanıyor zihnimde.
Yaşamımın denize düşmüş parçasını, yeniden bulmak için yazıyorum bütün bunları.
Günler, düşlerin arasını dolduran boşluklardan başka bir şey değildi.
Gövdenin gündüzü ruhun penceresidir. Gövdelerin işi bitince insanda ruhların işi başlar. Gövde uyanınca ruh uyur; ruh uyuyunca gövde ayaklanır.
Benim sessizliğimi kendi gereksinimlerine, kendi isteklerine göre yorumlamak Clea’ya kalmış bir şey, ister gelir, ister gelmez, kendisi bilir. Her şey çevremizdeki sessizliği yorumlamamıza bağlı değil mi?
Karısı gideli kendine geldi.
Ölülere nasıl davranılacağını insan bir türlü bilemiyor; öylesine domuzuna bir sağırlıkları ve sertlikleri var ki. İnsan sanki bir kralın karşısındaymış gibi ne yapacağını şaşırıyor.
acaba insanlar gibi cansız şeylerin de mi yazgısı var?
adı artık anılmayan ama yokluğu bütün şiddetiyle duyulmaya başlayan biri
Evlilikle umutsuzluğu yasallaştırıyorlar.
Artık ona sahip olmak değil, kendisini ondan kurtarmak istiyordu. Bir kadın olmaktan çok bir durumdu artık o.
Bu sanki dünya yaratılalı beri ilk sabahtı.
Kendisini Melissa’ya çırılçıplak göstermek isteğine kapıldı; sanki tavan arasındaki bir dolapta asılı duran çok iyi kesimli bir elbisenin çoktandır bir kıyıda unutulup gitmiş güzelliğini ona gösterip onaylatmak istiyordu.
İnsan aşık olduğu kişinin aşık olmayı seçtiği kişiye de aşık olur.
Her davranışın bir ileti olduğunu düşündüm, geçmişten geleceğe iletilen bir dilek .
türlü deneyimlerden geçmişliğin yalansızlığını taşıyan gözlerle .
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Artık yepyeni bir anlayışla birbirlerine bakıyorlardı, birbirlerinin suçsuzluğunu kavramış olarak
gençlik arkadaşlarının pek çoğunu yutmuş bir savaş alanında yürür gibiydim
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kimyasal bir formüle benzeyen, kansızlık ve sigara dumanıyla çalkalanmış bir kadın
Onlar tıpkı bir entarinin kolunda kalmış esans kokusuna sarılır gibi yaşlıların belleklerine sarılacaklardı.
Zamanı dolayan saatlerin kederi
Neden kendimize böylesine kökünden kopmuşluk ve başarısızlıkla dolu olmayan başka bir yer aramıyoruz?
vesikayla dağıtılan gülüşün dudaklardan bir maymun vıcırdaması gibi çıktığı çirkin bir karanlık.
insan, mekanın ruhunun uzantısından başka nedir ki
hiç hoşuma gitmeyen bir mutluluk duyuyordum.
Bilinciyle denetleyebildiği sürece, o kendisi böyle acı çekmeye razıydı.
Ama henüz eyleminin niteliği belli olmamıştı. Hangi biçimi alacaktı?
Tanrı’yı sözcüklerle, düşüncelerle sınırlandırma çabaları Tek bir şey her şeyi açıklayamaz ama her şey bir şeyi aydınlatabilir.
Hem kafamın hem de gövdemin müzik gibi olmasını istiyorum. Üslup istiyorum.
Sana bir düğün gülücüğü verip ipek yığını gibi kollarına atılayım.
senin şu anda Justin’e duyduğun aşk, değişik bir nesneye duyduğun değişik bir aşk değil, Melissa’ya duyduğunun aynısı; o bu kez Justine aracılığıyla ortaya çıkmaya çalışıyor.
Mona Lisa ..
şu ünlü gülümseme, bana biraz önce kocasını yemiş bir kadını anımsatmıştır hep.
Odada ki ağır küf kokusunun, yaklaşan intiharının kokusu olduğunu anlamamıştım.
Onun gözünde öpücükler bir tuvale üst üste sürülen boyalardan farksızdı.
Beşikte bir bebek taşır gibi hastalığını taşımıştık.
Ağır kepenklerin ardında bir tür mayalanmanın sürüp gittiğini her zaman duyumsamışımdır.
Aşk buna deniyorsa, o zaman benim daha önce hiç görmediğim bir bitki türü olmalıydı.
ilkin kişiliğimdeki bütün değersiz şeyleri biraraya toplayıp yakmam gerektiğini düşünüyorum.
benim şu yaşamım İyileşmemiş Bir Yara.
Yatalak değil ama eşcinselmiş
casuslarım bana ilgisiz bilgiler getiriyordu.
İşte bunları görür, bunları biriktirir çocuklar; bunlarla yaşamlarını sağlamlaştırır ya da yollarını şaşırırlar.
Sanki kendi kendisinin sessiz filmiydi.
İyiliğin hiç bir işe yaramadı.
Ah, Nesim, her zaman çok güçlü oldum. Acaba bu benim gerçekten sevilmemi engellemiş olabilir mi?
erkeğe her türlü kölelikten kurtulmuşluğu simgeleyen bir kadın karikatürü
önceden bilmenin sakinliği
Elinde olmadan her şeyi kadına dönüştürür; onun bakışları altında bir iskemle bile bacaklarının çıplaklığından utanır. Eşyalar gebe kalırlar.
İyice yaşlandığı zaman normal büyüklükte, en küçük bir kusuru bile olmayan lastik bir kadın yaptırdı. Kışın içine sıcak su konabiliyordu. Felaket güzeldi. Ona annesinin adını vermişti.
çeşit çeşit büyüklük vardır, insan onları ya sanatta ya dinde uygulama olanağı bulamazsa gündelik yaşamı bir yıkıntıya döner.
Rahatsız edici bir açıkyüreklilikle bana bakışını, onun dengesizliğine vermiştim – sanki ne işe yarayacağıma karar vermeye çalışıyormuş gibiydi.
..zeytin konservesi gördüm .
..onu satın aldım .
İtalya’yı yemeye başladım – o esmer, kavrulan etini, elle biçimlendirilmiş ilkbahar toprağını, adanmış asmalarını.
Yarı eğitilmiş bir panter gibi bakardı çevresine.
yaraları düşlerle sarılı.
akciğer gibi dolup boşalan mağazalar.
insansal olmayacak denli güçlü ve hesaplı bir istemin izdüşümünün tutsağıyız.
bizi kendine bitki örtüsü yapmış, ruhumuza, kendimizin sandığımız çatışmalarını ekmiş kent.
«O gittikten sonra kent kendisine dayanılmaz derecede yabancı gelmişti,» diye yazıyor Arnauti. «Ne zaman onunla ilgili anısı olan tanıdık bir köşeyi dönse, onun canlı imgesi hemen karşısına dikiliyor, sokaklarda, alanlarda kederli gözlerinin, ellerinin hayaleti dolaşıyordu.»
Ölüm beklentisi insanın zihninin üstüne nasıl da çelik bir zırh gibi geçiyor, tek besini umut ve istek olan geleceği nasıl da yok ediyor.
Bir insan başkalarını etkileyecek, onların belleklerinde yer edecek kadar sivri şeyler söylüyorsa, sıradan biri olamaz.
Nefretin, amacına ulaşamamış aşktan başka bir şey olmadığını anlıyordu.
Âşık olduğu ya da hayranlık duyduğu yazarların, düşünürlerin ayaklı bir özetiydi.
Birden anladım ki, bir başkasını mutsuz ederken kendimi de mutsuz etmiş oluyorum
Melissa’ya çok yabancı, bambaşka bir dünyada dolaşıyorduk — çiçekler, kitaplar ve düşünceler dünyasında.
İşte aşkın tuhaf yanlarından biri daha; bizi birbirimize yaklaştıran şey bizi birbirimizden sonsuza dek ayıracak
Bazan Justine gitmekten söz ediyordu, bazan da ben. Ama ne o gidiyordu, ne de ben.
Her kadın yeni bir yaşamdır, kendi kendine yeterli
Kısa ve özlü olmak üzere.
/Justine iskenderiye Dörtlüsü 1
Şunu anlıyorum ki, herkes bizim kişiliğimizin ancak bir yüzünü bilebilir. Herkese prizmanın başka yüzünü gösteririz.
İşte böyle ölümün varlığı yaşantıyı tazeleyen bir şeydir — onun işlevi budur, zaman denen o tuhaf şey üzerine düşünmemize yardım etmek.
Ne budala, ne aşağılık yaratıklarız — iki bacak üstünde yürüyen kendini beğenmişlikten başka bir şey değiliz!
«O yalnızca gülümser. Ama yaptığım her şeyin içimde yarattığı boşluk duygusunu dağıtmama gene de yardımcı olur.»
Büyük dinlerin hiçbiri sonu gelmez yasaklar koymaktan başka bir şey yapmamıştır. Ama yasaklar arzuyu kurutacağı yerde daha da yeşertmiştir. Biz Kabalacılar bu konuda şöyle deriz: Arzuya boyun eğ ki ondan arınasın.
Ah, sevgili dostum, filozoflar insanın ruhunu, doktorlarsa gövdesini didikleyip duruyorlar, ama insan hakkında gerçekten bildiğimizi söyleyebileceğimiz ne var? Topu topu sıvı ve katı boşaltım yapan, etten bir boru olduğundan başka.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir