Kolektif kitaplarından İyimser Gelecek kitap alıntıları sizlerle…
İyimser Gelecek Kitap Alıntıları
Otistik zihin, zeka seviyesi ne olursa olsun, çevrelerinde öngörülebilir olan şeyleri kavrayabilmektedir, bence bu kanallar aracılığıyla onlara yardım edebiliriz.
Yeni bilgisayar temelli öğretim teknolojilerinin otizmi toplumsal hayatta ayıran duvara nüfuz edebileceğine inanıyorum.
Pek çok otistik çocuk, bilgisayarlara dair sezgisel bir anlama sistemi geliştirmektedir, tıpkı diğer çocukların insanlar için yaptıkları gibi.
İnsanların belirsiz ve öngörülmez dünyaları ve duyguları otistik birisi için can sıkıcıdır. Ama bilgisayar faresini hızlı hızlı tıklatır ve bunu belli bir zaman aralığında yaparsanız otistik zihnin ilgisini çekebilirsiniz.
Her büyük yenilik tam da kuralları yıktığı için o zamana kadar bilinegelen bilimsel yöntemin kurallarını yıktığı için büyüktü.
Bilimin başarısının gerçek temeli ilerici ve muhafazakar öğeleri biricik bir şekilde bir araya getirebilmesindedir.
Bir şeyleri dönüştürmek isteyen çalışmalar doğaları gereği geleneksel birikime karşı çıkarlar.
Hiçbir fizik yasası içinde, insani gelişimin birkaç adım daha öteye gitmesini engelleyecek insan merkezci bir öğe yoktur.
Belki de uyku tanımlayamadığımız bir çeşit enerji düzenleyici bir işleve sahipti.
İnsan algısının işlemesi, değişim ve ilerlemeye bağlar.
Uzun vadede her şeyin sabit ver değişmez olduğu bir ortamda memnuniyetsiz olmaktan başka bir çaremiz yok.
Bugüne kadar ne yaptıysak onu yapmaya ve kollektifliğin önündeki yolları kapayıp işleri arapsaçına döndürmeye devam edeceğiz.
Sarsılmaz bir iyimserim çünkü gelecek, her zaman neyse o olacak; başkaldırının, olağanüstü şeylerin ve sonsuz sürprizlerin karışımıdır.
Kötümserler bir şeylerin kötüye gittiğinden biraz daha iyi emin olur, iyimserlerse her zaman daha iyisinin olabileceğini söyler.
Ben kısa vadede kötümser ama uzun vadede iyimserim.
İnsanoğlunun gelecek hakkındaki sonsuz ve sarsılmaz kötümserliği, insanları özellikle de gençliği maceraya atılmaktan alıkoyup ümitsizliğe iterek gerçekten büyük kötülük ediyor.
Bir sorunu en basit çözümü tercih ederek çözmek iyidir.
İnsanlar sorunlara at gözlüğüyle bakma ve sorunların tek bir nedeni olduğunu düşünme eğilimindedir.
Eğer herkes kişisel konularda benim kadar iyimser olabilseydi büyük resim hakkında iyimser olmak için güçlü nedenlerim olurdu.
Merak bebeklerin öğrenme yöntemidir. Aslında yaşı ne olursa olsun bir insanın merakını harekete geçirebilmek belki de en mükemmel pedagojik edimdir.
Bence bu merakı sürekli beslemeli, teşvik edilmelidir. Merakın güzel yanı hepimizin doğal olmasında yatıyor.
İyimserliği kötümserliğe üstün bir şeymiş gibi görme eğiliminde derin bir yanılsama söz konusudur. İyimserlik elverişli durumlarda iyidir, ama tehlikeli durumlarda kötümserlik daha iyidir.
Bizi iyi bilime götüren inanç değil meraktır.
Hafıza tıpkı özgürlük gibi el üstünde tutulmalı, beslenmeli ve korunmalıdır. Bunlardan biri olmazsa diğerleri anlamını yitirir.
İnsanlar sanal dünyadaki ani değişikliklere bizzat o dünyanın bir parçası olarak tepki vermeyi en sonunda öğrenebilirler.
Ne mutlu ki insanlar için geliştirilen iyi tasarımların öneminin giderek daha çok takdir edildiği bir zamanda yaşıyoruz.
Bazı insanca davranmayan kötü tasarlanmış ara yüzler, içinde yaşadığımız teknolojiye doymuş dünyada bizi iyiden iyiye kuruntular dünyasına itebilir.
Belki de teknolojinin tasarımı sırasında insanların düşünme biçimlerinin, nasıl yaşamak istediklerinin, yaşamlarını nasıl genişletmek istediklerinin de düşünülmesi gerekir.
Yani insanlıkla rakip olup ona karşı savaşmak değil aksine insanlığın algı ve bilgi dünyasını geliştirmek ve ona katkı sağlamak. Bilgisayarların gelecekti rolü bu olacak.
Büyümekte olan nesil ortak deneyimleri sayesinde, küresel sorunlar ve fırsatlar hakkında daha büyük bir duyarlılığa sahiptir.
Yetişmekte olan nesiller dünyayı daha küresel ölçekte algılıyor, kaynaklara yaratıcılık ve işbirliğini nasıl geliştiririz diye yaklaşıyor ve önceki nesillerin hayal bile edemeyeceği ölçekte düşünüyor.
Bakış açımızı değiştirdiğimiz takdirde her şeyi değiştirebilirsiniz.
Hadi tekrar mutlu olalım. Sadece mutlu, bir süreliğine, yeni bir mutluluk ölçütü çağrısı yapıyorum.
Dünyanın öbür ucundaki çalışma arkadaşlarımızla sanki yan odalardaymış gibi birlikte çalışabilmek ne kadar özgürleştiricidir, hiç düşündünüz mü?
İnsanlar arasında güçsüzdür. Bunu unutuyoruz. Etrafımızdaki bütün harikalara karşı duyarsızlaşmışız.
Yaşamım boyunca dünya dışında yaşam olduğuna dair o kadar çok kanıt gördüm ki bu artık reddedilmez bir gerçektir.
İnsanlar en beklenmedik yerlerde yaşamın karmaşıklığına ulaşmayı başarıyorlar.
Diğer insanlarla ya da diğer akıllı araçlarla etkileşime geçerek beynimizi geliştirmeye devam edebiliriz.
Nasıl beynimizin entelektüel yetilerini çalışarak geliştirebiliyorsak mekanik yardımcıların da bize nasıl daha iyi yardım edebileceğini, nasıl başka insanlarla daha verimli bir ilişki kurabileceğimizi öğrenebiliriz.
İnsanlar sorunlarla genelde gruplar halinde boğuşur. Resmen bir araya getirilmiş ekipler ya da rastgele bir araya gelmiş insanlar olması fark etmez. Bu tür grup çalışmalarının doğasını anladığımızda insan zekası daha çok artacaktır.
Bence insanlar, bilimin gerçekte ne olduğunu yani basit merakı, akılcılığı ve fikirlerle deneyler arasındaki bitmek bilmez diyaloğu anlayacak ve takdir etmeye başlayacaklar.
Arkadaşlık artık bitiyor, insanların güvenebilecekleri arkadaşları yok, yalnızlık yükselişte. Ama arkadaşlık ölmüyor, sadece değişiyor ve dünyadaki değişikliklere ayak uyduruyor.
İyi etik demek yeni bilimsel gelişmelerde kötü olanı ayıklamak ve iyi olanı öne çıkarabilmek demektir.
Kişinin başkasına ve kendisine karşı dürüst olması en sonunda kabul görecek.
Ne çok mutsuz olmalıyız nede kendimizi olayların akışına kaptırıp çok mutlu olmalıyız. Er ya da geç işler tersine döner.
Yaşam neredeyse her düzeyde sürekli kendisini düzeltiyor.
Küçük eylemlerle işe başladığında insanlar oldukları insan olmaktan çıkıp olmak istedikleri insan olabilecekler.
Kendimize başkalarına nasıl davrandığımızın standardı giderek yükseliyor, inançlarımızı daha güçlü bakış açıları sayesinde giderek daha iyi sorgulayabiliyoruz. En önemlisi içimize dönebiliyor ve çürümeyi silkip dışarı atabiliyoruz.
Her şeyi hem de her şeyi korkunç derecede yanlış anlamış olma ihtimalimiz vardır.
İşte tam da böyle olur: Bir insan alçakça bir şey yapar ama sonra sonuçlarına katlanmak istemez.
Eğer bilimin nesnel bir şekilde ele alınmasını ve herhangi siyasi bir amacın boyunduruğu altına sokulmamasını istiyorsak siyasi güce ihtiyacımız var.
Hepimiz birbirimize benzemek zorunda değiliz, aynı şekilde davranmak ya da inanmak zorunda da değiliz. Aslında bakılırsa böyleymiş gibi yapmak zorunda bile değiliz.
Toplumun her üyesi diğer üyenin ne yaptığını ve nasıl yaptığını bilir. Ortak bir zihin söz konusudur. Bilgi grup için özgürlük ve güvence sağlar.
Bilgi halk için güç demek, kişinin kendisi için değildir.
Bilgi ben ona sahip olduğum ve sen olmadığın sürece benim için güçtür.
Onlar bana benim onlara öğrettiğimden çok daha fazla şey öğretti: Herkes kazanabilir ve yine de birlikte çok iyi vakit geçirilebilir.
Nihayet, insanların kendileri gibi olmayan insanlardan bir şeyler öğrenebileceklerini anlayacaklar.
Başarınız diğerlerinin başarısızlığına bağlı değildir. Kendinize ait olanı yapmanız pekala mümkündür.
Bilgi; toprak, petrol ya da altın kaynakları gibi biten bir kaynak değil, aksine sürekli genişleyen bir kaynaktır.
Artık hayatta kalmak için komşumuzun sahip olduklarını almamıza gerek yok. Kendiniz de tamamlayıcı ürünler inşa ederek, daha iyisi ne olabilir diye düşünerek başarılı olabilirsiniz.
Bilginin hükmettiği bir ekonomi, sadece bir nesil içinde bile milyonlarca yoksulu ortadan kaldırabilir.
Bir şeyleri öğrenmek ve yeni bir şey inşa etmek, yaratmak ve prestij kazanmak, zenginleşmek ve hayatımızı tamamen değiştirecek kadar güç elde etmek için müthiş bir olanak çeşitliliğine sahipsiniz.
Bilim ve teknoloji, bize hem daha iyisi hem de daha kötüsü için giderek daha büyük güç sağlıyor.
Bir şeyleri yaratma, çalışma ve içinde bulunduğumuz koşulları değiştirme özgürlüğümüzün önünde çok fazla engel yok.
En sonunda herkes her şeye ulaşabilecek.
Yakında açıkça göreceğiz ki kolektif tüketim alışkanlıklarımızın faturası, hem çevremizin hem de kendi sağlığımızın tepesine merhametsizce binecek.
Çocuklar nesnelerle derin bağ kuracak ve bu bağ kendi kişiliklerini kurmalarında ihtiyaçları olan gücü onlara sağlayacak.
Bilimin enerjisi tutkudur. Bilimcinin nesneler dünyasına dair tutkusu ressamın resmine ya da şairin şiirine karşı beslediği tutkuya benzer.
Çocuklar çok sayıda dünyada birden büyüyorlar, bir yandan sanal dünya tarafından baştan çıkarılıyorlar ama her zaman fiziksel, analog ve tabi ki doğal dünyaya geri dönüyorlar.
Yakında kimse kendi bildiğinin nihai doğru olduğunu iddia edemeyecek, çünkü insanlar kendi kendilerine tartışma açabilecek.
Bilgiye sahip olan ve onu yayan düşünürlerin, önemli olan her şeyi bildikleri ve bizim de bunları bilmediğimizi söyleyerek bu bilgiyi sattığına inanıyorum.
Fakat insanlar sürprizlerle dolu ve aramızda bir sürü mükemmel insan var, sayelerinde her geçen gün yeni umutlar filizleniyor.