İçeriğe geç

İyi Ki Yoksun Kitap Alıntıları – Hakan Özkan

Hakan Özkan kitaplarından İyi Ki Yoksun kitap alıntıları sizlerle…

İyi Ki Yoksun Kitap Alıntıları

‘’Kadın şüpheye düşürmeyen Adam ister. Kadın bir tek emin olduğu yerde huzur bulur.’’
Acının sonu var ama pişmanlık bakidir.
Bir daha yüzüme kapanan hiçbir kapının arasına elimi koymayacağım.
Bir kadına verebileceğiniz en güzel hediye, ona siz tarafından sevildiğine dair en ufak bir kuşku uyandırmamaktır.
Zamanın unutturamayacağı acı, ölümün bitiremeyeceği anı yoktur. Mesele iyi anılmak
Seninle artık pazar pazartesi gibiyiz
Birbirine en yakın
Birbirine en uzak
Biz ayrılmadık sen gittin
Benim tek suçum senin yanlış insana duyduğun güvensizliği ve şüpheyi kustuğun insan olmamdı
Üstelik bu insan (ben) sırf sen kendine yeni bir hayat çiz diye kendi hayatımın üstünü çizmiş biriydi
Sen gibi gitsem ben gibi sever misin
Allah kimseye yanlış kişiyi doğru aşkla sevdirmesin
Kadınlar ağır bir romana benzer anlamadan okursan sonunu başkasına sorarsın
Varın ispatı yokun ispatından her zaman kolaydır
Sana şimdiye dek yaşadıklarımı anlatmama rağmen tam da oradan vurdun beni
Önce insanlara güvenmeyi öğrendim sonra bunu bir daha yapmamam gerektiğini
Zaten merhametli, vicdanlı birisi olsaydı sizi bu çıkmaza sokmazdı ve yanınızda olurdu. Hak etmediği halde gördüğü sevgiyi elinin tersiyle itmezdi, alır başına koyardı.
Gözün arkada kalmasın ben de senden vazgeçtim..
Senin yüzünden ağlayan birini, sana sığınacak kadar çaresiz bırakmak… Herkes hata yapar ama bu aşama şerefsizliktir.Seni bu hayatta en çok kim sevdi sorusuna benim adımdan başkasını söyleyemeyeceksin
Hatasını telafi ettirebilmek için varını yoğunu ortaya koyacak biri olsun hayatında. Kılını dahi kıpırdatmayan değil. Birkaç özür mesajı çekip, olumlu cevap alamadığında pes etmeyi değil. Başkasında teselli aramayı hiç değil.
Beni, öyle durduk yere gözlerim dolacak kadar önemsiz kılmanın sana ne gibi bir yararı dokundu?
Cevabını hâlâ bilmiyorum.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Birinin sana verdiği değeri, seni hiç üzmemesinden değil de üzdüğü zaman buna kendinin sırf senden çok üzüldüğünü görebilmen için, bir şeyler yapmaya kalkışmasından anlarsın.
Karşımdakinin kalbini okumaya çalıştım. Ağzından çıkana bakmadım. Kırgınlık ile sana “Git!” diyebilir. Oysa kafasını yastığa koyduğunda “Ne olursun benim için savaş, beni aşka inandırmak için elinden gelen her bir şeyi yap.” demek istiyor olabilir.
Unutma, yarın geri kalan ömrünün ilk günü.
Haklı olduğun yerde; kendini yıpratmakla, yalvarmakla, sürekli yazmakla, ne yapıyor diye merak etmekle düzelecek gibi değil. Sen onu bu kadar severken, o kendini yok etmiş.
Birini affetmeden önce kendine hep şu soruyu sormalısın: Aynı hatayı sen yapmış olsaydın, o seni affeder miydi?
Zaten merhametli, vicdanlı birisi olsaydı sizi bu çıkmaza sokmazdı ve yanınızda olurdu. Hak etmediği halde gördüğü sevgiyi elinin tersiyle itmezdi, alır başına koyardı.
Sanıyorsun ki laf sokarak hikayeler atmakla, kıskanacağı resimler paylaşmakla sana döner.
Birini anca yokluğunla terbiye edebilirsin.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Eğer araya saygısızlık girdiyse bu ilişkinin beyin ölümü gerçekleşmiştir. Fişi çekebilirsiniz. Her şeyin bir çaresi vardır belki de. Ama saygısızlığın yok.
“ Belki bir gün düzelir…” diye kendini teselli edip kandırdığını. Ya sonra… Suçun onda olmasına rağmen yine de senin didinmene, uğraşmana ne demeli?
Kalbi çok kırık birini, “ Çok seviyorum, değişeceğim, seni üzmeyeceğim, mutlu edeceğim. “ gibi sözlerle tatmin edemezsiniz. Söylemeyin, bunu hissettirin! O, zaten sizi sevmiş de sizinle beraber olmuş. Sizi neden sevdiği detayları üzerinde durun ve bu detayları düzeltmeye özen gösterin.
Dürüst konuşmak; yıldızları, kuşları, bebekleri ve bilgileri açık kalple dinlemek… İşte bu sizin senfoniniz olmalı.
Onları sevmeme rağmen bana yanlış yapan insanlardan uzak durmam gerektiğini biliyorum. Beni önemserlerse yokluğumu fark edeceklerine inanıyorum.
Üzüldüğüm için değil, akıllandığım için seviniyorum.
Hâlâ şu an senin için, biz olabilmek için savaşırdım.
Ama çabalarımı görmeyen, hatta çabalarımdan rahatsız olan biri için devamlı uğraşmam yüzsüzlükten geçtim.
Özleyen insan arar, yazar. Özleyen insan ölür be!
Bunları yapmayan gram özlememiştir, dahası yok!
Senin yüzünden ağlayan birini, sana sığınacak kadar çaresiz bırakmak… Herkes hata yapar ama bu aşama şerefsizliktir.
Bir şeyler yapmak isteriz; doğru veya yanlış.
Beklemek, karşı tarafın ne hissettiğini bilmemek yıpratır.
Zamana bırakmak yerine üstüne düşeriz. İşte en kral hataları tam da bu süreçte yaparız.
Boşuna mı müjdelendi o ayet:
“Allah sabredenlerle beraberdir.”
Bazıları sizi; kimileri ise sadece nefretinizi hak eder.
CHAOS Tavsiye: Uzak durun ve kendinizi FOREVER ALONE moduna alınız!!!
Nerede güzel sevilecek bir kadın varsa hepsini aşka küstürmüşler Sanki.
Vazgeçmek zorunda kalmak ayrı, yorulmak ayrı.
“Hak ettim.” diyebilmek, kazanmaktan daha önemli.
Bazı anılar bazı şarkılara öyle bir depolanmış ki;
Çal tuşuna bastığında, kendini bir mezara basmış gibi hissediyorsun.
Zaten hiçbir zaman seni kıran birine aynı şeyi uygulayarak kendini tamir edemezsin.
Sevmek, edeple alakalıdır.
Ona, en çok istediklerini zamanında verecektin:
Güven, değer, hak, ilgi, edep, ahlak, uğraş, saygı.
Şimdi ki aklım olsaydı seni ta o zamanlar salıverirdim. Ama o zaman da salıverseydim şimdiki aklım olmazdı.
Senin, bana yaptıklarının kat be katını sana yapabilecek güçteydim inan bana. Ama yapmadım. Çünkü normal insanlarda kıyamamak ve vicdan benzeri duygular var.
Neden bazen engel koyup kaldırıyor diye kendine bir sor. Neden kısa bir şey yazıp önüne yem diye atıp kaçıyor? Çünkü yapını biliyor. Bu tür oyunlara gelmeyin.
Yüksek ego ve kibir; ezik ve kompleksli insanların kendi acizliklerini gizleme yöntemidir
Size sıradan biriymiş gibi davranan hiç kimseyi sevmeyin
Kadın bir affeder, iki affeder, üç affeder. Aynı hatayı o yapmış olsaydı sizin onu asla affetmeyeceğinizi bal gibi bilmesine rağmen affeder! Biraz kendinize gelin!
Seni umursamaz tavırları ile çıkmaza sürükleyen, düzeltmek için çaba sarf etmeyen, beklenmez silinir o yok edilir. Bitirilir.
Bir kadının en kötü anında yanında olabiliyorsan ve gözyaşlarını tebessüme dönüştürebiliyorsan o kadın seni asla unutmaz.
Seni hiç sevmeyen birini sevmek zor. Ama seni daha önce sevdiğini söyleyip de şu an nasıl olduğunu merak etmeyen birini sevmek çok zor.
Bir kadının hayatına, en az bir alçak girmediği sürece olgun sayılmıyor. Bence sırf bu yüzden şımartılmış değil, yıpratılmış kadınlar sevilmeli.
Bazen bir kadının istediği tek şey;
Senin onla olan ilişkini sanki ondan birazcık daha fazla istiyormuş gibi davranmandır.
Ona sahip Allah’a onu tertemiz sevdiğinizi kanıtlayabilmekte. Bunu becerebilirseniz ve o kişi kaderinizde var ise siz, o dönsün diye uğraşmasanız bile Allah onu yine size gönderecektir.
Ümit ettiğiniz şeyin gerçekleşmesi tahammül edebileceğiniz sabırdan geçer.
Kimsenin, karşısındakini yıpratarak, paramparça ederek sevmeye hakkı yok.
Kadın; gördüğü şefkatle doyar, yediği yemekle değil. Gösterdiğin ilgi kadar güzelleşir, harcadığın para kadar değil. Sana duyduğu güvenle yaşar, içine çektiği nefesle değil. Ona hak ettiği değeri verirsen mutlu edersin, yalandan yüzüne gülmekle değil. Tüm bunlara rağmen hâlâ anlamıyorsan bilmelisin ki takılı kaldığın yerde; kadın gözleriyle konuşur asıl, sözleriyle değil.
Pes ettiğimden değil,
Olmayacağına gözüme soka soka gösterdiğin vazgeçtim.
Sevdiğiniz insanlara güvenmek yerine güvendiğiniz insanları sevin.
Kendime sözümdür; bir daha içime sinmeyen ve değersiz hissettirildiğim hiçbir yerde durmayacağım. Ne kadar kötülük görürsem göreyim, içinden tertemiz çıkıp iyiliği,sevgiyi ve inceliği savunacağım. Bir daha yüzüme kapanan hiçbir kapının arasına elimi koymayacağım.
Bir kadının en kötü anında yanında olabiliyorsan ve gözyaşlarını tebessüme dönüştürebiliyorsan o kadın seni asla unutmaz.
Bilirsin sen de; bazı gidişlerin dönüşü yoktur!
Bilmelisin ki mutluluk isteyenlerin değil, hak edenlerindir.
Bir insan kendi olmadığı sürece, kazandığı şeylerin gerçek anlamda ne derece sahibi olabilir ki?
İnsan kaybederse çok değer vermekten,
kızamamaktan, üzememekten ve her şeyi
alttan almaktan kaybeder.
Zaman alışmayı öğretir ama unutmayı asla
Bana göre artık pazar ve pazartesi gibiyiz,
birbirimize en yakın, birbirimize en uzak…
Hayat gariptir, bazen ulaşamayacağın kadar yüksekte sandığın kişiler, aslında eğilemeyeceğin kadar alçaktadır.
Artık ne özleniyorsun ne hatırlanıyorsun ne de bekleniyorsun; bil istedim.
Acının sonu var ama pişmanlık bakidir.
Kadınların hepsi dünyadaki tek kadın oymuş gibi sevilmek ister.
Fesatlık, kötü kalbin ispatıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir