İçeriğe geç

İyi Düşün Doğru Karar Ver Kitap Alıntıları – Doğan Cüceloğlu

Doğan Cüceloğlu kitaplarından İyi Düşün Doğru Karar Ver kitap alıntıları sizlerle…

İyi Düşün Doğru Karar Ver Kitap Alıntıları

Bir insanın yaşamının anlamı, o insanın ‘ben’ini  aştığı yerde oluşur.
Akıl kendi başına cenneti cehennem, cehennemi cennet yapabilir. -John Milton
Eğer engelli çocuğunuz varsa şunu asla unutmayın: Durumu baştan kabullenin, duygusal yaklaşımlarla engeli görmezden gelmek çözüm değildir. Belki bir süre için kendinizi avutabilirsiniz ama sorun ortadadır ve böyle davrandığınız takdirde daha da büyüyecektir. Engelli çocuklarınızı asla evlere kapatmayın, onların eğitimine önem verin ve bilin ki, bu çocukları kurtaracak olan eğitimdir. Onların hayata katılmalarına ve topluma karışmalarına fırsat tanıyın.
Hiç hata yapmayan insan , hiçbir şey yapmayan insandır .
Ve hayatta en büyük hata , kendini hatasız sanmaktır.
Bazı insanlar dünya beni görsün diye, bazı insanlar ise dünyayı görmek için dağlara çıkar.
Etrafında kimseyi bulamamak zor, içinde kimseyi bulamamak ise daha zor.-
Seni diğerlerinden farksız yapmaya tüm gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş başladı mı, artık hiç bitmez!
Her insanın yaşanması gereken hayatı vardır ve ertelenemez.
bilgimin kaynağını keşfetmeye çalışıyorum , ilgimin kaynağını keşfetmeye çalışıyorum. Elde ettiğim bilgi ve değerlerle doğru seçimler yaparak yaşamaya çalışıyorum. Yapmak irade meselesi, o iradenin temelini oluşturmaya kararlıyım.
Ezgilerine ve özlemlerine tanıklık yapılması hoş bir duygu olmalı,
«Kaza, geliyorum der»di. Bu sözün halk arasında kullanılan şekli, «Kaza, geliyorum demez»dir. Her iki deyişin de doğru tarafı var. Kaza geliyorum diyor, ama anlayacağımız dilde söylemediği için, bize demiyormuş gibi geliyor.
Bir ulusta demokrasi devrimle inşa edilemez. Demokrasi ancak her bir bireyin çabasıyla, gelişimiyle, evrimiyle inşa edilir. Binlerce aydının yıllarca sürecek gayreti ve bilinçli çabasıyla demokrasi gelişir ve kök salar.
..bir toplum neye tanıklık yaparsa, o toplumun çocukları ona değer vermeyi öğrenir.
Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.
Yani bütün yolculuk, kendimi kendim olarak görebilme yeteneğine kavuşmak için yapılan bir yolculuk.
Bir insanı değerlendirmek için nelere sahip olmadığına değil,sahip olduklarıyla neler yaptığına bak.
Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İyilik ve kötülük büyüklüğüyle değil, duyarlılık derecesi ile bizi etkiler.
Olayların anlamı yoktur, onlara biz anlam veririz. Olgun insan, olaylara kendisinin anlam verdiğini bilir ve verdiği anlamdan sorumluluk alır.
Olayların anlamı yoktur, onlara biz anlam veririz. Olgun insan, olaylara kendisinin anlam verdiğini bilir ve verdiği anlamdan sorumluluk alır.
En sevdiklerimizden yara alıp, acısını bizi en çok sevenlerden çıkardık. Hata yaptık!!!
Aldanma, insanlar bencil olmaktan değil, bencil görünmekten utanırlar.”
Her başarılı insanın hayatında başarıdan çok başarısızlık vardır..
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yaptığınız şeyler için pişmanlık zamanla geçer, ne var ki , yapmadığımız şeylere pişmanlığın çaresi yoktur.
Bir insanı değerlendirmek için nelere sahip olmadığına değil, sahip olduklarıyla neler yaptığına bak.
Öğrenilmiş cehalet, doğru bilinen yanlışların nesillere aktarılmasıyla oluşur. Tehlikelidir çünkü gerçek doğruların öğrenilmesini engeller.
Kendi özüyle ilişkisi olmayan insanın başkalarıyla da gerçek anlamda ilişkisi olamaz.
Kendi özüyle ilişkisi olmayan insan,
eninde sonunda iç yalnızlığa gömülür,
özünden kopmuş insanın gerçek anlamda başkalarıyla da ilişkisi olamaz.
Olayların anlamı yoktur, onlara biz anlam veririz.
( ‘Yüklediğim anlam kadarsın’ mı demek istemişti ünlü yazar ? )
Hüznünüzü kaybetmeyin. Acınızı ucuza satmayın.
Ne var ki, çaresizlik nedeniyle başkalarının beklentilerini yaşayan insan yalnızdır, hem de derin bir yalnızlığa gömülüdür.
Yönetim, «başarı merdiveni»’nin basamaklarının en hızlı nasıl çıkılabileceğini araştırır; liderlik, «merdiven»in dayandığı «duvar»ın doğru duvar olup olmadığıyla ve ne kadar sağlam olduğuyla ilgilenir.
Başarısının ne olacağını ancak kişinin kendi tanımlayabilir; başkaları değil. Kişi başarı ya da başarısızlığını, kendi temel değerlerini yaşamında ne kadar yansıtıp yansıtamadığına bakarak belirler.
İşte bütün mesele bu noktada düğümleniyor dedi. Otorite istediği zaman sorunlarımıza sahip çıkarız. Orhan Bursalı’nın makalesinde yaptığı gözlem yerinde ve geçerli: 30 bin kişi bile ölse, ne bilim adamları, ne sürücüler, ne gazeteciler, ne yetkililer, ne karayolları, ne belediyeler, ne de bakanlıklar ağıt yakmanın ötesinde bir şey yapacak.
Siz evrenin, hiç olmazsa benim evrenimin parçası olarak karşıma çıktınız; o
andan itibaren benim için var oldunuz.
Sinerji, bütünün parçaların toplamından daha büyük
olduğunun ifadesidir.
Yaşam anlamsız olunca dayanılmaz oluyor, anlamını bulunca dayanılır hale geliyor.
Maalesef birçok ana-baba koşullu sevgi kullanarak çocuklarını ters bir
bağımlılığa sürmüşler ve onları isyankar olmaya yöneltmişlerdir. isyankarlık
aklın değil, kalbin düğümüdür. Bu düğümü ancak koşulsuz sevgi çözebilir;
sürekli koşulsuz sevgi.
Biz bu dünyaya gelmeyiz, bu dünyada oluşuruz; yaprağın ağaçta oluşması gibi.
Okyanusun dalgaları yaratması gibi, evren yaşamı, insanları yaratır. Her insan
doğanın, tüm evrenin bir devinimi, kendine özgü bir ifadesidir.
Zihnin yaptığı düşünüş, görüş ve algılama yanılgılarından kaynaklanan
hataları insanlar genellikle affederler. Ne var ki, kalbin bilerek yaptığı kötü
niyetten kaynaklanan incitmeler kolaylıkla affedilemez.
Çocuklarımın hepsine aynı muameleyi yapmam;
içlerinde bulundukları duruma göre davranırım; böylece hepsine aynı sevgiyi
göstermiş olduğum kanısındayım.
başkaları tarafından anlaşılmak istediğiniz gibi, başkalarını anlamaya çalışın.
Etrafında kimseyi bulamamak zor, içinde kimseyi bulamamak ise daha zor.
Etrafında kimseyi bulamamak zor, içinde kimseyi bulamamak ise daha zor.
Anlamak, sevmenin başlangıcıdır.
Başkalarının beklentilerini yaşamak çoğu kimseye kolay gelir diye sözüne devam etti. Ne var ki, çaresizlik nedeniyle başkalarının beklentilerini yaşayan insan yalnızdır, hem de derin bir yalnızlığa gömülüdür.
Özünü bulamamış, duygu, düşünce ve davranışlarıyla yaşamı özgürce kucaklayamayan, karşılayamayan insanın iç burukluğunu ve acısını gördüm sizin yüzünüzde.
İnsan sürekli hayatını daha anlamlı kılmaya çalışır. Bir insan kendi isteyerek bir fedakarlık yapmışsa, hayatını daha anlamlı kılmak için yapmıştır. İnsanın gerçek kimliğini, hayatını nasıl anlamlı kıldığına bakarak, keşfedebilirsiniz. Bazı insanlar dünya beni görsün diye, bazı insanlar ise dünyayı görmek için dağlara çıkar.
Bir insanın yaşamının anlamı, o insanın ‘ben’ini aştığı yerde oluşur.
İyilik ve kötülük büyüklüğüyle değil,
duyarlılık derecesiyle bizi etkiler .
Bilim doğanın dilini anlama çabasıdır.
O dili anlayan doğayı dost ,
anlamayan düşman bilir
Liderlik, bir başka deyişle sağ beyin, önemli olanların,
önceliklerin ne olduğuna karar verir. Yönetim, sol beyin, önceliklerin günlük
yaşamda nasıl gerçekleştirileceğini planlar ve uygular.
Sol beyin yarım küresi analitik işlevleri kolaylıkla sürdürürken, sağ beyin yarım
küresi sezgisel ve bütüncül algılamalara daha kolaylıkla ulaşabilmektedir. Bu
nedenle sorumlu mevkilerde bulunan kişilere, «Sağ beyninle liderlik yap, sol
beyninle yönet,» öğüdünü vermek hiç de sakıncalı olmaz.
Algı, kendisini oluşturan duyusal girdilerin toplamından daha fazla bir anlam ifade eder. Bu gerçeği, algısal psikoloji üzerinde çalışan Alman psikologları geştalt kelimesi ile ifade ettiler.
«Kaza, geliyorum der»di. Bu sözün halk arasında kullanılan şekli, «Kaza, geliyorum demez»dir. Her iki deyişin de doğru tarafı var. Kaza geliyorum diyor, ama anlayacağımız dilde söylemediği için, bize demiyormuş gibi geliyor.
Sosyalist
düzende kişi kendi amacına sahip değildir, liberal düzende herkes kendi amacını
seçebilir gibi bir genelleme gerçeğe uymayacak kadar soyut olur.
Temel değerler, kişinin yaşamında
sorgusuz sualsiz kabul edilen ve toplumun üyelerince paylaşılan varsayımlar ya
da kanılardır.
Soruna
bakış tarzımızın temel sorun olduğunu unutmamalıyız.
Ne kadar okursan oku, bilgine yakışır şekilde davranmıyorsan, cahilsin demektir.
Dünya bazen kapkaranlık gözükür; insan kendini yapayalnız ve değersizgörür.
Yaptığımız şeyler için pişmanlık zamanla geçer, ne var ki,yapmadığımız şeylere pişmanlığın çaresi yoktur.
Ne kadar okursan oku ,
bilgine yakışır şekilde davranmıyorsan ,
cahilsin demektir
Ihlamurundan bir yudum aldı. Bana döndü,
Biliyor musun, bizim anayasa maddelerimizden birinin şöyle olmasını isterdim: 《 Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türkiye’de yaşayan her insanın onurlu yaşam sürmesini sağlayacak yasal, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel koşulları yaratmayı en önde gelen görevlerinden biri olarak görür.》Böyle bir anlayışın sonucu bütün yasalar taranır ve insan onuruna ters düşenler ivedilikle temizlenir, düzeltilir, eğitimin insan onurunu yok edici yönleri çıkarılır, geliştirici yönleri vurgulanarak yeni baştan düzenlenirdi .Fakir ve zenginin onur yönünden eşit olduğu bir ülkem, bir toplumum olurdu.
Görenlerin göz ardı ettiği şeyler, görmeyenlerin yakaladıklarıdır ve görenlerin kör oldukları dünya, onların bulup çıkardıkları hazinelerdir.
Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
Anneler başaramazsa tüm insanlık tehlikeye girer.
Dünya bazen kapkaranlık gözükür.
Etrafında kimseyi bulamamak zor,içinde kimseyi bulamamak ise daha zor
Ne olmadığımızdan nefret etmediğimiz sürece, ne olduğumuzu sevemeyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir