İçeriğe geç

İt Dalaşı Kitap Alıntıları – Markus Zusak

Markus Zusak kitaplarından İt Dalaşı kitap alıntıları sizlerle…

İt Dalaşı Kitap Alıntıları

Sanırım bir kez itibarınızı yitirdiğinizde, sadece bir an için bile olsa, sizin için ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz.
Bir savaşçı galip gelebilir, ama bu her galip gelenin bir savaşçı olduğunu göstermez.
Başından beri kazanacağını bildiğin bir mücadelenin hiçbir değeri yok. Seni değerlendirecek olan, aradakiler. İçinde sorular saklayan onlar.
Zamanın birçok şey yapabilmesi sizce de komik değil mi? Uçuyor, gösteriyor ve en kötüsü, tükeniyor.
Suçlamak istediğimiz yegâne insanlar kendimiziz çünkü sadece kendimize güveniyoruz. Bunun farkındayız ve bu bilgi daima bizim yanımızda olacak, her günün sonunda, kalbimizin her çarpışında.
‘ Zamanın birçok şey yapabilmesi sizce de komik değil mi? Uçuyor, gösteriyor ve en kötüsü, tükeniyor. ‘
Bizler birer köleyiz ahbap
Kimse korkakları sevmiyor
Ayağa kalkmaya çalışıyoruz, yaptığımız şey bu..
Zamanın bir çok şey yapabilmesi sizce de komik değil mi? Uçuyor, gösteriyor ve en kötüsü, tükeniyor.
Bizler kurduz, konuşmasının son sözleriydi. Kurtlar kuşku yok ki merdivenin en üst basamaklarında yer alırlar. Pomeranyalıları yerler, onları gezdirmezler!
Ama gezdiriyorduk işte.
Komşunun cüce köpeğini gezdirmeyi asla kabul etmeyeceksin.
Bu konuda bana inan.
Sonra üzülürsün.
Bekliyor ve umut ediyorum.
Buradakinden başka dünya yok.
Bu oda.
Bu hava.
Bu uyanık – lık.
Şunu diyorum : Yüreğini kaybetme.
Kimse korkakları sevmiyor.
Başaramazsak, kendimizi suçlayacağız.
Başarırsak, iyi. Çuvallarsak, bu yeni bir şey olmayacak.
Günlerimizin çoğunu unuttuğumuz şeyleri hatırlamaya çalışarak mı geçiriyoruz?
Bizler emekçiyiz.
Çalışırız.
Sızlanırız.
Halimize güleriz.
Bizler birer köleyiz ahbap.
İnatla gülümse.
Gülümse ve karanlık kuyuların en karanlığında yaralarını yala. Kendi parmaklarınla yaralarına dokun ve onları hatırla.
Kazancınızın bir kısmını paylaşmaktan zarar gelmez. Bütün mesele kazanabilmekte
Demek istediğim, kızlara bakmaktan biraz hoşlanırım, ama sonunda hep acı verir.
Şunu diyorum: Yüreğini kaybetme, Rube.
Şunu diyor:
Kaybetmeye değil, bulmaya çalışıyorum, Cam.
Zaman gösterecek.
Zamanın birçok şeyi yapabilmesi sizce de çok komik değil mi? Uçuyor, gösteriyor ve en kötüsü tükeniyor.
Peki sevmek ne işe yarar? Rube yola bakıyor. Hiçbir işe yaramaz.
Nefret etmek yarar mı?
Nefret edecek ne var? Şimdi gülüyor.
İşin gerçeği, nefret edecek çok şey var. Sevecek de.
Parmaklarınla yaralarına dokun ve onları hatırla.
İnatla gülümse.
Gülümse ve karanlık kuyuların en karanlığında yaralarını yala. Kendi parmaklarınla yaralarına dokun ve onları hatırla.
İnsanlar, düşündüklerini söyleyenleri severler.
Kendi parmaklarınla yaralarına dokun ve onları hatırla.
Düşünmeden cevap veriyor : Hayatın peşinden koşup onu yakalayacağım.
Bir savaşçı galip gelebilir, ama her galip gelenin bir savaşcı olduğunu göstermez.
Yüreğini kaybetme Rube.
Zamanın birçok şey yapabilmesi sizce de komik değil mi ? Uçuyor, gösteriyor ve en kötüsü tükeniyor.
Ayağa kalkmaya çalışıyoruz, yaptığımız şey bu.
Bir savaşçı galip gelebilir, ama bu her galip gelenin bir savaşçı olduğunu göstermez.
Zamanın bir çok şey yapabilmesi sizce de komik değil mi? Uçuyor, gösteriyor ve en kötüsü, tükeniyor.
Son sözleri: “Başaramazsak, kendimizi suçlayacağız.”
Bizim evde kavgalar hep mutfakta kazanılır veya kaybedilirdi.
Bizler emekçiyiz.
Çalışırız.
Sızlanırız.
Halimize güleriz.
Ancak ayakta kalmayı başarırız.
Hem sert hem de samimi ve dost canlısı görünme mecburiyeti.
Sormuyorum.
Kendime yediremiyorum.
“Birini seviyor ve saygı duyuyorsanız, dinlersiniz ”
İnsanlar, düşündüklerini söyleyenleri sever
Günlerimizin çoğunu unuttuğumuz şeyleri hatırlamaya çalışarak mı geçiriyoruz? Zamanımızın çoğunu hayatımıza doğru koşarak ya da ondan kaçarak mı geçiriyoruz? Bilmiyorum.
Gerçek ile yalanın aynı kılığa bürünebildiğini görmek komik.
Hayatın peşinden koşup onu yakalayacağım.
Ayağa kalkmaya çalıyoruz, yaptığımız şey bu. Bu içgüdüsel mi diye sorma, hepimiz aynı şeyi yapıyoruz. İnsanlar her yerde aynı şeyi yapıyor.
Ağabey-kardeş.
Tuhafız.
Burada bana asla taviz vermez, ama dünyaya karşı beni ölümüne savunur. İşin ürkütücü yanı, ben de öyleyim. Hepimiz öyle gibiyiz.
Bir savaşçı galip gelebilir, ama bu her galip gelenin bir savaşçı olduğunu göstermez.
Peki sevmek ne işe yarar? Rube yola bakıyor. Hiçbir işe yaramaz.
İşin gerçeği, nefret edecek çok şey var.
Kötüyü sevme eğilimleri var.
Düşünüyor ama soramıyorum.
Soramadığınız şeyler de oluyor.
En kötü tarafı ise, bir şeylerin değiştiğini bilmek.
Zamanın bir çok şey yapabilmesi sizce de komik değil mi? Uçuyor, gösteriyor ve en kötüsü tükeniyor.
“Kaybetmeye değil, bulmaya çalışıyorum, Cam”
Başarırsak, iyi. Çuvallarsak, bu yeni bir şey olmayacak.
Perry gibi kahrolası adamlar. Onlardan nefret edersin ama yine de seni gülümsetmeyi başarırlar.
İnsanlar, düşündüklerini söyleyenleri severler.
Dünyanın geri kalanı benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Diğer herkes ve her şey çürüyebilir.
Merhametsiz bir adaleti vardı. Yargıları zalimdi. Bizim iyiliğimiz için gereğinden fazla sertti.
Her evde vahşi, hüzünlü ve harika bir şeyler yaşanırken, dünyanın bundan haberi bile olmadığını fark edebiliyorsunuz.
Her zamanki gibi, Hayır, hayır, her şey yolunda, dediğinde bile parçalanan yeri görebilirsiniz.
İşinin bitmediğini gösterse de, yenilginin rengi gözbebeklerini boğmuş. Hepimiz gibi yoluna devam edecek.
Tanrım, diye düşünüyorum.
Tanrım, diyor Rube. Aramızdaki fark bu.
Bir duvara yaslanmışsanız ve güneş batıyorsa, bazen öylece kalıp seyredersiniz. Ağzınızda kan tadı olsada kıpırdayamazsınız.
İnsanlar, düşündüklerini söyleyenleri severler.
İnatla gülümse
Gülümse ve karanlık kuytuların en karanlığında yaralarını yala.
Onu anladığımı söylemek hoş olurdu, ama doğru olmazdı.
Önümüzden bir kız geçiyor.
Tanrım, diye düşünüyorum.
“Tanrım” diyor Rube. Aramızdaki fark bu.
Ayağa kalkmaya çalışıyoruz, yaptığımız şey bu. Bu içgüdüsel mi diye sorma, hepimiz aynı şeyi yapıyoruz. İnsanlar her yerde aynı şeyi yapıyor. Özellikle bizim gibi insanlar.
İçini çekiyor ve bize inanıyor, en kötüsü de bu. İnanmamaları gerekirken birilerinin size inanması her zaman kötüdür.
Haykırarak bunu yapmamalarını söylemek istersin, böylece hayatın kolaylaşmış olur.

Ama yapamazsın.
Onları hayal kırıklığına uğratmak istemezsin. Kendi öküzlüğünle yüzleşmeye cesaret edemez ve onlara güvenlerine layık olmadığını söyleyemezsin.
Bu kadar alçaldığını kabul edemezsin.

İnsanlar, düşündüklerini söyleyenleri severler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir