İçeriğe geç

İt Cazı Kitap Alıntıları – Küçük İskender

Küçük İskender kitaplarından İt Cazı kitap alıntıları sizlerle…

İt Cazı Kitap Alıntıları

Buranın Parçası olabilirmiş bir koma hali girişimi ile Orta Doğu’da ötenazimi istemek ve buradaki en yakın kerhanede bir müzik aletine dönüşmek Arzusuyla çıkışımın işleme konmasını arz ediyorum ben her yerde lezbiyenim ben her yerde gay’im ben her yerde politik azınlığım;Çünkü ben devlete rağmen halkım.Çünkü ben de zulme rağmen bedenim.
Beni ezilenler değil, kendini ezdirenler ilgilendiriyormuş meğerse
Bir kızı sevmek:
Ona yazdığınız mektuba nasıl başlayacağınızı bilememek demektir, adıyla seslenememektir.
Arabadaydık.
– Tabiatın güzelliğine bak! dedim.
– Ağaçlardan hiçbir şey göremiyorum! dedi.
Orospu çocuğu bir küfür değil durum tespitidir.
Bir kızı sevmek:
Ona yazdığınız mektuba nasıl başlayacağınızı bilememek demektir, adıyla seslenememektir.
Gözyaşları ruhun kanıdır.
Acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden,
Hüzün hastası bir hayvansın
Arabadaydık , Tabiatın güzelliğine bak ! dedim.
– Ağaçlardan hiçbir şey göremiyorum ! dedi.
Acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden,
Hüzün hastası bir hayvansın
Suçumuz, bir bardak suda okyanus görmek!
Daha güzel anlatılamazdı!

“Suçumuz; bir bardak suda okyanus görmek ”

Suçumuz, bir bardak suda okyanus görmek!
Kin tutmak, bir insandan bir halk yaratmaktır.
Hey tabiatın güzelliğine bak dedim, ağaçlardan hiçbir şey göremiyorum dedi.
Negatif koşullamada, hamamböcekleri normalde dürtüsel olarak karanlığı aradıkları halde her karanlığa yönelişlerinde kendilerine elektrik akımı çarptırılırsa, bir süre sonra artık karanlıktan kaçıp aydınlığa doğru gitmeye başlarlar.

Demektir ki, karanlıkta yaşadığımız bunca işkence de bizi bir gün mecburen aydınlığa yöneltecek!

Arabadaydık.
– Tabiatın güzelliğine bak! dedim.
– Ağaçlardan hiçbir şey göremiyorum! dedi.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Melankolinin çektiği röntgen filmleri gibisin; ince, narin, sıradan insanın bakıp bakıp bir bok anlamadığı.
Arabadaydık , Tabiatın güzelliğine bak ! dedim.
– Ağaçlardan hiçbir şey göremiyorum ! dedi.
Orospu çocuğu bir küfür değil, durum tespitidir.
Sen büyüyorsun, ben yaşlanıyorum!
Bir kızı sevmek:ona yazdığınız mektuba nasıl başlayacağınızı bilememek demektir. adıyla seslenememektetir. o,devamlı dizinizde yatsın senin; saçlarını okşa. kulağının arkasındaki çukura dokun.uyusun biraz: uyursa büyür büyürse, âşkına karşılık vermeyi Öğrenir.
Affedin.sevdim.sevda bu gezegende çoğul hataydı hatanın telafisin de,kendi mecaz anlamına ıstırap ile muktedir oldum
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bu gece gitmeyeceksin değil mi? gitmek hesap takmaktır
Ellerimizi bırakıp yüzümüzü bırakıp ayaklarımızı bırakıp gidecektik çok güzel ama burada benim çocuksu saflığın kalmış aptallığım kalmış düşlerim kalmış
Kimliksiz bir ilişkinin gözden geçirilişi ya da son noktanın son cümleye oturması
– Yorgun Asker! Komik Asker! Efkarlı Asker! Salak Asker! Ruh Hastası Asker! Kullanılmış Asker! Köle Asker! Maymun Asker!
Günaydın!

– Sağoool!

– Hiç uyuyamadın değil mi? Hep kabus gördün değil mi? Dönemeyeceğini düşündün değil mi? Koynunda taşıdığın resimlere çıkarıp çıkarıp baktın değil mi hanım evladı gibi? Basit olduğunu, sana kahraman diyerek parmağımızda oynattığımızı yine anlayamadın değil mi? Sana yarrağımızdaki kıl kadar değer vermediğimizi çakamadın değil mi? Aslında bizlerin korkak, senin cesur olmanın düzenin işine geldiğini farkedemedin değil mi?
Nasılsın?

– Siz de sağolun. Çünkü ölmek için bize lazımsınız.

İçki içebilmek için yaşamam gerekiyor
böyle düşünüyordu dostum. onu ambulansla hastaneye kaldırırken bağlı bulunduğu yatakta kendini bilmeden bağırıyordu:

– her gece yatarken başucuma bira koyun dememiş miydim ?

Gece susadığımda uyanıp içtiğimi bilmiyor musunuz?

Evet,alkole bağımlı biri olduğu su götürmez. ama onunkisi bağımlılıktan öte, garip bir aşktı bana kalırsa. İçki satmayan bakkaldan ekmek bile almazdı. Bunu ihanet gibi görmesini anlamıyordum.

biz arkadaşım,biz, kardeşim benim! ikimiz
omuz omuza verip sarılıyorduk cesaret,hınç, pirinç ve umut dolu
ve rastlantı bu ya
ne zaman bütünleşsek böyle, ne zaman parasızlıktan
şarabı suyla seyrelte seyrelte içsek böyle
gerçeklerin ardında
içine işediğimiz orospu şehrin çükleri
can asiler gibi
birer birer kalkıyordu!
ve ordan, tam ordan, kanlı ormanlardan bir çift irinli göz
bir göz ki hırsından et bir mitralyöz
sarmısaklı ruhumuzun leş güzelliğine bakıyordu
Şimdi dostumu anıyorum yıllar sonra. Evet, eroini bırakıp alkole başladım onun anısına. Bir şiirini buldum,evimde unuttuğu. Burası için. Buraları için . biraz öfkeyle yazılmış.

Yaşlı kadınların kucağında oturan kediler
gibi çöreklenmişken bir barın tıraşsız atmosferine,
içkiden ve eroinden ölen arkadaşlarımı hatırladım
belki üzmüyorlar artık beni
ödenemeyen şu elektrik faturaları kadar
annemin ‘ yine mi içtin’ diyen hüzünlü sesi
telefondaki hayır, bitiremeyeceğini anladım dünyadaki bütün içkileri asla!

Bir gün benim de arka bahçemi kazdıklarında çok fazla ceset çıkacak ve garip bir yetkili açıklama yapacak : Her biri bir başka müzik aletiyle öldürülmüş, fantastik !
Aslında vişne ile kiraz gibiyiz. Uzaktan aynı. Yakınlaştıkça ve tattıkça farkı anlaşılan.
Orospu çocuğu bir küfür değil durum tespitidir.
de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
sevgi, bitmiştir güven!
güven bana gülüm!
sana bitmemişligi ögretecek, tattiracaktir
hasretten-hakikaten-ten degiştiren yüzüm!
de gülüm! De ki: ela bir günde gelecegim
istanbul darmadagin olacak, saçlarim
darmadagin. Hepsi, darmadagin!
üzülme gülüm! Toparlanacagiz, birlikte,
ayaga da kalkacagiz, yürüyecegiz de gülüm
hem de çelikten topragini dele dele hayatin!
Bir kadın rakı içmeye karar vermişse o gün mutlaka bir şey olacaktır .
Arabadaydık , Tabiatın güzelliğine bak ! dedim.
– Ağaçlardan hiçbir şey göremiyorum ! dedi.
-Arabadaydık,
Tabiatın güzelliğine bak. dedim,
Ağaçlardan hiç bir şey göremiyorum dedi.
Arabadaydık. – ‘Tabiatın güzelliğine bak!’ dedim. – ‘Ağaçlardan hiçbirşey göremiyorum!’ dedi. İt Cazı, Küçük İskender.
Melankolinin çektiği röntgen filmleri gibisin; ince, narin, sıradan insanın bakıp bakıp bir şey anlamadığı
Hiç kimsenin bilmediği yerlere gidelim!
Sevdiğinizin değil aslında, olmak istediğinizin dövmeleri bunlar etinize yaptırdığınız.
Aşk acısı silinir, kin mezara kadar!
Boş sokak, kurumuş nehir yatağıdır.
Aslında vişne ile kiraz gibiyiz. Uzaktan aynı. Yakınlaştıkça ve tattıkça farkı anlaşılan.
Geceler gitmek için yaratılmıştır. Gidenin karanlıkta saklanmasını sağlamak için. Gözden kaybolmasını kolaylaştırmak için.
Arabadaydık.
– Tabiatın güzelliğine bak! dedim.
– Ağaçlardan hiçbir şey göremiyorum! dedi.
Seni sevebilmeyi öğrenmiştim bir nebze. Kendini salgılarından koru çocuk!

Tanrıya kadar elveda

İki boş bardakmışız da dolu bir sürahinin yanında, dolduran yokmuş gibi bizi
Bu gece imla kurallarına uyulmuş,
Edebi bir intihar mektubuyla sabahla
O’ na de ki: farkındayım,
Ölsem, cesedimi teşhis edecek tek kişi odur,
Çünkü, cesette olsam, hainim hâlâ
Bir kızı sevmek:
Ona yazdığınız mektuba nasıl başlayacağınızı bilememek demektir, adıyla seslenememektir.
Ben yazarken çok korktum; eğer satırlar arasında kaybolursanız, seslenin, gelip sizi de severim. Sorun değil.
Yüzünün yarısını bana vereceksin!
Yüzümün bir yarısı intihar eden sevgilimin peşinden gitti. Öte yarısı film artisti olmak için evden kaçtı.

Ellerinden biri benim olsun!
Ellerimden biri en büyük aşkımın saçları arasında kayboldu. Ötekisi hapse girdi.

Çocukluğunun en güzel günlerini bana armağan et!
Çocukluğumun en güzel günlerinden bazılarını kurtlar yedi. Geri kalan kısmını ise çocuk esirgeme kurumuna bağışladım.

Umutlarının aynısından bana da ısmarla!
Umutlarımın bir kısmından hüznüme şahane bir sos hazırladım. Arta kalan kısmını evlatlıktan reddettim.

Hiç kimsenin bilmediği yerlere gidelim!
Hiç kimsenin bilmediği yerlerin bir bölümü düşler altında kaldı. Diğer bölümlerin inşası sürmekte.

Her şeyini bana anlat!
Herşeyimin bir parçasından trajedi imal ettiler. Boşta kalanlarını da sucuk yaptılar.

Kalbinin temizliği için gündelikçi olabilirim!
Kalbimin temizliğinin bir katıyla uzayın sonsuzluğu ilgileniyor. Öte katlarında zaten belalı yalnızlıklar yaşamakta.

Hiç ayrılmayalım!
Ayrılıkların çoğunluğu ruhun iklim şartlarından: Sen karasalsın, ben ılıman. Ayrılıkların azınlığı bitki örtüsünden: Sende kaktüsler var, bende plastik vazo çiçekleri.

Saçmalıyorsun artık!
Saçmalıklarımdan kimisini hayattan aldım. Kimisini alkol sanıp içtim.

Sen iyisi mi üstüne basacağın bir mayın bul ve beni unut!

Aslında vişne ile kiraz gibiyiz. Uzaktan aynı, yakınlaştıkça ve tattıkça farkı anlaşılan.
Her yeri boyamışsın,
çok güzel,
ama burada biraz kan kalmış.
Zincir kalmış, kırbaç kalmış.
Sahneye çıkan hayvanların büyük uzantılarıyla ayaktasın,
çok güzel,
Ama burada biraz aşk kalmış.
Sana dokunduğum günlerde bana ‘sevgilim’ derdin,
şimdi ‘ibne’ diyormuşsun,
çok güzel,
Ama burada biraz sonbahar kalmış.
ihanet kalmış,
bencillik kalmış.
korkunç yolculuklar planlardık insanlardan uzağa.
Ellerimizi bırakıp, ayaklarımızı bırakıp gidecektik,
çok güzel,
ama burada benim çocuksu saflığım kalmış. aptallığım kalmış düşlerim kalmış.
Bu gece benim için en iri şeyi ağzına al! evrendeki en iri şeyi:
adımı!
Ve sonra tükür onu havaya.
Altına geç ve bekle.
çok güzel!
Ama burada biraz her şeye rağmen hala benim sana hasretim,
benim senin göğsünü yumruklaya yumruklaya ağlayışım,
benim
benim senin bana hediyen lök gibi yalnızlığım kalmış!.. ”
Gibi’ydim işte
İnsan gibiydim, gölge gibiydim.
Uzak ihtimallerin, uzak çocuğu gibiydim
Geceler gitmek için yaratılmıştır,
Gidenin karanlıkta saklanmasını sağlamak için,
Gözden kaybolmasını kolaylaştırmak için.
Yapma
Bu gece imla kurallarına uyulmuş,
Edebi bir intihar mektubuyla sabahla
O’ na de ki: farkındayım,
Ölsem, cesedimi teşhis edecek tek kişi odur,
Çünkü, cesette olsam, hainim hâlâ
*

Melankolinin çektiği röntgen filmleri gibisin; ince, narin, sıradan insanın bakıp bakıp bir bok anlamadığı.

*

Arabadaydık.
-Tabiatın güzelliğine bak! dedim.
– Ağaçlardan hiçbir şey göremiyorum! dedi.
sen iyisi mi üstüne basacağın bir mayın bul ve beni unut !
Ben yazarken çok korktum.
Eğer satırlar arasında kaybolursanız, seslenin,
gelip sizi de severim.
Sorun değil.
Aslında vişne ile kiraz gibiyiz.
Uzaktan aynı.
Yakınlaştıkça
ve tattıkça
farkı anlaşılan.
Adındaki harf kadar alfabem
Hile yap öpüşürken
Öğrendiğim tek yabancı dil
Senin dilin ağzımda
Parmakların gevşerken boğazımda
Boğduğun sevgili benim
aslında vişne ile kiraz gibiyiz. uzaktan aynı. yakınlaştıkça ve tattıkça farkı anlaşılan.
umut kötüdür. umut tembeldir.
bir şeye inanmak ise, kavgasını verebilmektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir