İçeriğe geç

Issız Evin Kedisi Kitap Alıntıları – Ahmed Günbay Yıldız

Ahmed Günbay Yıldız kitaplarından Issız Evin Kedisi kitap alıntıları sizlerle…

Issız Evin Kedisi Kitap Alıntıları

Bazı kalpler affetmeyi bilmez anne.Kendisine de seveninede zulmedecek kadar inatçıdır.Bunu da biliyor muydun?
Hayatın serüveni doğduğun günde başlar,
Bazen tükenmez çilen, baharda sürer kışlar,
Solar daha açmadan, goncalarda nakışlar,
Hayatın serüveni, doğduğun günle başlar
Damla damla yüreğime yağ benim.
Gözyaşlarım okyanusa dönmesin
Hazan mevsimine giren çağ benim,
Ahu gözler yad ellere gülmesin
Senden iki adım uzak olmak gurbetimdir benim.
Her çıkmaz yolun mutlaka bir bitiş noktası vardı.Her öykünün de acı ya da tatlı bir sonu
Hayatı şölen gibi yaşamayı hayal edenler, ancak gerçeklerle yüzleşince yanıldıklarını anlarlar
Dostlukların solması değil, yeşermesi güzelleştirir dünyamızı
Yıldızlar yağıyor avuçlarıma,
Kainat seyrinde akıl tutulur
Yüce sanatkar’ın sunuçlarıyla,
Yürek aşka düşer, ruhum savrulur
Her doğan gün, yeni bir umuttur hayalleri solanlar için.
korkuyu düşmanına sezdirdiğin anda kölesi olursun
Sakın dünyanın mikrobu olmayı deneme, ayıkla dilindeki bütün dikenleri Gözlerine ve diline, şefkat, merhamet ve nezaket kurallarını ezberlet. Bir hoşgörü ırmağı olmaya çalış yaşadıkça Sende serinlemek isteyenleri boğma. Hayat bir sınav dünyasıdır, aklından hiç çıkarma
Ahlak dışı davranışlara, geçici hazlara ve dünya süsüne gönül verenlerin mahşerde işi çok zordur.
Doğru yoldan sapanların tamamı, mahşer istikametinde yol tayini yapamadıklarından dolayı yanılır.
Hayatı şölen gibi yaşamayı hayal edenler, ancak gerçeklerle yüzleşince yanıldıklarını anlarlar Hayat yolunun yönünü mahşeri düşünerek tayin edenler ise yanılanlardan olmayacaktır.
Kalpteki sarayda gerçek goncasın,
Seni incitirse, yürek utansın
Kısacık ömürlerin umut dolu serüvenini talan eden şey ihtiraslarımızdan başka bir şey değil aslına bakarsan.
İnsanoğlunun ağzından çıkan söz, namlusunu terk eden kurşun gibidir, geriye dönüşü olmaz
Dönülmez yollara girmişti zaman.
Hayallere tutunmak emek ister Saltuk Buğra.
Şeytan günahları süsleyerek sunmaktadır oğul. Aslolan, insanın onun oyunlarına kanmamasıdır
Yetmedi mi gönüllerle insafsızca oynadığınız?
Kaderde varsa ayrılık, elden bir şey gelmez.
Unuturum elbet, git güle güle,
Kişi yakışanı alır kalbine
Sevdalı gönlümü yaman kavurdun,
Huzur-u mahşerde yorulasıca..
Gözlerime dal da unut sen seni,
Yüreğime sıla ettim ben seni
Hasret sona ersin, yüzümüz gülsün,
Dualar yükselsin arş-ı alaya
Yaman esti ayrılığın yelleri,
Arabozan kem sözlere uymuşsun
Aşk bir gönülde demini tutmuşsa başka bir gönülde mekan aramaz.
Artık boğazıma kördüğümler atan susuşlarım olmayacak.
Yalnızlığı sevmez insan, kalbin en nadide köşesindeki saray, özlemini duyduğu sevgiliyi bekler.
Yaşayan bütün canlılar için gönül dünyasının sevdası tükenmez Biri yok olmuşsa, yeni bir aşkın hikayesi başlar Unutur mu terk edip gideni yürek bilinmez, ama her şeye rağmen taze bir cemre daha düşer duygulara
Güzelliğine gönül düşürenler çok olabilir ama seni benim kadar yüreğinde süsleyeni zor bulursun.
Bir gün bu anlamsız tepkilerin haksızlığını anladığında, yaraladığın gönül sana geri dönsün istediğinde, pişmanlıkların fayda vermeyebilir.
Aşkın erdemlisi, fitnelere esir olmadan, sevgileri yürekte büyütendir.
Engelleri aşmak, sabır ve emek ister Gülistan.
Güller de baharla, açsa da solar,
Yaprağına hazan dokunmasa da
Mecnunlar Leyla’sın çölde de bulur,
Yürekte sevdası okunmasa da
Aşk masalmış, sevmez olsaydım seni,
Gözlerinin esiriyim vesselam
Bir ömür, deyişin bağladı beni,
Küsüp gittin ne bir haber ne kelam!..

Dinleseydin, neymiş şuçum günahım.
Sözünden cayana gitmezmiş selam.
Dünyayı kavurur feryadım ahım,
Gözlerinin esiriyim vesselam

Gitme gel vuslatı zor ayrılan gönüllerin
Aşkını yüreğime nakış nakış işledim
Ayrılık akla ziyan, solar vefa güllerin,
Yürek burkan anları, yaşar mıydın bilseydim?
Bir hoşgörü ırmağı olmaya çalış yaşadıkça Sende serinlemek isteyenleri boğma. Hayat bir sınav dünyasıdır, aklından hiç çıkarma.
Gönül, sen öyle yaşamayı seçmelisin ki örneği çoğalsın güzelliklerin
Kişi kendisine nasıl davranılsın istiyorsa, başkalarına da aynı davranmayı bilmeli
Hayatın serüveni doğduğun günde başlar,
Bazen tükenmez çilen, baharda sürer kışlar,
Solar daha açmadan, goncalarda nakışlar,
Hayatin serüveni, doğduğun günle başlar
Tek hüküm sahibi O, sınav yerinde herkes
Kaderimse kuşatan, yüreğe sükut düşer
Yağmurdan sonra güneş, şefkatli buselerini kondurmuştu nemli toprağa
Dedim ya, senden iki adım uzak olmak gurbetimdir benim
Çiçekler bir güneşten bir de senden alırlar renklerini sevdalım!
Kafasında bir soru işareti vardı hiçbir zaman cevabını bulamayan.
Sessiz bir çığlık var içimde bugün.
İfadeler yine pek kifayetsiz..
Dilimin ucunda mısralar düğüm,
Sözcükler ki vurgusundan habersiz
Kalbimin sana sözü olsun! Gönül bahçende en masalsı çiçekler gibi açacağıma inanmanı istiyorum.
Cadde boyunca titizlikle sıralanan sokak lambaları rengarenk ışıklarıyla aydınlatıyordu şehri Gecenin bu saatlerinde çok az yolcusu vardı kaldırımların.
Her çıkmaz yolun mutlaka bir bitiş noktası vardı Her öykünün de acı ya da tatlı bir sonu
Merasime az bir zaman kalmıştı, ama Saltuk Buğra’nın kalbinde asırlaşıyordu vuslatı yaklaştıran günler.
Çocukluk yıllarını geride bırakınca değişti hayatın rengi.
Yüreğinin gamlı kanayışını durduramasan da sabret.
Yıldızlar ne kadar da mahcup ve utangaç bu akşam?
Niyetin kentin ruhuna dokunmaksa yükseklerinden seyredeceksin.
O, kalbinde aşk desenleri oluşturan filizlerin renk cümbüşüne bırakmıştı kendini.
Yılların pişmanlığı giderilebilir, sinesinde büyüttüğü özlem duyguları gönüllerde vuslat çiçeklerini açabilirdi.
Dostlukların solması değil, yeşermesi güzelleştirir dünyamızı.
Kişinin muhatabına ta ciğerden gelen bir sesle, Gardaş! dediğinde, dostlukların destanını hafızalara altın harflerle yazan insanların yaşadığı diyar
Hasret bir gönülde vuslat bulanda ,
Şehir masal, yürek bahtiyar olur
Yıldızlar yağıyor avuçlarıma,
Kainat seyrinde akıl tutulur
Yüce Sanatkar’ın sunuşlarıyla,
Yürek aşka düşer, ruhum savrulur
Hem kimin önce hayatını kaybedip kimin sona kalacağını Allah’tan başka kim bilebilir.
Her sabah güneş yeni umutlarla doğduğu için avuturuz gönüllerimizi.
Hayatı efsanevi bir şölen beklentisiyle hayal edenler, imtihanda olduklarını gerçeklerle yüzleşirken fark ediyorlar.
Susmuşsa o şarkı günler geçince,
Alışırım ateşlere sal gitsin
Sahi sevmek bencillik mi bu kadar?
Onlar özgür müdür, kanat çırpıyorlar mıdır uçsuz bucaksız semalarda gönüllerince!?
Gül, sakla dikenlerini! Yaram var, har senin olsun Sevgilerin baş tacıymış şefkat. Dikenlerini sakla, rayihanı ver, nefeslensin ciğerlerim, ihtiyacım var
Sevdaya kanılmaz, doyuş yalandır.
Hasret sarmalında kavurma beni
Bahtımsa sensizlik, halim yamandır,
Özlem rüzgarıyla savurma beni
Yarım kalan hikayelerin tamamı yoktur.
Bazı kalpler affetmeyi bilmez.
Kişi kendisine nasıl davranılsın istiyorsa , başkalarına da aynı davranmayı bilmeli
Hazreti Ali diyor ki iki şey var ki asla unutmayınız , Allah’ın sanatına muhatap oluşunuzu ve kulluğunuzu İki şey de var ki onları hemen unutun . Yaptığınız iyiliği ve size yapılan kötülüğü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir