Necmettin Erbakan kitaplarından İslam ve İlim kitap alıntıları sizlerle…
İslam ve İlim Kitap Alıntıları
Bizim geniş ufkumuza sizin basit kalıplarınız kifayet etmez.
Müslümanlık dışında bir hakikat kaynağı olamaz.
Kuranı Kerim üzerinde tetkikatı olmayan insan, müsbet ilim sahasında hakiki ilim adamı olamaz.
Mesela gemicilik sanayine ait temel fikirleri Nuh as getirmiştir. Terziliği İdris as, tıbbı İsa as, sihirlere ait ilimleri Musa as getirmişlerdir. Peygamberlerin bunlara benzer temel fikirleri getirmesi ile bu ilmi inkişaf yapılmıştır. İçinde bulunduğumuz ahir zamana ait bütün ilimlerin hepsinin temelini de Kur’an-ı Kerim insanlara getirmiştir. Onun için bizim içinde bulunmuş olduğumuz devir, mutlaka Kuranı Kerim’in göstermiş olduğu yollar içerisinde kalmaya mahkûm bir devirdir.
”Erbakan’a gidiniz, ne söylediyse iyice anlayın belleyin daha sonra selâmlarımızı iletiniz.”
Mahmud Efendi Hz.leri
Bu itibarla ilim, bu devrin ilmi, Müslümanlar tarafından getirilmiş olan ilimdir. Bizim karşımıza geçip de Batı’da şu vardır, bu vardır diye kimse konuşmasın. Biz ve Batılılar için tek çıkar yol İslâmlaşmaktır.
Çok afedersiniz Bugün bizde Sosyetik olanlar yatağın yanına konan dolaba komidin derler. ne dolabı bu komidin? Biz bunu Avrupalılardan almışız. Komidinin lügat manası (Çok affedersiniz) içerisine lazımlık konan dolap demektir. niçin böyle? Çünkü Avrupalı yıkanmayı bilmez, 100 numarayı da bilmez.
Müslümanlar sadece her şeyi size veriyoruz ama yalnız şu bizim ondalık sistemimizi verin. deseler ortada Avrupa’ya ait hiçbir şey kalamaz. Fakat beyler geliyorlar diyorlar ki bu Sizin Müslümanlık dediğini şey gericiliktir. Hay hay biz bu gericiliğe razıyız, yalnız bizim mallarımızı bize geri verin, çıkın bizim karşımıza da ilericilik diye biz artık onlardan ondalık sistemi kullanmayacağız deyin.
Hepimiz iyi biliriz; insanların bütün bilgisini toplasak Cenabı Hakk’ın sonsuz ilmi muvacehesinde denizdeki bir noktayı dahi tutmaz.
Mümin ferasetinden korkun. Onlar Allah’ın nuruyla bakarlar.
Bize poz yapan şu karşımıza gelip de Müslümanları küçük görmeye kalkan insanın ilminin yarısından fazlasının sahibi Müslümanlardır. Oinsanın bu tavrı takılması sadece bunları bilmediğinden dolayı.
Şimdi bakınız yarım yamalak tahsil edip gelmiş. Müslümanlığı küçük görmeye kalkıyor. Niçin? Efendim dünyada ilim var, fen var diyor. Nedir senin ilim dediğin? Bak aya gidiliyor, yıldızlara gidiliyor. Gel bakalım aya yıldızlara hangi hesaplarla gidiliyor? Onun, bunların hiçbirinden haberi yoktur.
Niçin? Çünkü onlar asıl ilim nedir onu bilmezler. Bu basit tatbikatı ilim zannederler. Halbuki onların gelip tıkandıkları bu yer var ya, ilim ondan sonra başlar aslında
Müslümanlık dışında sanki başka bir hakikat kaynağı olabilirmiş gibi Avrupalıların düşünce sistemine bir pay ayırmaya kalkıyoruz.
Diyorumki Batı bugün yapmış olduğu hesapların, kullanmış olduğu mefhumların ne olduğunu bilmez, bu bir.İkincisi bu hesapları yaparken bir çıkmazın içindedir. Batının hesap ve riyaziye (matematik ilimlere verilen ortak ad) imkanları, bunları çözmeğe yetmez. Peki, ne yapıyorsunuz siz bu doktora çalışmalarınızda? Bakın ben size anlatayım ne yapıyoruz.
(Devamını kitaptan okuyabilirsiniz :))
(Devamını kitaptan okuyabilirsiniz :))
Müslüman kardeşlerimiz, yarım batı ilimlerini okumuş insanlarla karşılaştıkları zaman bunların istihfatlarıyla(küçümseme) karşılaşıyor.Bu insanlar müslümanları küçük görmeye kalkışıyorlar, kendi küçüklüklerini bilmedikleri halde.Ben bu akşam size müslümanları küçük gören insanların kendilerinin küçük olduğunu ispat etmek için huzurunuza geldim.
Biz ve Batılılar için tek çıkar yol İslamlaşmaktır.
Yapılan tetkikler gösteriyor ki, o gemide bulunan bazılarının hatıra defterindeki notlardan anlaşıldığına göre Kristod Kolomb şu sözleri söyleyerek isyanı bastırıyor: Öyle çıkışmayın, böyle söylenmeyin. Ben devamlı olarak Batıya gidildiği zaman yeni karalara rastlanacağı fikrini ve bilgisini Müslümanların kitaplarından okudum. Bu karaya mutlaka varacağız. Çünkü Müslümanlar yalan söylemezler. Ve nitekim sabrediyorlar, devam edip gidiyorlar. Nihayet Amerika Kıtası karşılarına çıkıyor.
Cabir b. Hayyan 8.asrın insanı. Halbuki Newton prensibinden ancak 19. asırda Avrupada bahsedilmiştir. Cabir b. Hayyan yerçekimi kanunları koymuştur.
Cabir b. Hayyan kimyanın kurucusudur. O ilk defa atomun parçalanabileceğini söyleyen insandır, ikinci hicri asırda yaşamış büyük bir alimdir.
Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: Müminin ferasetinden korkun. onlar Allah’ın nuruyla bakarlar bu bakış sadece manevi sahada olmamıştır, maddi sahada da olmuştur. İslâm âlimlerinin bu ilimlere getirdikleri disiplinleri incelediğimiz zaman aklımız durur.
Müslümanlık dışında bir hakikat kaynağı olamaz.
Eskiden trigonometri dersi okunurken sinüs, kosinüs kelimeleri yerine ceyp, taceyp kelimeleri kullanılırdı. Bizim otuz sene önce yazılmış lise kitaplarında bunlar ceyp, taceyp olarak geçer. Ceyp kelimesi Arapça bir kelimedir. İlk defa Halife Memun zamanındaki Müslüman âlimleri mesafe ölçerken bu kelimeyi kullanmışlardır. Bu uzunluğu o zamanki insanlar cebe benzetmişler ve buna bizim Türkçe’de cep demek olan ceyp demişlerdir. Hesaplarında, kitaplarında “ceyp aşağı, ceyp yukarı” diye bir sürü hesaplar yapmışlardır. Şimdi bu kitapları Haçlı Seferleri’nden sonra Avrupalılar almışlar, bakmışlar ki bunlar Akdeniz’in genişliğini fevkalâde doğru bir şekilde ölçmüşler. Bunu nasıl yaptıklarını ve hesaplamalarda ceyp gibi kullandıkları tabirleri anlamamışlardır. Bu hesaplan anlamadan lügati açmışlar, Arapçadaki ceyp kelimesinin Lâtince karşılığı olan (sinüs) kelimesini kullanmışlardır. Avrupalılar buna (sinüs) dedikleri için, biz de her şeyimizi Avrupalılardan aktarmağa kalktığımızdan bugün kendi mekteplerimizde kendi bulduğumuz ilimlerin adlarını onların anlamadan kullandıkları kelimelerle okutuyoruz. Onun için sinüs, kosinüs tabirlerini kullanıyoruz. Halbuki bunları bulanlar Müslümanlardır. Malın sahibi Müslümanlardır. Avrupalı bizden bunu anlamadan almış, biz de anlamadan onlardan alıyoruz.
Eğer hakikaten mutlak bir hakikat varsa bu hakikat birbirlerini tekzip eden Batılıların arasında mı, yoksa birbirlerini teyid eden Müslümanlar arasında mı? Hakikat tekzip olunur mu? Ama Batılıların işleri güçleri birbirlerini hep tekzip etmek. Bir hakikat var ise muhakkak vardır elbette İslâm âlimlerinin getirdiklerinin içindedir.
Yaratıcı varlığına yaratılmış olanlar şahittir. Yaratılan iki, Birin hazır şahididir.
Müslümanlar sadece Her şeyi size veriyoruz ama yalnız şu bizim ondalık sistemimizi verin. deseler, ortada Avrupa’ya ait hiç bir şey kalmaz.
Siz diyorsunuz ki Müslümanlar bu ilimleri Yunanlılardan ve Mısırlılardan aldılar. Nerede Mısırlılarda sinüs mefhumu, nerede Mısırlılarda trigonometrik hesap mefhumu? Nerede Mısırlılarda sinüs bir derecenin kıymeti? Böyle şey yok.
Eski Mısırlıların Akdeniz’in uzunluğunu bugünkübün yirmide biri kadar zannetmelerine rağmen Müslüman âlimleri işi ele alınca o günkü imkansızlıklara rağmen hakiki mesafeyi hesaplayabiliyorlar.
Bettanî kendisinden önceki Mısırlı âlim Batlamyus’un güneşin fezada bulunmuş olduğu yerden aynı yere tekrar gelmesi için, yani bir senelik bir zamanın geçmesi için bizim bugünkü tabirimizle arzın kendi etrafında 260 defa dönmesi lazımdır dediğini, yani bir seneyi 260 gün zannettiğini görüyor. Bettanî, Batlamyus’un düşüncesinde yanıldığını, bir senenin 365 gün, 5 saat, 46 dakika, 24 saniye olduğunu söylüyor.
Hepimiz iyi biliriz; inananların bütün bilgisini toplasak Cenab-ı Hakk’ın sonsuz ilmi müvacehesinde denizdeki bir noktayı dahi tutamaz.
Müslümanlık dışında bir hakikat kaynağı olamaz.
Bugün elimizdeki yazılı vesikalar beş bin sene öncesine kadar gidiyor.
Bir tek mefhum olsa gerek ki bu bazen enerji haline, bazen de madde haline giriyor; bazen kuvvet haline giriyor. Fakat bunun ne olduğunu hissediyorum ama bir türlü bulamıyorum. diyor. Nitekim atom parçalandığı zaman madde enerji haline geliyor. Yine enerjiyi bir yerde toplamak mümkün olduğu takdirde ondan da madde meydana geliyor. O halde madde nerede? Enerji nedir, asıl olan bunların hangisidir diye sorduğumuz zaman bugün Batı ilmi bunun en fazla yetişmiş olan alimlerden mesela Einstein, cevabını veremiyor.
Yalnız hissettiğim bir şey var, o da böyle enerji madde, kuvvet diye birbirinden ayrı üç mefhum olmadığıdır. Ben bu işte bir tevhit hissediyorum.
Öyle ki biz dünya ile güneş’in arasına on bin tane dünya koyarsak güneşe erişiriz. Halbuki atomun içerisinde elektron ile proton arasına yani oradaki dünya ile güneşin arasına yüz bin tane koyduğumuz zaman erişiriz.
Atom nedir deyip atomun içerisine girdiğimiz zaman görüyoruz ki atom bizim güneş ve etrafında dönen yıldızlara benzeyen bir yapıya sahip. Merkezinde tıpkı güneş gibi bir merkezi kısım vardır. Buna proton deniyor.
Bizim geniş ufkumuza sizin basit kalıplarınız kifâyet etmez.
Müslümanlık dışında bir hakikat kaynağı olamaz.
Câbir b. Hayyân, kimyanın kurucusudur.
Logaritma mefhumunu ilk defa bulan Harizmi adlı İslâm âlimidir.
İlim, bu devrin ilmi, Müslümanlar tarafından getirilmiş olan ilimdir. Bizim karşımıza geçip de Batı’da şu vardır, bu vardır diye kimse konuşmasın. Biz ve Batılılar için tek çıkar yol İslâmlaşmaktır.
Biz ve Batılılar için tek çıkar yol İslam’laşmaktır.
Çok afedersiniz bugün bizde sosyetik olanlar yatağın yanına konan dolaba komidin derler. Ne dolabı bu komidin ? Biz bunu Avrupalılardan almışız. Komidinin lügat manası içerisine lazımlık konan dolap demektir.
Müslümanlık dışında bir hakikat kaynağı olamaz.
Avrupa, medeniyeti İslam’dan almıştır.
İnsanlık tarihinde Asr-ı Saadet’ten Rönesas’a kadar geçen yedi asırlık bir devir var ki bu devirde bütün insanlığın ilimlerini, Müslümanlar inkişaf ettiriyor.
Önce bir defa şu soruyu sormaya mecburuz: Acaba hangi sebepten dolayı bütün insanlıkta ilim yavaş yavaş ilerlerken Asr-ı Saadet’e birdenbire bugünkü manada hakiki ilim olmaya başlıyor? Bu başlayışın kaynağı, insanlığa bu hızı veren tılsım nedir? Bunun cevabını Kur’an-ı Kerim’den başka bir şeye bağlamak mümkün mü?
Hesap metotlarını ve bu çeşitteki ilimleri insanlığa hediye etmiş olan Müslümanlardır. Ama biz kendimizi tanımıyoruz.
Hepimiz iyi biliriz; insanların bütün bilgisini toplasak Cenab-ı Hakkın sonsuz ilmi muvacehesinde denizdeki bir noktayı dâhi tutmaz.
Müslümanlık dışında bir hakikat kaynağı olamaz.
Râgıb el-İsfahânî İslâm’ı şöyle açıklar: Kalpteki inancı dille ifade edip fiillerle gereğini yerine getirmek suretiyle Allah’a takdir ve hükmettiği her hususta boyun eğip teslimiyet göstermektir.
Ve yine ilk defa coğrafya haritasını çizen Müslümanlardır. Hatta Amerika’nın keşfi ilk defa Müslümanlar tarafından yapılmıştır. Müslümanların haritalarında Amerika’nın mevcudiyeti gösterilmekte idi. Biz biliyoruz ki Amerika’yı Kristof Kolomb keşfetti. Neden böyle biliyoruz? Çünkü biz bilgilerimizi Avrupalılardan aktarıyoruz da ondan.
Biz ve Batılılar için tek çıkar yol, İslâmlaşmaktır.
Sözlerimi şu âyeti kerimenin duâ’sıyla bitiriyorum:
Rabb’im, benim ilim ve anlayışımı arttır ve beni Salihler zümresine ilhak et
Rabb’im, benim ilim ve anlayışımı arttır ve beni Salihler zümresine ilhak et
(Âmîn)
Biz ve Batılılar için tek çıkar yol İslamlaşmaktır.
Bugün gelip Batı’daki ilimler tıklandığında ona Kur’an-ı Kerim’in ışıklarıyla yol bulabilir. Onun için Kur’an-ı Kerim üzerinde tetkikatı olmayan insan, müsbet ilim sahasında hakiki ilim adamı olamaz.
Şöyle bir söz vardır: İnsanlara temel bilgiler peygamberler tarafından getirilmiştir. Sadece manevi bilgiler değil, dinin, İmanın, yapılacak ibadetlerin şekillerinin peygamberler vasıtasıyla geldiğini biliyoruz. Ama maddi ve müspet ilimlerin de Peygamberler vasıtasıyla gelmiş olduğunu hepimiz bilmeyebiliriz.
Mesela gemicilik sanayiine ait temel fikirleri Nuh (as)getirmiştir. Terziliği İdris (as), tıbbı İsa (as), sihirlere ait ilimleri Mûsâ (as) getirmişlerdir. Peygamberin bunlara benzer temel fikirleri getirmesiyle bu ilmi inkişaftan yapılmıştır. İçinde bulunduğumuz ahir zamana ait bütün ilimlerin hepsinin temelini de Kur’ân-ı Kerim insanlara getirmiştir. Onun için bizim içinde bulunmuş olduğumuz devir mutlaka Kur’anı kerimin göstermiş olduğu yollar içerisinde kalmaya mahkum bir devir.
Mesela gemicilik sanayiine ait temel fikirleri Nuh (as)getirmiştir. Terziliği İdris (as), tıbbı İsa (as), sihirlere ait ilimleri Mûsâ (as) getirmişlerdir. Peygamberin bunlara benzer temel fikirleri getirmesiyle bu ilmi inkişaftan yapılmıştır. İçinde bulunduğumuz ahir zamana ait bütün ilimlerin hepsinin temelini de Kur’ân-ı Kerim insanlara getirmiştir. Onun için bizim içinde bulunmuş olduğumuz devir mutlaka Kur’anı kerimin göstermiş olduğu yollar içerisinde kalmaya mahkum bir devir.
İlk defa coğrafya haritasını çizen Müslümanlardır. Hatta Amerika’nın keşfi ilk defa müslümanlar tarafından yapılmıştır. Müslümanların haritalarında Amerika’nın mevcudiyeti gösterilmekte idi. Biz biliyoruz ki, Amerika’yı Kristof Kolomb keşfetti. Neden böyle biliyoruz? Çünkü biz bilgilerimizi Avrupalılardan aktarıyoruz da ondan.
Cabir b. Hayyan kimyanın kurucusudur. O ilk defa atomun parçalanabileceğini söyleyen insandır. İkinci hicri asırda yaşamış büyük bir alimdir. Hemen Asr-ı Saadetten sonra kimya ilmine ait II incelemeleriyle bilinen Cabir b. Hayyan muazzam bir insan. Atom nazariyesini ortaya koymuştur. Cabir b. Hayyan bugün bize kimya derslerinde okutulan Lavoisier prensibini koymuştur.
İbn-i Heysem fiziğin kurucusu, fiziğin babasıdır, İbn-i Heysem ayrıca bugünkü atom ve molekül nazariyesini getiren insır, İbn-i Heysem bu atom ve molekül nazariyesine istinaden kırılma kanunlarını bulup getiren insandır.