Turan Koç kitaplarından İslam Estetiği kitap alıntıları sizlerle…
İslam Estetiği Kitap Alıntıları
güzellik islâm’ın özünde olan bir şeydir.
islâm sanatı, ilâhî güzelliği insanlara, güzelliği bu dünyadan kopararak hatırlatır.
sanat dinin çok önemli bir dildir. sanatsız kalan din çok önemli bir ifade imkânından mahrum kalmış olur.
gerçek sanat hakikat ve hikmetle canlı bir alışveriş içinde olan sanattır.
bütün islâm sanatları görünende görünmeyeni, değişende değişmeyeni yakalama, gösterme cehd ve çabasında olduğundan, tabiatı olduğu gibi aksettirmek yerine onu soyutlamaya, ele aldığı nesnenin bireyselliğini ve tabiîliğini öldürmeye yönelmiştir.
öyle ki allah’ın güzelliğinin dile getirilmesi konusunda düz mantık dilinin yapacağı pek bir şey yoktur.
Coomaraswamy, bir sanat eserinin akıl ve tefekkürle ilgili boyutunu hiç hesaba katmadan sadece estetik yönüne önem verenleri “putperest” olarak nitelemektedir.
nitekim Batı estetik anlayışında da Platon’dan Hegel ve Heidegger’e gelinceye kadar, güzellikle hakikat yani “ide” arasında özdeşlik kuran bir yaklaşım sürekli olmuştur. Öyle ki Heidegger’e göre, “Güzellik, varlığın gizlilikten kurtulması ve gün ışığına çıkmasıdır.”
güzellik hakikati ve hakikat de güzelliği ifade eder. İçinde hakikat barındırmayan bir güzellik olmadığı gibi, güzellik taşımayan bir hakikat de yoktur. Güzellik nihâî anlamda, kemâle ermenin cezbedici bir vasıtası olmuştur.
güzellik sevgisi, güzelliği idrakin peşinden alınan hazdan dolayı değil; güzelliğin bizatihî kendisinden dolayı olduğu zaman büyük bir anlam ifade eder.
İslâm sanatının mahiyetini anlama girişimi, İslâm kültürünün mânevî kök ya da dayanaklarını anlamanın önemli bir yoludur. Zira bu sanatın, zaman üstü duygusu veren asaleti bu mânevî dayanaklardan gelir.
Var olan görünmek ister. Kendini göstermeye çalışan varlık gerçekten mevcuttur. Kendini göstermek de kendini imkanlarını en kâmil şekilde geliştirmek demektir. Dolayısıyla yaşamak insanın kendini geliştirmesiyle aynı kapıya çıkar.
Zaten bir şey olgunluğu ve yetkinliği nispetinde güzel olur.
Şairlerimiz millî ve dinî duyarlılığımızı, mutluluğumuzu, ihtişam ve inceliğimizi, öfkemizi dile getiren, şiirlerinde kendimizi bulduğumuz burçlardır. Onlar kelimelere hayat verirken aynı zamanda topluma da hayat vermişlerdir.
İbn Haldûn’un açıkça ifade ettiği gibi, sanat söz konusu olduğunda olsa olsa bir gelişmişlik düzeyinden söz edilebilir.
Sanat ve zekânın işe karışmadığı bir tecrübede düzenden ve gayeden söz edilemez.
Güzellik insanın onu algılamasından bağımsız olarak vardır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bir şey bizde ne ölçüde geniş hayal, haz duygusu, kemal idraki, derin düşünce ve yüksek heyecan uyandırıyorsa o ölçüde güzeldir.
Akıl açısından iyi, güzel ya da kötü olarak kabul edilen bir şeyin Allah katında da öyle olduğunu sanmak mümkün değildir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Önemli olan bu dünyadaki güzellik tecellilerini Hakiki Güzel’e işaret eden bir âyet ve alâmet olarak okumaktır.
Varlıkta çirkinlik ya da kötülük değil, mutlak anlamda güzellik vardır. Alemdeki hiçbir şey özü itibariyle çirkin değildir.
Marifet çokluk içinde birliği kavramaktır. Bu da akıl, hayal ve duyuların birlikte gerçekleştireceği bir seziş ve idrakle olur.
Bütün âlem Allah’ın bilgisinin bir tezahürüdür.
Zaten iman bir yerde bir sevgi işidir.
Zaten iman bir yerde bir sevgi işidir.
Güzel bir yazı nasıl onu yazanın bu konudaki maharetine delâlet ediyorsa, âlemdeki eşsiz güzellik, mükemmel düzen ve işleyiş de onu var edenin sonsuz bir ilim ve kudrete sahip olduğunu gösterir.
Güzellik hakikati ve hakikat de güzelliği ifade eder. İçinde hakikat barındırmayan bir güzellik olmadığı gibi, güzellik taşımayan bir hakikat de yoktur.
İçinde hakikat barındırmayan bir güzellik olmadığı gibi, güzellik taşımayan bir hakikat de yoktur.
Varlıkta çirkinlik ya da kötülük değil, mutlak anlamda güzellik vardır. Alemdeki hiçbir şey özü itibariyle çirkin değildir.