İçeriğe geç

Işık Bahçeleri Kitap Alıntıları – Amin Maalouf

Amin Maalouf kitaplarından Işık Bahçeleri kitap alıntıları sizlerle…

Işık Bahçeleri Kitap Alıntıları

“Ne mutlu uzakta açan ağaca, insanlardan uzakta..”
Aynı anda hem rahman, hem de kadir-i mutlak nasıl olabilir? Cüzamı ve savaşı da o mu yarattı? Çocukları öldüren, masumlara eziyet eden de o mu? Karanlıkları ve karanlığın efendisini de o mu yarattı? Şeytanın varolmasına ses çıkarmadı mı? Bir hareketiyle onu yok edebilecek olsa niye yapmasın bunu? Karanlığı yok etmek istemiyorsa rahman ve rahim değil demektir; yok, istiyor da yapamıyorsa, o zaman da kadir-i mutlak değildir.
Övgü toplamak için kendini bir şeylerden mahrum eden övgüye layık değildir.
Bazen merak ediyorum, sırf Tanrı’yı kötü göstermek için, acaba şeytan mı yolluyor dinleri yeryüzüne!
Yiyecekleri pis, temiz diye ayırmak hurafedir; insanları pis, temiz diye ayırmak aptallıktır, her şeyde, her birimizin içinde Aydınlık ve Karanlık yan yanadır.
Yaratıcılık insana emanet edilmiş. Cehennemi ve karanlıkları gerilere itmek önce insanın görevi.
Kendisine sunulan resimlerde Tanrıyı görmeyi reddedenler, bazen, Tanrının gerçek görüntüsüne başkasından daha yakındırlar.
Dünya bilgelerden vazgeçmişse, bilgeler de dünyayı tek eder. O zaman dünya yalnız kalır ve yalnızlığın acısını çeker.
Cemaatin fikrine göre şefkat, hoşgörü, bağışlayıcılık her haliyle şüpheliydi, yüce gönüllülük ise kibre yorulurdu.
Umudum, dünyanın doğusuna ve insanların yaşadığı bütün topraklara ulaştı
Gerçek,istekleri bitmeyen bir sevgilidir Pattig, en ufak sadakatsizliği affetmez .hayatının her anı ona aittir .
güneş gözlerini yakmayacak Sen ki başkalarının mutluluğunu seyretmeyi bilirsin sevgilin bütün kokuları yaşlanmayan o kadın tepesi görülmeyen bir piramit bütün kitapların orada olacak ve kimsenin yazmadiklarini kâinatın çağlarıni öğreneceksin öbür dünyadaki Mısır ‘a doğru gideceksin
Benim ağzımdan kendi içlerinde olan gerçekliği duydular .
İnsan hep ,yalnızca kendi sesini dinler .
Belleğimde resimler var kalan ,ama gözlerimin gördüğüyle bir değil.
Haklı çıkmışım çıkmamışım,ne önemi var ?
Kader ağının karşısında yalnızsın. İçindeki ışıktan başka fenerin yok ,eğriyi doğrudan ayırmak ve bir seçim yapmak zorundasın.
Dilin ne kadar itaatkar Mani, aklından geçenlerse ne kadar isyankar!
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İster kral olsun ister deveci, hastasının iyileşince ne yapacağı hekimi ilgilendirmez.
Bazen merak ediyorum,sırf Tanrı’yı kötü göstermek için ,acaba şeytan mı yolluyor dinleri yeryüzüne !
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
İnsan dünyadaki davranışları taklit ederken anlar hepsinin ne kadar boş olduğunu.
Gerçek istekleri bitmeyen bir sevgilidir Pattig, en ufak sadakatsizliği affetmez,.. hayatının her anı ona aittir
Diyelim ki senden bazı şeyleri sakladım ,ama hiç yalanım yok . Şu dalda çiçeğe durmuş bir tomurcuk görsem ,’bak ,işte bir erik ‘ desem , yalan mı olur ? Kesinlikle olmaz ,sadece gerçeği bir mevsim erken söylemiş olurum .
Bazen insan bir mesajı içinde sakladığını sanır, oysa mesajın kabridir sadece
İnsan dünyadaki davranışları taklit ederken anlar hepsinin ne kadar boş olduğunu.
Ne mutlu uzakta açan ağaca, insanlardan uzakta
Şu dalda çiçeğe durmuş bir tomurcuk görsem, ‘bak işte erik’ desem, yalan mı olur? Kesinlikle olmaz, sadece gerçeği bir mevsim erken söylemiş olurum
En katı dindarlarda bile kuşkunun izi vardır; en koyu inançsızlıkta ise itiraf edilmemiş bir umut yaşar.
Gelmiş geçmiş en şaşırtıcı kitaplardan biri işte bu dönemin ürünüdür. Mani bu kitaba sadece Resim demiş, içinde bütün inançlarını kelimelere başvurmadan, seri resimlerle anlatmıştır. Dil engelini aşarak bütün insanlara seslenmenin daha iyi bir yolu olabilir miydi?
Benim ağzımdan kendi içlerinde olan gerçekliği duydular. İnsan hep, yalnızca kendi sesini dinler.
Ne var ki idealler aşınmazsa ölür.
Ne mutlu uzakta açan ağaca, insanlardan uzakta.
Sözlerin ne kadar itaatkâr, düşüncelerin ne denli isyankâr!
Zaman ,karanlığın tuzağıdır..
Işık Bahçeleri, gönlü tok olanlara aittir.
Şaşkınlık dönemi geçti, herkes alışkanlıklarına, kusurlarına dönüyor. Sınıflandırma, insanlar arasında yapılıyor. Yargıya gerek kalmaksızın. Söz geçirerek yaşamış olan, sözü dinlenmemiş olandan daha fazla acı çekecektir; göz önünde yaşamış olan görünmez olacaktır; mal için yaşayan malsız kalacaktır. Ona ait olan artık başkalarına aittir. Zincirine bağlı köpek gibi, dünyada gezdiği yerleri, bağlı olduğu yerden, sonsuza kadar dolaşacaktır. Efendi olduğu yerde tanınmayan bir dilenci olacaktır.
Her varlıkta, her nesnede aydınlık ve karanlık yan yana ve içiçedir
tanrısal kıvılcım hepimizin içinde, O’nun ne irkı, ne söyledi. sınıfı ne de cinsiyeti var. Herkes bu kıvılcımı güzellikle, bilgiyle beslemeli ki parlasın. İnsan sadece içindeki ışık ile büyük insandır
Övgü almak için yoksunluğa katlanan, hiçbir övgü hak etmez. Çünkü en kötü günahkârlardan beterdirler. Bilge, kendine daha yakın olmak için oruç tutar, tek yargıç, tek tanık kendisidir. Yoksunluğa katlanıyorsan, bunu bir topluluk istiyor diye, cezadan korktuğun için ya da bir başka âlemde geçerli kılabileceğin övgüler toplamak için yapma. Bunun gibi hesaplar, iğrenç hesaplardır!
Yeryüzünün sarsılması, sabır içinde oluşur..
Başkalarının düşünü taşımam mı gerek ?
Gerçek, ona lâyık olana söylenir..
Sofuların tek düze dünyasında, yalnızlıktan başka sığınak var mıdır?
Hiç kuşkusuz, sonu gelen bir dünya vardı..
Gözleri konuşsaydı, dudaklarının söylediğine, ellerinin hareketine aldırmazdım..
Gerçek, çok şey isteyen bir sevgilidir
Güneş, diclenin ötesinde bir ateş parçacığıdır
Kitap, iki ayaklı kurtların, dört ayaklı kurtlardan önce yok edilmeleri gerektiğini yazmaz mı?
Öfkeleri prangalara karşıydı…
Ayrılın, dağılın, bırakın intikam seli geçsin, sonra yeniden ayağa kalkarsınız!
Öbür dünyaya karşı, insanlar sadece rollerini oynar!
En katı dindarlarda bile kuşkunun izi vardır; en koyu inançsızlıkta ise itiraf edilmemiş bir umut yaşar.
Sen bir şey söyledin, onlar başka şey anladı. İnsanların istediği başkaydı.
Yazdın, yazdın, onlar okumadı!
Bilgenin sözleri kulağımı okşuyor…
“İnsan hep, yalnızca kendi sesini dinler!”
Benim ağzımdan kendi içlerinde olan gerçekliği duydular.
Kötülük kolay pes etmez…
Dilin ne kadar itaatkâr, aklından geçenlerse ne kadar isyankâr!
Düşman kapıya gelmiş dayanmışken, temennilerin neye yarar?
Bütün evrende şiddet evlerden, tapınaklardan, insanlardan ve ağaçlardan uzak olsun!
Dilerim işgalciler püskürtülür.
İster kral olsun ister katil, hastasının iyileşince ne yapacağı hekimi ilgilendirmez.
Zulmün saltanatı gelecek diye korkuyorduk, mertliğin saltanatı geldi. Mutluluktan sarhoş olmamak elde mi?
Mutluluklara güvenmiyor musun?
Yoksa zaferlerden korkuyor musun?
Her kralın bir delisi vardır…
Umudum dünyanın doğusuna ve insanların yaşadığı bütün topraklara ulaştı. . .
Işık bahçeleri, hiçbir yere bağlanmadan yaşayanların olacak
Hırçın-Deniz: Karadeniz
Halklar ve inançlar uyum içinde yaşasın istiyorum…
Büyük küçük herkesi günah işlemek korkusu içinde yaşatıyorlar…
Herkese nasıl giyineceklerini, yiyip içeceklerini, ağlayacaklarını, hangi durumda ne söyleyeceklerini, hangi kadınla evleneceklerini söylemeye cüret ediyorlar.
Kral Şahpur:
“-Sadık 1 danışmana karşılık, iktidar peşinde koşan, ömrünü entrikalar çevirmekle geçiren 40 tane var.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir