İçeriğe geç

İsanın İncili Kitap Alıntıları – José Saramago

José Saramago kitaplarından İsanın İncili kitap alıntıları sizlerle…

İsanın İncili Kitap Alıntıları

“Bu manzarayı seyreden kişinin, bütün insanlarla diğer mahlukatın babası olduğunu iddia etmesine rağmen Tanrı’nın nasıl olup da bunca vahşet, kan ve yıkımdan zevk alabildiğini anlayabilmesi için, herhalde ermiş olması gerekiyor.”
Ey Tanrım, ne zaman insanoğlunun karşısına çıkıp kendi hatalarını itiraf edeceksin.
tüm bir hayat boyu, sonsuza kadar kalacağımız yeri arayan bizler.
İçimizden gelen kötülük yetmezmiş gibi, bir de gücü istismar edenler için kötülüğe araç olan biz, ne sefil varlıklarız.
Her şey hep kötü olamaz.
Tanrı’nın herkesin imdadına yetişecek hali yoktu.
Tanrı ilk günahtan sonra Havva’ya şöyle demişti, Acını ve çocuklarını çoğaltacağım, bu dünyaya çocuklarını acı ile getireceksin, yüzyıllar acıyla, sancıyla geçti ama Tanrı henüz doymadı, işkence devam ediyor.
Tanrı hep insanları düşünüyor, hem bütün insanları da değil, çünkü bazı eşekler gibi, hatta daha da kötü yaşıyor ve Tanrı onlara yardım etmek için bir şey yapmıyor.
her ne kadar itiraf edemese de, her adam gibi o da sorumluluklarından fazlasıyla korkuyordu.
Bir başkasının acısını nasıl olur da hissedebilir, bu nasıl aynı zamanda onun da acısı olabilir.
dinleyen kimse yoksa yüksek sesle konuşmanın bir anlamı yoktur.
aslında, her şeyi bizzat kendisi yaratmış olsa da, Tanrı’nın da anlayamadığı şeyler vardır.
“Birden yüreğini korku sardı, bir an kendini Tanrı’nın yargı gününün tek tanığı sandı, tek tanığı. Gök ve yer sessiz.”
Zaman karış karış ölçüsü alınabilecek bir sicim değildir, dalgalanan katmanlı bir yüzeydir ve ancak anılar aracılığıyla içine girilebilir.
Cehennem her zaman cennetten daha kalabalıktır.
Doğduğun an ölmeye başladın
“Benim sunduğum iyilik senin sunduğun kötülük olmadan var olamaz, eğer sen bitersen, ben de biterim, şeytan şeytan olmadıkça, Tanrı da Tanrı olamaz.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Tanrı seni kurtaracak.
Unuttuğun bir şey var, Tanrı bedenleri değil, ruhları kurtarır.
İyiyle kötü kendi başlarına var olamazlar, iyi kötünün, kötü de iyinin yokluğudur.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Tanrı’nın eli kılıçla masum bir beden arasına girmekten acizse, hiçbir işe yaramıyor demektir.
Öyleyse insan özgürdür.Evet, özgür bırakılmıştır ki cezalandırılsın.
Tanrım,beni niye terk ettin,
Çünkü hiç kimse yarın kimin
galip geleceğini bilemez, kimi Tanrı’nın zaferine inanır, kimi
kimsenin kazanamayacağını söyler, ama ikisi arasında bir fark
yoktur, çünkü dünden, bugünden ve yarından konuşmak, hep
aynı hayale başka isimler uydurmaktır.
Demek ikisi de istenebiliyormuş,yapmak ve bozmak, bağlamak ve çözmek,yaratmak ve yok etmek.
Gece , dünyanın bizi ve çılgınlığımızı barındırmak için var olduğuna inanabildiğimiz anlarda , dünyaya hakim olduğunu gördüğümüz o anlamı ve akılcı düzeni hiç umursamıyordu.
hepimiz aynı hamurdan yoğrulmuşuz, et,kemik,kan,deri ve ilik,gözyaşı ve terden ibaretiz, yine de bazılarımız korkak bazılarımız kahraman, bazılarımız sakin oluyor bazılarımız saldırgan.
Tanrı dilememeyi dileyebilir, o zaman dilememek Tanrı’nın dileği olur. Yani insanın dileği samimi olsa da, Tanrı katında tamamen önemsiz olabilir.
Ey Tanrım, ne zaman insanoğlunun karşısına çıkıp kendi hatalarını itiraf edeceksin?
Tanrı hep insanları düşünüyor, hem bütün insanları da değil, çünkü bazıları eşekler gibi, hatta daha kötü yaşıyor ve Tanrı onlara yardım etmek için bir şey yapmıyor.
Meryem sordu, Ne yapacağız şimdi. Ve melek dedi ki, Her insan gibi yaşayacak ve acı çekeceksiniz.
Tanrı işlememize sebep olduğu günahları affetmez.
Daha dün, der gibi, Bin yıl önce, deriz zaman karış karış ölçüsü alınabilecek bir sicim değildir, dalgalanan katmanlı bir yüzeydir ve ancak anılar aracılığıyla içine girilebilir.
Ey Tanrım, ne zaman insanoğlunun karşısına çıkıp kendi hatalarını itiraf edeceksin.
Ey Tanrım, ne zaman insanoğlunun karşısına çıkıp kendi hatalarını itiraf edeceksin
öyleyse tatmin oldun, dedi isa. hem oldum hem olmadım, ya da daha doğrusu şöyle söyleyeyim, susturmaya çalışsam da söz dinlemeyen yüreğim olmasaydı tatmin olabilirdim. bana diyor ki, sunaklara akan kanın asla telafi edemeyeceği dört bin dört yılın sonunda, tamam, belki iyi iş başardın, ama neye yarar, hâlâ küçük bir ulusun tanrısısın, yarattığın şu dünyanın küçük bir bölgesini kaplıyorlar. söyle bana oğlum, bu moral bozukluğuyla içim nasıl rahat etsin
Tanrı süt ve bal der gibi şehit ve kurban diyor
Yüzündeki acı ifadeye ve göğe dönük gözlerine bakılırsa bu iyi hırsız olmalı. Kıvırcık saçları da güvenilir bir işaret,çünkü melekler ve baş meleklerin saçlarının hep kıvırcık olduğu bilinen bir şeydir
Bekliyorum.Neyi,diye sordu Tanrı şaşırmıştı.Diğer Tanrılar karşısındaki zaferinin kaç ölüme ve hangi acılara nedeolacanedenı senin ve benim adıma çıkartılacak savaşlarda kaç kişiyi öldüreceğimizi itraf etmeni.
Îsa dediki,Bak Thomas işte kuşların uçtu,Hayır efendimiz, kuş benim, dizinin dibindeyim
Saçların Gilead Dağı’nın yamaçlarında yatan keçi sürüsü gibidir.
BatRarim Kapısı yanındaki Heşbon Havuzlarıdır gözlerin
Tanrı ilk günahtan sonra Havva’ya şöyle söylemişti,Acını ve çocuklarını çoğaltacağım bu dünyaya çocuklarını acı ile getireceksin, yüzyıllar acıyla geçti ama Tanrı henüz doymadı
Böyle zamanlarda öfke vicdanı rahatlatmanın ve pişmanlığı bastırmanın tek yoludur.
Bazı şeyleri ancak köklerine indiğimizde anlayabileceğimizi ne zaman kabulleneceğiz.
Çünkü iyiyle kötü kendi başlarına var olamazlar, iyi kötünün, kötü de iyinin yokluğudur.
Çünkü aslında, her şeyi bizzat kendisi yaratmış olsa da, Tanrı’nın da anlayamadığı bazı şeyler vardır.
Bu hayatta hiç kimse iki kez ölmeyi hak edecek kadar günah işlememiştir
Korkunun birliği böyledir, düşmanları dost kılı verir
Şehit rolü, kurban rolü, bir inancı yaymak, vicdanlara dokunmak için bluz en iyisi yoktur
Kader bu dünyada kabullenilmesi en güç şeylerden biridir
Kendini sevmediğin sürece hiç kimse değilsin!
Yıldızlarla, hırsızlarla ve Cellatlarla dolu, arsız, namussuz, sonsuz bir evren!
Yokluk ölüm gibidir, aradaki tek fark yokluğun umuda açık kapı bırakmasıdır.
Koca adamlar bile korkunca ya da Üzülünce çocuk olurlar, bunu itiraf etmeyi sevmezler, zavallılar, halbuki şu dünyada acı dan kurtulmak için, gözyaşlarını salmaktan iyisi yoktur
Ölen için Ağlamayın, ve onun içinde dövünmeyin, fakat giden için acı acı ağlayın çünkü artık dönmeyecek.
İnsan ani bir esintidir, günleri anlık birer gölgedir, ölümü görmeden yaşar ve ruhunu kurtarmak için toprağın altında saklanır, kadından olma insanın zamanı az, telaşı fazladır, çiçek gibi açar ve çiçek gibi solar…
Eğer biz insanlar, kelebek, pervane ve benzeri kanatlı böcekler kadar gözüpek ve yürekli olabilseydik, bir araya gelip kendimizi ateşe atardık.
Hepimiz aynı hamurdan yorulmuşuz, et, kemik, kan, deri ve ilik, gözyaşı ve terden ibaretiz, yine de bazılarımız korkak oluyor bazılarımız kahraman, bazılarımız sakin oluyor bazılarımız saldırgan.
Yusuf eski atasözüne kulak veriyordu, çocuğun elinden az iş gelir, ama bunun kıymetini bilmeyen de az aptal değildir.
Tavuğun Ancak yumurtlarken ses çıkarmaya hakkı var. İçinde bulunduğumuz dünyanın hükmü bu!
Sonu olmayanın başlangıcı da yoktur, her başlangıç bir sondan türer.
Dünyanın acılarla dolu olduğu ne kadar da doğru, gün geçmiyor ki ayağımızın dibinde yabani ot gibi talihsizlik bitmesin.
…ihtiyaç yasa tanımaz,
Hor gören bir Tanrı’yla yaşamanın ne demek olduğunu anlaman için kadın olman gerekir,
Lazarus, kalk ! Lazarus dirilecekti çünkü bu Tanrı’nın isteğiydi ama işte tam o an Mecdelli Meryem elini İsa’nın omzuna koydu, dedi ki: Bu hayatta hiç kimse iki kez ölmeyi hak edecek kadar günah işlememiştir. İsa elini çekti, uzaklaştı ve ağlamaya başladı.
…düşünce gölge gibidir, kendi başına iyi yahut kötü değildir, iyi mi kötü mü olduğunu yapıp ettiklerin belirler.
…insanın en büyük düşmanı bugüne dek hep insan olduysa, eğer insanın celladı yine insansa, bugünden sonra da insana mezar kazmaya değer.
İnsan cezalandırılmak için özgür bırakıldı.
Çünkü, anlamsızlığın da bir büyüsü vardır. İnsanların kafası karışır, anlamadıklarını ve bunun kendi kabahatleri olduğunu sanırlar.
…öfke vicdanı rahatlatmanın ve pişmanlığı bastırmanın tek yoludur.
…yüzyıllar acıyla, sancıyla geçti ama Tanrı henüz doymadı, işkence devam ediyor.
…dinleyen kimse yoksa yüksek sesle konuşmanın bir anlamı yoktur.
…iyiyle kötü kendi başlarına var olamazlar, iyi kötünün, kötü de iyinin yokluğudur.
Küllerde yanandan geriye bir şey kalabilmiş gibi, alevin bir tür içsel çağrı, ilk ateşin bilinçsiz hatırasını taşıdığı bile iddia edilmiştir, işte kamp ateşine bakarken, ya da karanlık odada yanan mumun titrek alevini seyrederken yüzümüzde beliren hayret de bu teoriye göre bu biçimde açıklanır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir