İçeriğe geç

Insectisid Kitap Alıntıları – Küçük İskender

Küçük İskender kitaplarından Insectisid kitap alıntıları sizlerle…

Insectisid Kitap Alıntıları

Benimle sevişirken sakın çekirde­ğimi yutma.
– Evet, evet, sen bir meyvesin!
– Kızartma, haşlama beni! Olduğum gibi ye! Olduğum gibi sev!
Yalnızlığımın apsesisin sen. Aka­mazsın dışarı!, Akıtmam!
İçindeki sincaplara bi­raz ceviz at! Bu kafayla gidersen hiçbir şeyi anlamamaya başlayacaksın yakında. Nihilist olamayacak kadar güzelsin sen.
– Senin burcun değişmiş. Eskiden bir balık gibi davranır­dın. Şimdi akrep gibisin.
– Babamın beni nüfusa geç kaydettirdiğini öğrendim. Burç değişikliği ondan!
Melankolinin çektiği röntgen filmleri gibisin; ince, narin, sıradan insanın bakıp bakıp bir bok anlamadığı.
Aslında vişne ile kiraz gibiyiz. Uzaktan aynı. Yakınlaş­tıkça ve tattıkça farkı anlaşılan.
Kelimelere tükürürdü.
Güzel kadındı.
Güzel adamdı.
Bendeki görüntülerle kızların penisleri büyüyor.
Keşke İsa ve Meryem gibi, Yahya da olmadan, ikimiz şu işi halledebilseydik. Ama din, bazen hayata tatbik edilemiyor.
Grizu gibi bir hatun. Siz boşalmıyorsunuz, o patlıyor aletinize.
gitme!: kar yağmasına katlanamam.
gelme!: şehvetimin soyadı yok.
gitme!: bak, o zaman çok içerim.
gelme!: bak, o zaman altın plak alamam.
gitme!: okuduğum her mısra dilimi keser.
gelme!: tanrı büyük bir gürültüyle yeryüzüne düşer.
gitme!: hüzünden istifade ederim.
gelme!: bak, o zaman kendimi ihanete kitlerim.
gitme!: orada sabotaj yok.
gelme!: çıplağım!
gitme!: sisters of mercy dinlerim.
gelme!: yalnızlığın kaç para, bilemem.
gitme!: bu yuvarlak gezegene köşe olurum.
gelme!: şiiri bırakırım.
Mana sürtüğü bir nesiliz artık. Birer korkuluk gibi dikili duruyoruz kendi doğrularımızda.
Sizi öyle bir üzeceğim ki çok şahane ölerek
Hiçbirinizde zerre kadar acı bırakmayacağım,
Olağan’ı, Normal’i bir lanet diye sıçıyorum ta da yüzünüze
Meydanına düştüğüm bu rezil savaştan
Osura osura ayrılmak pahasına!
Sizi sevecektim. Sizi düzecektim. En mükemmel koşullarda tek parça halinde kalmanızı sağlayacaktım. Atomun aklı başka yerdeydi. Amerika’nın aklı başka yerdeydi. Olmadı! Doktorluğum, anneli­ğim, çocukluğum süslemedi saadetinizi. Bir boka yaramadım sahte dostluklarınızda, yapay aşklarınızda. Üstelik neşemi çaldınız. Bir de· utanmadan, küfrettiniz davama.
Elmasa heves eden dudaklarının gizli buharıyla puslanırken şanssız anlamlar, bir paratoner gibi uzandım bedeninin yıldırımına. Çarpıldım kömür oldum heba oldum gençliğinin yokluğundan.
Bugün, ağırlaşan bir kimyayla eğilip bakıyorum da dipsiz kuyulara, ne ben bir damla suyum bu rutubette ne de o içinde tanrı dinlendiren meşhur bir ırmak rüzgar müzelerinde.
Sahtekar olmaya gücüm yoktu korkunçtu – ondan söylemiyorum. Çingene pembesi elleri vardı, nerde tutsam tanırım. Her akşam ayrı bir taş kaldırırdı yüzünden, ben artık dağlara bakamam. Doğan çocuklar alkol ve tütün kokuyorlardı zamansızdı biliyorum ağlamam. Muazzam teleskoplarını çevirip gökyüzüne, Adonis’in gözbe­beklerini aradılar kışları kurak, yazları ılıman geçen aşklar arasından.
Hala yaşadığını sanan ölüler, tehlikelidirler. Yanınızda­dırlar ve her boka burunlarını sokarlar. İçtiğiniz içkiye, oy vermenize, vesikalanmanıza, yaşlanmanıza, sevişmelerinize, tepki vermelerinize, yumurtlamanıza karışırlar. ESKİ GÜN­LERİNİ SİZDE YAŞAMAK İSTERLER.
Yel değirmenlerinde iş bulamıyorum. İskambil destesinde iş bulamıyorum. Üzümlü keklerde iş bulamıyorum. Ara kablo­larda iş bulamıyorum. Nehir yataklarında iş bulamıyorum.
Yalnızlığın kemiğe dayandığı, küçük-sevimli vedalarla süslen­miş, üç beş şişe şarabın devrildiği akşam üstlerinde iş bulamıyorum. Fay hatlarında da iş yok. Çalışamıyorum. Hayattan para çalamıyorum. Hayatın canını yakamıyorum.
yalnızdınız. yalnızlığınız yekpare taştı. size, akşamları, sarhoş bir sevgilinizin telefonda dinlettiği bir parçayı hatırlatan hummalı uğultu, kalbe kar bir efkarla usulca yaş döktüğünüz de hakikatti. geç olmuştu.
artık kalkıp pireye dönecektiniz. ölmek, ödevinizdi. ela rengi saçlarınızla, ceviz kaplama dudaklarınızla zehre dair bilgiydi­niz. siz, benim sizi seveceğimi, çok önceden bildiniz. siz, be­nim sizle kainatı kucağımıza oturtacağımızı, çok önceden sezdiniz.
Kıvır kıvır bakışlarına sok denizi
Tartaklanmış bir melekken sezgi.
Herşeye razıyım ama, lütfen
Üstüne dökmeden sev beni!
Beni sevmekle tehdit et beni
Bir solaryum şuası gibi gireyim tenine Öldüreceğim ilk insan ol
Sıraya gir dudaklarımda
İkmale kal kasıklarımda
Adım söylendiğinde
Ayağa kalk, hazırola geç
Sonra her gün başka renk olsun gözlerin Kafaderimi yüz sevişirken
Kemerini süslesin aşkım!
Yalnız uyuyanları sevmez kimse
Çift kişilik yataklara benzer insan
Mahsulü artırmak gerek aşklarda
Çat kapı girdin ruhuma
Kaptın götürdün beni
Satılan mal geri alınmaz sevgilim!
Genç kızlar gelinliklerini kocalarına kefen dikmek için saklarlar.
Gölge!
Cilvemsin!
Döve döve öldürdüğüm uğurböceklerisin her umutlandı­ğımda. Örneğin, iki boş bardakmışız da dolu bir sürahinin yanında, dolduran yokmuş gibi bizi.
Gölge!
Cilvemsin!
Yuttuğum tespihböceklerisin her veda sosyetesinde. Ör­neğin, ciddi bir ayrılık tasarlayan iki kişilik örgüt gibi, suç teş­kil etmeyen bir güzelliktesin. Fecisin.
Biz sivil aşık olduk. Biz sivil mücadele ettik.
Biz sivil konuştuk. Biz sivil yazdık. Sivil öldük. Üniforma­mız, tenimizdi. Üstün başarı madalyalarımızı donlarımıza taktılar!
Bizim senle bir ömrü paylaşmaya andımız, bu andı çiğ­neyip içyüzümüzü ifşa eden ihanetlerimiz, birbirimizi kolay­ca harcamanın lüksü, bu lükse sızan baş önde boş boş otu­ruşlarımız var. Konuşamayışlarımız, hiçbir şeyi açıklayamayışlarımız, kaçıp gitmeyi erdem sayışlarımız var. Umutmuş, bir şans daha vermeklermiş, özürlermiş, lütfen unutlarmış:
Zaaf Zaaf! Bunlar evrim zaafı ! Ben kin tutmayı. aşktan daha yüce bilirim. Aşk acısı silinir, kin mezara kadar! Sadece hü­manist olacak kadar düşük değil IQ seviyem!
– Bu gece gitmeyeceksin değil mi?! Gitmek, hesap tak­maktır.
– Ben bütün bedelleri kredi kartıyla ödeyen bir neslin ço­cuğuyum. Seni yalnız bırakmak kaç paraysa öderim.
– Geceler gitmek için yaratılmıştır. Gidenin karanlıkta saklanmasını sağlamak için. Gözden kaybolmasını kolaylaş­tırmak için. Yapma
– Bu basitliğe eşitlik olma.
– Melankolinin çektiği röntgen filmleri gibisin; ince, narin, sıradan insanın bakıp bakıp bir bok anlamadığı.
Bu gece benim için en iri şeyi ağzına al! Evrendeki en iri şeyi: Adımı. Ve sonra tükür onu havaya. Altına geç ve bekle.
Çok güzel! Ama burada biraz herşeye rağmen hala benim sa­na hasretim, benim senin göğsünü yumruklaya yumruklaya ağlayışım, benim .. benim senin bana hediyen lök gibi yalnız­lığım kalmış.
Her yeri boyamışsın, çok güzel, ama burada biraz kan kalmış. Zincir kalmış kırbaç kalmış. Sahneye çıkan hayvanla­rın büyük uzantılarıyla ayaktasın, çok güzel, ama burada bi­raz aşk kalmış. Sana dokunduğum günlerde bana ‘sevgilim’ derdin, şimdi ‘ibne’ diyormuşsun, çok güzel, ama burada bi­raz sonbahar kalmış. İhanet kalmış bencillik kalmış. Korkunç yolculuklar planlardık insandan uzağa. Ellerimizi bırakıp, yü­zümüzü bırakıp, ayaklarımızı bırakıp gidecektik, çok güzel, ama burada benim çocuksu saflığım kalmış. Aptallığım kal­mış düşlerim kalmış.
KC: Kurt Cobain, en sevdiğim tabiat olayı.
Uygun bir fiyata hamamböceklerime dokunabilirsiniz. Onların alkol oranı düşük ve sıradan evlere tatile gitmezler.
bir gövdeyi topluca yerlerken, hizaya girmezler. İnandırıcıdırlar.
Ben bu açık alanda yüzyıllar önce bir kadınla Karafatma Valsi de yapmıştım; gözleri kemana benzeyen bir kadın.
mutluyduk.
cahildik ve bununla mutluyduk.
Yazı yazmakla kirletin ahlaklı geçinen tarihi!
gitme!: okuduğum her mısra dilimi keser.
gelme!: tanrı büyük bir gürültüyle yeryüzüne düşer.
gitme!: hüzünden istifade ederim.
Benim senin bana hediyen lök gibi yalnızlığım
kalmış.
– Yılbaşı bir hindiye ne ifade ederse, sen de benim için aynı şeyi ifade ediyorsun. dedim. Rıhtıma doğru yürüdüm; bir gemiye dönüşebilsem açılacaktım. Yolcu alır mıydım: Ha­ yır! Kalbimin filikaları delikti!
– Hani çok sevmiştin beni?! dedi arkamdan.
– Ben de herkes kadar salağım! Hiç değilse bunu anlaya- bilirsin! diye yanıtladım onu. Bir gün korku filmi çekebi­ lirsem başrolde seni oynatacağım!
– Bitti mi yani?! diye sordu.
– Hiçbir şeyi tamamlayamadım, bitti diyemem. Belki, ya- rım kaldı demek daha doğru. Çünkü çarpıktı. Çünkü alela­ deydi. Çünkü lüzumsuzdu.
– Ölmemi ister miydin?!
– Fiillerin yakasını bırak! Senin fiillerle işin olamaz. Sen yalnızca bir öznesin.
– Çok kabasın.
– Yontamadın. İyi bir heykeltıraş arıyorum artık!
Mana sürtüğü bir nesiliz artık.
Birer korkuluk gibi dikili duruyoruz kendi doğrularımızda.
Evvela kim öldürecek?
Kimin sinir iplikçiklerine elektrik verilecek?
Kimler adına savaşacağız yine?
Sakın dönme buraya dostum!
Dışarı çıkma sakın!
Mana sürtüğü bir nesiliz artık.
Birer korkuluk gibi dikili duruyoruz kendi doğrularımızda.
Evvela kim öldürecek?
Kimin sinir iplikçiklerine elektrik verilecek?
Kimler adına savaşağız yine?
Sakın dönme buraya dostum!
Dışarı çıkma sakın!
Yaşadık bitti.
Seviştik bitti.
Dövüştük bitti.
Küfrün hacmi yok.
Güle güle ! Güle güle yabancı ! Çelişkilerine mukayyet ol !
beni bir tesadüfe bağla .yokum ki.aslım yok benim.
.
sevişebileceğin,hükmedebileceğin birini bul hemen .yok ki.aslı yok onunda.
.
tanrıya kadar elveda.
Bu gece alkolle sabahla ; ona de ki : Ben kanıma kırmızı rengi veren kişiyi kaybettim.Bu gece hüzünle sabahla ; ona de ki : Ben bedendeki mıknatısın büyüsünü bozdum .Bu gece iğrenç bir korku filmiyle sabahla ; ona de ki : Kabuslarımın orta yerindeki tek güzel mabedin kapısına sıçtım
Ne mutlu sana !
ilk sperm damlası , yaşlanmaya başlayan bedenin dünyada kalabilme endişesidir aynı zamanda .
Bu gece herşeyi ,her yeri hamile bırakalım seninle.Bütün anlamlar ,bütün hüzünler ,bütün endişeler ,bütün yıkılmışlıklar hamile kalsın bizden .
Ruhum ,tanrının kemik iliğinde .
Geceler gitmek için yaratılmıştır .Gidenin karanlıkta saklanmasını sağlamak için.Gözden kaybolmasını kolaylaştırmak için. Yapma.Bu basitliğe eşitlik olma.
.kelimelerle hesaplaşmadım ,sevgilime benimle olduğu için kartvizit bastırtmadım .
kalan kalmış / yalan yanlış
son sigaram! iyi misin? chatte misin? hangi odada? alo?! orada mısın?
TRIO: Kalbimi gökyüzünde bir yere götürdüler. Eğer Bay Archie buraya uygun bir ayna takarsa, belki kalbim gökyüzünden buraya yansır ve ben de hayatta kalırım. Lütfen, bana biraz anlayış ve cinsel organ gösterin.
UŞAK: Göt de vereyim mi?!
TRIO: Aaa! bu kadarı da fazla ama! Ben size ölüyorum diyorum, siz beni göstererek burası boşalıyor, yeni biri doğabilir diyorsunuz!
Saçmalamayın lütfen! Siz ne kadar
yavşaksanız ben de o kadar caniyim.
Sizi anlıyorum. Ama kendisi bugün kimseyle görüşemeyecek kadar bitkin. Doktor, kesinlikle misafir kabul etmemesini tembihledi. Hastanın sağlığı için özen göstermemi sanırım anlıyorsunuzdur. Otuz bir çekecek hali bile yok!
– Gizli santrfor gibi davranacaksın; atağa katılacağın ya da defansa çekileceğin anı sezmen önemli.
– O, futbol. Senin dediğin ise çıkarcılık resmen. Götü
kollamak yani ..
– Hadi canım
”Aşkım, yıldızlan görüyor musun?!
Onlar yıldız değil, gökyüzünün göt delikleri!
Her gece çıktığın aşk seferlerinden galip dönüyorsun da
Ordundan, yani duygularından kurtulan yok, işte bu asıl hüzün!
% 100 zayıflama garantili diyet
kahvaltı: 5 şişe bira
10 draje akineton
öğle yemeği: 1 adet çift kağıtlı
1 büyük rakı
akşamüstü: yarım şişe tiner
2 ‘line’ kokain
gece: 1 ‘shot’ eroin
Ve bu yeni oyunda tek başıma sahneye çıkıyorum. Stand-up yapıyorum anlayacağın!
– Understand-up da yapsan farketmeyecek! Çünkü sen bir domuzsun!
Unutun gitsin, diyor; nasıl olsa yenileceksiniz.
Müziği bırakacaksınız. Edebiyatı bırakacaksınız.
Politikayı bırakacaksınız. Melekleri bırakacaksınız.
Size de bir tanrı uyduracaklar totemlerden.
Sizin kabileye de bir büyücü yerleştirecekler zamanla.
Sana dokunduğum günlerde bana ‘sevgilim’ derdin, şimdi ‘ibne’ diyormuşsun, çok güzel
AIDS! Bulaş bana da! Çamur güreşi yapan iki kaliteli mikrop olalım seninle!
siz gidin, ben gelmem dedim.
muhallebi çocuğusun o’lum, dediler.
yumruklarım sertleşti.
şeytan dedi kalk gir götlere ..
bitlendim mevzuya bir kere, hayatta gitmem.
Bu gece imla kurallarına uyulmuş, edebi bir intihar mektubu ile sabahla; ona de ki: Farkındayım, ölsem, cesedimi gerçekten teşhis edebilecek tek insan odur; çünkü ceset de olsam, hainim hala.
Aşk acısı silinir, kin mezara kadar! Sadece hümanist olacak kadar düşük değil IQ seviyem!
Bizim senle hukukumuz var. Avukatımız var. Suçumuz var.
Büyümenin güzel taraflarına kendilerini kaptıran genç delikanlılar bilmiyorlar ki, sperm damlası, yaşlanmaya başlayan bedenin dünyada kalabilme endişesidir aynı zamanda.
Bu gidişle evde kalırsın sen. Alyans takacak bir PARMAĞIN bile yok!
Sen beni YANLIŞ değil, HİÇ tanımamışsın. diye söylendi adam gömleğinin düğmelerini iliklerken. Ardından da
ekledi:
– Ben gidiyorum.
– Beni parmaksız mı bırakıyorsun? diye bağırdı kadın.
– . Evet. dedi adam ayakkabılarının bağlarını bağlarken.
Artık Parmak Çocuk bile olamazsın, yazık!
Kadın, telaşlıydı.
– Bir parmağım koptu!
– Diğerleri yerindeyse sorun çıkmaz. dedi adam mahmur.
Tam kapıdan çıkarken, arkasından yaklaşıp kafasına içki şişesini patlattığımda sitoplazması üstüme sıçradı. Organelleri ağır mı ağır bir kıvamda, bana hediye ettiği tenimin insanı tedirgin eden huzurunda
aktıkça aktı
Herkesin bir mesleği var. Benimki de bu. Gitmek ve ölmek. Kimse ölmezse ölüseviciler ne yapacak?!
Melankolinin çektiği röntgen filmleri gibisin; ince, narin, sıradan insanın bakıp bakıp bir bok anlamadığı.
Sevişirken aramızdaki havayı bile kıskanıyorum bazen. Tekme tokat girip havaya, onu oksijenlerine, hidrojenlerine,
azotuna ayırmak istiyorum. Yüzü
darmadağın kanrevan atmosfer içinde.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir