İçeriğe geç

İnsanın Acayip Kısa Tarihi Kitap Alıntıları – Güray Süngü

Güray Süngü kitaplarından İnsanın Acayip Kısa Tarihi kitap alıntıları sizlerle…

İnsanın Acayip Kısa Tarihi Kitap Alıntıları

Ne söylendiği değil, söyleneni kimin söylediğine bakıyordu. Bütün cahiller gibi.
Gençler, ihtiyarların gördüklerini görmez, ama ihtiyarları görmemekle suçlar.
Aklın ötesine geçtim sanarsın ki,
Orası kalbin berisidir
O gitmeden insanın başından
Nasıl kalbine döneceksin
İnsan aklını ziyan eden bir varlıktı.
Fazla oyalanma, burası dünya, burada işler hep yarım kalır
İnsansın sen. Mümkün olmaz mı? Bir şeye ulaşmak için yıllarca çaba sarf eder, ona ulaşınca değerini bilmezsiniz siz.
Akılsız arzu kör, arzusuz akıl kısırdır.
zaten anca bir cahil kendisini bilge zanneder.
Huzursuz olmamak huzurlu olmak değil ki.
İnsanın kendini bilmemesi kadar kötü bir şey yok, diye söylendim sonra da. Haddini bilmeyene haddi bildirilir de kendini bilmeyene ne bildireceksiniz
E zor tabii, yazmak sonsuzluğa mektup atmaktır, muhatabın sonsuzken, meşakkatin yüz gram mı olacak? Altı okka olacak bittabii dedi ihtiyar.
Tora torta kombeee
Fero nonka hum zeee
Kalentaka lumumbus
Tanketana bun geee

Aklın ötesine geçtim sanarsın ki,
Orası kalbin berisidir
O gitmeden insanın başından
Nasıl kalbine döneceksin

Denize in, orada bir sandal var. Denize açıl. Zamanı geçene kadar kürek çek. Zamanı geçince vardığın yerde belki bulursun aradığın şeyi. Belki de bulamazsın.
Ahmakça cevap verdim.
Belki de bulamayacaksam, ne diye o kadar kürek çekeyim? Belki de sana düşen, bulmak değil, aramaktır
Neyi aramak?
Bulamayacağın şeyi.
Bulamayacaksam niye arayayım?
*Bulamamayı bulmak için.
Bulamamayı bulmak için aramama ne gerek var, aramasam zaten bulamamış olurum.
Bulamayacağın şeyi ararken bulacağın şey belki de aramanın faziletidir
yazmak sonsuzluğa mektup atmaktır, muhatabın sonsuzken, meşakkatin yüz gram mı olacak?
ancak zaten anca bir cahil kendisini bilge zanneder.
Huzurluyum diyorum da huzurlu filan değilim aslında, huzurlu olmakla ne alakası var? Vaziyetim aslında şu ; huzursuz değilim. Huzursuz olmamak huzurlu olmak değil ki.
Haddini bilmeyene haddi bildirilir de kendini bilmeyene ne bildireceksiniz
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
İnsan kendisini ikna etmeye çalıştığını fark ederse, kendisini nasıl ikna edebilir ki?
İnsan kendisini tanımaya başladıkça huzursuzlukla tanışır, insan kendisini keşfederken acıya dokunur.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Acı diner.
Unutursun acı diner.
Acıyı unutursun acı diner de,hayattan acıyı çıkar geriye ne kalır ki?
Ama akıl işte,yoksa kafada dert neye yarar.
Oysa bilinmez mi bilinir, dert pişirir, acı oldurur.
Ben nasıl da çiğ kalmışsam derdime rağmen
Önce sola sonra sağa,yine sola bakan akıldır, kalb uzatmaz.
Fazla oyalanma,burası dünya, burada işler hep yarım kalır, dedi. Şair sözü, diye ekledi.
Bu mümkün mü, yani unutmak istediğim şeylerin olması ve onları unutmak istediğim sonucu hafızamın
İnsan değil misin sen?
Anlamadım.
İnsansın sen. Mümkün olmaz mı? Bir şeye ulaşmak için yıllarca çaba sarfeder, ona ulaşınca değerini bilmezsiniz siz. Bu bazen mal mülktür bazen his, haldir bazen insan bazen de anıdır. Anıdır,yani hayatınızdır. Anı dediğin ne ki, anı dediğin yaşadığınızdır, yaşadığınız da hayatınızdır.
Görmeden inanmam diye yaşar, ama görse bile şüphe ederdi. Öte yandan inanacak olan, zaten görmediği için inanırdı. Çünkü göz görmezdi. Bir parça ışığın yokluğuyla görme yetisini kaybedecek olan neyi görsündü.
Hakikat diken gibi batar evladım, yanlışa giden doğru insanı acıtır
Belki de sana düşen bulmak değil, aramaktır
Neyi aramak?
Bulamayacağın şeyi?
Bulamayacaksam niye arayayım?
Bulamamayı bulmak için.
Bulamamayı bulmak için aramama ne gerek var, aramasam zaten bulamamış olurum.
Bulamayacağın şeyi ararken bulacağın şey belki de aramanın faziletidir
Aklın ötesine geçtim sanarsın ki,
Orası kalbin berisidir
O gitmeden insanın başından
Nasıl kalbine döneceksin
Ama olmuyor işte yetmiyor. Yine anlatamadım. Kelimeler bazı anlamlara gelmiyor
Huzursuz değilim işte, bunu biliyorum. Sebebi de basit aslında. Kendi hakkımda bir şey bilmiyorum ki huzursuz olayım? İnsan kendini tanımaya başladıkça huzursuzlukla tanışır, insan kendisini keşfederken acıya dokunur
Kendimi iknaya çalışıyorum ve bunu fark etmek çok kötü. İnsan kendisini ikna etmeye çalıştığını fark ederse, kendisini nasıl ikna edebilir ki?
ara sıra bilincim yerine gelir gibi oluyor ve bilincim yerine gelir gibi olunca da böyle oluyor yani kendimi sorguluyorum. Diğer zamanlarda ne bileyim, maymun gibi filanım, kendini merak etmeden, yiyerek, bakınarak
Bildiğini bilmediğini bilmezsin, bilmediğini de kabul etmezsin.
Haddini bilmeyene haddi bildirilir de kendini bilmeyene ne bildireceksiniz
Önce sola sonra sağa, yine sola bakan akıldır, kalp uzatmaz.
Ama geçer elbet bu da Yanıp tükenince acı mı kalır
İnsan yaşadığı gerçeğin gerçek olduğunu bilse bile, gerçekle hakikatin farkını fıtraten bilirdi. Bu sebeple görmeden inanmam diye diye yaşar, ama görse bile şüphe ederdi. Öte yandan inanacak olan, zaten görmediği için inanırdı. Çünkü göz görmezdi. Bir parça ışığın yokluğuyla görme yetisini kaybedecek olan neyi görsündü.
İnsan aklını ziyan eden bir varlıktı.
Zaman dönüştürür, değiştirir. Bir an önce ben hiçbir şeyden korkmam diyen, bir an sonra korkudan küle dönüşür. Nice güzel ben aşık olmam der de, ne aşık olması, aşk olur da çölde kuma dönüşür. Mutluluk bir kıvılcımla tükenir, acı bir tebessümle diner. İnsan değişmem dedikçe değişerek insana dönüşür.
Hakikat diken gibi batar, yanlışa giden doğru insanı acıtır, hatta kanatır.
Fazla oyalanma, burası dünya, burda işler hep yarım kalır.
Bir kez yolculuğa alışan artık hep yolcudur derlerdi.
İnsan kendisini hatırlamaz zaten evladım, insan kendisini bilir.
Yazmak sonsuzluğa mektup atmaktır, muhatabın sonsuzken, meşakkatin yüz gram mı olacak?
İnsan kendisini tanımaya başladıkça huzursuzlukla tanışır, insan kendisini keşfederken acıya dokunur.
Haddini bilmeyene haddi bildirilir de kendini bilmeyene ne bildireceksiniz
“…zaman dönüştürür,değiştirir.Bir an önce ben hiçbir şeyden korkmam diyen,bir an sonra korkudan küle dönüşür.Nice güzel ben aşık olmam der de, ne aşık olması, aşk olur da çölde kuma dönüşür.Mutluluk bir kıvılcımla tükenir, acı bir tebessümle diner.İnsan değişmem dedikçe değişerek insana dönüşür.”
Bir vardır, bir yoktur, kalbe ecza olan akla zehir olur, göğsünden taşar acı, gelir aklına oturur.
Hatırladıkça anlarmış insan. Unuttukça tükenirmiş.
Hakikat diken gibi batar evladım, yanlışa giden doğru insanı acıtır, hatta kanatır.
İnsan değişmem dedikçe değişerek insana dönüşür.
Bir insanın söylediklerinden bir şey anlamazsınız bazen ama öyle bir söyleyişi vardır ki, sessizce, sakince, inanarak ama inanılmaz derecede aldırmayarak, aldırmayarak değil de neyse işte bulamam şimdi ama öyle bir söyleyişi vardır ki adam sizin aklınızın ve kalbinizin baş köşesine yerleşir. Doğru dersiniz, bu adam doğru, bu adam bilge.
Akılsız arzu kör, arzusuz akıl kısırdır.
Aklın ötesine geçtim sanarsın ki
Orası kalbin berisidir
O gitmeden insanın başından
Nasıl kalbine döneceksin
İnsan kendisini tanımaya başladıkça huzursuzlukla tanışır, insan kendisini keşfederken acıya dokunur.
İnsan kendini ikna etmeye çalıştığını fark ederse, kendisini nasıl ikna edebilir ki?
Aşk derdimizdi ve yani derdin devası da aşktı vesselam.
Belki de sana düşen, bulmak değil, aramaktır…
Kelimeler, bazı anlamlara gelmiyor..
Yazmak, sonsuzluğa mektup atmaktır..
Anca bir cahil kendisini bilge zanneder.
İnsan kendisini tanımaya başladıkça huzursuzlukla tanışır, insan kendisini keşfederken acıya dokunur.
İnsanın kendini bilmemesi kadar kötü bir şey yok, diye söylendim sonra da. Haddini bilmeyene haddi bildirilir de kendini bilmeyene ne bildireceksiniz!
İnsanın kendini bilmemesi kadar kötü bir şey yok, diye söylendim sonra da. Haddini bilmeyene haddi bildirilir de kendini bilmeyene ne bildireceksiniz…
İnsan kendisini ikna etmeye çalıştığını farkederse, kendisini nasıl ikna edebilir ki?
Allahım acıya, derde, kedere razıyım, bana aşkımı unutturma.
Allahım yanmaya, paralanmaya, ufalanmaya razıyım, bana derdimi unuttuma.
Acıyı unutursun acı diner de, hayattan acıyı çıkar geriye ne kalır ki?
Kalbe ecza olan akla zehir olur.
Çünkü bilinç yaş aldırır.
Acıyı unutursun acı diner de, hayattan acıyı çıkar, geriye ne kalır ki?
Önce sola sonra sağa, yine sola bakan akıldır, kalp uzatmaz.
Önce sola sonra sağa, yine sola bakan akıldır, kalp uzatmaz.
Aşk derdimizdi ve derdin devası da aşktı vesselam.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir