İçeriğe geç

İnsanı Okumak Kitap Alıntıları – Sulhi Ceylan

Sulhi Ceylan kitaplarından İnsanı Okumak kitap alıntıları sizlerle…

İnsanı Okumak Kitap Alıntıları

İnsan durmadıkça, durulmadıkça kendinin farkına varamaz.
Yaşamak ve sorgulamak aslında eş zamanlı olmalıdır.
Vazgeçmek özgürlüktür diyorum, kaybetmek kazanmaktır ve kendini tutmak kanatlanmaktır.
İnsan biraz da sakladığıdır, örttüğüdür, yaralarıdır.
Tek gerçek gelecek! Gelecek için geçmiş ve şimdi katlediliyor.
Sayısız başarısızlığın çocuğudur başarı.
İnsan yenilgilerinden ders çıkarmayı bilmedikçe her yenilgi başka bir yenilgiyi doğurur.
İnsan olana uğraş olarak kendi nefsi yani yıllardır taşıdığı eksiklikleri, iptilaları ve günahları yeter.
Kimse kendini kötü olarak görmez, peki ama o halde bu dünyanın hali nedir?
Kimse kendini kötü olarak görmez, peki ama o halde bu dünyanın hali nedir?
Yumurta dıştan bir güçle kırılırsa hayat son bulur. İçten bir güçle kırılır-sa hayat başlar.
Umut mücadelenin çocuğudur.
Hayat sadece dünya hayatından ibaret değildir ve insan da sadece zevklerinin peşinde koşacak kadar basit bir varlık değildir.
Bana filozofların değil, peygamberlerin tanıttığı Allah lazım.
( Pascal)
İnsan kendi olmadığı müddetçe, içinde sayısını kendisinin bile bilemediği kadar insan taşır.
Ölümlü bir varlığın sınırsız ihtiyaçlarının olduğunu düşünmek, insanı tanımamaktır. Çünkü insan eğitilebilir bir varlıktır. İhtiraslarının kıskacından kanaat genişliğine çıkabilir.
Kişi aşka düşebilir ama kendini âşık olmaya zorlayamaz.
İnsan kendi olmadığı müddetçe, içinde sayısını kendisinin bile bilemediği kadar insan taşır.
Ben, insanın içindeki bu umutsuzluk çölünü ; kendisini tanımamasının verdiği bir durum olarak anlıyor ve hayatı somuttan ibaretmiş gibi yaşamasının bir sonucu görüyorum.
Yaratılış sebebimiz mutlu olmak değil, kulluk yapmaktır.
Kibir kendiyle savaşamamanın , kendiyle yüzleşememenin sonucu ortaya çıkan bir durumdur.
İdeallerine sahip olamayanlar bir zaman sonra başkalarının ideallerine boyun eğerler.
Ah insan! Niyetlerinin arkasında bile başka niyetler saklayabiliyor.
İbnül-Arabi hazretleri tecelliyi ; kalplerde ortaya çıkan gayp nurları olarak tanımlar.
Havf ve recâ arasındaki ilişki bağlamında ise Yahya b. Muâz er-Râzî şunları söyler: İnananlar için havf ve recâ iki kuşun kanadı gibidir, biri düştüğünde diğeri de düşer, ikisi beraber olduğu zaman kuş uçabilir. Biri eksik olduğu vakit kuşun uçması noksan olur. İkisi birlikte bulunmazsa da kuş ölüme terkedilmiş olur.
Sehl b. Abdullah hazretleri, Recâ dişidir, havf erkektir. İnsan bu ikisinin çocuğudur der.
İnsan belirsizlikten korkar.Tanımadığı, sınırlanırını bilmediği kişilerden uzak durur. Çünkü tanımamak sınırsızlıktır. Sevdiklerimizin ve arkadaşlarımızın tüm yönlerini bilmek isteriz.
Yalnızlıktan şikâyet ederiz ama kalabalıklaşma da ayrı bir sıkıntıdır. Halbuki yalnızlaşma ile kişinin kendini yalnız kılması bir değil. Çünkü yalnız kılma iradî ve amacı olan bir eylemdir. Kişi, kendini yalnız kılmadıkça, kendinin farkına varamaz.
İnsan nedir? sorusu felsefenin ana sorularından biridir. Platon, İnsan, iki ayak üzerinde duran tüysüz bir hayvandır der. Diyojen, hindiyi bağırta bağırta yolduktan sonra Atina meydanlarında, İşte Platon’un insanı! diye halka teşhir eder. O halde insan sadece maddesiyle yani bedeni ile insan olamaz. Yoksa hindi de insan sayılırdı. İnsanı insan eden maddesinin içindeki yani bedeninin içindeki ruhudur, kalbidir. Ama kalp derken de kozalak şeklindeki et parçasından bahsetmiyorum. Ne diyordu Pascal: Bana filozofların değil, peygamberlerlerin tanıttığı Allah lazım.
Sade insan ibnül-vakttir.
Zira hürriyet her istediğini yapabilmek, hiçbir kurala bağlı olmamak olarak tanımlanırsa bu ancak hayvanların hürriyet tanımı olabilir.
İbnül-Arabî hazretlerinin deyimiyle, insan zıtları tevhid etmeden boşluklarını dolduramaz.
Bir ömür aşk diye bir şey sadece filmlerde olur. Aşk zamanla tahtını sevgiye bırakır hatta bırakmalıdır. Çünkü aşk son tahlilde bir hastalık halidir. Aklın kontrolünü kaybettiği bir hastalık hali. Ama her insanın tutulmak istediği bir hastalık!
kişi, aşka düşebilir ama kendini âşık olmaya zorlayamaz.
Bir rivayete göre aşk, dağın en yüksek noktası yani zirvesi anlamına gelen ışk kelimesinden türemiş.
İşin açıkçası son derece akıllı ve zeki gö-züksek de, koca koca projelere imza atsak da aslında çok zavallı ve aciz varlıklarız. Sebepsiz bağımlılıklarımız var kendimizi alıkoyamadığımız. Durumun ilginç olan noktası ise bu yarım bırakılmış ve hitâma ermemiş işlerin aklımızdan çıkmaması ve sürekli hatırlamamız. Bu durum modern psikolojide Zeigarnik etkisi olarak açıklanıyor. Bu kurama göre gerçekleştiremediğimiz, yarım bıraktığımız ya da başarısız olduğumuz projelerimizi, bitmiş işlere göre çok daha fazla hatırlarız. Yani bitirilmemiş işler zihnimizde sürekli yer bulur ve böylelikle gündemimize girer. Çünkü her tamamlanmamışlık bir doymamışlıktır. İnsanın dünyadan gözünün açık gitmesinin sebebi bu olabilir mi?
Ah insan! Niyetlerinin arkasında bile başka niyetler saklayabiliyor.
İnsan dert sahibi olmakla insan olur.
Çünkü her insan diğer insan için potansiyel bir aynadır. İnsan aynaya her baktığında daha bir insanlaşır ve kemale doğru yürür.
insan kendi olmadığı müddetçe, içinde sayısını kendisinin bile bilemediği kadar insan taşır. Ve her taşıdığı insan kişiye ayrı bir yük olur. Zaman geçtikçe içinde taşıdığı insanlar yani ağırlık artar. Ağırlaştığı için de kanatlanamaz yani özgürleşemez,
İmam Gazâlî, Bir düşünceyi iyice anlamadan, özüne vakıf olmadan reddetmek karanlığa ok atmak gibidir! der.
Yani vazgeçmek özgürlüktür diyorum, kaybetmek kazanmaktır ve kendini tutmak kanatlanmaktır.
Ne diyordu şair, İnsan olan yerlerim çok ağrıyor.
Âdeta iki zamanın arasına sıkışmış ve tek sermayesi de zaman olan insan. Koca bir muamma!
Ardıma dönüp bakıyorum da, dallarımı kıran rüzgârları bile affetmişim ama bir kendime uzanamamış elim der Ahmet Haşim.
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen

(Kendine dikkatlice bir bak; sen âlemin özüsün
Sen varlıkların gözbebeği olan insansın).

İnsan-ı kâmil gerçek insandır.
Yalnızlık, üzerinde en çok düşünülen ve yazılan konulardan biridir. Elhak doğrudur, insan yalnız ölür. Ve yine doğrudur, insanı aslında insan yalnızlaştırır.
Yani vazgeçmek özgürlüktür diyorum, kaybetmek kazanmaktır ve kendini tutmak kanatlanmaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir