Yaşar Kemal kitaplarından İnce Memed kitap alıntıları sizlerle…
İnce Memed Kitap Alıntıları
Bu dünyada hak, hukuk, insanlık kalmamış.
Kaçıp gitmeli. Gitmeli ama, her şeyi bırakmalı…
Bu çaba, bu kavga, bu kaçıp kovalama niye ki, insan bir iğne ucu kadar kalınca?
İnsana ölüm yok.İnsan muhabbete,insan sevgiye doğuyor.İnsan sevgiye doğmasa insan olamazdı,o zaman ölürdü işte İnsan insana doğuyor.
Demir olsam çürürdüm,
toprak oldum da dayandım.
toprak oldum da dayandım.
“Oysa onun canı hiç sıkılmazdı. Bir küçücük kuşa, bir karıncaya, bir arıya, böceğe, kartala dalar, onların yaşamına katışır, kendini unutur giderdi. Gökyüzü de onun için bir tuhaf, kocaman mavi bir çiçek, koskocaman, kanatlarını açmış bir kuştu.
İnsan, tanıdığını sandığı insanı kendisine benzeterek tanır.
“İnsanoğlunu anlamak o kadar kolay değil. Kuşlar da böcekler de göründükleri gibi değiller. Bu dünyada her canlının bir huyu vardır, insanın da yüz bin huyu vardır.
“İnsanoğlu hiç belli olmaz Bugün böyleyse yarın şöyle. İnsan her gün yeniden doğabilir isterse ağam İyi de doğabilir, kötü de Şimdi bu baktığın, gördüğün benim, Aliyim, yarın bir iş yaparım ki senin de benim de aklımızın köşeciğinden geçmemiş ola.
Allah kulu kul yaratmış, kulu kimseye kul yaratmamış.
İnsan hep kendisini yürekli sanır. İçine bir korku düşünce de bunu olağan saymaz(…) İnsanoğlu salt korkudur, bunu bilmez.
“… insanlarda soy sop aranmaz, insanların daha başka da hususiyetleri var.”
“Bir insan kocayınca çocuk gibi oluyormuş meğer, hem de bebecikler gibi.”
“İnsan olmak başka iş, insanlık başka iş.”
İnsanın yüreğindeki öç alma duygusu nedir sen hiç bilir misin? Başından geçti mi senin hiç?
_____
_____
Yüreğim yerinden kopacak gibi. Bir hoşum. Başım dönüyor. Sevineyim mi, ağlayayım mı bilemiyorum. Arada kaldım.
_____
_____
Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir.
Gönül bir sırça saraydır,kırılırsa bir daha bitiştirmek zordur.
Yıldızlar sabaha karşı üşürler.
_____
_____
Hangi günü gördük akşam olmamış.
____
____
Her tepeden bir gün doğar..
Güzel teyzem, dedi, bir tepeden bir gün doğsun yeter. Bir tek gün doğsun Başka istediğim yok.
İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Her kötülüğü yapar, her iyiliği de yaptığı gibi.
___
___
Bazı insanlar vardır, sırf doğuştan hoşturlar… Bunlar, yalnız insanlar kendilerini sevsinler diye doğmuşlardır. Sevilmelerine karşılık öteki insanlardan fazla bir yanları mı vardır? Hayır!.. Bu, bir sırdır.
“İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Her kötülüğü yapar, her iyiliği de yaptığı gibi.”
İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.
“Hükümet de insan… Onun da merhameti var. Suçsuz yere ne diye seni yatırsın!”
İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.
______
______
Vicdanın karışmadığı işte iş yoktur. Hayır gelmez. İlle de vicdan
Kader kader Buna kader demezler Abdi Ağa! dedi. Bu kader değil. Bu kedinin, köpeğin, uçan kuşun, neyin üstüne bu kadar varırsan birincisinde korkar, ikincisinde Üçüncüsünde canını dişine takar kaplan kesilir Parçalar seni. İnsanların üstüne bu kadar varmamalı.
Oooof? dedi, ooof kocalık Vay gençlik vay!
_______
_______
Reisler insan gibi yaşarlar, ötekiler köpek gibi Sen reis olacaksın. Ama ötekileri köle gibi kullanma. Senin yaşamayın sırrı bu olsun.
_____
_____
“Dünyada” diyordu, kendi kendine, “şu dünyada ne iyi insanlar var.”
Görüş sahası ne kadar dar olursa olsun, insan muhayyilesi geniştir.
Kara sevda Zor!
Kara sevda deli eder insanı.
_____
Kara sevda deli eder insanı.
_____
İnsanları sözleriyle değil, hareketleriyle ölç!
______
______
içinin karanlığından bir ışık yolu geçti. Uzun bir ışık yolu.
_____
_____
Bir kuş, bir çalıya sığınır. O çalı da, o kuşu saklar.
____
____
“Kara sevda… Zor!”
“Kara sevda deli eder insanı.”
“Kara sevda deli eder insanı.”
(…) Belki umuttur. Belki de bir özlemdir. Özlem sıcacıktır. Özlem bir dost, bir sevgilidir.
Duvarın dibinde resmim aldılar
Ak kağıt üstünde tanıyın beni.
Ak kağıt üstünde tanıyın beni.
Yoksulluk bir ateşten gömlektir, onu giyen bilir.
Dünya ağzı gevşek adamlarla doludur.
Dünyada çok şey kolay da, insan olmak zor.
Görüş sahası ne kadar dar olursa olsun, insan muhayyilesi geniştir.. Yıldızların ötelerine kadar uzanabilir. Hiçbir yer bulamazsa Kaf dağının arkasına kadar gider. O da olmazsa, düşlerinde yaşadığı yer başkalaşır. Cennetleşir. Şimdi, şu anda düşler veryansın ediyordur, uykuların altında.
Allah bir adama her şeyi verir de bir şeyi eksik koyar.
Yolunu, yolunu çok gözledim. Gözlerim yollarda kaldı.
_______
_______
Eşkıyayı korkuyla sevgi yaşatır. Yalnız sevgi tek başına zayıftır. Yalnız korkuysa kindir.
_____
_____
Dudakların kenarında her zaman, bir gülümseme durur gibi Acılığına, sertliğine yakışır.
______
______
Bütün canı, hayatiyeti, kini, sevgisi, korkusu, gücü kocaman gözlerine toplanmış. Gözlerinde arada bir, iğne ucu gibi bir pırıltı yanar söner. Keskin, batan bir pırıltıdır bu!..
Bu nereden gelir? Belki yaratılıştadır. En doğrusu, çekilen işkencede, dertte, beladadır.
______
Bu nereden gelir? Belki yaratılıştadır. En doğrusu, çekilen işkencede, dertte, beladadır.
______
“Demir olsam çürürdüm, toprak oldum dayandım”
Bir türkü duyulur Gecede başka türlü, gündüzde başka türlüdür. Çocuk söylerse başka tatta, kadın söylerse Genç söylerse başka türlü olur, yaşlı söylerse
Dağda söylenirse başka, ovada, ormanda, denizde başka türlüdür. Hep ayrı ayrı tattadır. Sabahleyin başka, öğle, ikindin, akşamlayın başkadır.
.. bir an seviniyor, arkasından yüreği kararıveriyordu. Bir seviniyor, arkasından Çarpışma.
____
____
.. yüzü buruşmuş, yaprak gibi olmuştu. Koca gözleri sönmüş. Tüm ışığını yitirmiş gibi.
_____
_____
Giderim derim ki Size derim Size çoban olmaya geldim.Sizin çocuğunuz da olurum. Olurum işte. Benim adım İnce Memed değil. Kara Mıstık derler bana.
_____
_____
Sessizlik korkutur insanı.
____
____
“Benim adım İnce Memed, dedi birden. Tok, meydan okuyan bir sesle. “Beni bilebildin mi?
Ali Safa Beyin elindeki gazete düştü, yataktan yarı doğrulmuş öyle kalakaldı. Yüzü apak oldu, gözlerinin karası bile aka kesti. Dudakları titredi. Ağzını birkaç kez açtı açtı kapadı, sesi çıkmadı.
Memed elindeki filintasını ona doğrulttu, üç el ateş etti. Kurşunların yelinden odadaki lamba söndü.
Ali Safa Beyin elindeki gazete düştü, yataktan yarı doğrulmuş öyle kalakaldı. Yüzü apak oldu, gözlerinin karası bile aka kesti. Dudakları titredi. Ağzını birkaç kez açtı açtı kapadı, sesi çıkmadı.
Memed elindeki filintasını ona doğrulttu, üç el ateş etti. Kurşunların yelinden odadaki lamba söndü.
Dostunu düşmanını bilseydin başına hiç bu iş gelir miydi
“Kahroluyorum Hanım, şu memleketin haline kahroluyorum. Biliyorum, bu günleri atlatacağız ama… Çok zor olacak…”
Bu çaba, bu kavga, bu kaçıp kovalama niye ki, insan bir
iğne ucu kadar kalınca?
iğne ucu kadar kalınca?
Şu olan bitenlere demir olsam dayanamazdım, erirdim, çürürdüm. Taş oldum da dayandım
“Bir şeyi, çok alıştığı bir şeyi yitirmişti ya neydi. Bir türlü de o yitirdiği şeyin ne olduğunu bulamıyordu.”
“Acemim, güzel gözlüm, bu dünya böyle işte. Hiç acemiliğe gelmez. Senin kadar hırslı, öfkeli olmaya da gelmez.”
Aslan yatağına çakal giremez.
“Umudun ölmesi, insanın ölmesinden daha beterdir.”