İçeriğe geç

In the Penal Colony Kitap Alıntıları – Franz Kafka

Franz Kafka kitaplarından In the Penal Colony kitap alıntıları sizlerle…

In the Penal Colony Kitap Alıntıları

Bir yol tuttuğunda ne olursa olsun devam et; ancak böylece kendini tehlikeye atmaz, kazanabilirisin..
her şey değişir
İnsanlarla anlaşmak zor.
“Söylediğiniz şeye sizin inanmanız gerekmez, onların duymak istediği şey olsun yeter.”
“Dünya kötü ve biz bu kötülüğü destekliyoruz.”
Kendisi sonuna kadar acı çekmeden şimdi sonuna kadar intikam alacaktı. Yüzüne genişçe sessiz bir gülümseme yayıldı ve bir daha hiç silinmedi.
Siz bunu bana daha açık şekilde anlattınız, hem de henüz kararımı kesinleştirmeden önce, tam tersine, sizin inancınızın samimiliği, kararımdan döndürecek olmasa da, beni çok etkiledi.
Komutan tabii böyle büyük toplantıları bir gösteriye çevirmeyi iyi biliyor Değişik, gülünç ve yalnızca seyircileri oyalamak için yapılan konuşmalardan sonra -ki bunlar çoğunlukla liman inşaatıdır, hep liman inşaatı!-
İnsan yüzden fazla adamın ölürken emip ısırdığı bu keçeyi nasıl iğrenmeden ağzına alabilir?
Ama burada işler çok kışkırtıcıydı. İşleyişin haksızlığı ve infazın insanlık dışı olduğu kuşkusuzdu
Ancak bunun dışında yeni komutana dönük bazı umutları vardı, her ne kadar yavaş da olsa, yeni bir işleyiş getirmek istiyordu, bu dar kafalı subayın kafasının almayacağı bir işleyiş
Ama zaman geçiyor, infazın artık başlaması gerekir ve ben daha hâlâ aleti anlatmayı bitiremedim.
Komutanın kendi çizimleri mi diye sordu gezgin. O her şeyi kendinde mi toplamıştı? Aynı zamanda hem asker, hem yargıç, tasarımcı, kimyacı ve ressam mıydı?
Kendine has bir alettir bu, dedi subay araştırmacı gezgine ve çok iyi tanıdığı alete hayranlıkla karışık bir bakış fırlattı.
Ceza Sömürgesi, II.Dünya Savaşı’nda Nazilerin Avrupa’nın ortasında kurduğu ‘Toplama Kampları’ ve ‘İşkence Merkezleri’nin (Holocaust) habercisi gibidir. Vahşet ve işkence 20. yüzyılda sömürgelerden Avrupa’ya taşınmıştır
Üstelik bu işkence ‘Vatan-üniforma-şeref’ gibi Batı’da yüceltilen militarist kavramlar altında yapılmaktadır. Eserde bu kavramların ikiyüzlülüğü de sorgulanır.
Usta yazar eserlerinde Modern toplumun görünmeyen karmaşık hiyerarşisi içinde yalnızlaşan, yabancılaşan ve ezilen insanın durumunu ele alır. Korku ve kuşku dolu, güvensiz bir dünyayı sorgular
Usta yazar eserlerinde Bireyin, totaliter sistemlerin baskısı altında istem dışı şekilde suçlu duruma düşmesi gibi çağdaş bir sorunu işler
Benim esas aldığım şey şu: Suçtan kuşku duyulmaz. Başka mahkemeler bu esasa göre hareket edemezler çünkü tek kişiden oluşmazlar ve onların da üzerinde başka mahkemeler vardır.
“Kepazeliğin farkında mısınız?”
Ölüleri rahat bırakalım.
Başarının ve başarısızlığın nedenleri her zaman çok yönlüdür.
Dünya kötü ve biz bu kötülüğü destekliyoruz.
Adil ol, yazıyor.
İnan ve o günün gelmesini bekle!
Yargılanma adaletsizlik kokuyordu, infaz da insanlık dışıydı.
Çırılçıplak, şimdiye kadar görülmemiş bir ayazda dünyevi bir araba ve dünyevi olmayan atlarla, ben, ihtiyar adam, yolumu şaşırmış gidiyorum.
Itiraflar sonradan geri alındığında çok daha net olurlarmış.
Ben böyleyim ve o beni olduğum gibi kabul etmek zorunda, demişti kendi kendine, onunla arkadaşlığım uğruna şimdikinden daha uygun bir Ben çıkaramam içimden.
Sonunda kapalı gökyüzünden yağmur düşmeye başlar.
Ve ertesi gün, her şeyin görülebileceği bir günün başlayacağını bilmek ne kadar büyük bir mutluluktur.
Bizler eğilip bükülmüş bedenlerimizle yalnız kalıp etrafımıza baktığımızda ve kimseyi görmediğimizde, hatta havanın direncini bile hissetmediğimizde, içimizden belli anıları geçirir, onlara tutunuruz
Kaç güneş battı o gece de bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz kaç gün batırır ? O zaman öğrendim.
Sabırda yorulur
Aynı saatte, aynı şiirde, aynı satırda Yıldızlar eşliğinde buluşalım. Yoksa bu özlem beni benden alacak.
Sessiz huzur bizim en sevdiğimiz müziktir.
Soylular yasalardan muaf, işte bu nedenle yasalar sadece onların denetimine bırakılmış.
Suç, daima şüpheye yer bırakmayacak denli kesindir.
“kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi.
bir söz, kaç güneş batırır o zaman öğrendim.”
Sessiz huzur bizim en sevdiğimiz müziktir;
Dünya kötü ve biz bu kötülüğü destekliyoruz.
Büyükbabam hep şöyle derdi: Hayat o kadar kısa ki hayret edersin. Şimdi anılar fırtınasının içinden şöyle bir bakıyorum da mesela şunu anlamakta zorlanıyorum: Genç bir delikanlı nasıl olur da korkmadan en yakın köye atla gitmeye cesaret ederdi; – talihsizliklerin tesadüf etmesini saymıyorum – sıradan ve mutlu geçen bir ömrün vadesi bile böyle bir yolculuk için değil kısa, kıt bile denemez.
Bizler eğilip bükülmüş bedenlerimizle yalnız kalıp etrafımıza baktığımızda ve kimseyi görmediğimizde, hatta havanın direncini bile hissetmediğimizde, içimizden belli anıları geçirir, onlara tutunuruz.
Ortada bir yanlış anlama var ve biz bu nedenle mahvoluyoruz.
“Aynı saatte
Aynı şiirde
Aynı satırda
Yıldızlar eşliğinde buluşalım.”
Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz, kaç güneş batırır o zaman öğrendim.
Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi.
Bir söz kaç güneş batırır, o zaman öğrendim.
emin olma duygusunu çok özledim,
nereye elimi atsam şüphe.
“kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi.
bir söz, kaç güneş batırır o zaman öğrendim.”
Sende bu şekilde yıpranıyorsun değil mi ?
Özür dilerim.
Biz beklemeyi seviyoruz mevzu gemi değil ki.
Gözden her zaman
göz yaşı düşmez azizim
Bazende insanlar düşer
Fazla sözüm yok sana
KİMDE UNUTTUYSAN BENİ
Onda Yaşa En Büyük Çaresizliği..
Bir gün herkes birine geç kaldığına, ya da birinden erken gittiğine pişman olacak
yıkılmamı bekleyen herkese inat dimdik duracağım, evet yoruldum ama gün gelecek bir gün diyeceğim ki kolay olmadı ama yaptım.
özlüyorum seni,
En derinden,
Çok derinden,
Şuursuzca
Veda etmiyorum.
Pusuda bekleyen yerçekimi beni tamamen aşağıya çekmedikçe bu bir veda olamaz..
Çaresizlik nedir bilirmisin?
Kalbin kanatlanıp gittiği yere Bedenin gidememesidir.
Zaman akıp gidiyor ve hiçbir saat bir öncekine benzemiyor
zincire vurulmuş küfürlerimin kilidiyle oynuyorsun; YAPMA
Sen ol, son ol, sonsuz ol!
Sana çok yakındım. Bazen gözlerinde, Bazen Kulaklarında. Bazen de Aklında,
Ama en çokta Kalbinde
ne güzel bir dua; eğer hayırlıysa
kalbin kaderin olsun
Uyumamak sormak demektir, eğer insanın cevabı olursa uyuyabilir.
Yalnızlık; Bazen en  iyi dostumuz olur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir