İçeriğe geç

İlimlerin Sayımı Kitap Alıntıları – Farabi

Farabi kitaplarından İlimlerin Sayımı kitap alıntıları sizlerle…

İlimlerin Sayımı Kitap Alıntıları

İnsanların akılları ile kavrayamıyacakları ve anlamaktan âciz kaldıkları şeyleri dinlerin kendilerine vahiy ile anlatıp bildirmesi tabiîdir. Yok eğer vahiy insana yalnız bilmekte olduğu, şeyler ile derin derin düşündüğü takdirde aklı ile kavraması ve idrâk etmesi mümkün olan şeyleri bildiriyorsa, onun ne mânası, ne de faydası kalır. Eğer böyle olsa idi, herkes aklına güvenir ve ne peygamberlere (nebî) ihtiyaçları olurdu, ne de vahye. Halbuki onlara bu iktidar verilmemiştir. Bundan dolayı dinlerin (millet) bildirdikleri şeyler, idrâki akıllarımızın takati içinde olmayan bilgiler olmalıdır.
Sonra, yalnız bunu değil, belki akıllarımızın beğenip kabul etmediği şeyleri de vermelidir. Çünkü bizce en çok beğenilip kabul edilmeeyen her şeyin, en çok faydalı olması daha ziyade mümkün olmalıdır. Zira dinlerin getirdiği, akılların kabul etmediği ve tasavvurları çirkin ve imkânsız şeyler değildir, belki bunlar ilâhi akıllarda doğrudur.
“Kardeşim, beyhude ve kötü şeylerin sahasını bırak, hakikatleri kavrayıp, elde etmeğe bak! Ne bu dünya bizim için bir ebediyet evidir, ne de insan cihanda yenilmiyecek gibidir. Öteye gitme, biz nihayet bir küre üzerine düşmüş kararsız çizgilerden başka bir şey miyiz ki, kısılmış bir ibareden ehemmiyetsiz şeyler için, birbirimize rekabet ve haset ederiz? Göklerin çevresi nemize yetmiyor ki, bu merkezde, dünyada, sıkışıp duruyoruz.”
İnsana gerçekten mutluluk verecek birşeyin yanında, aslında mutluluk olmayan, ancak öyle olduğu zannedilen şeyler vardır. Bunlar zenginlik, şan ve şeref gibi şeylerdir. Bize gerçekten mutluluk verebilecek şeyler erdemli fiiler, ahlâki iyilerdir.
Bizim en çok reddettiğimiz ve kabul etmek istemeyeceğimiz şeylerin bize en yararlı şeyler olmaları mümkündür.
Madde akla mukavemet edebileceğinden insan hürriyeti asla tam ve kâmil olamaz; bu ancak aklın hatalardan kurtulduğu ruhlar âleminde müm­kün olabilir.
Düşüncelerinde zanlar ile yetinmeyi ve öyle kalmağı tercih eden kimseler için mantık ilmi zarurî değildir.
Tesadüfen doğru veya yanlış bulduğumuz şeyler arasında, gerçekte öyle olan bir şey olsa, o iki şeyden birinin gerçekte bizim düşündüğümüz gibi olduğunu kesin olarak bilemeyiz.
Münakaşa isteyen biri, doğru bulduğumuz veya yanlış çıkardığımız fikir hakkında, bizimle münakaşa etse, ona bunların yönlerini, (öyle olmalarının sebeblerini) gösteremeyiz.
Başkasındaki fikri (re’y) ancak kendimizdeki fikirleri düzelten yollar ve şeyler gibi yol ve şeyler ile düzeltiriz. Ondaki bu fikri (re’y) düzeltmek (tashih) için ona söylediğimiz söz ve deliller hususunda anlaşmazlığa düşersek, bunun neden dolayı o fikri düzelttiğini ve zıddını düzeltmeden bu fikri nasıl düzeltebildiğim ve bu fikri düzeltmekle neden dolayı başkasından daha üstün olduğunu bizden sorarsa, ona bütün bunları göstermeye muktedir oluruz.
Çok olan tek şeyler, ancak insan ruhunda (nefs) belli bir tertip ve sıra ile hasıl olan kanunlara girmek suretiyle sınaatlar haline gelir veya sınaatlardan birinin içine girer.
Sırf iyi olduğu için iyiye ulaşmağa çalışmak en büyük saa­dettir. Bu da insandaki ruhun kendi üstündekine teveccühüdür.
Kardeşim, beyhude ve kötü şeylerin sa­hasını bırak, hakikatleri kavrayıp, elde etmeğe bak! Ne bu dünya bizim için bir ebediyet evi­dir, ne de insan cihanda yenilmiyecek gibidir.
Zamanın ters, sohbetin faydasız, her rei­sin bezgin olduğunu ve her başın bir ağrı ta­şıdığını görünce, evime kapanıp, şeref ve hay­siyetimi korudum ve, izzet olarak bununla kanaat ettim.
Aristoteles’e göre insanın en yüksek mükemmelliği ve mutluluğu, en yüksek gelir, düşünme, bilim yapma, felsefe yapma, yani kısaca herhangi bir fayda gütmeyen, herhangi bir eser meydana getirmeyen salt zihinsel bir temaşa etkinliğinden ibarettir.
Anahatlarını verdiğimiz bu ilim sınıflandırmasının kaynağının Aristoteles olmadığı açıktır.
Siyaset ilmine gelince, o, iradi fiillerle iradi hayat tarzlarının çeşitlerin, bu fiiller ve hayat tarzlarının kendilerinden doğduğu yetiler, huylar, karakterler ve özellikleri, onların kendileri için icra edildikleri amaçları, onların insanda nasıl var olmaları, insanda var olmala gerektiği biçimde bulunmaları için nasıl düzenlenmeleri gerektiğini ve onları korumanın yollarını araştırır ve fiillerin uğruna icra edildiği hayat tarzlarının hayata geçirilme amaçları arasında ayrım yapar.
İnsana gerçekten mutluluk verecek birşeyin yanında, aslında mutluluk olmayan, ancak öyle olduğu zannedilen şeyler vardır. Bunlar zenginlik, şan ve şeref gibi şeylerdir. Bize gerçekten mutluluk verebilecek şeyler erdemli fiiler, ahlâki iyilerdir. Bunlar ise bireysel çabaların sonucu veya ürünü olmaktan çok toplumsal açıdan veya müşterek gerçekleştirilmesi mümkün şeylerdir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Evrensel dil , düşüncenin dilidir.
Maddeler ve duyusal cisimlerde öyle haller vardır ki matematik ilimlerinde varlığı burhanlarla ispat edilmiş şeyler bu varlıklara herhangi bir biçimde ve herhangi bir tarzda uygulanmak istenirse, bunlar ona engel olurlar.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Geometride şekil, vaziyet, düzen ve başka bakımlardam belli bir durumda olması gereken birçok şey, kendilerine bakıldığında bunun zıddı bir durumda bulunurlar.
Mantık, evrensel dil, düşüncenin dilidir.
İnsanın fiilleri genellikle zan ve ilminden çok tahayyüllerine tabidir.
İnsana gerçekten mutluluk verecek bir şeyin yanında, aslında mutluluk olmayan, ancak öyle olduğu zannedilen şeyler vardır.
Kardeşim, beyhude ve kötü şeylerin sahasını bırak, hakikatleri kavrayıp, elde etmeğe bak! Ne bu dünya bizim için bir ebediyet evidir, ne de insan cihanda yenilmiyecek gibidir. Öteye gitme, biz nihayet bir küre üzerine düşmüş kararsız çizgilerden başka bir şey miyiz ki, kısılmış bir ibareden ehemmiyetsiz şeyler
için, birbirimize rekabet ve haset ederiz? Göklerin çevresi nemize yetmiyor ki, bu merkezde, dünyada, sıkışıp duruyoruz.
Farabi bu kitapta ilimleri 5 ana grupta toplanmaktadır. İlimler onun takip ettiği sırayla
Dil ilmi
Mantık ilmi
Matematik ilmi
Fizik ve metafizik
Nihayet siyaset, fıkıh ve kelamdan meydana gelen ve ortak, genel adı olmayan beşinci grup ilimden oluşur.
bizim en çok reddettiğimiz ve kabul etmek istemeyeceğimiz şeylerin bize en yararlı şeyler olmaları mümkündür
İnsanın fiilleri genellikle zan ve ilminden çok tasavvurlarına tâbidir.
İnsanın fiilleri genellikle zan ve ilminden çok tahayyüllerine tabidir. Çünkü birçok durumda insanın zan ve ilmi, tasavvuruna aykırıdır ve insan zan ile ilmine göre değil, tasavvuruna göre fiiline koyar.
İnsana gerçekten mutluluk verecek bir şeyin yanında, aslında mutluluk olmayan, ancak öyle olduğu zannedilen şeyler vardır.
Fıkıh sanatı öyle bir sanattır ki onun sayesinde insan kanun koyucunun hakkında açık olarak belirlemede (takdir) bulunmadığı tek tek özel şeyleri, haklarında açık ve özel olarak belirlemede bulunmuş olduğu şeylere bakarak belirleme gücünü elde eder ve yine onun sayesinde kanun koyucunun kendisine kanun koyduğu halk için getirdiği dinin amacına uygun olarak onun gerçekleştirilmesine çalışma imkânına kavuşur.
Olduğu gibi kalmayı tercih eden ve düşüncelerinde zanlarla yetinen, onlarla kanaat eden biri için ise mantık zorunlu değildir.
Farabi böylece bu bölümde aynı zamanda bir bakıma gerçek felsefe, yani felsefi ahlak ve siyaset ile zayıf, yetersiz felsefe, yani geleneksel din arasındaki farkları gösterme imkanına kavuşmuş olmaktadır.
Felsefe ile din arasında olsa olsa hitap ettiği kitlelerin özellikleri bakımından bir farklılık görmekte, tabiri caizse, dinin halkın felsefesi, felsefenin seçkinlerin dini olduğunu düşünmektedir.
Çünkü bizim en çok reddettiğimiz ve kabul etmek istemeyeceğimiz şeylerin bize en yararlı şey olmaları mümkündür.
(٥٣) İstediklerinin tamamını elde etmede yakîni gerçeğe ulaşmak isteyen insan, mantık kanunlarına muhtaç olur.
Dil, önce düşüncenin, sonra bu düşüncenin yöneldiği varlıkların bilgisinin temel aracıdır. O halde dilin kurallarının bilinmesi, dilin doğru kullanılması her türlü zihinsel çalışmanın, düşüncenin temelidir ve hepsinden önce gelir.
Farabi İlimlerin Sayımı’nın girişinde bu kitabı kaleme almanın amacının bilgiyi ve bilimi sevenlere yardımcı olmak olduğunu belirtir. Ona göre herhangi bir bilimi öğrenmek isteyen kişi, onun konusunu, gayesini ve onu öğrenmenin kendisine ne fayda sağlayacağını bu kitap sayesinde bilecektir.
Fıkıh öyle bir sanattır ki onun sayesinde insan, kanunkoyucunun haklarında açıkça tespitte bulunmadığı özel şeyleri, haklarında açıkça ve özellikle tespitte bulunduğu şeylere bakarak tespit etme gücü elde eder.
Mantık kanunları, yine, kendileriyle ilgili olarak duyuların yanılıp yanılmadığından veya doğru olup olmadıklarını anlamakta kusur edip etmediğinden emin olmadığımız çizgileri kontrol etmek için kullanılan doğru çizgi çizme aletine veya duyuların yanılıp yanılmadıkları ve yuvarlaklıklarının idrakte kusur edip etmediğinden emin olmadığımız daireleri kontrol etmekte kullanılan pergele benzer.
Olduğu gibi kalmayı tercih eden ve düşüncelerinde zanlarla yetinen, onlarla kanaat eden biri için ise mantık zorunlu değildir.
Dilin kurallarının bilinmesi, dilin doğru kullanılması her türlü zihinsel çalışmanın, düşüncenin temelidir ve hepsinden önce gelir.
İlimlerin Saymı’nda birincil olarak zikredilen bilimler, dil bilimleridir. Neden dil bilimleri ilk önce gelmekte ve mantık onları takip etmektedir? Çünkü her bilim dile dayanır ve her türden düşüncenin kendisi dille ifade edilir. Çünkü dil, önce düşüncenin, sonra bu düşüncenin yöneldiği varlıkların bilgisinin temel aracıdır. O halde dilin kurallarının bilinmesi, dilin doğru kullanılması her türlü zihinsel çalışmanın, düşüncenin temelidir ve hepsinden önce gelir.
Aristoteles’in bu sınıflandırmasında dikkati çeken diğer önemli bir nokta, mantığın herhangi bir bilim grubu içinde yer almamasıdır. Bu husus, İlk Çağ felsefesi uzmanı Alman tarihçi Zeller’i bu sınıflandırmanın Aristoteles’in kesin görüşü olmadığı tezine götürecektir. Ancak Aristoteles’in, mantığı asıl anlamda bir bilim olarak görmeyip bir araç (organon), bir metodoloji, bir giriş (propedötik) olarak gör mesinden ötürü ona bilim sınıflandırmasında yer vermediği görüşü daha çok kabul görmektedir.
Anahatlarını verdiğimiz bu ilim sınıflandırmasının kaynağının Aristoteles olmadığı açıktır. Çeşitli konuları ele alan farklı kitaplarında ortaya koyduğu üzere, Aristoteles’in bilimleri genel olarak şöyle sınıflandırdığını söyleyebiliriz: Bilimler, konu ettikleri varlık türünün, onlara yönelen zihinsel etkinlik tarzının ve bu tarzın sonucu olarak ortaya çıkan ürünün farkına bağlı olarak başlıca üç kısma ayrılırlar: (a) theoretike, yani teorik, nazari bilim, (b) praktike, yani pratik, ameli bilim ve nihayet (c) poietike, yani üretime, meydana getirmeye dayanan üretken bilim.
Farabi matematiğin dallan olarak yedi büyük grubu zikretmektedir. Bunlar aritmetik, geometri, optik, astrono mi, müzik, ağırlık ilmi ( ‘ilm al-askal) ve mekaniktir ( ‘ilm al hiyal).
Nitekim gıda ile ilaçları bilen biri, eğer zehirleri ve alametlerini tam bir bilgi ile bilecek, gıda ile ilacı zehirden fiilen ayırabilecek durumda değilse, farkında olmadan gıdayı ilaç, ilacı da gıda sanabilir, zehir alıp mahvolma tehlikesinden korunamaz.
İnsanın fiilleri genellikle zan ve ilminden çok tahayyüllerine tabidir.
Mantığın adına gelince, onun amacının tamamını gösterdiği açıktır. Çünkü bu kelime nutk tan türetilmiştir.
Sesle dışlaşan ve insanın kendisi ile ruhunda bulunan düşüncelerini düzelttiği konuşma, ruhta bulunan sözdür.
Eğer biz mantık bilmezsek ve elimizde düşüncelerin doğru veya yanlışlığını sınayacağımız bir ölçü yoksa, ya bu kişilerin hepsinin haklı olduğu kanaatini taşırız veya onların hepsinin hatalı olduklarını düşünürüz veya onlar arasında bir ayrım yapmaya koyuluruz.
Nahiv ilminin sözlerle ilgili olarak bize verdiği bütün kanunların benzerlerini, mantık ilmi akılsallarla ilgili olarak bize sağlar.
Sayısı çok olan münferit şeyler ancak insanın ruhunda bilinen bir düzen içinde hasıl olan kanunlar içine sokulmak suretiyle sanat haline gelirler veya bir sanatın içine girerler.
Neden dil bilimleri ilk önce gelmekte ve mantık onları takip etmektedir? Çünkü her bilim dile dayanır ve her türden düşüncenin kendisi dil ile ifade edilir.
O halde her ilaç ancak iki şeyle ilaç olur: kendisini meydana getiren terkip edilmiş cisimlerle ve kendileri sayesinde fiilini icra ettiği kuvvetlerle. Bu terkip edilmiş cisimlerle onun maddesi, kendileriyle fiilini icra ettiği kuvvetler ise onun formudur. Nasıl ki kılıcın keskinliği ortadan kaldırıldığında o artık kılıç olmaz veya elbisenin iplik dokuması ortadan kaldırılıdığında o artık elbise olmazsa, aynı şekilde kuvvet ilaçtan çıkarılırsa, o da artık ilaç olmaz.
Şiirsel sözler, konuşulan konuda herhangi bir durumu veya şeyi daha üstün veya daha aşağı zannettirmeye yarayan şeylerden meydana gelen sözlerdir.
Bu isim Yunanca bilgelik anlamına gelen sophia ile aldatan, sahtekar anlamına gelen ıstıs dan meydana gelmektedir ve aldatan, sahte bilgelik demektir.
Sofistike sözlere gelince, onlar insanı yanıltan, şaşırtan, aldatan, doru olmayan bir şeyi doğru, doğru olan bir şeyi yanlış zannettiren, bilgin olmayan bir kimseyi büyük bir bilgin, hakim bir bilgin olan kimseyi ise öyle olmadığını zannettiren sözlerdir.
O delilerde ve sarhoşlarda şaşı, uyuyanda kapalı, baygın bir insanda ise önüne buhar veya başka bir şeyden bir perde inmiş bir göz gibidir.
Olduğu gibi kalmayı tercih eden ve düşüncelerinde zanlarla yetinen, onlarla kanaat eden biri için ise mantık zorunlu değildir.
İsimler ve fiiller eril, dişil, tekil, ikili ve çoğul hallerde bulunur.
Bu şey doğrudur; çünkü yalan söylemesi veya yanlış yapması mümkün olmayan biri tarafından bildirilmiştir.
Tabiat ilmi:
Tabiat ilmi tabii cisimler arasında varlığa açık olanları belli bir vaziyet içine koymak suretiyle bildirir ve her tabii cisimde bu cismin maddesi, formu, fail nedeni ve kendisi için var olduğu gayesi hakkında bilgi verir.
Astronomi İlmi:
Astronomi ilmine gelince, bu adla bilinen ilim iki tanedir. Onlardan biri yıldızlardan çıkarılan hükümler ilmidir (astroloji). Bu, yıldızların gelecekte olacak şeylerle, içinde bulunduğumuz zamanda meydana gelen ve geçmişte meydana gelmiş olan birçok şeye işaret eden ilimdir.
İkincisi matematik yıldız ilmidir (astronomi). İlimler içinde ve metametiğin bir dalı sayılan ilim budur. Öteki ise ancak rüya tabiri, kehanet, falcılık ve benzerleri gibi insana gelecekte olacak şeyleri önceden haber verme gücünü kazandıran maharet ve kuvvetler arasında sayılan şeylerdir.
Optik İlmi:
Bu sanat sayesinde insanın erişilmesi zor olan bir uzaklıkta bulunan büyüklüklerin miktarını, onların bizden ve birbirilerinden uzaklıklarını ölçmesi mümkündür.
Geometri İlimi
İlimlerin bütünü içine giren işte bu ilimdir ve genel olarak doğrular, yüzeyler ve hacimlerin şekillerini, büyüklüklerini, birbirilerine eşit veya birbirinden fazla oluşlarını, vaziyet ve tertip çeşitlerini, nokta, açı ve benzerleri gibi onlara ait olan başka şeyleri inceler.
Aritmetik İlmi:
Aritmetik İlmine gelince, bu adla bilinen ilimler iki tanedir: Biri amelî aritmetik ilmi, diğeri nazari aritmetik ilmidir.

Amelî aritmetik ilmi, sayısının tespitine ihtiyaç duyulan cisimler ve başka cinsten şeylerin, mesela insanlar, atlar, altınlar ve küçük paralarla sayılabilen benzeri şeylerin sayılarını, sayılan sayılar olmaları bakımından inceleyen bilimdir. Pazarlarda ve şehirlerde insanların alışverişte kullandığı sayılar bunlardır.

Mantık sanatı, bütün olarak, aklı düzeltmeye ve insanı, yanılgıya düşmesinin mümkün olduğu bütün akılsallarda doğru yola, hakikate götürmeye yarayan kanunları, akılsallar konusunda hata yapmaktan, ayağı kaymaktan ve yanlışa düşmekten koruyan kanunları, kendileriyle ilgili olarak insanın hataya düşmesinin mümkün olduğu akılsalların kontrol edilmesi için gereken kanunları verir.
Dil ilmi bütün olarak ikiye ayrılır. İlki herhangi bir toplulukta bir anlama delalet eden sözlerin ögrenilmesi ve bu sözlerinher birinin delalet ettiği anlamların bilgisidir. Diğeri ise bu sözlerin kanunlarının bilgisidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir