Oruç Aruoba kitaplarından İle kitap alıntıları sizlerle…
İle Kitap Alıntıları
Sevgi, iki insanın biribirlerinin yüzlerine bakmaları değil, birlikte aynı yöne bakmalarıdır.
Gidip biryerde denizle, güneşle, yapayalnız olmak istiyorum. Bu son olaylar bütün gücümü aldı götürdü. Boş bir pil gibiyim! Gelecek olaylar da son derece güçlü olmamı gerektirecek.
O ta önceki yerleşik acı artık katılaştı, kalıcı bir ur haline geldi: onunla da birlikte yaşamayı, ona da katlanmayı öğrenirim herhalde- olmazsa da, olmaz, zaten!
Önemli olan, kişinin duygularını tam olarak bilmesi değil, onları denetim altında tutabilmesidir ama bunun için de onları tam olarak bilmesi gereklidir: İki yanlı olanaksızlık!
Şimdi, bu hayalin ne denli olanaksız olduğunu kavrıyorum, yavaş yavaş — kişi geçirdiği koskocaman yaşamın yükünü omuzundan atıp, nasıl ‘yepyeni’, ‘en baştan’ başlasın ki yaşama: sanki ‘yeniden doğarak’ – bunu istedim ben; olacağı yoktu -zaten olmadı da
Güvenim yitikti — bir daha geri de gelmez güven; bir kez yitince, sonsuza dek yitiktir.
‘Karar verme’, ‘istemeyi isteme’ demiştim. Bunlara şu nu eklemek gerek: hiç kuşku duymama. Hem bu ikisinin temeli bu, hem de her adımda yeniden kurulması gereken ilişkinin temel taşı.
‘Güven’ demiyorum mahsus: Güven saf bir şeydir, epey de güçsüzdür, düşünülmemiş bir şeydir, kendiliğinden olur: vardır ya da yoktur. Benim sözünü ettiğim ‘kuşku duymama’ ise bilinçlidir, düşünülerek takınılmış bir tavır, her seferinde yeniden düşünülerek bulunulan bir eylemdir.
Aldatılmaya ardına dek açılmış bir kapı
Evet, kör güven değil, bilinçli kuşkulanmama
Her içtenlik çabası, gidiyor, dolambaçlı ilişkilerimizde kurduğumuz sahteliklere çarpıyor.
Sevgi, iki insanın birbirlerinin yüzlerine bakmaları değil, birlikte aynı yöne bakmalarıdır.
Kişi sevdiğini hep sonradan mı anlar?
Yalan, çünkü, zaten kendi kendini çoğaltan, çoğaltmak zorunda olan birşeydir : her yalanını gizlemek için, yeni, ek yalanlar söylemek zorunda kalırsın – bunun yaratacağı zedelenmeler, gedikler de, işte, öyle, sürüp gider, ve sonunda bütün yapıyı yıkacak boyutlara varabilir.
Yalan ilişkiyi koparır, sonunda –
Yalan, ilişkide, bir çentik açar
Aldatabileceğin bir kişiyi sevebilir misin?
‘Sadakat’, kişinin kendinde bir kişiye bir yer ayırması, ve o yeri hep onun için korumasıdır;
‘sadakatsizlik’ de, kişinin o yerin korunmasını savsaklamasıdır;
‘ihanet’ ise, kişinin, o yerine, başka bir kişiyi sokması –
Nereye gidersen git, kendini yanında götürürsün
Olanaksızlıktan yolaçıkan ilişki, ne çok gerçeklik katetse de, yeniden olanaksızlığa varır, sonunda; son olanaksızlığı da, belki, ulaştığı en son gerçekliğidir.
Anlayamıyoruz, çünkü bu dünya kendine aykırı anlayış biçimleri geliştirmiş; biz de onun içinde yetiştik : kendimize aykırı anlayış biçimleri içinde
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İlişkide en temel zorluk, kişilerden birinin (aslında, ikisinin de), ilişkiyi yalnızca kendisinden kaynaklanan – ve geri dönen – bir açıdan görmesidir. Böyle görülünce, hep bir aykırılık ve acı odağı olur.
İnsan sevdiği ile beraberdir.
Hadis-i Şerif
Hadis-i Şerif
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
ben, tek başıma birşey yaparken seni düşünerek yapıyorsam, yaptığımı; sen de, tek başına birşey yaparken beni düşünerek yapıyorsan, yaptığını, birlikteyizdir.
Bu bir avuntu mu?
ilişkide en önemli çıkmaz, iki kişinin, birlikte yaşadıkları aynı ve tek bir durumla, bir olayla ilgili, farklı anılara sahip olmalıdır
Umarsızlığın ne olduğunu anladım –
Senin dünyana hiç ulaşamayacaktım : senin dünyanı oluşturan bakış, benim bakışım olmamıştı hiç; senin yaşadıklarını ben hiç yaşamamıştım -seyirciydim yalnızca senin dünyan karşısında.
yaşanan gerçekler yanında eninde sonunda saçma kalan düşüncelere
b o ş v e r m e k
b o ş v e r m e k
Anılara sonuna dek sadığımdır; insanlara hiçbirzaman öyle olmayacağım.
belki, anladığını sandığım birçok şey, yanılgıdır!
Ayrılış ilişkinin kayıp çocuğudur;
özlem de sevginin ikiz kardeşi
özlem de sevginin ikiz kardeşi
sevgi – sevme – bir karardır – bir kararlılıktır –
Sevgi, bir kişinin, kendisini bekleyen bir kişinin kendisini beklediğini, bilmesidir.
kişinin elinde değildir ki merak etmemek, seviyorsa
Sevginin belki de en iyi ölçüsü, kişinin sevdiği ‘uğruna’ – yani ‘yol’unda ne kadar şeyi ‘feda’ edebileceğidir.
İlişkinin özünde vardır, ‘ötekini düşünmek’; bir de ‘öteki için düşünmek’
Sevmek, içini açmaktır.
Hayran olunmamağa çalış, sevilmeğe çalış
İlişki, tam olmak için, kişilerde tam bir kararlılık, tam bir güvenlilik, tam bir isteklilik gerektirir –
karşılıklı;
birlikte
karşılıklı;
birlikte
‘Kararsızlık’ kişinin ötekine yönelik; ‘korkmak’ kendisine yönelik;
‘isteksizlik’ de ilişkiye yönelik,
yetersiz kalmasıdır.
‘isteksizlik’ de ilişkiye yönelik,
yetersiz kalmasıdır.
İlişki, bağlılık olmalıdır; bağımlılık değil.
… ilişkide ‘teşekkür’e yer yoktur – olamaz
Martı’sından kopmuş bir Tüy,
Tüy’ünü terketmiş bir Martı
…hiç bilemeyeceksin neden kırılgandır kelebekler
Gerçek, sahici, som bir ilişki oluşuyorsa iki kişi arasında, her birinin konuşma biçimi de ona uygun hâle gelir : gerçek, sahici, som olur o da; başka hiçkimseyle konuşmadıkları bir biçimde, ama tam da kendi oldukları biçimde, konuşmağa başlarlar kişiler, birbirleri’yle dilin, yalnızca anlamını, ya da ‘göstergeler düzeneği’ni (!) değil, biçimini bile belirlemeğe başlar.
İlişkide bir kişinin ötekinden neler istemeğe hakkı olduğuna, ilişkinin kendisi karar verir.
Biliyorum ki bütünüyle sana yönelmişti yaşamım; belki, gerçekleştirilebilirlik ‘derece’sinden hep kuşkulanarak, ama, bütünlüğünden -bütün olması gerektiğinden -emin olarak- kendi bütünlüğümü ortaya koyarak; senden de kendi bütünlüğünü isteyerek
İnsan mutluluk (haz, doyum ) peşinde koşar; bu yüzden, öteki insanları da genel olarak nesneleri de, kendisine verebilecekleri -onlardan alabileceği- fayda’nın (yararın, kârın ) açısından değerlendirir
İnsanca özlemler dünyaya uymuyorsa, bozuk olan dünyadır; insanca özlemler, değil
Beni alıp huzuru bilen güneşin en güzel batışını seyretmeye götür buralardan.. – Beni alıp güneşe götür ki son bir kez daha yanayım
En temelidir bu, ilişkinin: önem vermekte kararlı olmak.
Sevgi, bir şeyin farkına varmak; sonra da, bir karara varmaktır.
ilişki, ne kadar uzun sürmüş olursa olsun, sanki hep ‘yepyeni’ olmak zorundadır: Yeniliğini yitirip, bir kez, eskilerin yinelenmesi haline girerse, hiçbirşeye de yaramaz duruma düşer.
Sevgi, iki insanın birbirlerinin yüzlerine bakmaları değil, birlikte aynı yöne bakmalarıdır.
‘anlam’larımız, ‘anlama’larımız, ‘anlatma’larımız ‘anlaşma’ya ne kadar yetecekti?
İnsanın dili yoksa, hiçbir şeyi yoktur: zaten şu ya da bu biçimde bir dili olmayan insan, yoktur – ya da insan değildir
Sözümü tutup
hiçbirşey yazamadım.
Ben yazamıyorum.
[ ]
hiçbirşey yazamadım.
Ben yazamıyorum.
[ ]
seni s e n olarak, özlüyorum
yerleşik acı artık katılaştı, kalıcı bir ur haline geldi: onunla da birlikte yaşamayı, ona da katlanmayı öğrenirim herhalde -olmazsa da, olmaz, zaten!
k ı s k a n ç l ı k : sevginin tek yanlı yozlaşması Akıldışı hâle gelmesi, bilgiyi çeler hâle gelmesi Sevginin iki kişinin ilişkisi olmaktan çıkıp, bir kişinin ötekine yönelik bir tutum hâline gelmesi
Önemli olan, kişinin duygularını tam olarak bilinmesi (ki bu, en son sınırda, olanaksızdır) değil, onları denetim altında tutabilmesidir
yine bir dönüm noktasındayım (karlar eriyor, güneş parlama yolunda, bitkilerim baharı çağırıyorlar ) ve sen, depderin, içimdesin.
hiçbir ilişkide ‘haklı yan’ yoktur – ‘hak’, hemen hep eşit ölçülerde, her iki ‘yan’ındır
Bu son olaylar bütün gücümü aldı götürdü. Boş bir pil gibiyim! Gelecek olaylar da son derece güçlü olmam gerektirecek.
En büyük erdemsizlik sığlıktır.
Ne ki bilinçlendirilir / gerçekleştirilir doğrudur / haklıdır.
Ne ki bilinçlendirilir / gerçekleştirilir doğrudur / haklıdır.
Güvenim yitikti – bir daha geri de gelmez güven; bir kez yitince, sonsuza dek yitiktir.
O zaman şu karar verdim:
Onun sözlerine inanacağım .
O zaman şu karar verdim:
Onun sözlerine inanacağım .
içimden akmağa çalışan özlem türkülerini geri itiyorum; onların yeri burası değil.
( bana hoşçakal demek için bulunabileceğim yere gelip beni bulamayınca, ne kadar bekledin – ne kadar beklerdin? )
hiçbir şey bir şeye yaramıyor, kişi(ler) bazı şeyleri yitirdikten sonra.
konuşmalar her zaman sahteliğe, yapmacıklığa, çünkü geçiciliğe açıktır; oysa yazı, kalır
Evet, ben başka bir şey değilim: yazıyım, yalnızca Seni de yazı yaptım, değil mi?
Anılara sonsuza dek sağdığımdır; insanlara hiçbir zaman öyle olmayacağım.
Sana büyük acılar vereceğim, çünkü senin büyük sevinçler yaşamanı istiyorum dedim sana.
Önemli olan, kişinin duygularını tam olarak bilmesi (ki bu, en son sınırda, olanaksızdır) değil, onları denetim altında tutabilmesidir — ama bunun için de onları tam olarak bilmedi gereklidir: İki yanlı olanaksızlık!
Sevgi, iki insanın birbirlerinin yüzlerine bakmaları değil , birlikte aynı yöne bakmalıdır.
Düşün: Sevgi , eylemdir.
Bana kararsızlıkla gelmemelisin. Geleceksen özgürce ve bilinçli bir isteklilikle gelmelisin.