Muhyiddin İbn Arabi kitaplarından İlahi Aşk kitap alıntıları sizlerle…
İlahi Aşk Kitap Alıntıları
İnsanın uykusunun kaçmasıdır, yemeden içmeden kesilmesidir.
İlmimiz bilmese de bu ilişkinin sırrını.
Sevgi bir zevktir bilinmez hakikati
Allah, Allah! Ne tuhaf değil mi?
Sevginin nedenleri sarıyor beni özüyle
Varlık ve yokluk gibi iki zıt elbisesiyle.
Allahın varlığı bile sevgiyle bilinir
Ona benzer değiliz ama, biz de de O’nda da o görülür. Ey Allahım! Affet beni söylediklerim şükür kabilinden.
Aşk üzere yaratıldık
Aşka doğru yöneldik
Aşka verdik gönlümüzü.
Bu sevgi insanı bütünüyle kuşatıp, sevgiliden başka birşey gözü görmeyecek derecede insanı kör eder. Bu hakikat insanın bütün vücuduna işler, damarlarındaki kan gibi her yerinde deveran eder. Öyle ki insanda artık ondan başka bir şeye yer kalmaz. Bu dereceye ulaştığında ise insan, başkasıyla konuşurken bile, sevgilisiyle konuşur; başkasından bir şey duysa, sevgilisinden duymuş olur; her nereye baksa sevgilisini orada görür. İşte o zaman bu sevgi Aşk olur.
Akıl ile idare edilen sevgide hayır yoktur.
Hürmet görmek istiyorsan, önce hürmet et. Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi öğren
Ateşten kurtuluşu büyük mutluluk sayıyorlar,
Oysa bende ne Cennet ne de Cehennem düşüncesi var ,
Çünkü istemiyorum ben aşkıma olsun bir karşılık .}}}
Taht kurmuşsun kalbimde , neden kaybolursun öyleyse
çünkü O’na bağlanmıştır sımsıkı.
O’ndan nasıl ayrılabilir ki?
Allah’ı seven Allah’ın kabzasında, avucundadır; O’ndan kesinlikle ayrılamaz.
Ayrıca sevgilisi, aşığı her an görmektedir. Gerçekten de O, ona şah damarından daha yakındır.
O’ndan ayrılmak nasıl mümkün olur, nerede?
O’ndan başka biri yok ki Evrende.
Onların yolu aşk yoludur.
Onlar aşk diliyle konuşurlar, ilim ve akıl diliyle değil
‘ Kur’an, 10 / 26 ‘
Oysa ayrılık anında Sevgilimin kölesiyim
Ey Sevgilim, Sen biliyorsun
Vücudumun ve ruhumun yorgunluğu
Açığa vurmaktadır sırrımı
Ey Sevgilim öyle sakladım ki içimde sevgimi
Göğsüm daraldı, nerdeyse göğsüm çatlayacaktı.
Ateşten kurtuluşu büyük mutluluk sayıyorlar,
Oysa ben de ne Cennet ne de Cehennem düşüncesi var,
Çünkü istemiyorum ben aşkıma olsun bir karşılık.
Tabiî sevgiye tutulan aşık ruhsuz bir cisimdir.
Ruhanî sevgiye tutulan aşık ise hem cismî hem de ruhu olan bir varlıktır..
Aşık, ancak sevgilisinin sözüyle konuşur..
Aşığın isimleri meçhul olmalı, bilinmemelidir.
Aşık, gerçekte dalgın olmadığı halde adeta dalgınmış gibi olmalı
Aşık, kuş gibi uçar olmalıdır.
Aşık, daima uyanık kalmalıdır.
Aşık, gamını ve kederini gizlemelidir..
‘ İmam Ebu Hamid el-Gazalî ‘
‘ Kur’an, 21 / 83 ‘
Korkuyorum ayrılacaklar diye bana yaklaşırlarsa.
‘ Ebu’l-Abbas el-Mukâranî el-Kussâd ‘
Ayrılıktan, sevgilisinden uzakta kalmaktan
Bense, tam tersine çok uzağım böyle yakınmaktan
Çünkü sevgilim her an hayalimde, her an yanımda
Doğrusu, sevgilim benden doğmakta, bende kalmakta
Öyleyse lt;Bana ne oldu? Bana ne oldu? gt; demek niye?
Her birinde Senin Adın anılır Rabbim! Senin Adın yazılır!
Ancak senin sevgindir ki konuşmayla doğuyor
Allah biliyor ya, sevgili hakkında hiçbir şey bilmiyorum
Oysa onun için, insanlar arasında bir dost, bir sevgili deniliyor..
Sevme zamanıdır, yiyiniz, içiniz
Eğer kendi iradesini kullanamayan biriyse, o zaman seven, sevgilisini sadece kendi nefsi için sever..,
Varoluş içinde sadece seven ve bir de sevilen vardır..
Ya da sevenle sevilen arasında basit bir ilgi midir ?
Seveni, sevgiliyle kavuşmaya çeken bir alâka mıdır ?
Taht kurmuşsun kalbimde, neden kayboluyorsun öyleyse ?
‘ Ebu’l-Abbas ibn el-Arif ed-Dahacî ‘
Öyleyse gel dinle, işit sözümü öğren bilgelik sırrımı
Çünkü ben yedi ilmin, on ilmin, sonra elli ilmin ehliyim
Dahası bir erdem eriyim ben
Kavuşursun bana eğer onlardan ikisini öğrensen
O zaman görünür size çok güzel bir kare şekil..
Bilmiyorum diyen kim onu da bilmiyorum
Şaşırıp kaldım; düşünceler sardı beni
Hayretler içinde kaldım, şaşkına döndüm
Yirmi kez hac ettikten sonra farkettim
Sırrımın kucakladığı bir aşkı terennüm ettim..
Sevgi üzerine yaratıldık
Sevgiye doğru yöneldik
Sevgiye verdik gönlümüzü.
‘ Kur’an, 2 / 222; 9 / 108. ‘
Biliyorsun Sana bakmaya doyamıyorum
Görünce Seni, varlığı var eden Seni..
Koş acele et yolculuğundan azık olarak almak için Rahman’ı
Sevgiyle söyle O’na: Ey gönlümün son emeli!
Sevgi O’ndandır: Tabîî ve ruhanî
İlahisi de O’ndandır, Kur’an ayetleriyle belli..
Hayatta bir emelim yok O’ndan başka.
Harf bir anlamdır, anlamı kendindedir
Göz görmez o anlamdan başka hiçbir şey.
Kalb gider gelir fıtratının bir gereği
Kâh şekline o harfin kâh anlamına.
Ona kavuşuyorum, iyileşemiyorum, o varken de yokken de özlüyorum
Onunla karşılaşınca ummadığım şeyler geliyor başıma
Şifa bulacağım yerde yeni bir dert geliyor başıma
Çünkü ben onunla karşılaştığım daha ilk anda
Güzelliği devamlı artan birini görüyorum karşımda
Bir vecd gerekli ki olsun durağımız
Altınca güzelliğinden uyumlu beraberliğimiz.
İşte bunun için, şarkılar dinlediğimiz zaman, açıktan veya gizlice, ilâhî sûretten sadır olan Kün! kelimesi nedeniyle heyecanlanırız, duygulanırız, yüreğimize su serpilir. Kün kelimesinin açık şekli, iki harften ibarettir: Kâf ve Nûn. Aynı şekilde, açıkça görünen bu âlemin de (el-âlemü’ş-şehade), zâhir ve bâtın olarak iki yönü vardır. Zahir yönü Nun harfiyle, bâtın yönü ise Kâf harfiyle simgelenmiştir. Bu nedenle Kâf harfinin ağızdaki mahreci gayb âlemine bir giriş niteliğini taşır; bu harfin mahreci insanın gayb âlemine girmesini sağlar. Çünkü Kâf harfi, dil ile gırtlak arasından çıkan harflerin sonuncusudur. Nún harfi ise, dil üzerinden çıkan harflerdendir. Bu Kün kelimesinin gayb yönü, Kâf ve Nûn harflerinin ortasındaki Vav’la simgelenmiştir. Vav dudak harflerindendir ve zuhûrun bir simgesidir. Aynı zamanda Vav bir illet harfidir, sahih harf değildir. İşte bunun için, oluş (tekvin) simgesel olarak ondan gelmiştir; çünkü o illet harfidir; illiyet (neden sellik) harfidir. Gene çünkü, vav harfi dudak harflerindendir. Dudağın ileriye doğru uzatılmasıyla, varlığın ya da kozmosun zâhir yönü ne doğru nefesin çıkmasını sağlar.
Bu nedenle, vücutta canlılık ilkesinin zuhûru, açığa çıkışı ruh gereğincedir. Fiiller, hareketler ve bütün davranışlar, vücûda hayatiyet veren ruh sebebiyle meydana gelir. Ruh vücutta gayb halindedir, tıpkı Kaf ve Nún arasındaki Vav harfinin gayb oluşu, görünmeyişi gibi; çünkü aradaki Vav harfi, hazfolmuştur ve sükûn halindedir. Aynı şe kilde Nûn harfi de sükûn halindedir. Vav harfi, simgesel olarak perde arkasında çalışır; onun varlığı gaybdır, fakat hükmü ve etkisi açıktadır