İçeriğe geç

İki Cami Arasında Aşk 2 Kitap Alıntıları – Mürvet Sarıyıldız

Mürvet Sarıyıldız kitaplarından İki Cami Arasında Aşk 2 kitap alıntıları sizlerle…

İki Cami Arasında Aşk 2 Kitap Alıntıları

İnsanlar sadece gördüklerine inandıkları sürece aptal olarak kalmayı sürdürecekler
Aşkın,çok yüzü vardır! Kendini mecnun sanan onda görmek istediğini görür
Biz ki sevdamızı içimizde taşıdığımızı sanırdık.
Oysa aşk, perdenin altında bile saklanmazmış.
Gün gelecek bu başıma ne geldiğini çok az insan bilecek.
Her gördüğümüz şey göründüğü kadar iyi ya da kötü değildir. Daha doğrusu Her gördüğümüz şey doğru değildir. duyu organlarına Bu nedenle de güvenmemek gerek. duyuların insanları aldatabileceğini bilmek ve sabırla gerçeğin yüzünü görmek gerek!
Sır Sessizliği sever.
Olumsuza bakıp karamsarlaşacağına olumluya bak mutlu ol
Yaşaman için önce okuman gerek.
Tarihini bilmeyen bir millet, kendi vatanında yaşasada sürgündedir.
Mimar Sinan, Ayasofya’ya tadilattan geçirirken, Ayasofya, çok yaşanmıştı, yaptığım Minareler ile kollarının arasına iki baston koydum o ihtiyar bu bastonlarla kıyamete kadar dimdik duracak
İnsanlar sadece gördüklerine inandıkları sürece aptal olarak kalmayı sürdürecekler.
Aşkı, insanlar arasında kutsallaştıran şey de neydi? Herkesten sakladıkları bendenlerini gün gelip “neden, niçin” demeden hiç tanımadıkları birine sunmak
Tarihini bilmeyen bir millet, kendi vatanında yaşasa da ruhen sürgündedir!
Başarılı olanlar hep sabredenlerdir.
Sözler yalan söyler ama davranışlar asla.
Ölümsüzlük duygusu, ölümlü olmanın acı yanı! Sonsuzluğu isterken sonsuzluk içerisinde kaybolup gitmek ve yaşadığını hiç kimsenin bilmemesi
Tabiatla baş başa olmak! Huzurun diğer adı ama ölümün de can yoldaşı!
Ayasofya, çok yaşlanmıştı, yaptığım minareler ile kollarının arasına iki baston koydum, o ihtiyar bu bastonlarla kıyamete kadar dimdik duracak!
‘Bir odada ne kadar eşya varsa insanın algılama yeteneği de o kadar azalır. Beyin gördüklerinin hepsini hafızaya kaydeder ki bu esnada işe yaramaz ne kadar görsel varsa onlar da mecburiyetten hafızada yer kaplar.’
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Ey sevgili, bir el uzatımı kadar yakın olsan da bana düşen, seni iç dünyamda saklamaktır; aşk!
Yeryüzünde acele edip de başarılı olmuş hiç kimseyle karşılaşamazsın, başarılı olanlar hep sabredenlerdir!
Lale, oturma odasının kapısı önünde durdu, başı yere eğilmiş karşısında duran adama baktı,
bana karşı ne hissettiğini anlatmana gerek yok!
Sözcükler insanların yalanlarına alet olabilirler fakat davranışlar asla yalan söylemez..!
Dulkadiroğulları, Selim’in dedesi ninesi ölümünden sonra yas tuttuğunu belli etmek amacıyla dul kelimesini ekletmişti
Mevlana’nın huzurunda dua eden Yavuz,
Kapının hafifçe açıldığını, önde Nur yüzlü birinin beklediğini yanında yine Nur yüzlü üç kişi duruyordu. “İsmim Ali bin ebu talibtir bunlarda hazreti Ebubekir hazreti Ömer ve hazreti Osman’dır bizi Resulullah gönderdi. Sultan selim hana selam söyledi ve harameynin hizmeti ona verilmiştir kalkıp gelsin bizden işittiklerini var hana söyle.
Süleymaniye camiini gören çoğu insan bu eser bir insan yapısı olamaz gökten inme bir mabettir diyormuş
Jüstinyenin Ayasofya’yı yapma amacı,hiç kimsenin yaptıramadığı mabed yaptırmaktı
Mimar minareleri raylı sisteme oturttu
Karaman Türkleri hristiyanlarındandır’ dedi Philip konferansında
Burada nargile bulundurmamızın sebebi onu fokurdatmak suretiyle caminin ses düzenini kontrol etmektir
Sinan’ın yaptığı Camii azap kapısı diye anılan semtteydi
Yasalar gereğince Müslümanlar ile gayrimüslimler aynı sokakta oturamazdı
Aşkın çok yüzü vardır. Kendini mecnun sanan, onda görmek istediğini görür. Sır, sessizliği sever!
Bir sır hiçbir zaman aleni bir şekilde ortaya konmaz .Müthiş zekaların yardımıyla şifrelenir.
Geçmiş bilinmeden gelecek bilinmez
Aşk, bazen karşımızdaki insandan büyük işler başarması nı Beklerken aslında küçük gibi görünen şeylerin yapılması değil miydi?
İnsanların , âşık olduklarını yüzlerindeki nedensiz gülümsemeden ve gözlerinin içine parlamasından anlayabilirsin.
Yaşamak için önce okuman gerek!
Neyden kaçtığımı bilmiyorum ama kaçtığım bir şey var!
Aşkın, çok yüzü vardır!
Kendini Mecnun sanan, onda görmek istediğini görür .
Sır,sessizliği sever!
Ey sevgili, bir el uzatımı kadar yakın olsan da bana düşen, seni iç dünyamda saklamaktır; aşk!
Tabiatla baş başa olmak! Huzurun diğer adı ama ölümünde can yoldaşı!
İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkarlar. Dostunun ve düşmanın zaaflarını iyi görebiliyorsan, dostlarınla her zaman dost kalırsın. Çünkü onların sana zarar vermelerine engellersin; düşmanlarının ise hamlelerini onlardan önce tahmin edip harekete geçersin ya da onların tahmin ettiği hamleyi yapmalarına İzin verirsin.
Olumsuza bakıp karamsarlaşacağına olumluya bak mutlu ol!
Her gördüğümüz şey göründüğü kadar iyi ya da kötü değildir. Daha doğrusu her gördüğümüz şey doğru değildir. Duyu organlarına da bu nedenle de güvenmemek gerek. Duyguların insanları aldatabileceğini bilmek ve sabırla gerçeğin yüzünü görmek gerek!
Her insan arkasında eser bırakamaz ama gerçek aşkı yaşamak için de ayrıntılarda boğulmamak gerek!
Hoşlanma, aşkın ayak sesleri olduğu gibi emekleme çağıdır Nehir dolup taştığında aşk da coşar! Hoşlanmak tensel bir ifadedir bana göre. Aşk ise tenden geçmektedir. Bedeni aşıp ruhların ruh dünyasında bir olmasıdır. Bir olmayı başaran ruhları ise ancak ölüm ayırır. Başkalarının söylediği sözler değil.
Aşk, insanın duyu organlarını dış dünyaya karşı kapatır.
Yanardağ faaliyete geçtiğinde magma, ergimiş durumdaki değişik mineraller ve bazı mineral kristallerinde oluşan lapa benzeri, yoğun bir sıvı olduğundan belli bir dolgunluktan sonra yeryüzüne çıkar. Magma yeryüzünde soğursa dış püskürük taşlar meydana gelir. Bu taşlar da değerlidir. En tanınmışları bazalt, andezit, obsidyen ve volkanik tüftür. Bir de magmanın yer yüzünün derinliklerinde soğuyup katılaşması ile oluşan taşlar var ki Bunlardaki soğuma dış püskürük taşların tersine yavaş olur ve iç püskürükler iri kristalli olurlar. İç püskürük taşların en tanınmışları GRANİT, siyenit ve diyorittir.
Sözler insanların yalanlarına alet olabilirler fakat davranışlar asla yalan söylemez!
Sır, sessizliği sever!
Aşkın çok yüzü vardır!
Kendini Mecnun sanan, onda görmek istediğini görür.
Aşkı bulanlar sadece ruyalarının peşinden gidenlerdir.
İnsanlar sadece gördüklerine inandıkları sürece aptal olarak kalmayî sürderecekler.
Aşk bazen, karsimizdaki insandan büyük işler basarmasını beklerken aslında küçük gibi görünen şeylerin yapılması değil miydi?
Ey sevgili, bir el uzatımı kadar yakın olsan da bana düşen seni iç dünyamda saklamaktır; aşk!
Ölümlü olmanın en acı yanı! Sonsuzluğu isterken sonsuzluk içerisinde kaybolup gitmek ve yasadığını hiç kimse bilmemesi
Nehir dolup taştığında aşk da coşar! Hoşlanmak tensel bir ifadedir, bana göre aşk ise tenden geçmedir!Bedeni aşıp ruhlarin ruh dunyasinda bir olmasıdır .Bir olmayı başaran ruhları ise ancak ölüm ayırır.
Sözler yalan söyler ama davranışlar asla!
Gün gelecek bu başıma ne geldiğini cok az insan bilecek
Oysa ben azap duymuyorum ki sadece ozlüyorum.
İnsanların, aşık olduklarını yüzlerindeki nedensiz gülümsemeden ve gözlerinin içinin parlamasından anlayabilirsin.
Yasamak icin once okuman gerek.
Sır, sessizliği sever!
Tabiatla baş başa olmak! Huzurun diğer adı ama ölümün de can yoldaşı 
Onunla göz göze gelmek istemiyordu ama gözlerinin gözlerine değmesini de özlemişti.
Sozler yalan soyler ama davranislar asla..
Sandra, Ah, siz Türkler! Damarınıza basılmadığı sürece kılınızı bile kıpırdatmıyorsunuz ve yazık ki o ana kadar da cesur olduğunuzun farkında bile olmuyorsunuz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir