İçeriğe geç

İçindeki Uyuyan Güzeli Uyandır Kitap Alıntıları – Alişan Kapaklıkaya

Alişan Kapaklıkaya kitaplarından İçindeki Uyuyan Güzeli Uyandır kitap alıntıları sizlerle…

İçindeki Uyuyan Güzeli Uyandır Kitap Alıntıları

Bir tane olumsuz duygumuz onlarca olumlu duygumuzu mahvediyor
Anne babanın sevgisi bir dağın altındaki maden gibidir çıkarılmayı bekleyen. Çıkmasa da değerlidir. Ancak çıkarılırsa daha iyi olur hiç şüphesiz.
Anladım ki beynini çalıştırmak istediğimiz bir insanın önce yüreğine MERHABA demek gerekiyormuş
Kitap satırları arasında gezen gözlerin kötülük yapacağına inanmıyorum.
Seni, istediğin gibi değil, başkalarının beklediği gibi yaşamak yorar.
İstanbul’da sırça köşklerde oturup boğaza nazır ultra lüks lokantalarda rakı içerek atılan nutuklarla yazılan makalelerle ülkemizin sorunları asla çözülmüyor
Tozlu bir köy yolunda yürümeden o köyün yetim ve öksüz çocukları için kalıcı bir şey yapılmıyor
Teröristlerin kesebileceği yollardan geçmeden, o havayı zerre miktarınca koklamadan terörle mücadele yazılan yazmanın pek de bir faydası olmuyor
Dağların arasında sıkışıp kalmış bir köyde, yaşlı adamın dördüncü karısı olmak zorunda bırakılmış sahipsiz genç kadınla hasbıhâl etmeden kadın haklarından dem vurmanın bir anlamı olmuyor
Diyorum ki; oraları görmeden etmeden, belki de bizzat oralarda yaşamadan sorunlara doğru çözümler gösterdiğini sanan, mangalda kül bırakmadan atıp tutan, eleştirmekten başka hiçbir üretimi olmayanları dolduracaksın otobüse, bir gece karanlığında Şırnak’tan Hakkari’ye, Batman’dan Siirt’e, Diyarbakır’dan Tunceli’ye götür ve bırak!..
Bakalım aynı şeyleri bir daha yazıyorlar mı?
Kendisini kurtarıcı sanan devlerin çıkardığı gürültüyü duymak istemiyorum artık!..
İyi çocuklar yetiştirmenin ilk şartı; iyi anne- baba olmaktır.
Kendinizi çok güzel yetiştirin evladım.Ben sizi karanlık tünellerin ucundaki unut ışıkları gibi görüyorum.Ben sizi çevrenizdeki insanları alıp muhteşem bir hayata götüren güçlü lokomotifler olarak görüyorum.
Dünkü güneşle bugünkü çamaşırlar kurumuyor..
Kendini kurtarıcı sanan devlerin çıkardığı gürültüyü artık duymak istemiyorum.
Hiç boşuna uğraşma!
Yüreğine merhaba demediğin,
Kalbine girip içini sevgiyle ısıtmadığın bir insanın beynini eğitmezsin…
Ölüm bize güzellikleri öğretir; acıları değil…
Kitap satırları arasında gezen gözlerin,kötülük yapacağına inanmıyorum…
Bir gün yine otobüste okula doğru gidiyorum.
Durakta çok güzel bir kız var. Ben her şeyi unutmuş ağzım iki üç karış açık, dilim dışarıya çıkmış bir vaziyette kendisine bakıyorum. Birden imamın sözü geldi aklıma: “Bakma, gözlerin, cehennem ateşi…”
Dışarıdan sana bakan insanlar sana hayran ; sen kendi içinde kendini düşman.
Tabiat, sırlarını bakmasına bilene açıklarmış.
Bir öğrenci de “Keşke ben bir okey taşı olsaydım Öğretmenim! Benim babam okey taşını okşadığı kadar benim saçlarımı okşamadı
Dile getirilmeyen duygular hiçbir zaman kaybolmaz.
Ezber; beynimizin en büyük katilidir
Önemsenmek ne kadar güzel bir şeymiş..
Anladım ki; çocuklarımızın karnını doyurup, cebini harçlıkla doldururken yüreklerini, ruhlarını sevgiye aç bırakmak onların betini benzini soluk bırakıyordu
Şimdi evlerde çocuk sayısı az, bir veya iki. Eşya çok. Peki, çocukların değeri var mı bilmiyorum?..
Ne kadar zeki, ne kadar güçlü, ne kadar bilgili olursa olsun bir insan da olduğu yerde duruyorsa bir et yığınından başka bir şey değildir.
İletişimin en etkili noktası davranıştır ve kelimelerin önemi sınırlıdır, davranışa dökülmedikçe.
Dünyanın birçok yerinde çocuklar, savaştan, yoksulluktan, açlıktan, hastalıktan ölüyor. Yaşayanların da ölmüşlerden bir farkı kalmamış hayatta. Çünkü onların ruhları da çaresizlikten, sahipsizlikten, sevgisizlikten, egitimsizlikten ölmüş
Dile getirilmeyen duygular asla kaybolmaz, ta ki çok daha zararlı bir biçimde yeniden ortaya çıkana dek bekler dururlar içimizde
Aynı anda bir çok yöne gitmek için çırpınırken aslında hiç bir yöne gidemediğini anla artık
Anne babanın sevgisi bir dağın altındaki maden gibidir çıkarılmayı bekleyen.
İnsanlar değişime karşı değildir; değiştirilmeye karşıdır.
İyi çocuklar yetiştirmenin ilk şartı; iyi anne-baba olmaktır.
En büyük düşman;
Yanlisliklarımızı da alkışlayan dostlarımızdır.
Öldüğümüzde geriye bıraktıklarımızla anılacağız ve ne bıraktığımız ise kesinlikle kendi elimizdedir.
Eğitim sistemimiz, genç yaşta yaşama sevincini yitirip kötü yollara düşürülen öğrencilerimizin faili meçhul katili olabilir mi?
Hayatta doğru bir tane bile olsa hepimizin kendimize ait bambaşka doğruları vardır.
Neyi elde etmek istiyorsan o zaten sende varmış gibi davran.
Sevgi sendikaları nedense hiç kurulmuyor.
Yenisi olmiyan eskisine tutunur
Kitap satırları arasında gezen gözlerin kötülük yapacağına inanmıyorum.
Benim en büyük makamım; senin yüreğindir.
Sorumluluktan kaçmak isteyen insanlar, şikâyet bataklığının rahatlığına saplanırlar.
Başarısızlıklar; başarının müjdecisidir.
Kitap satırları arasında gezen gözlerin kötülük yapacağına inanmıyorum
Karanlığa sövmektense bir mum da sen yak!..
Ezber; beynimizin en büyük katilidir.
Olumsuzluklar olmadan olumluların kıymetini bilemeyiz.
Seni, istediğin gibi değil, başkalarının beklediği gibi yaşamak yorar.
Ya kendimizi yenileriz ya da hayata yeniliriz.
Rutin; insanın yaşama coşkusunu katleden sinsi bir katildir
En büyük düşman; yanlışlıklarımızı da alkışlayan dostlarımızdır.
Bize duygularımızı bastırmamız öğretilmişti evvela.
Uğruna hayatını harcadığın şeyin aslında boş olduğunu anlamaktan daha acı ne olabilir ki?
Sabah uyandığımızda üzerimizde hâlâ bir yük varsa Allah onu bizden almadığı için değil;biz onu bırakmadığımız içindir.
Türkiye’de insanlar otuz yaşında ölür,altmış yaşında gömülür.
Kitap satırları arasında gezen gözlerin kötülük yapacağına inanmıyorum.
Sorumluluktan kaçmak isteyen insanlar, şikayet bataklığının rahatlığına saplanırlar
Anlamıştım ki; dünkü güneşle bugünkü çamaşırlar kurutulmuyor.
Aydınlığa çıkmak için ışığa izin ver. Hatta o sana gelmeden sen ona git!
Dışımıza çıkarmamıza izin verilmeyen, ağzımıza bir kilit vurularak içimize hapsedilen sesler içimizde büyüyor ve başta minik bir fısıltı halindeyken sonradan bir çığlığa dönüşüyor, haberin var mı?
Genellikle, kendi duygularımızla karşımızdakini etiketleriz.
Ne kadar zeki, ne kadar güçlü, ne kadar bilgili olursa olsun bir insan da olduğu yerde duruyorsa bir et yığınından başka bir şey değildir. Hareket ettiğindeyse müthiş bir güç olur ve hiçbir engel tanımaz.
Bilmek; merakı bitiren düşmandır, bildiğini zannetmek ise en büyük..
Ben bir çeşmesin Baba; sevgi çeşmesi. Ne güzel akıyordun! Yüreğindeki sevgi; ağzından, gözlerinden, sözlerinden ve yaptıklarından fışkırıyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir