İçeriğe geç

İçimden Geldiği Gibi Kitap Alıntıları – İkbal Gürpınar

İkbal Gürpınar kitaplarından İçimden Geldiği Gibi kitap alıntıları sizlerle…

İçimden Geldiği Gibi Kitap Alıntıları

Şu olan biten var ya, boşver ona,
Taş yağsın isterse çok sürmez!
Dakka şaşma dakka, yaşamaya bak
Ne geçmişine üzül, ne gelecekten kork! (Hayyam)
Bak evladım, sakın ola geldiğin makamın sarhoşluğuna kapılma. Kıçı postu görünce; gözü dostu unutanlardan olma
Kimi bilmez, kimi bulamaz.
En karanlık an, şafak sökmeden hemen önceki andır.
Şu gök kubbe altında çözülemeyecek hiçbir sorun yok, yeter ki biz sorun yaratan değil, çözüm üreten insanlar olmayı başarabilelim.
Dal, rüzgarı affetse de bir kere kırılmıştır.
Sevgileri yarınlara bıraktınız,
Çekingen, tutuk, saygılı
Bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işleriniz yüzünden
Siz böyle olsun istemediniz
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi,
Kalbinizi dolduran duygular,
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz,
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek,
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği aklınıza, gelmezdi.
Gizli bahçenizde açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız,
Vermeye az buldunuz yahut vakit olmadı.
Kader öylesine farklı oyunlar oynuyor ki bize, aklımıza gelemeyen başımıza geliveriyor.
Tanrım, senden başka hiçbir şeyi olmayan ben, senden başka her şeyi olanların haline acırım.
Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.
Hayatın kendisi rekabettir bir bakıma ama haksız rekabet insanın icadıdır.
Son ağaç kesildiğinde, son ırmak kuruduğunda, son toprak çatladığında, ancak o zaman anlayacaksınız paranın yenmediğini.
İnsanın yaşadığı yeri cennete de cehenneme de çevirecek gücü var.
Mutluluğun sıralarından biri de kendimizden farklı olana hoşgörüyle bakabilme becerisi belki de.
Gözün gördüğüne beyin alışır.
Doğu Anadolu gerçekten görülmeye değer bir bölge. Meğer yurdumuzun tek cevherleri Akdeniz ile Ege değilmiş, daha keşfedecek ne çok saklı cennet varmış!
Kimse formülün ne olduğunu söyleyemez. X ve Y’nin şansları varsa bu problemleri Z dünyaya gelmeden çözerler. Yoksa bu üç bilinmeyenli denklemin içinde yıllarını heba etmeleri içten bile değildir Aşkın başı edebiyatsa, sonu da matematik.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yaşam, iyi-kötü sürprizlerle dolu. Her ne okursa olsun ayakta kalmayı başarabiliyorsak, o zaman insanız. Hayat aynen kalp atışlarımızın izdüşümü gibidir; zikzaklarla dolu. Düz bir çizgi ise sadece ölümün ifadesi. Her şey yerli yerinde olsun , hep mutlu ve zengin olalım, hiçbir problemimiz olmadın diyorsanız zaten siz yaşarken ölmüşsünüz demektir.
Dilekler aceleye gelmiyor, bakkala sipariş verir gibi de olmuyor. Çünkü dileklerini insanlar ancak kendileri gerçekleştirebilirler.
Bazı acılar, anılar kılıç yarası gibi, silinmesi imkansız
Ve en büyük pişmanlıklarımsa, yaptığım değil, yapamadıklarımdan.
O der ki Gam yok Allah var! Hiçbir şeyi dert etmeye değmez aslında bunu hepimiz söylüyoruz da iş uygulamaya ne denli başarılı oluruz orası tartışılır.
Hersey bir pamuk ipliğine bağlı. Hal böyleyken etrafımızda yaşanan olumsuzluklara birgün bizimde başımıza gelebileceği gerçeği aklindan. Çıkarmadan çok daha duyarlı bir gözle bakmamız lazım.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Yaşamaktan anladığım her doğan güne umutla bakmak tasa adına ne varsa geçmişte birakmak. Ama dert alarak aynı hataları tekrarlamadan her serden bir hayır ve severek her şeyi.
Yaptığın hataları affettirmek için elinden geleni yapsan da onların izleri hiçbir zaman tam olarak silinmez.
Öğrenecek ne kadar çok şey var ve ne kadar az zamanımız.
Hayatın kendisi bir rekabettir bir bakıma, ama haksız rekabet insanın icadıdır.
Acıları problemleri bastırarak farkında olmadan içimizde bir volkan yaratıyoruz. O volkanın büyük bir gürültüyle patlamamasi için küçük alıyor. Oysa başkaları o değişikleri dışarıdan fark ediyorlar.
Yaşam tesadüflerden oluşur, sanır bazıları. Oysa hiçbir şey tesadüf değildir dinimizce. Hangi yolu tercih edersek oradada yasayacaklarimiz bellidir.
Ne çok söyleriz değil mi Şimdi ki aklım olsa diye. Her acı çektikten sonra mı aklımız başımıza gelir? Neden zamanında işlemez şu beynimiz? Bazen basireti bağlanır insanın, nutku tutulur. Evet demek isterken hayır çıkar ağzınızdan tükürdüğümüzü yalayamazsınız. Bütün hayatınıza yön verecek yanlış kararlar alırsınız kimi zaman.
Bir insanı kendine verdiği zararı tüm dünyada ki insanlar bir araya gelse veremezmiş.
Çalışma coşkusunu yakıtı duygudur.
Öyle ya , her şey biz insanlar için değil mi ?
Benim için her zaman huzur , paradan önce gelmiştir.Huzurluysam yeni projeler üretebilir,etrafıma pozitif enerji yayabilirim .Ama kendimi kafesteki kuş gibi hissedersem hiçbir hayır beklemeyin benden.
Çocukluk ve gençlik dönemi ne kadar iyi geçerse , o denli mutlu bir gelecek bekliyordur insanı.
Yaşam,iyi kötü sürprizlerle dolu.Her ne olursa olsun ayakta kalmayı başarabiliyorsak,o zaman insanız.
Varlığımızı ispatlamak öylesine zor
Bizi bize kabullendirmek öyle uğraş istiyor ki
Gülüyoruz belki içten değil
Ağlıyoruz belki nedenini bilmeden
Geçmişte size yapılan kötülük ve haksızlıkları affedin unutmaya çalışın. Affetmediginiz takdirde ruhunuz hep acı çekecektir.
Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam
Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak
Göklerin ateşini kalbime boşaltarak
Benim içimden aktı sanki gurub-u akşam
Senin kirpiklerine bir damla oldu akşam
Gündüzden gürültüden ve kainattan ırak
Akşamı seyrederim bakışlarında bırak
Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam
Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak
İnanclara ve yaşanan coğrafyaya göre değişen doğrular vardır. Ama yalan, her yerde yalandır.
Bazı acılar anılar kılıç yarası gibidir; silinmesi imkansız.
Şu olan biten var ya, boşver ona,
Taş yağsın isterse çok sürmez!
Dakka şaşma dakka, yaşamaya bak
Ne geçmişine üzül, ne gelecekten kork!
Keşke hiç kaybeden olmasa, birbirimizin üzerine basarak yükselmeye calışmasak.
Geriye dönüp baktığımda değmeyecek ne kadar çok şeye üzülmüşüm sırf bilgisizliğimden.
Etraftaki kötü örnekler yerine güzellerini görmeyi başardığımda umutlu doluyor yüreğim
Dışarda deli dalgalar,
Gelir duvarları yalar,
Seni bu sesler oyalar,
Aldırma gönül aldırma.
Zaten, misafir olduğumuz şu dünyada paylaşmaktan daha güzel ne olabilir ki?
Allahu Teala şöyle buyuruyor: “Benim rızam için birbirini sevenlere, birbirini ziyaret edenlere, birbirine ikram edenlere muhabbetim vacip olmuştur.”
Öyle ya, her şey biz insanlar için değil mi?
Yalnız kalabilmek dilediğinde
Kavuşabilmek, özlediğinde
Şu gökkubbe altında çözülemeyecek hiçbir sorun yok, yeter ki biz sorun yaratan değil, çözüm üreten insanlar olmayı başarabilelim.
En büyük sermaye, en büyük zenginlik, insanın kendisi. Dopdolu, cesur, inançlı olduktan sonra, hiçbir güç sizi yıkamaz.
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı,
Bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı,
Bitmeyen işleriniz yüzünden
Siz böyle olsun istemezdiniz
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular,
Kalbinizde kaldı
Siz geniş zamanlar umuyordunuz,
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği aklımıza gelmezdi
Gizli bahçenizde açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız
Vermeye az buldunuz yahut vakit olmadı.
“İnsanlar kıyafetleriyle ağırlanırlar, fikirleriyle uğurlanırlar”
Yeter ki inancınızdan bir şey kaybetmeyin ve isteyin O’ndan. Hayırlısını, yalnızca hayırlısını isteyin. Bir şey tüm çabalarımıza rağmen gerçekleşmiyorsa da bilin ki bunda da bir hayır var.
Hep acı çektikten sonra mı aklımız başımıza gelir?
“Hayatta hiçbir şeyi ertelememek lazım”
Sevgiyle çözülemeyecek hiçbir problem yok!
Gün geçtikçe büyüdüğünü sanıyor insan. Her şeyi bildiğini, öğrendiğini Oysa Sezen Aksu’nun şarkısındaki gibiyiz hepimiz:
Küçüğüm, daha çok küçüğüm, bu yüzden hatalarım
Övünmem bu yüzden, bu yüzden bütün saçmalamam
Ne kadar az yol almışım ne kadar az
Yolun başındaymışım meğer
Öğrenecek ne kadar çok şey var ve ne kadar az zamanımız
Maddi hiçbir şeyin anlamı yok, onlar bugün varlar, birkaç saniye sonra yoklar. Neden o halde mal mülk için bunca kavgalar, kalp kırmalar?
Alın elinize kalemi kağıdı, yazın içinizden geçenleri
Anladım ki insanları bir araya getirip kenetleyen tek harç, sevgi.
Diyorlar kül olmaz ateş yanmadan,
Denizler durulmaz dalgalanmadan.
“Allahım, senden başka hiçbir şeyi olmayan ben, senden başka her şeyi olanların haline acırım.”
Allah bizimledir. “Allah bizimle beraber olduğuna göre bizim başka birilerini aramamıza gerek yok.
Ve hemşireler, elleri öpülesi insanlar, onların kıymetini bilelim!
Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.
|Yunus Emre
Sevgili okurlar, yalnızlık Allah’a mahsus, unutmayın!
Engellerimizi saklayarak, kilitli kapılar ardında tutarak, hatta yok sayarak yaşamak ne kadar aptalca ve bencilce.
Âşık Veysel ne güzel söylemiş: “Benim sadık yârim kara topraktır.” diye
Kim olursak olalım, mutlaka yapacak bir şeylerimiz var bu dünya için.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir