İçeriğe geç

İbn-i Ferec Kitap Alıntıları – Ahmed Emin

Ahmed Emin kitaplarından İbn-i Ferec kitap alıntıları sizlerle…

İbn-i Ferec Kitap Alıntıları

Onu hak eden, inanç ve dindir. Sadece inanç, insanın korkmaksızın riske ve tehlikeye atar. Bu dar fani dünyadan, geniş baki ahirete göç ettirir
İnsan, ancak sıkıntı fırınlarında ve musibet dalgalarında pişer ve olgunlaşır. Sıkıntı nefsi arıtır, ruhu parlatır, gerçek arkadaşları ayıklar ve ayırt eder. İnancı ve özgürlüğü için acılara ve elemlere dayanan kimse, hak üzere sabit kalır.
Ümitsizlik korkunun, korku da zilletin dostudur.
Ümit ve hayal sahibine, sadece bu hayat yetmez. Bilakis ümit ve hayalleri ona yeni alemler ve hayatlar verir.
Hak zaman aşımına uğramaz. Uzun süre unutulsa da dava yok olmaz.
Yola ümitsiz çıkan kesinlikle yok olur.
Ölçü yolun sonuna ulaşmak değildir. Bilakis elemlerine ve sıkıntılarına rağmen bu yolda yürümek, sebat göstermek ve kurban olmaktır.
İşler sana verildiğinde, senden insanları yönetmen istendiğinde ve onların hayatı boynuna asılı olduğunda o zan cesaret ve korkaklık bir olur. Lider, hayat nereye sürerse oraya giden insanların gibi değildir. Bilakis hayatın gem’ini tutan ve dilediği şekilde dilediği yere gitmesi için onu çeviren kimsedir. Bazen onu cesaretle sürer, bazen çöker, bazen de hikmet ve siyasetle
Hak üzere olmak, yardımın başlangıcıdır.
Hayatın sonuna yaklaşan kimse dünyaya önem vermez. Günleri sayılıdır. Bunun için ölümü hoş karşılar ve ondan korkmaz.
Mal, sahibinin helakına sebep olan büyük bir fitnedir.
Her şeyin bir vakti vardır. Bir şeyi zamanından önce öğrenmek faydasızdır.
Hüzün sana hâkim olduğu zaman hamasetini ve düşlerini öldürür, gayretine son vermek için seni kader bıçağının beklediği kederli boş bir beden olarak bırakır.
Şerefli ölüm, kapıları çalmaz veya sana yatağında gelmez. Senin ona koşman ve onun için çarpışman gerekir.
O halde mesele sadece komutan değildir, bilakis başarı gerçekleşinceye kadar güçlü ve ciddi bir uyum içinde seyreden silsiledir. Bu silsileden biri bozulduğunda netice başarısızlık olur.
Sadece bir şahsın hezimet ve bozgunlardan doğan kötü hali düzelteceği, ümmeti tökezleme ve sürçmeden kurtaracağı, zulümden sonra yeryüzünü adaletle dolduracağı inancı, tamamen doğru değildir. Ancak galibiyet ve yenilgilerde toplum ve halkların rollerine mütenasip olarak fertleri kutsallaştırma ve başarıları onlara nispet edip bu başarılarla vasf etme ya da toplumun yaptığı gibi sorumluluktan kaçma, hezimet ve yenilgileri bir şahsa niset edip onun hain olduğunu düşünme her zaman hoşumuza gider.
Sevdiklerini azalt ki hüzünlerin az olsun.
Hakikat, çoğu zaman acı olur. Ancak o, en nihayette hep beraber idrak etmemiz gereken hakikat olarak kalır.
Ne kadar çok bilsem o kadar bilgisizliğim artıyor.
İnsan bir şeyi öğrenmek için acele eder. Merak neredeyse öldürür. Nihayet bilgiye ulaşmak ve dünyasına dalmak üzereyken endişelerinden ve elemlerinden kurtulmak için geri dönmeyi temenni eder. Beşer nefsi, ne kadar da şaşkın ve değişkendir. Kabrinde olması hariç ne yorgunluktan onu sakinleştirir ne de göz kapakları kapanır. Her nerede olsa soruşturur, kendini endişe ve şüpheye atar.
Her insan için bir ölüm vakti vardır. İnsanın onu değiştirmeye gücü yoktur. Ancak mutlu kişi, dünyanın gürültü ve velvelesini bırakarak sakin bir şekilde ölendir.
Söylenilen her şeye inanma, dedi. Bunu, hayatındaki ilk kural yap.
İnsan bir şeyin kıymetini ancak mahrum olduğu zaman anlıyor.
Çoğu zaman kendime soruyorum: Geçmişin hadiselerine ve acılarına üzüleyim mi yoksa şimdiki ve gelecek zamanın bitmeyecek hüzünleri için boş bir yer mi bırakayım?
Kahır nedir bilir misin?
Kişinin intikamını önünde görmesi; fakat onu almaktan aciz olmasıdır. Zamanın gaddarlığından ve elemlerinden kurtulsak da kahır ve acizliğin baskısı altında öleceğiz.
Evladım, ümitsizlik katil gibidir. Sana hâkim olmasına izin verme. Bütün gücünle düşmanla savaşman için nefsinle ve ümitsizliğinle mücadele etmen gerekir. Ümitsizlik korkunun, korku da zilletin dostudur. Evladım, bunlardan sakın! Çünkü bunlardan biri sana sahip olursa çok geçmeden düşlediğin tüm güzel şeyleri kaybedersin.
Bir şeyin sonu yeni bir şeyin başlangıcı anlamına gelir. Her ahdin sonunu yeni bir ahit takip eder. Bunun için geçmişi geride bırakmalı şimdiki andan başlamalısın. Sadece tekrarlanmaması için geçmişte yapılan hataları ve tökezlemeleri de öğrenmelisin. Yiğit kişi; aczini, geriye getiremediği geçmiş zamanda bırakandır. Geçmişini değiştirmeye muktedir değilsen şimdiki ve gelecek zaman, çaban ve gayretin için bir servettir. Ümitsizliğe kapılmayın! Ümitsizlik, düşmanınızın göğsünüze doğrultulmuş silahıdır. Ona yenik düşerseniz, ruhu ve bedeni soyulmuş köle gibi size sahip olur
İnsan, ancak sıkıntı fırınlarında ve musibet dalgalarında pişer ve olgunlaşır. Sıkıntı nefsi arıtır, ruhu parlatır, gerçek arkadaşları ayıklar ve ayırt eder.
Tarih, sadece anlatılan hikayeler değildir. Bilâkis geçmiş, şimdiki ve geleceknzaman arasındaki rabıtalar ve bağlardır. Geçmişi ve geleceği olmayan kimse, kimliğini ve aidiyatını kaybeder. Zaman akışının onu süpürüp götürmesi çabuktur!
Tarih; içine dalman için seni çeken, gizli sırlarını ortaya çıkarman için harekete geçiren; gizemli olup gözlenen kapalı bir kapının ta kendisidir. Ancak içinde gezinmeden ve iyice incelemeden önce, çokça düşünmen gerekir.
Hangi ilim dalında olursa olsun, Arapça kitaplar yakılması için otuz gün zarfında Gırnata’daki Krallık Konseyi Başkanı ”na teslim edilecek.

Müslümanlar devrinde imal edilen elbiseler artık imal edilmeyecek. Hristiyanların elbiselerine uygun olanlar yapılacak.

Arapça isim ve lakaplar kullanılmayacak. Arapça isim ve lakap taşıyanlar bunları hemen terkedecek.

Fransız devriminin şu parolası her şeyi özetliyor: Son derebeyini, son papazın bağırsaklarıyla asın!
Zulüm bir gün kesinlikle sona erecek, yeryüzünde adalet hüküm sürecek ve bayrağı sallanıp yükselecek
Beni mahzun eden sadece sevdiklerimizin göç etmesi değildir. Müslümanların bizi terketmesi, hayat boyu peşlerini bırakmayacak kara bir lekedir. Katolikleri savunmak için Avrupa’nın savaş ve milliyetçilik naralarıyla bağıştığı vakitte, bize yardım için Müslümanlardan bir tavır bulamazsın. Sadece tatlı sözler ve cimri yardımlar Moriskoların ellerinde silah olmaksızın mücadele içinde ölmeleri, tarihin zikredeceği bir utançtır.
Gotların asılları burası mıdır? Onlar Avrupa’dan Germen kabilelerdir. Tıpkı başkalarının gelmesi gibi. Tek bir kimlikleri olmayan çeşitli halklardır. İspanya’da dilleri dahi farklı olan çeşitli halklar vardır. Kuzeyde Basklar, kuzeybatıda Galicyalılar, doğuda Katalanlar, ortada Kastilyanlar, güneyde Endülüslüler. Ancak tüm bu sınıfları bir araya getiren sadece İslam’dır. Endülüs hilafeti, bu halkların tüm fertlerini bayrağı altına aldı. Onlar da fetihten sonra gruplar halinde İslam’a girdi. Tüm ırklar tek isim altında eritildi: İslam.
Hangi barbar ve bedevileriz biz? Bizim medeniyetimiz ve dinimizin hakimiyetinden önce bu şehirlerin nasıl olduğunu biliyor musun? Güçlünün zayıfı yediği zülüm yerleriydi. Derebeylik, Gotların efendilerindeydi. Halkın hepsi onların ayakları altında köleydi. İslam geldi, insanlarn dünyanın karanlıklarından kurtardı ve onlara benzeri bulunmayan bir medeniyet hediye etti. Bize hangi bedeviliği ve cehaleti nispet ediyorsun? Sizin şu sözde medeniyetiniz ancak bizim medeniyetimizin omuzlarına dayanır. Bizler ilerleme ve gelişme ile müreffeh bir hayat sürerken sizler cehalet ve pislik bataklıklarında yüzüyordunuz. Bizler bu şehirleri kurduk ve inşa ettik. Onlara Arap, Berberi ve Germen(Alman) teri karıştı. Nihayet Endülüs denilen tek varlığa dönüştü. Sizin krallarınıza birlik ve kuvvetin manasını öğreten bizleriz. Sen șu an aynı dindeki kralın mezhebine muhalefet ettiğin için zülüm ve işkence görüyorsun. Müslümanların yönetimi boyunca Hristiyan birinin dininden aynılıp İslam’a girmesine zorlandığı tek bir hadise hatırlayabiliyor musun?
Size ne oluyor ki sadece ihtilafa düştüğünüz zaman sesleriniz yükseliyor? Bir kimse sizden savaşmayı ve kurban olmayı istediğinde ise akıl ve görüşünüz net oluyor? Zengin olan ticaretini ve malını bahane gösteriyor, fakir olan işini ve ihtiyacını Şimdi savaşmazsanız ne zaman savaşacaksınız? Allah için söyleyin bana.. Hürmetleriniz çiğnendi, mallarınız gasp edildi, mescitleriniz kiliselere dönüştürüldü, dininiz yerilmeye ve peygamberinize sövülmeye başlandı. Şimdi harekete geçmezseniz ne zaman harekete geçeceksiniz? Ayaklanma sadece zenginler veya fakirlerle alakalı da değildir. Ancak kendisi için atan kalp, yüksek himmet ve ölümü kabul edip ondan çekinmeyen ruhla alakalıdır.
Yüce Allah başkasının aleyhine birinin tarafını tutmaz. Dinimiz ve dilimiz bir olmasına rağmen ne zamanki bölünmelere ve gruplara ayrılmaya başladık, ırkları ve dilleri farklı olmasına rağmen Hristiyan krallıklar bize karşı birleşmeye başladılar. Bizler küçük prensliklere dönüştükten sonra onlar tek devlete dönüştü. Kalplerimiz parçalandıkça onlar tek bir adamın kalbi gibi oldular. Müslüman ülkeler, bizi terk ettikleri zaman Avrupa onlara destek sundu.
Sadece bizim tarihimiz ve Endülüs değil. Gelecekle ilgili haber vermeler tüm halkların vicdanında yayılır; hayatın seyrini ve de geleceği olumlu/olumsuz etkiler. Her millet, kendisini zulüm veya kölelikten azad edecek ya da şeref basamaklarıyla yükseklere çıkaracak bir kurtarıcı bekler. Hatta dinlerde onların müntesipleri açısından bakıldığında, gelecekle ilgili haber verme büyük bir bölüm teşkil eder. Mehdi ve beklenen Mesih ya da Yahudilerin kralı gibi. İşte gelecekle ilgili bu haberler kurtarıcıları gelene kadar o milletleri zorluklara ve sıkıntılara karşı koymaya götürür.
Bu toprak sadece vatan toprağı olmasından dolayı mukaddes değildir. Aynı şekilde onda ecdadımın terinin, etinin ve kanının karıştığı, onun için en değerlilerini verdikleri mirasları vardır.
Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammed’en Resulullah (Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şahadet ederim ki Muhammed O’nun Resulüdür). O, Müslümanların uğruna yaşadığı ve öldüğü tek kelimedir.
Güçsüz olduğumuz müddetçe kimse bize haklarımızı vermeyecek, dedi. Haklarımızı zorla ve kanla gasp ettiler. Bunun için bizden zorla aldıkları haklarımızı zorla almalıyız. Güçsüzlere ve yaralılara burada yer yok. Haklarımızı ya zorla alırız ya da bizi bekleyen bu utançla üstümüzü örtecek bir kabir arayacağız.
Evladım, ümitsizlik katil gibidir. Sana hakim olmasına izin verme. Bütün gücünle düşmanla savaşman için nefsinle ve ümitsizliğinle mücedele etmen gerekir. Ümitsizlik korkunun, korku da zilletin dostudur. Evladım, bunlardan sakın! Çünkü bunlardan biri sana sahip olursa çok geçmeden düşlediğin tüm güzel şeyleri kaybedersin. Hatta kılıcını kaldırıp vatanını özgürleştirmeyi arzulayacağın o güne erişmeden önce, seni korku ve ümitsizlik öldürecek.
Tarihi miras olarak bırakmak dedi. Her aileden bir şahsın kendi ailesinin tarihini miras bırakması gerekir ki, tarihleri kaybolmasın, sona ermesin. Tarih, sadece anlatılan hikayeler değildir. Bilakis geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman arasındaki rabıtalar ve bağlardır. Geçmişi ve geleceği olmayan kimse, kimliğini ve aidiyetini kaybeder. Zaman akışının onu süpürüp götürmesi çabuktur! Ailemde bu tarihi babamdan miras aldım, o da dedemden miras aldı. Benden sonra onu oğluma ve torunlarma miras bırakacağım. Hakeza böyle devam edip gidecek Ancak Morisko tarihi, tehlikeli ve endişe verici bir olguyla karşı karşıyadır.
Ya zafer ya da şerefli bir ölüm..
Ya onurlu bir yaşam ya da şerefli bir ölüm
Bugünden sonra ne zillet var ne alçalma
insanın zahirine göre hüküm vermek haksız ve aptalcadır.
önce bizi diriyken öldürmek için sevdiklerinizden başlıyor .
Ruh Rabbimin mülküdür. O’nun korumasındadır.
Bırakın artık şu içinde yaşadığınız öldürücü ümitsizliği
Kalplerimiz parçalandıkça, onlar tek bir adamın kalbi gibi oldular.
Sevdiklerini azalt ki, hüzünlerin az olsun.
Senin kalp atışların, vuruşların yüksek, güçlü ve sancılıdır..
Benim yanımda ölüm; korkuyla gizlilikle yaşamaktan daha koladır
Sadece inanç, insanı korkmaksızın riske ve tehlikeye atar.
Soyluların bize olan sevgisi ustalığımıza, sanatımıza ve bize ihtiyaç duymalarına dayanıyor.
Helâk,ruhun boşa ve düşük fiyata gitmesidir.
ümitsizlik korkunun, korku da zilletin dostudur.
Sıkıntı nefsi arıtır, ruhu parlatır, gerçek arkadaşları ayıklar ve ayırt eder.
Geçmişi ve geleceği olmayan kimse, kimliğini ve aidiyetini kaybeder.
Acele etme!..
Bu, bu başlangıç değildir
Tarih değişmiyor
Dünün olaylarını
bugün yaşıyoruz
Ve onları yarın da yaşayacağız
ondan birşey öğrenmeyene yazıklar olsun
Yazıklar olsun ona
Kahır nedir bilir misin ?
– Kişinin intikamını önünde görmesi, fakat onu almaktan aciz olmasıdır. Zamanın hastalığından ve elemlerinden kurtulsak da kahır ve acizliğin baskısı altında öleceğiz..
Evladım, ümitsizlik katil gibidir. Sana hakim olmasına izin verme. Bütün gücünle düşmanla savaşman için nefsimle ve umitsizliginle mücedele etmen gerekir. Ümitsizlik korkunun, korku da zillerin dostudur. Evladım, bunlardan sakın! Çünkü bunlardan biri sana sahip olursa çok geçmeden düşlediğin tüm güzel şeyleri kaybedersin. Hatta kılıcını kaldırıp vatanını özgürleştirmeyi arzulayacağın o güne erişmeden önce, seni korku ve ümitsizlik öldürecek.
Ümitsizliğe kapılmayın! Ümitsizlik, düşmanınızın göğsünüze doğrultulmuş silahıdır. Ona yenik düşerseniz, ruhu ve bedeni soyulmuş köle gibi size sahip olur..
Âciz kişi, hayattan küsüp kabrine uzanandır. Ancak göğsünüzde atan kâlp ve içinizde gezen ruh olduğu sürece çareyi kaçırmayacaksınız.
sevmekten uzak dur evladim!Sana onlarin ayrılığı yazılmış. onların kabr-i başında yalnız olacaksın. Sevdiklerini azalt ki hüzünlerin az olsun
Fedakar yiğitlerin kahramanlıklarını ele geçirmek için yaşayan, hainleri göreceksin. Vatanını satanların güvende yaşamış olduğunu göreceksin. Karşı çıkanların ise bit mızrak darbesiyle, bir kılıç vuruşuyla, dahası hain bir kurşunla öldüğünü Ancak kesin olarak birincisine lanet edecek, ikincisini öveceksin.
Ümit ve hayal sahibine, sadece bu hayat yetmez. Bilakis ümit ve hayalleri ona yeni
alemler ve hayatlar verir.
Bırakın artık şu içinde yaşadığınız öldürücü ümitsizliği
لا غالب الاالله

Allah’tan başka galip yoktur!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir