İçeriğe geç

Hz. Mevlana’nın Mesnevisi’nden Öğütler Kitap Alıntıları – Mevlana Celaleddin-i Rumi

Mevlana Celaleddin-i Rumi kitaplarından Hz. Mevlana’nın Mesnevisi’nden Öğütler kitap alıntıları sizlerle…

Hz. Mevlana’nın Mesnevisi’nden Öğütler Kitap Alıntıları

Akılsız dost, düşmandır
Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır
Bir insan bilmiyorsa ne istediğini
Hem seni ziyan eder hem kendini
Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi
Emin olmadığın sevgiye teslim etme kendini..
Kuşa kafesinden çıkıp uçmak nasıl hoş gelirse, bana da ölmek ve bu yurttan göçmek öyle hoş ve tatlı gelir
Her an dünya yenilenir. Fakat biz, dünyayı öylece durur gördüğümüzden bu yenilenmeden haberdar değiliz. Ömür ırmak misali yeniden yeniye akıp gider.

Nefsini alçak gören kişi, ne mutludur. Dağ gibi kendini üstün gören kişinin de vay haline. Şunu iyi bil ki, bu kibir, ululanma, kendini üstün görme hali, öldürücü bir zehirdir. Ahmaklar bu zehirli şarabı içerek sarhoş olurlar.

Yol düzgün, ama altında tuzaklar var. Yazının tarzı hoş, ama içinde mana kıt. Sözler, yazılar, tuzaklara benzer.

Ayağa batan diken böyle güç bulunursa, gönle batan diken nasıl bulunur?

Kaybolmayan bir ses ara, batmayan bir güneşin nuruna yaklaş!

Bütün ırmaklara su veren deniz bile her çöpü başının üstünde taşır. Deniz, bu kereminden dolayı eksilmez, ihsanı yüzünden aşağılanmaz.

Ayrılık gayrılık, birbirini sevmeyen iki kişinin arasındadır.
Aşk yüzlerce naza katlanmakla elde edilebilir.
Aşk, vefalı olduğu için vefalı olan kimseyi satın alır.
O vefasız kimseye bakmaz.
Ey bizim sevdâsı güzel aşkımız; şâd ol!..
Kendinden olmayan söze benimdir, deme!
Ne söz sana yakışır ne de sen ona.
Güzeli güzel yapan edeptir,
Edep ise güzeli sevmeye sebeptir.
Bu dünya küptür,gönülse ırmak gibi; bu dünyada odadır,gönülse şaşılacak şehir.
Mesnevi(4.cilt-810)
Canımız Hak ile uyanık olmazsa, uyanıklığımız gafletimizdir.
Mesnevî
Kim ki aşka meyli yoktur vâh ona

Kuş misali kanat vermez Allah ona..!

Mesnevi

Ey bizim sevdâsı güzel aşkımız; şâd ol!..

#Mesnevî ‘den

– Sen, köşkten çıkmış kuyuya girmişsin. Bu geniş alemlerin ne günahı var?
Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır. Aptallık ve bilgisizlik yırtığı, yama kabul etmez. Ey öğüt verenler, ona hikmet tohumunu saçmadan önce, onu yamasız, yırtıksız duruma getir.
Olmayacak şeye, kim söylerse söylesin, inanma.
Görünen ten gidiversin, Ben var oldukça bedenim eksik olmaz zaten; çünkü ben o beden değilim ki!
Akıllı o kişidir ki, dostlarının başına gelenlerden ders alır. Eğer ululanmayı bırakmaz, ders almazsa, onun azgınlığından başkaları ders alır.
Ne mutlu o kişiye ki, kendi ayıbını görür; kim birinin ayıbını görürse, o ayıbı kendisinde bulur. Sende o ayıp yoksa da, yine emin olma; çünkü o ayıbı bir gün sen de yapabilirsin; o ayıp seni de bulur.
Duygu gözü, ancak avuca, köpüğe benzer; avuç bütün fili birden elleyemez ki! Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başkadır.
Köpüğü bırak da, denizi görmeye bak sen. Köpükler, gece gündüz denizden meydana gelir, onları deniz harekete getirir. Ama ne şaşılacak şeydir ki, sen köpüğü görüyorsun da denizi görmüyorsun.
Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır. Aptallık ve bilgisizlik yırtığı, yama kabul etmez. Ey öğüt verenler, ona hikmet tohumunu saçmadan önce, onu yamasız, yırtıksız duruma getir
Yüz dil bilsen seni anlamayanların yanında dilsizsindir.
Hayat, zıtların birbirleri ile uzlaşmasıdır. Aralarında savaş meydana gelmesi de ölümdür.
Öküzün rengi dışından belli, insanın Boyası ise içinde gizlidir.
Bil ki görüntü yok olur, ancak gerçek sonsuza kadar yaşar
Ahmağa verilecek en güzel cevap susmaktır.
Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır
Gönül doğru sözden huzur ve dinginlik bulur
Güzeli güzel yapan edeptir,
Edep ise güzeli sevmeye sebeptir.
Aşk, renge ve kokuya bağlı (zahiri) olursa o, aşk değildir, kişiye bir utançtır
Biri gelir seni sen eder,
Biri gelir seni senden eder.
Ekmediğini biçmeyi ummak, ham ümittir; ham birşey yeme ay oğul. Ham yemek, insana hastalık verir.
Çalınan her kapı hemen açılsaydı; ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı.
“Yetkin adamın halinden ham adam anlamaz;
Öyle ise söz kısa olmalı, vesselam…”
Ümitsizlikten sonra nice ümitler var Karanlığın ardında nice güneşler var!
Güzeli güzel yapan edeptir,
Edep ise güzeli sevmeye sebeptir.
Aptalın sevgisi, şüphesiz ayının sevgisidir. Kini sevgidir, sevgisi kin. Ant içse bile inanma.
Geçmiş gitmiş şeyler için üzülme; bir şey senden gittikten sonra, onun özlemini çekme
Ey insanoğlu! Sen bu dünya kuyusunun dibine hırsla, açgözlülükle atlamış ve tutsak olmuş mahpus bir aslansın.

Nefsini yen de, tavşan gibi özgür dolaş. Senin tavşan benliğin kırda yiyip içmekte, zevk ve sefa etmekte, sen ise şu dedikodu ve kavga kuyusunun dibindesin

Ne mutlu o kişiye ki, kendi ayıbını görür; kim birinin ayıbını görürse, o ayıbı kendisinde bulur. Sende o ayıp yoksa da, yine emin olma; çünkü o ayıbı bir gün sen de yapabilirsin; o ayıp seni de bulur
Dost, acı söyleyen değil, acıyı tatlı söyleyebilendir.
‘İyiyi ara, güzeli ara, doğruyu ara; ama kusur arama.’
Ey insanoğlu! Sen bu dünya kuyusunun dibine hırsla, açgözlülükle atlamış ve tutsak olmuş mahpus bir aslansın.
Çalınan her kapı hemen açılsaydı; ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı.
Dua ederken kırık bir gönülle Allah’a el aç Allah’ın lütuf ve ihsanı, kırık gönüle doğru uçar gelir.
Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusuru örtmeyi marifet edin! işte o zaman kusursuz olursun.
Ferahlık olduğu gibi sıkıntı ve keder de her zaman vardır. Doğru olan ise bu gerçeği kabul etmektir. Neticede şunu hiç bir zaman unutma ki; dünya hayatında bazen kolaylık, bazen zorluk vardır.
Dibini görmediğin suya atlamadığın gibi, sonunu bilmediğin sevgiye teslim etme kendini
Bu dünyada neyi çok istersen , o senin imtihanındır
Sadece dış güzelliğe dayanan mecazi aşklar, gerçek aşk değildir. Hevesten ibarettir
Fakir olmak ayıp değil, insanın gönlü zengin olmalı
öğüt vermemden, üstüne düşmemden, gönlündeki hayaller arttı; büsbütün kuruntu ediyor. Demek ki öğüt yolu kapandı,
Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır.
Olmayacak şeye, kim söylerse söylesin, inanma.”
Geçmiş gitmiş şeyler için üzülme; bir şey senden gittikten sonra, onun özlemini çekme.
Akıllı o kişidir ki, dostlarının başına gelenlerden ders alır. Eğer ululanmayı bırakmaz, ders almazsa, onun azgınlığından başkaları ders alır.
Ne mutlu o kişiye ki, kendi ayıbını görür; kim birinin ayıbını görürse, o ayıbı kendisinde bulur. Sende o ayıp yoksa da, yine emin olma; çünkü o ayıbı bir gün sen de yapabilirsin; o ayıp seni de bulur
Sen, hep yarın diyerek bu işi erteliyorsun, ama şunu bil ki her geçen gün o dikenler büyüyüp güçleniyor; dikenleri sökecek olan sense, gücünü kaybediyorsun. Dikenler gün geçtikçe çoğalıp gençleşiyor, sense yaşlanıyorsun.
“Bütün dünyayı ağzına kadar ilimle,
güzellikle dolu bir testi bil.
Ümitsizlik diyarına gitme,
ümitler var.
Karanlığa varma,
güneşler var.
Gönül, seni gönül ehlinin diyarına;
ten, seni su ve çamur hapsine çeker.
Agâh ol, mana âleminden gönül gıdanı al.
O âlemle gönlünü gıdalandır.
Yürü, ikbali bir ikbal sahibinden öğren!”
Hırs insanı kör, ahmak ve cahil biri hâline getirir ve salaklar için ölümü kolaylaştırır.
Yanlış anlayıpta ayağın kaymasın sakın, sapkınlığa düşersin. Çünkü nice kişiler Kur’an-ı yanlış anladı ve anladıkları şekilde yorumladı. Bazıları ise ipe sarıldı ama kuyunun dibine battı.
~Cahil insanın yanında kitap gibi sessiz ol. ~
Gönlünden onun gönlüne bir yol açılmıştı.
Gönül söylenecek binbir sözle dolu, dil söylemekten aciz.
Sevgilim; ben senin yüzüne baktıkça içimde güller açardı.
Vedalar gözleri ile sevenler içindir çünkü gönülden sevenler hiç ayrılmazlar..
Üzülme cancağazım; her bir yara’dan, haberdardır yaradan.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir