Ömer Sabuncu kitaplarından Hz. Hatice Bint Huveylid kitap alıntıları sizlerle…
Hz. Hatice Bint Huveylid Kitap Alıntıları
“Ben onun (Hz. Hatice) sevdiklerini de seviyorum” ~ Hz. Peygamber (sas)
Cebrâil, Hz. Peygamber’i (sas) Mekke yakınlarındaki bir vadiye götürmüş, yeri kazınca fışkıran su ile önce kendisi, sonra Hz. Peygamber (sas) abdest almış, ardından Hz. Peygamber’e namaz kıldırmıştır. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sas) sevinçli bir şekilde EVE GELMİŞ, HZ. HATİCE’NİN ELİNDEN TUTARAK ORAYA GÖTÜRMÜŞ VE AYNI ŞEKİLDE NAMAZ KILMIŞLARDIR. İlk kılınan namazın Cibril’in imametiyle kılınmış sabah namazı olduğu, Hz, Peygamber’e (sas) cemaat olan, İLK UYAN KİŞİNİN DE HZ. HATİCE olduğu rivayet edilmektedir.
“Hz. Muhammed (SAS) ile Hz.Hatice arasında gerçekleşen sevgi ve muhabbetin aynısını nasip etsin.”
O ise “Ahad, Ahad! (Allah bir!)” diyordu.
“Kur’an’ın kadına verdiği en önemli hakların başında, ona tam bir kişilik kazandırması gelir.”
“Zamanındaki kadınların hayırlısı İmrân kızı Meryem’dir. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir.”
[Hz. Muhammed (sas)]
Ben Hatice’nin sevgisi ile rızıklandırıldım.
{Müslim,Fedail}
Zamanındaki kadınların hayırlısı İmrân kızı Meryem’dir.Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir. {Hz.Muhammed (s.a.s)}
Hanımlar aleminin en hayırlıları şunlardır: İmran’ın kızı Meryem, Müzâhim’im kızı Âsiye, Hüveylid’in kızı Hatice, Muhammed’in kızı Fâtıma.
(Tirmizi,Menakıb,130)
Hz Hatice Hz Peygamberin diğer hanımları arasında onu peygamber olarak değil de sadece bir insan ve bir koca olarak gören tek hanımdır.
Hz. Hasan Hz. Peygamber’den (sas): Dünya ve ahirette değerli dört kadın vardır; Meryem bint İmrân, Firavun’un karısı Asiye, Hatice bint Huveylid ve Fâtıma bint Muhammed.
Zamanındaki dünya kadınlarının hayırlısı İmrân kızı Meryem, bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir.
Hz. Âişe şöyle anlatır: Hz. Peygamber bir koyun kestiğinde Hatice’nin arkadaşlarına gönderilmesini emir buyururdu. Bir gün bu durumu kendisine söylediğimde Ben onun sevdiklerini de seviyorum cevabını verdi.
Hz. Muhammed (sas) ile Hz. Hatice arasında gerçekleşen sevgi ve muhabbetin aynısını nasip etsin.
Kur’an’ın kadına verdiği en önemli hakların başında, ona tam bir kişilik kazandırması gelir.
İslamın ilk şehidi, aynı zamanda Müslüman olan ilk yedi kişiden biri olan Ammâr b. Yâsir’in annesi Sümeyye’dir.
Kişinin gerçek ahlâkı ve kişiliği yolculuk sırasında ortaya çıkar. Yolculukta kişiyi uyurken,konuşurken,alışveriş yaparken,kısaca tüm davranışlarında gerçek karakteriyle görmek mümkün olur.
Ebu Hureyre’den (r.a) nakledilen bir rivayete göre Cebrail (a.s) Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem e gelip, Ya Rasulullah, bu Hatice’dir. Sana içinde yiyecek veya içecek bulunan bir kap getirdi. Ona Rabbinden ve benden selam söyle ve onu cennette, oymalı inciden yapılmış içinde gürültü ve yorulmak bulunmayan, rahat bir evle müjdele. demiştir.
Hamidullah, bugün bile, en azından Hindistan ve Türkiye’deki Müslümanlar arasında nikah kıyılırken, imamın, diğer dualara ek olarak, Hz Muhammed (sas) ile Hz. Hatice arasında gerçekleşen sevgi ve muhabbetin aynısını nasip etsin? şeklinde bir duayı da okuduğunu ifade ederek bu evliliğin dünyanın en mutlu evliliklerinden biri olduğunu ifade etmektedir.
Hz. Peygamber (sas) devri kadınları, Kur’an’ın ve Hz. Peygamber’in onlara olumlu yaklaşımı sayesinde kadın hakları konusunda bilinçlenmişlerdir. Hem toplum hayatında hem de aile içinde kadınların haklarının ellerinden alınmasına göz yumulmamış ve kadın erkeğe, erkek de kadına ezdirilmemiştir.
Kur’an’ın kadına verdiği en önemli hakların başında, ona tam bir kişilik kazandırması gelmektedir.
Kur’an’ın kadına verdiği en önemli hakların başında, ona tam bir kişilik kazandırması gelir. Kadına,bir insan olarak yapacağı iyi ve kötü işlerin sorumluluğunun kendine ait olacağı ilkesi getirilmiş ve ona bağımsızlık kazandırılmıştır.
Hz. Peygamber’e (sas) gelen ilk vahiyden sonra bir fasıla oldu, vahiy bir süre gelmedi. Bir süre sonra Cebrâil, Hz. Peygamber’i (sas) Mekke yakınlarındaki bir vadiye götürmüş, yeri kazınca fışkıran su ile önce kendisi, sonra Hz. Peygamber (sas) abdest almış, ardından Hz. Peygamber’e namaz kıldırmıştır.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (sas) sevinçli bir şekilde eve gelmiş, Hz. Hatice’nin elinden tutarak oraya götürmüş ve aynı şekilde onunla birlikte abdest alıp iki rekât namaz kılmışlardır. İlk kılınan namazın Cibril’in imametiyle kılınmış sabah namazı olduğu, Hz. Peygamber’e (sas) cemaat olan, ilk uyan kişinin de Hz. Hatice olduğu rivayet edilmektedir.
Hz. Peygamber (sas) ve Hz. Hatice namazlarını gizlice kılıyorlardı.Namaz ilk önce iki rekât olarak farz kılındı, sonra dörde tamamlandı. İslâmiyet’te bugün bilinen şekliyle beş vakit namaz hicretten bir buçuk yıl kadar önce milâdi 620 yılında Mi’rac’ta farz kılınmıştır.
Hz. Âişe, Hz. Peygamber’den (ص) rivayet etmektedir: “ Bana onun sevgisi bahşedildi.”
İlk Abdest ve İlk Namaz
Hz. Peygamber’e (sas) gelen ilk vahiyden sonra bir fasıla oldu, vahiy bir süre gelmedi. Bir süre sonra Cebrâil, Hz. Peygamber’i (sas) Mekke yakınlarındaki bir vadiye götürmüş, yeri kazınca fışkıran su ile önce kendisi, sonra Hz. Peygamber (sas) abdest almış, ardından Hz. Peygamber’e namaz kıldırmıştır.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (sas) sevinçli bir şekilde eve gelmiş, Hz. Hatice’nin elinden tutarak oraya götürmüş ve aynı şekilde onunla birlikte abdest alıp iki rekât namaz kılmışlardır. İlk kılınan namazın Cibril’in imametiyle kılınmış sabah namazı olduğu, Hz. Peygamber’e (sas) cemaat olan, ilk uyan kişinin de Hz. Hatice olduğu rivayet edilmektedir.
Hz. Peygamber (sas) ve Hz. Hatice namazlarını gizlice kılıyorlardı.Namaz ilk önce iki rekât olarak farz kılındı, sonra dörde tamamlandı. İslâmiyet’te bugün bilinen şekliyle beş vakit namaz hicretten bir buçuk yıl kadar önce milâdi 620 yılında Mi’rac’ta farz kılınmıştır.
Hz.Hatice Bint. Huveylid, Ömer Sabuncu, sayfa 104
Hz. Hatice’nin Hz. Peygamber’in (sas) hayatındaki en önemli rollerinden biri, peygamberlik geldiği zaman kendisine herkesten önce iman etmesi ve onu bütün varlığı ile desteklemesidir.
O, Hz.Peygamber’in (sas) ağır emaneti almaya hazırlanacağı ortamı hazırlamak üzere verilmiş büyük bir yardımcıydı. Hz. Hatice, Hz. Peygamber’in (sas) öteden beri sevdiği uzlet hayatına çekilmesine imkân hazırladı.
Hz. Peygamber’e (sas) hiçbir ihtiyacını arz etmiyor, aksine onun ihtiyaçlarını karşılamak için varını yoğunu seferber ediyordu. Ayrıca ondaki ruhî gelişmeleri benimsiyor, ona destek oluyordu.
Peygamberlik gelmeden önce Hz. Muhammed’in (sas) şehirden uzakta, özellikle Hira’da tefekkür yoluyla ibadet ettiği günlerde Hz. Hatice onunla hep meşgul oluyor, Hira mağarasına gittiğinde onu uzaktan gözetiyor, eve dönmesi geciktiği zaman hizmetkârları vasıtasıyla ona ulaşıyordu. Hz. Hatice’nin bazen Hira’ya Hz. Peygamber (sas) ile gittiği de oluyordu.
Hz.Hatice Bint.Huveylid, Ömer Sabuncu, sayfa 95
Cebrail Resulullah’a geldi ve Hatice’ye Rabbinden selam söyle. dedi. Resulullah: Ey Hatice, Cibril sana Rabbinden selam söylüyor. dedi. Bunun üzerine Hz. Hatice: Allah selamdır ve selam ondandır. Cibril’e de selam olsun.
Hz. Ali, Resulullah’tan (sas) rivayet etmektedir: Zamanındaki dünya kadınlarının hayırlısı İmran kızı Meryem, bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir.
Hz. Hatice’nin yokluğu Hz Peygamber’e (sas) çok dokunmuştu. Ona göre sanki Hz. Hatice ölmemiş yan odada yaşıyor gibiydi. Bir gün yanına gelen bir sahabi, Ya Resulallah! Görüyorum ki, Hatice’nin yokluğundan dolayı iki büklüm gibisin deyince Hz. Peygamber (sas), Evet, o çocuklarımın annesi, evimin de hanımefendisiydi demiştir.
İbn Abbas, “ Resûlullah yere dört çizgi çizdi.
“Bunun ne olduğunu biliyor musunuz ?” diye sordu. Oradakiler, “ Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” dediler. Bunun üzerine Resûlullah: “Cennet hanımlarının en hayırlısı dört kişidir: Bunlar, Hatice bint Huveylid, Fâtıma bint Muhammed, Asiye bint Mezâhim ve Meryem bint İmrân’dır.” buyurdu.
Zamanindaki kadınların hayırlısı İmrân kızı Meryem’dir.
Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir.
Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v.)
Kişinin gerçek ahlâkı ve kişiliği yolculuk sırasında ortaya çıkar. Yolculukta kişiyi uyurken,konuşurken,alışveriş yaparken,kısaca tüm davranışlarında gerçek karakteriyle görmek mümkün olur.
Kadının namusuna saygı göstermek, şehirlerdeki yerleşik hayatta, çöldeki göçebe hayattakinden daha az idi. Cahiliye cağı şairleri, şiirlerinde kadının iffet ve namusunun korunmasını en iyi hasletler arasında zikretseler de şehir hayatında bunun tersine bir durumun varlığını gösteren birtakım örneklere rastlamak mümkündür.
Künyesi Babasının annesi manasına gelen Ümmü Ebiha idi. Bu künyeyi almasının sebebi, Hz. Fâtıma’yı anne sevgisiyle seven Hz. Peygamber’in kendisine bu şekilde hitap etmesi olmalıdır.
Bedir esirleri arasında Hz.peygamber’in (S.A.S) damadı ve HZ.Zeynebin kocası Ebü’l-Âs b. Rebî de bulunuyordu. HZ.Zeyneb kocasını kurtarmak üzere fidye yolladı. Bu fidye annesi HZ.Hatice’nin onu Ebü’l-Âs’a gelin ederken verdiği gerdanlık idi.
Hz.Peygamber(S.A.S) gerdanlığı görünce onu HZ.Hatice’nin hediye ettiğini hatırlayarak duygulandı ve arkadaşlarına, Uygun görürseniz Zeyneb’in hatırına esirini serbest bırakın, gerdanlığıda geri verin. buyurdu.Ashabı, Elbette yâ Resûlallah! dediler ve Ebü’l-Âs’ı serbest bıraktılar
Allah, HZ.Peygamber’i peygamberlikle şereflendirdiği zaman HZ.Hatice ve kızları iman ettiler. Ebü’l-Âs ise müşriklikte kaldı. Kureyş müşrikleri Allah’ın emirlerine karşı koymaya ve düşmanlığa başladıkları zaman, Siz Muhammed’in kızlarını almakla onu derdinden kurtardınız. Kızları geri çevirip onlarla kendisini meşgul ediniz. dediler. Ebü’l-Âs’a gidip, Aileni kendinden ayır. Biz seni Kureyş kadınlarından hangisini istersen, onunla evlendiririz. dediler.
Ebü’l-Âs, Hayır. Vallahi ben zevcemden ayrılmam, onun yerine Kureyş kadınlarından bir kadının, benim karım olmasını da istemem. dedi.
Varaka b. Nevfel, Hz. Hatice’ye, Cebrâil, Allah ile peygamberler arasında Allah’ın emînidir. Sen, Muhammed’i, görmüş olduğu şeyleri gördüğü yere kadar götür. Kendisine gelen şey gelince, saçını başını aç! Eğer o Allah tarafından gönderilmiş ise, Muhammed gördüğü şeyi göremez! dedi. Hz. Hatice, Varaka’nın dediğini yaptı. Allah, Resûlullah’ı (sas) peygamberlikle şereflendirdiği zaman Hz. Hatice onu teskin etmek için, Ey amcaoğlu, şu arkadaşın sana geldiği zaman beni haberdar edebilir misin? diye sordu. Resûlullah (sas) , Evet cevabını verdi. Resûlullah (sas) bir gün Hz. Hatice’nin yanındayken birdenbire kendisine Cibril göründü ve Ey Hatice! İşte bu Cibril’dir, bana geldi. dedi. Hz. Hatice, Şu anda onu görüyor musun? diye sordu. Resûlullah (sas) Evet cevabını verdi. Hz. Hatice Resûllullah’a (sas), Sol tarafıma otur. dedi. Resûlullah (sas) ,Hz. Hatice’nin sol tarafina oturunca Hz. Hatice, Şimdi görüyor musun? diye sordu. Hz. Peygamber (sas) yine Evet karşılığını verdi. Hz. Hatice bu kez de sağ tarafına oturmasını istedi. Resûlullah (sas), Hz. Hatice’nin sağ tarafına geçip oturdu. Hz. Hatice, Şimdi onu görüyor musun? diye tekrar sordu. Resûlullah (sas) yine Evet deyince bu sefer Hz. Hatice, kendisini ancak arasında görülen bir yakınlıkla kucakladı ve , Onu , şimdi görüyor musun? diye tekrar sordu. Resûlullah (sas) bu kez Hayır cevabını verince Hz. Hatice, Ey amcaoğlu, bu şeytan değil, kesinlikle melek. Zira şeytan özel durumumuzda bile bizi terk etmezdi. Sebat et seni müjdelerim. dedi. Sonra da ona inanıp getirdiği şeyin hak olduğuna şehadet etti.
Hz. Muhammed’in (sas), Hz. Hatice’den olan çocuklarının tamamında ebeliğini ve aynı zamanda sütanneliğini Safiyye bint Abdulmuttalib’in cariyesi olan Ümmü Rafi’ Selmâ Hatun yapmıştır. Doğumdan önceki tıbbî hazırlıkları da bu hanım yapmıştı. Selmâ Hatun, İbrahim’in ve Hz. Fâtıma’nın oğullarının da doğum ebesi idi.
Her erkek çocuğu için iki, kız çocuğu için ise bir koyun akîka kurbanı kesildi. O dönemde çocuklar doğmadan önce onları emzirecek sütanne seçilirdi.
Zamanındaki kadınların hayırlısı İmrân kızı Meryem’dir.Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir.
[Hz. Muhammed (sas)]
Peygamber, müminlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de müminlerin analarıdır. (Ahzâb 33/6)
Zamanındaki kadınların hayırlısı İmrân kızı Meryem’dir. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir.
[Hz. Muhammed (s.a.s)]
Rabbin seni terk etmedi ve darılmadı. (Duha, 93/3)
Cahiliye toplumunda kadına karşı işlenen suçlara, çoğu kez misilleme yapılmazdı. Kur’an bu eşitsizliği kaldırdı. Kadına karşı işlenen suçlar ister şahsına ister malına, ister şerefine karşı olsun erkeğe karşı işlenen suçlar gibi kabul edilmiş, hatta kadın bazı hallerde erkeğe göre daha çok kayırılmıştır. (en-Nur, 24/4)
Peygamber, müminlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de müminlerin analarıdır. (Ahzab 33/6)
Zamanındaki kadınların hayırlısı İmran kızı Meryem’dir. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice’dir.
~Hz Muhammed (s.a.v)
Hem toplum hayatında hem de aile içinde kadınların haklarının ellerinden alınmasına göz yumulmamış ve kadın erkeğe, erkek de kadına ezdirilmemiştir. (Hz. Peygamber (sas) devri)
Hz. Âişe şöyle demektedir: Hz. Peygamber, Hz. Hatice’ye cennette lü’lü’den yapılmış geniş, içinde bağırıp-çağırma ile münazaa ve yorgunluğun olmadığı bir evi müjdeledi.
Hz Hatice’nin üstün iffeti, Namuslu bir hayat sürmesi sebebiyle İslamiyetten önce “Temiz Kadın” anlamına gelen “Tahire” lakabıyla anıldığı bilinmektedir.
Erkek savaşlarda yağmacılık ile uğraşırken, çadırda çocuklara bakmak, develeri sağmak, hurma lifinden hasır, deve yününden bornoz örmek de kadına özgü görevlerdi.
Cebrâil Resûlullah’a geldi ve Hatice’ye Rabbinden selam söyle. dedi. Resûlullah: Ey Hatice, Cibril sana Rabbinden selam söylüyor. dedi. Bunun üzerine Hz. Hatice: Allah selamdır ve selam ondandır. Cibril’e de selam olsun.
Enes’ten nakledildiğine göre Hz. Peygamber’e {S.a.v} bir şey getirildiğinde, Bunu filancaya götürün. O, Hatice’nin arkadaşıydı. buyururdu.
Hz. Hatice’nin vefatının üzerinden on yıldan fazla bir zaman geçtiği hâlde Hz. Peygamber {S.a.v} Mekke’nin fethini kontrol etmek üzere kurulan karargâh için yer olarak Hz. Hatice’nin kabrinin yakınını seçmiştir. Fetih tamamlandıktan sonra ise gerek Kâbe’yi tavaf ederken gerek putklari kırarken Hz. Hatice’nin evine zaman zaman gitmek suretiyle onun ruhu ile ünsiyetini ve onun manevî varlığıyla yakınlığını devam ettirmek istediği görülür.
İbn İshâk’ın naklettiği bir rivayete göre Hz. Hatice, Hz. Muhammed’le {S.a.v} aracısız konuşmuş ve ona, Ey amcaoğlu! Bana yakınlığından, kavmin içindeki şerefinden, soylu ve güzel ahlâkından, doğru sözlülüğünden dolayı seni diledim, seninle evlenmek istedim. diyerek bizzat evlenme teklifinde bulunmuştur.
Hz. Hatice’nin üstün iffeti, namuslu bir hayat sürmesi sebebiyle İslamiyet’ten önce Temiz Kadın anlamına gelen Tâhire lakabıyla anıldığı bilinmektedir. Ufkunun açıklığı ve güzelliğinden dolayı Ceyyide lakabıyla da isimlendirilen Hz. Hatice için Kübra sıfati ise Hz. Peygamber’in {S.a.v} en büyük hanımı olması sebebiyle daha sonraki dönemlerde kullanılmaya başlanmış ve kendisine Hz. Haticetü’l-Kübra denilmiştir.
Hz. Peygamber’in {S.a.v}, kadınların mescide rahat girip çıkmaları için onlara bir kapı tahsis etmesi, bazı çocuklu kadınları düşünerek bazen namazı kısaltması, kadınların mescide gelirken koku sürünmelerini yasaklaması gibi bilgiler, kadınların toplumsal ibadet alanının içinde geniş ölçüde yer aldıklarının delilidir.
Hz. Hatice’nin vefatının üzerinden bin yıldan fazla bir zaman geçtiği halde Hz. Peygamber Mekke’nin fethini kontrol etmek üzere kurulan karargah için yer olarak Hz Hatice’nin kabrinin yakınını seçmiştir. Fetih tamamlandıktan sonra ise gerek Kabeyi tavaf ederken gerek putları kırarken Hz Hatice’nin evine zaman zaman gitmek suretiyle onun ruhu ile ünsiyetini ve onun manevi varlığıyla yakınlığını devam ettirmek istediği görülür . Hz peygamber bu uzun , yorucu mücadeleye karşı Hz Hatice’nin sevgi, şevkat ve desteğiyle moral bularak hazırlamıştı.
Zamanındaki kadınların hayırlısı İmrân kızı Meryem’dir. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hz. Hatice’dir.
[Hz. Muhammed {S.a.v}]
Bana onun sevgisi bahşedildi.
İbn Kesir, diğer kardeşlerinin Hz. Peygamber (sas) hayatta iken vefat ettiğini, Hz. Fatıma’nın Hz. Peygamber’in (sas) vefatını görmek gibi bir musibete maruz kaldığı için diğer kardeşlerine nispetle daha üstün ve fazietli kılındığını ifade etmektedir.
düğünleri, Hz. Peygamber (sas)’in Hz. Aişe ile evlenemsinden dört buçuk ay sonra gerçekleşti. Hz. Fatıma hivri 3. yılın Ramazan ayında ilk çocuğu olan Hz. Hasan’ı, bir yıl sonra şaban ayında Hz. Hüseyin’i dünyaya getirdi