İçeriğe geç

Hüzünlü Fahişələrim Kitap Alıntıları – Gabriel Garcia Marquez

Gabriel Garcia Marquez kitaplarından Hüzünlü Fahişələrim kitap alıntıları sizlerle…

Hüzünlü Fahişələrim Kitap Alıntıları

Gabriel Garcia Marquez kitaplarından Hüzünlü Fahişələrim kitap alıntıları sizlerle

Hüzünlü Fahişələrim Kitap Alıntıları

Dünyada tek başına ölmekten daha büyük bir felaket olamaz.
Kıskançlık gerçeklerden daha fazlasını bilir.
hayatta bana kalan tek duygu ağlama arzusuydu.
İnsanın aşkından ölmesinin dilde hoş görülebilir şiirsel bir abartı olduğunu düşünmüşümdür hep.
Yavrucuğum, bu dünyada yalnızız.
Aldırmayın, zararsız deliler olacakları önceden sezinlerler.
Hazinesinin nereye gizlediğini unutan ihtiyar hiç yoktur.
-Cicero
küçükken ölüm duygusundan fazla edep duygusunu geliştirmişim.
Yaş konusunu, tavandan damlayarak insanın geriye ne kadar ömrü kaldığını bildiren bir su sızıntısı gibi düşünmemiştim hiç.
Gün doğarken ki belirtiler mutlu olmamak için her özelliğe sahipti.
Ahlak da bir zaman sorunudur, derdi.
”Âşık olarak düzüşme zevkini denemeden ölmeye kalkma sakın. ”
”Dünyada tek başına ölmekten daha büyük bir felaket olamaz. ”
”Yüreğimi ona açmamak olanaksızdı ”
”Artık yaşlanıyorum, ” dedim ona. ”Yaşlandık bile, ” diye iç geçirdi o. ”Sorun şu ki, insan öyle olduğunu kendi içinden hissetmiyor, ama dışarıdan bakınca herkes bunu görüyor. ”
”İnsanın sonunda başkalarının sandığı gibi biri olmaması olanaksız. ”
“Ne yaparsan yap, bu yıl ya da yüz yıl içinde bir gün sonsuza dek öleceksin.”
– beni neden bu kadar geç tanıdın?
+ insan olduğu yaşta değil,hissettiği yaştadır.
neden beni bu kadar geç tanıdın?
insan gerçekte olduğu değil, hissettiği yaştadır.
Bu karşıtlık, o iki dünyadan hangisinin aslında benim dünyam olduğunu anlamama yaramıştı, her biri başka başka zamanlarda olmak üzere ikisinin de bana ait olduğu hayaline kapılmıştım, çünkü hangisinde olursam olayım dönüp arkama baktığımda, açık denizde birbirlerinden ayrılan iki geminin yürek parçalayıcı iç çekmeleriyle, ötekinin uzaklaşıp gittiğini görüyordum.
Dünya ilerliyor. Evet, dedim ben de, ilerliyor, ama güneşin çevresinde dönerek.
“ Dünyada tek başına ölmekten daha büyük bir felaket olamaz. “
“ Her zaman söylemişimdir, kıskançlık gerçeklerden daha fazlasını bilir. “
“ Seks, insanın aşkı bulamadığında elinde kalan bir tesellidir. “
“ Aldırmayın, zararsız deliler olacakları önceden sezinlerler. “
Her zaman söylemişimdir, kıskançlık gerçeklerden daha fazlasını bilir, diye
“ Yaşlılığın ilk belirtisinin insanın babasına benzemeye başlaması olduğunu duymuştum. “
“ Söylememe gerek yok, çünkü fersahlarca uzaktan fark edilen biriyim: Çirkinim, çekingenim, çağdışıyım. “
“Açıkça söylemek gerekirse, hayatta hiçbir becerisi, parlak hiçbir yanı olmayan, soyu tükenmiş biriyim.”
“Yavrucuğum, bu dünyada yalnızız.”
“Kesin olan tek şey ölümdür.”
ölümlü olduğum gerçeği, elli yaşımdan az önce buna benzer bir olayla bir keresinde gafil avlamıştı beni.
Yavrucuğum, bu dünyada yalnızız.
Kıskançlık gerçeklerden daha fazlasını bilir.
Dünyada hiç sevmediğim bir şey varsa o da zorunlu bayramlardır.
Yavrucuğum, bu dünyada yalnızız.
Seks, insanın aşkı bulamadığında elinde kalan bir tesellidir.
Şöhret çok şişman bir hanımdır, hiçbirimizle yatmaz, ama uyandığımızda hep yatağın karşısından bize bakmaktadır.
Martın On Beşi’ni okurken, yazarın Julius Caesar’a yakıştırdığı meşum bir cümleye rastlamıştım: İnsanın sonunda başkalarının sandığı gibi biri olmaması olanaksız.
İnsan gerçekte olduğu değil, hissettiği yaştadır.
Kendimi hiçbir yaşta ve hiçbir nedenle asla sahip olmadığım bir güçte ve kararlılıkta hissediyordum.
Hayvanlarla hiç anlaşamam, konuşmaya başlamamış çocuklarla da öyle. Sanki ruhları dilsizdir.
Aynı ırmağa giren kişilerin üzerinden her zaman farklı sular akar
İnsanın aşkından ölmesinin dilde hoş görülebilir şiirsel bir abartı olduğunu düşünmüşümdür hep.
Üzerimdeki tamirci tulumunu çıkarmadan, yıkanmadan, tıraş olmadan, dişlerimi fırçalamadan bütün bir hafta geçirdim, çünkü insanın üstünü başını birisi için düzelttiğini, birisi uğruna giyinip kokular süründüğünü aşk çok geç öğretmişti bana
Yaşlılığın hoş yanlarından birinin, bizleri hizmet dışı sanan genç hanım arkadaşlarımızın bu tür kışkırtmalardan çekinmemeleri olduğunu düşünüyordum.
Benim kuşağımın hayatta açgözlülüğü öğrenen gençleri, gelecekle ilgili hayallerini bedenen de, ruhen de unutmuşlardı.
Kibar bir nişanlı olarak ben de onunla birlikte oturup örgü örmeyi öğrenmiştim.
Kimse aldatmasın kendini, sakın, sanmasın ki daha uzun sürecek beklediği hayat, daha önce gördüklerinden. Çünkü hepsi aynı hızla geçip gidecek.
Ahlak da bir zaman sorunudur.
Ömrümde hiç âşık olmadım.
Yardakçım olan kitaplarım elimin altındadır:
Ay, beyefendi, dedi kız, hüzünlü bir iniltiyle, orası girmek için değil çıkmak için yaratılmış.
Hazinesini nereye gizlediğini unutan ihtiyar hiç yoktur.

Çiçero

Şimdi düşünüyorum da, demek daha çok küçükken ölüm duygusundan fazla edep duygusunu geliştirmişim.
Ömrümde yazı yazmaktan başka bir iş yapmadım.
Ahlâk da bir zaman sorunudur.
Üzerimdeki tamirci tulumunu çıkarmadan, yıkanmadan, traş olmadan, dişlerimi fırçalamadan bütün bir hafta geçirdim, Çünkü insanın üstünü başını birisi için düzeltiğini, birisi uğruna giyinip kokular süründüğünü aşk çok geç öğretmişti bana.
Seks, insanın aşkı bulamadığında elinde kalan bir tesellidir.
Ahlak bir zaman sorunudur.
Annem demir yumrukla bana zorla okutmaya çalıştığında karşı koyduğum romantik edebiyata gömülmüş, onun sayesinde, dünyayı harekete geçiren o yenilmez gücün mutlu değil mutsuz aşklar olduğunun bilincine varmıştım.
Üzerimdeki tamirci tulumunu çıkarmadan, yikanmadan, tıraş olmadan, dişlerimi fircalamadan bütün bir hafta geçirdim, çünkü insanın üstünü başını birisi için duzelttigini, birisi uğruna giyinip kokular surundugunu aşk çok geç öğretmişti bana.
“… bilgiçlerin her şeyi bildiklerini sandıklarını, ama aslında her şeyi bilmediklerini söyledi.”
Sonra da kalbimi bahtıma ne çıkarsa onun güzelliğine bıraktım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir