İçeriğe geç

Hulya Kitap Alıntıları – Emile Zola

Emile Zola kitaplarından Hulya kitap alıntıları sizlerle…

Hulya Kitap Alıntıları

Bolluk, sağlık hor görülüyordu. Zevk, vücudu öldüren yoksunluklarla başlıyordu.
Ölüm aşktan da daha kuvvetliydi ve bu , yaşantıya karşı bir çeşit umursamazlıktı.
Ah! yaşamak! yaşamak ne güzel şey! Sevmek ve sevilmek için yaşamak!
Ötekilerin hepsinden daha iyiyim, ben! Evet, daha iyiyim, daha iyiyim, daha iyiyim Ben hiç kimseden bir şey çalmadım, benim herşeyimi çalıyorlar Çaldığınız şeyi geri verin bana.
İnsan sevince, aşkın ızdırabından kaçılmaz.
İnsan sevince, aşkın ızdırabından kaçılamaz.
Bu terkedilmiş çocuklar hemen daima kötülüğün ve suçun ürünü değil miydiler ?
dünyada, yaşamak mutluluğundan , sizi seveni sevmek mutluluğundan başka bir şey yok
Ah yaşamak! Yaşamak ne güzel şey! Sevmek ve sevilmek için yaşamak.
Rüzgar artıyor,nefesini kesiyordu. Sanki bu şiddetli rüzgar onu alıp götürüyormuş gibi ,yeis içinde, koşusunu izliyordu.
dünya, bana uzaktan, büyük bir bahçe gibi görünüyor; bahçe. Yaşamak öyle iyi,hayat o kadar tatlı ki , kötü olamaz
Günah çıkartan papazlarla bakireler için beyaz , havariler ve din şehitleri için kırmızı, ölülerle göğe çekilme günleri için siyah, masumlar günü için mor,bütün yortu günleri için yeşil üstlükler işliyordu.
Ruhülkudüs, Luce’u öyle ağır hale getiriyordu ki, bin kişi ile beş yüz çift öküz,prokonsül ‘ün emriyle onu sürüklemeye çalıştıkları hâlde, kötü bir yere götüremiyorlardı.
Düşün çocuğum, hayatına ileride sana acı çektirebilecek hiçbir şey katma
Yeterki insan, nefsini yensin; mutlu yaşar.
Sözlerininiz beni sizden ayırıyor
lekesiz ruhu, saydam ipek teninin altından fışkırıyordu. Tenlerinden kurtulmuş ermiş kızlar gibi güzeldi.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yüreği sonsuz bir acıyla burkuldu
aşkın mutlu olmaya yeteceğini sanıyorsun
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İnsan severse ve sevilirse, ötesi yoktur bunun
Artık, onun gözyaşının her damlası benim yüreğimi yakar.
Gönlü yaralıydı
Kendisini kötülüğe kaptırsa, sonsuza dek vicdan azabı duyacaktı.
varlığında bir şeyin ölmekte olduğunu, yaşamının damla damla akıp gittiğini duyumsuyordu.
Kendisini Tanrı’nın ellerine bırakması yeterdi.
Görüyorsun ya, yara kapanıyor
içinden bir başkaldırı yükseliyordu.
Tanrının acıması ve güveni olmasa, insan denen zayıf yaratık umutsuz kalırdı
O da mı yürekten vurulmuştu?
Kanını damla damla akıtıyordu; ama, bunu kimse görmüyordu; yalnızca daha da soluyor, daha da susuyordu.
aşkımızda özgür olsak, çevremizde hiç gözyaşı, hiç yoksulluk bırakmasak!
sevdaya karşı yumuşak yürekli olmasını yalvaran oydu.
Monsenyör, Tanrının bir iyiliği bu, bizi birbirimizi sevmekten alıkoymayın.
Bilgisiz bir kızım, yalnızca sevdiğimi ve sevildiğimi biliyorum Bu kadarı yetmez mi? Sevmek, sevmek ve sevdiğini söylemek, yetmez mi?
Yüreği niçin böyle sıkılıyordu? Kendisini nasıl da sağlam yürekli sanmıştı
aşkın kesin gücünü duyuyordu.
Kimsenin bilmediği bir insan olarak kalmak, yalnızca sevilmek ve sevmek istiyordu.
Çok çalışmak, sağlığa iyidir diyorum size!
Umudu, yenilmezliğini koruyordu
Ah, iyilik isteyip de, sevdiklerine acı çektirmek, ne zavallılıktı!
Tanrı nasıl buyuruyorsa öyle olacağım.
yalnızca gururu çiğnenmişti.
Düşün çocuğum, yaşamına, ileride sana acı çektirecek hiçbir şey katma
İnsan bir saatlik tutkunun ve gururun acısını bütün ömrünce çeker.
neredeyse ağlamak için gözyaşlarım yetişmeyecek.
Ne denli düzelmeye çalışsan, her seferinde fırtınaya yakalanmış gibi havalanıyorsun
aşkının tutuşturduğu kanı yanaklarını ısıtıyor
Hiçbir şeyi unutmuyor, günah çıkartır gibi belleğini kurcalıyordu.
Yalnızca, büyük bir üzüntüden başka bir şeyi kalmadı.
İnsan gizini söylemiyor, sonra da söylemeyi göze alamıyor Bağışlayın beni
işte sizinim; yalnızca bir şeye yazıklanıyorum; bu denli az sizin olduğuma.
Safyürekli, yalın, mağrur, bir yıldız gibi güzeldi.
Siz beni seviyorsunuz, ben de sizi seviyorum Ah! Sevildiğine emin olmak!
Siz, benim umduğum insansınız, ben de sizinim
Siz ancak, en güzel, en zengin, en soylu insan olabilirsiniz; çünkü bu, benim hülyam.
Acı çekip çekmediğimi bile bilmiyorum artık
Beni bağışlayacak mısınız?
Ben, her zaman iyi bir kız değilimdir; içimden bilemediğim bir takım şeyler belirir
insan bilmeyince, çok budala oluyor.
Ah! Sevgili çocuk, nasıl da safgönüllü, nasıl da inançlıydı; gençliğinin bütün emeli karşısındaymış gibi onun karşısında secdeye varmış, yüreğinden kopan taptaze, tutkulu duasını okuyordu!
Soğuk davranın, acımasız davranın, sizi öyle olsanız da seveceğim.
Nasıl zavallı olduğumu anlayabilseniz! Beni sevmeyin, ama bırakın, sizi seveyim.
öyle üzgündü ki, söz söyleyemiyordu.
Artık, dünyada hiçbir şey kalmamıştı, yalnızca siz vardınız. Size sahip olamayacağım duygusu, beni öldürüyordu.
İnsan sevince, aşkının acısından kurtulamaz.
Ama, acı da benim kadar hızlı koşuyor, beni kemiriyordu.
Bilseniz, ne korkunç bir durum! Hiç bu denli acı çekmemiştim; dünyada biricik acı, sevildiğini sanmamak.
birlikte sonsuza dek çok uzaklara gideceklerdi.
Böyle acıya ne gerek vardı? Ermiş kadınlar gözyaşı istiyorlar mıydı?
Sonsuz bir yalnızlıktan başka istek duymuyordu, derdine yalnızca o deva olabilirdi.
Mademki beni seviyorsunuz, ölebilirim. Artık, ölümden korkmuyorum, omuzunuzda böyle uyuyacağım Beni sevdiğinizi bir daha söyleyin.
Beni hâlâ seviyorsunuz, ben de sizi seviyorum, ah! sevebileceğimi tahmin ettiğimden de fazla seviyorum!
mis gibi bitki kokuyordu; sanki çayırda, birdenbire, kar gibi beyaz papatyalar açmıştı
Hayal, kollarını kaldırdı, apaçık, uzattı. Angelique korkmuyor, ona gülümsüyordu.
Etiketler:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir