Charles Bukowski kitaplarından Hollivud kitap alıntıları sizlerle…
Hollivud Kitap Alıntıları
.
İnsanlar sadece ilginç değildi. Belki de olmamaları gerekiyordu. Ama hayvanlar, kuşlar, hatta böcekler vardı. Onu anlayamadım.
İnsanlar sadece ilginç değildi. Belki de olmamaları gerekiyordu. Ama hayvanlar, kuşlar, hatta böcekler vardı. Onu anlayamadım.
Her insan farklıdır. Birini mahveden şey diğerini etikilemez.
Şu kahrolası ruhum beni çok kaygılandırıyor.
“Bir ayyaşın hayatı kimi ilgilendirir?”
“Başka ayyaşları.”
“Başka ayyaşları.”
Derin hakikatlerin, yazmanın, resim yapmanın sırrı sadeliktir. Hayat sadeliğiyle derindir.
Açgözlülük büyük kayıplara yol açabilir, düşünce mekanizmanızı etkilediği için.
En büyük ahmaklar sinemaya ve hipodroma gidenlerdi.
Ortamı daha da berbat hale getiren, zengin ve ünlü olanların beyinsizliği ve kancıklığıydı. Her nasılsa hep dört ayak üstüne düşmüşlerdi hayatta. Çoğu yeteneksizdi, ruhsuzdu, ayaklı bir gübre yığınından farksızdı, ama halk onları müthiş buluyor, yüceltiyor, tanrılaştırıyordu. Sığ zevkler, derin zevklerden çok daha fazla milyarder yaratmıştır. Mesele, kimin daha çok oy aldığıydı sonuçta. Köstebeklerin ülkesinde kral da köstebekti. Öyleyse kim bir şey hakediyordu? Kimse bir şey haketmiyordu.
Kabus izlemek için para ödemişsen tam bir ahmaksın!
Onlara ne müthiş biri olduğumu anlatıyor ama bir tek kendimi inandırıyordum
Birkaç gün sonra Pinchot telefon etti. Senaryo işini bağlamak istiyordu. Gidip onu görebilir miydik?
– Film qurtardı, neyləyəcəksən indi?
– Mən ssenari yazmağım və filmin çəkilməsi barədə roman yazacağam.
– Adını nə qoyacaqsan?
– Hollivud
– Mən ssenari yazmağım və filmin çəkilməsi barədə roman yazacağam.
– Adını nə qoyacaqsan?
– Hollivud
Tamaşaçılar o qədər filmə baxmışdılar ki, artıq yaxşı filmin nə olduğunu anlaya bilmirdilər, eləcə də tənqidçilər
Saatlar uzundur və aradakı boşluğu ölən günümüzə kimi birtəhər doldurmaq ehtiyacı hiss edirik.
Kino tənqidçisi ilə adi tamaşaçı arasında fərq bilirsinizmi nədədir?
Tənqidçi filmə baxmaq üçün pul ödəmir.
Tənqidçi filmə baxmaq üçün pul ödəmir.
Özün olmaq, olduğun kimi qalmaq çətin məsələdir.
Mən insanlara olan ümidimi itirməyə başlamışdım.
İnsanlar arasında xoşbəxt ola bilmirəm və yalnız kifayət qədər içəndən sonra onların mövcudluğunu unuda bilirəm.
– O nə üçün içkiyə qurşanmışdı?
– Bu onun üçün həyatdan gizlənmək üçün bir yer idi – intiharın ləng forması idi.
– Bu onun üçün həyatdan gizlənmək üçün bir yer idi – intiharın ləng forması idi.
Hərdən sənə elə gəlir ki, dəlixanaya düşmüsən. Əslinə baxanda elə belədir. Bu səfehlərin hər biri düşünür ki, yanında oturan digər axmaqlardan daha çox bilir və bunlar hamısı birlikdə öz yerlərindədirlər.
Vaxt itkisi adamın həyatını tikə-tikə doğrayıb heçə döndərir.
– Sizin həyat fəlsəfəniz nədir?
– Bacardıqca az düşünmək.
– Bacardıqca az düşünmək.
Mənimlə kim isə söhbət etməyə başlayanda elə bilirəm ki, indicə pəncərədən aşağı yuvarlanacağam. İnsanlar sadəcə olaraq mənim üçün maraqsızdırlar.
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Adama bu həyatda üç şey lazımdır: inam, təcrübə və bəxt.
Kapitalist cəmiyyətində uğursuzlar qaliblər tərəfindən kölə halına salınır.
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Dünya artıq çıxıb çox uzaqlara getmişdi və ani bir xeyirxahlıq etmək özü belə asan bir iş deyildi.
Bu balaca dünyada ya yazıçı olacaqsan, ya da rəssam, yaxud aktyor və ya balet rəqqası.
Özün üçün şellənəcəksən, af-uf edəcəksən, şərab içəcəksən və özünü elə aparaqsan ki, sanki dünya sənin vecinə deyil.
Özün üçün şellənəcəksən, af-uf edəcəksən, şərab içəcəksən və özünü elə aparaqsan ki, sanki dünya sənin vecinə deyil.
Bəhanəsi olmayan qumarbaz oyuna davam edə bilməyən qumarbazdır.
Pul seks kimi bir şeydir, olmayanda daha böyük əhəmiyyət kəsb edir.
Həyat zibildir. Pul da zibildir.
Yaşamımın başarılı yanlarından biri, bütün çılgınlıklarıma karşın normal olmamdı. O çılgınlıkları ben seçmiştim, onlar beni seçmemişti.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
İnsanlarla beraberken, iyi de olsalar kötü de, çoğu kez duygularım sekteye uğrar, yorulup her şeyi bırakırım. Kibarımdır. Kafa sallarım. Kimseyi incitmek istemediğim için anlıyormuş gibi yaparım. Başımı en çok belaya sokan zaaflarımdan biridir bu. Başkalarına müşfik davranmak zaman zaman ruhumu dilimlenmiş bir hamura çevirir.
Benim hayata bakışımı belirleyen şey ise insanlardan mümkün olduğunca uzak durmaktır.
Benim hayata bakışımı belirleyen şey ise insanlardan mümkün olduğunca uzak durmaktır.
Eleştirmenler her zaman g*t oğlanları olmuşlardı benim için. Eğer bu dünya gelecek yüzyıla kadar dayanırsa ben gene var olurum, ama onlar ölmüş, yerlerine yenileri gelmiş olur, yeni g*tler.
Sıkıntılı, huysuz ve parasız insanlar. Eve gidip düzüşecekleri, televizyon izleyecekleri ve ertesi gün gene aynı şeyleri yapmak üzere erkenden yatacakları anı iple çeken insanlar
Vaktiyle yoksulluk çekmişseniz paraya saygı duymayı öğrenirdiniz. Bir daha parasız kalmka istemezdiniz.
Eski sevgililerimden biri bir gün şöyle bağırmıştı bana, Gerçeklerden kaçmak için içiyorsun!
Elbette güzelim, diye yanıt vermişdim.
Elbette güzelim, diye yanıt vermişdim.
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Kapitalist toplumda, kaybedenler kazananların kölesidir ve kaybedenlerin sayısı kazananlardan fazla olmalıdır.
Büyük an gelmişti. Daktilomu masaya yerleştirip bir kağıt taktım. Hala çalışıyordu. Küllüğümü, radyomu ve şişemi koymak için bol bol yer vardı. Tersini söyleyen olursa inanmayın.
Kazandığın paraları ne yapacaksın? diye sordu Sarah.
Dağıtacağım. Önemi yok. Hayat boş. Paranın önemi yok.
Para seks gibidir, dedim. Olmayınca önemi artar
Dağıtacağım. Önemi yok. Hayat boş. Paranın önemi yok.
Para seks gibidir, dedim. Olmayınca önemi artar
Zaman ziyan olunca hayatınız da ufalandı sanki.
Göremeyeceğim bir şey satın almak istemem,uzanıp dokunamayacağım bir şeye sahip olmak istemem..
Benim hayata bakışımı belirleyen şey ise insanlardan mümkün olduğunca uzak durmaktır.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Benden önce başkaları olmuştu. Eugene O’Neill, Faulkner, Hemingway, Jack London Alkol daktilonun tuşlarını yumuşatıyor, onlara parıltı ve kumar katıyordu.
Ünlü olmak istemiyorum, mutlu olmak istiyorum.
Her insan farklıdır Hank. Birini mahveden şey diğerini etkilemez,
Alkolizm yüceltilmeli mi sizce?
Başka şeyler ne kadar yüceltiliyorsa o kadar yüceltilmeli.
İçmek hastalık değil mi?
Nefes almak hastalık.
Sarhoşlar rahatsız edici Olmuyorlar mı? Çoğu oluyor. İçmeyenlerin çoğu gibi.
Bir ayyaşın hayatı kimi ilgilendirir?
Başka ayyaşları.
Başka şeyler ne kadar yüceltiliyorsa o kadar yüceltilmeli.
İçmek hastalık değil mi?
Nefes almak hastalık.
Sarhoşlar rahatsız edici Olmuyorlar mı? Çoğu oluyor. İçmeyenlerin çoğu gibi.
Bir ayyaşın hayatı kimi ilgilendirir?
Başka ayyaşları.
Hepimizin kaçmaya ihtiyacı var. Saatler uzun, bir şekilde geçirmek gerekiyor onları, ölüm gelinceye dek.
Hipodrom da . kalabalık bir insan topluluğunu en kötü halinde izleme olanağı buluyordum ki bu bana insanlığın kimlerden müteşekkil olduğunu hatırlatıyordu. Açgözlülüğü, korkuyu, öfkeyi, her şeyi apaçık görüyordum . Ben de başkalarının gözünde onlardan biriydim. Ve bundan hoşnut değildim. Görünmez olmayı yeğlerdim.
eleştirmenle seyirci arasındaki fark nedir? Yanıt: eleştirmen bilet almaz.
Oyuncular bizden farklıydılar. Kendilerine göre nedenleri vardı bir sürü şey için. Saatlerini, hatta yıllarını başka biri olmaya çalışarak geçirmek insana bir şey yapardı mutlaka. Kendin olmaya çalışmak bile yeterince güçken sen olmayan biri olmak için çaba sarfettiğini düşün. Sonra sen olmayan başka biri olmak için. Ve sonra başka biri olmak için. Önceleri heyecan verebilirdi insana. Ama bir süre sonra, bir düzine kadar değişik insan olduktan sonra, kim olduğunuzu hatırlamakta güçlük çekebilirdiniz. Hele kendi cümlelerinizle konuşmak zorundaysanız.
‘Biliyordum geleceğini,’ dedi. 3 saat sonra da öldü.” Gerçek bir kurtuluş fırsatı çıkmamış karşısına dedi Francine Bowers. Kurtulmak istemiyordu ki ” dedim. İnsanlıktan benim kadar nefret eden bir onu tanıdım hayatta.”
kendilerini bizden üstün görüyorlarmış gibi bir duygu uyandırdılar bende. Olsun, ben de kendimi onlardan üstün görüyordum. Bu işler böyledir.
Biliyordum. Anlatılan hiçbir şey iki kişinin arasında kalmazdı.
İnsanların yanında mutlu değilim, yeterince içersem kayboluyorlar.
Hayat bazen o kadar da kötü değildi.
Dünya bana göre değildi, ben dünyaya göre değildim, kendime benzeyen insanlar bulmuştum, çoğu kadındı, başka erkeklerin aynı odada bulunmak bile istemeyeceği kadınlar, ama ben onlara tapıyordum.
çoğu iyi insan gibi o da içmeyi seviyordu
Hayatta her şey olabilir.
Biz herkesin hakkını almasından yanayız.
Her kara bulut geçip gider mutlaka ”
Hayır, hayır! Hiç gitmeyen bir kara bulut vardır, sonsuza dek kalır! Ona ölüm derler.
Hayır, hayır! Hiç gitmeyen bir kara bulut vardır, sonsuza dek kalır! Ona ölüm derler.
Vaktiyle yoksulluk çekmişseniz paraya saygı duymayı öğrenirdiniz. Bir daha parasız kalmak istemezdiniz.
Olaylar gerçeğinizin içine girince duygusallık azalır bazen.
Gençlik! Orospu çocuğu! Nerdesin?
Bir şato istiyorum, dedi François, 6 çocuğum ve şişman bir karım olsun.
Niçin? diye sordum.
Kumarda kaybettiğim zaman birileri benimle konuşsun diye. Kumarda kaybettiğim zaman kimse benimle konuşmuyor.
Kumarda kaybettiği zaman şişman karısıyla 6 çocuğunun da onunla konuşmayabileceklerini söylemek istedim ona. Ama söylemedim. Yeterince acı çekiyordu.
Niçin? diye sordum.
Kumarda kaybettiğim zaman birileri benimle konuşsun diye. Kumarda kaybettiğim zaman kimse benimle konuşmuyor.
Kumarda kaybettiği zaman şişman karısıyla 6 çocuğunun da onunla konuşmayabileceklerini söylemek istedim ona. Ama söylemedim. Yeterince acı çekiyordu.
Paramız yok! Paramız yok! Ne yapacağımı bilemiyorum!
İnsanların para almadan çalışmalarını bekleyemezsin!
Benim de siyah bir BMW’m var, dedi Victor. Sert erkekler siyah BMW kullanırlar,” dedim.