İmam Gazali kitaplarından Hikmetler Kitabı kitap alıntıları sizlerle…
Hikmetler Kitabı Kitap Alıntıları
Arıların, balı koruyup muhafaza etmek için ayaklarında balmumu taşımasını tefekkür et! Hemen hemen, balın korunacağı bir kap olarak, arının kanatlarındaki mumdan daha uygun bir şey yoktur. Şimdi bir düşün! Bal ile birlikte mum toplamak ve balları dağlarda ve ağaç kovuklarında, uzun süre bozulmadan kalacakları mumların içinde muhafaza etmek acaba arıların kendi bilgi ve düşüncelerinin bir sonucu mu?
Gözü çevreleyen göz kapaklarına bir bak! Göz, dışarıdan gelecek ona zarar verecek toz vs maddelerden korunmak için, çok hızlı hareket etme kabiliyetine sahip olarak yaratılmıştır. Gözyaşı ise, göze düşen şeyleri parçamak için biraz tuzlu yaratılmıştır!
İlimler okutuldu, ancak faziletler ve edebler kayboldu. Bunun neticesinde ortaya çıkan iç bozulmaların etkisi ise çok büyük oldu.
İnsanın fıtratında var olan öfkenin hikmetini bir düşün! Bu sayede insan, rahatsızlık ve eziyet veren şeylere karşı kendisini korur. Yine insanda yaratılmış olan haset (kıskanma) duygusunun hikmetini tefekkür et! Bu sayede insan, kendisine faydalı olacak şeyleri elde etmek için çalışır. Ancak insan bu iki durumda mutedil olmak ve haddi aşmamakla emrolunmuştur.
Sonra küçüklüğüne rağmen göz bebeklerinin, güneşi, ayı, yıldızları ve onlan çevreleyen gökyüzünü nasıl da kuşatıp gördüğüne dikkat et! Bu durum da gösteriyor ki, bütün bu cisimler çok çok uzaklarda ve yükseklerdedir. Yeryüzüne çok uzak oluşlarından dolayı göze küçük görünürler. Yine bu uzaklıklarından dolayı hareket halinde oldukları anlaşılmaz. Yörünge, bir lahzada dünyanın yüz misli belki de daha fazla büyüklüğü mesafesinde hareket eder, ancak bunun farkına varılmaz. Bunları göz önünde bulundurarak, bu cisimlerin ne kadar büyük olabileceğini tefekkür et.
Bütün yaratılmışların, nasıl da olabilecek en uygun şekilde yaratıldığı görülmüyor mu?
Eğer insana, (hiç çalışmadan) ihtiyaç duyduğu her şey verilmiş olsaydı, işleyeceği kötülükler ve yapacağı nankörlükler onu mahvederdi.
Hafıza nimetinden daha şaşılacak olanı
unutma nimetidir. Eğer unutma olmasaydı, insan yaşadığı bir musibeti asla aklından çıkaramaz ve onun verdiği acıdan kurtulup huzura kavuşamazdı. Üzüntüsü hiç eksilmez, kini onu hiç terk etmez ve yaşadığı musibetleri ve öfkelenilecek şeyleri sürekli olarak hatır-
ladığı için dünya zevklerinin hiç birinden
yararlanamazdı. Yine unutma olmasaydı, bir anlığına bile olsa zalimden şaşırıp gaflet etmesi (yani zulmününün kesintiye uğraması) beklenmezdi. İşte
Allah’ın, her birinde birçok faydalar olan bu iki zıt şeyi insanda nasıl yarattığına bir bak ve tefekkür et!
unutma nimetidir. Eğer unutma olmasaydı, insan yaşadığı bir musibeti asla aklından çıkaramaz ve onun verdiği acıdan kurtulup huzura kavuşamazdı. Üzüntüsü hiç eksilmez, kini onu hiç terk etmez ve yaşadığı musibetleri ve öfkelenilecek şeyleri sürekli olarak hatır-
ladığı için dünya zevklerinin hiç birinden
yararlanamazdı. Yine unutma olmasaydı, bir anlığına bile olsa zalimden şaşırıp gaflet etmesi (yani zulmününün kesintiye uğraması) beklenmezdi. İşte
Allah’ın, her birinde birçok faydalar olan bu iki zıt şeyi insanda nasıl yarattığına bir bak ve tefekkür et!
Sonra Allah’ın, buluğa ve kemâle erene kadar, çocukta derece derece akıl ve temyiz kabiliyetini nasıl yarattığını bir düşün! İnsanın akıl ve düşünce sahibi
olmadan doğuyor olmasındaki sırrı bir tefekkür et! Eğer insan akleden bir çocuk olarak doğsaydı, anne karnından çıkarken gördüklerini inkar eder, şaşkın ve aklı karışmış biri haline gelirdi. Çünkü o, bilmediği, daha önce görmediği ve alışkın olmadığı şeyleri görecekti. Diğer taraftan çocuk, bedeninin zayıflığı ve yetersizliğinden dolayı hep başkalan tarafından taşındığını, kundaklandığını ve ihtiyaçlannın giderildiğini görecek, sonuçta bir zillet ve aşağılık hissine kapılacaktı. Sonra aklı erdiği ve kendi tercihlerini kendi yapmak isteyeceği için, her şeye fazlaca itiraz edecek, bu da
büyüklerin kalplerinde çocuklara karşı mevcut olan sevgi ve muhabbeti ortadan kaldıracaktı, işte bütün bunlar, akıl ve düşüncenin çocuklarda derece derece
gelişmesinin, onlar için en uygun şey olduğunu ortaya koyuyor.
olmadan doğuyor olmasındaki sırrı bir tefekkür et! Eğer insan akleden bir çocuk olarak doğsaydı, anne karnından çıkarken gördüklerini inkar eder, şaşkın ve aklı karışmış biri haline gelirdi. Çünkü o, bilmediği, daha önce görmediği ve alışkın olmadığı şeyleri görecekti. Diğer taraftan çocuk, bedeninin zayıflığı ve yetersizliğinden dolayı hep başkalan tarafından taşındığını, kundaklandığını ve ihtiyaçlannın giderildiğini görecek, sonuçta bir zillet ve aşağılık hissine kapılacaktı. Sonra aklı erdiği ve kendi tercihlerini kendi yapmak isteyeceği için, her şeye fazlaca itiraz edecek, bu da
büyüklerin kalplerinde çocuklara karşı mevcut olan sevgi ve muhabbeti ortadan kaldıracaktı, işte bütün bunlar, akıl ve düşüncenin çocuklarda derece derece
gelişmesinin, onlar için en uygun şey olduğunu ortaya koyuyor.
İlimler okutuldu, ancak faziletler ve edebler kayboldu. Bunun neticesinde ortaya çıkan iç bozulmaların etkisi ise çok büyük oldu.