İçeriğe geç

Herkes Yalnız Ölür Kitap Alıntıları – Hans Fallada

Hans Fallada kitaplarından Herkes Yalnız Ölür kitap alıntıları sizlerle…

Herkes Yalnız Ölür Kitap Alıntıları

başımızda bize neyi, nasıl
yapacağımızı söyleyecek bir insan olsaydı her şey çok daha iyi
gelişirdi . Tabii , bu ülke böyle birini çıkarabilseydi 1933 ‘te Hitler
başa geçemezdi . İşte bu nedenle herkes tek başına karşı çıkmak
zorunda kaldı, tek başına yakalandı ve herkes tek başına ölecek!
Fakat Quangel, bütün bunlara karşın ölümümüzün bir anlamı
olacak. Bu dünyada yapılan her şeyin bir anlamı vardır. Hak uğruna
kaba kuvvete karşı savaştığımız için de sonunda bu savaşı
biz kazanacağız !
Tanrı’ya doğru dürüst inanamıyorum. Fakat ne güzel olurdu, var olması
Ah, anne, ben
artık ne kadar mutsuz bir insanım!
Dümen kimin elinde, bu savaş niçin yapılıyor?
Bir kişi mi savaşır, on bin kişi mi, bu hiç önemli değildir! Eğer tek bir insan
savaşması gerektiğini kavramışsa savaşmalıdır!
Durum ne kadar kötüleşirse o kadar iyidir. O zaman her şey
daha çabuk sona erer!
Cennete inandıkları
için bu dünyada hiçbir şeyi değiştirmek istemiyorlar! Hep uyum,
dalkavukluk, söyleneni yapmak ve sorumluluktan kaçmak! Ne de
olsa öteki dünyada her şey güllük gülistanlık! Teşekkür ederim
ama ben almayayım!
Tanrı’ya inanmak çok
zordu. Çünkü iyi bir Tanrı günümüzde dünyada yaşanan tüm
rezaletlere, insanların yaptıklarına izin vermezdi
İnsan her şeyi önceden planlayamaz!
Ben niçin yaşadım? Ömrümde niçin birçok
şeye katlanmak zorunda kaldım?
Kimi
zaman sabır, akıllı olmaktan iyidir
Fakat adam gerçekten böyle biriyse yüreğinde
sevgisine yer yoktu! Güvenemediği biriyle korku içinde yaşayacağına yine tek başına kalsa daha iyi olurdu.
Her insan politika ile ilgilenmeli
Mutlaka bu adam ona kimi sorunlar da yaratacaktı. Fakat sevilen bir insanın
sorunları güzel sorunlar değil miydi?
Paralıya her yerde öncelik tanınır!
Eski günler bir daha
geri gelmeyecekti .
Führer, sen emret, biz arkandayız!
Evet, biz arkandan geliyoruz, çünkü biz bir koyun sürüsü olduk.
Sen bizi mezbahaya götürebilirsin! Biz düşünmeyi bıraktık
Sürekli hareketlerine dikkat etmek zorunda kalmak insanı yıpratıyor..
Ölmek çok kolaydır. Fakat ölmeden önce
hoşa gitmeyen o kadar çok şey olur ki !
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Çalıştı, çalıştı . . .
Bundan sonra ne
olacaksa olsundu. O bu yaşamda temiz kalmak için elinden geleni
yapmıştı .
Bu hiç kimseyi ilgilendirmez !
Korkuyorum, çok korkuyorum.
Yalnız kalmanın iyi
yanları da vardır.
bugünkü insanlar eskiye göre çok daha başka . . .
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Hiçbir şey bilmek
istemiyordu . Hiçbir şey bilmeyen insanın başkalarına anlatacak,
ağzından kaçıracak şeyi olmazdı .
Benim
güvenilmez şeylerle işim yok.
Hepimiz insanız, fakat sarhoş olduğumuzda
ilk aklımıza gelen intihar etmek mi olmalı?
Edepsizlik her zaman
galip gelir!
Mutlaka bir şeyler yapacağım, bunu
çok iyi biliyorum. Bilmediğim tek şey, ne yapacağım . . .
Bazıları bir türlü çalışkan olamaz, bazıları ise olmak istemez,
dedi . İşte bunlardan biri az ötede oturuyor!
Burada işler karışıktı, her şey dalavereydi . . .
Fabrikada başarılı, fakat parti üyesi olmayanların
iyi maaşlı görevlerinden alınıp işe yaramayan parti üyelerinin aynı
görevlere getirildiklerine şahit oldukça partinin hiç de adil olmadığını
fark etmişti .
Tek
bir insana bile haksızlık yapılması, ona ıstırap çektirilmesi kabul
edilebilir bir şey değildi. O bunu değiştirebilirdi, fakat korkağın
teki olduğu ve rahatını bozmak istemediği için yapmıyordu .
Biz Almanlar bu dünyanın en zengin
insanları olacağız! Bunu başarana kadar birkaç yüz bin şehit vermişiz, önemli mi? Sonunda hepimiz zengin olmayacak mıyız?
Quangel hemen yanıt verdi, fakat bu onun için pek alışılmış
bir tepki değildi: Peki bu zenginlikle ne yapacağız? Zenginlik
karın doyurur mu? Zengin olduğumda geceleri daha rahat mı
uyuyacağım? Zengin olunca fabrikadaki işimden ayrılacak ve artık
hiç çalışmayacak mıyım? Ne yapacağım bütün gün? Hayır, hayır
Borkhausen, ben hiçbir zaman zengin olmak istemiyorum, hele
böyle hiç ! Ölülerin sırtından zengin olmayı istemiyorum ben!
Çalışanlar arasında partiye üye
olanlarla olmayanlar arasında eşitsizlik vardı.
İnsanın vicdanının rahat olmasından daha güzel ne vardır?
Ne iyi olurdu bir ağlayabilseydi.
Evin dışında çok sakinsin, hiç dikkat
çekmemeye çaba gösteriyorsun, yeter ki rahatın kaçmasın! Başkalarının yaptığına sen de uydun.
Şimdi oturmuş bize yazıyorlar, örnek askermiş, kahramanca şehit
olmuşmuş Yalan, her şey yalan! Bütün bunlara, lanet olası bu
savaşa sizler neden oldunuz!
ülkede haksızlık hep kalacak gibi
Bugün tembellik yapacağız, hiçbir işe el sürmek yok! Ve
içki burnumuzdan akana kadar kafayı çekeceğiz
Küçük insanların uyandırılması gerekiyordur
Suskun kalanlar,olup biteni onaylayanlardır ..
Düşünceler özgürdür dediler .
Tokatı indirdim ,avluda yüzükoyun yatıyor şimdi !
Altı saattir aynı melodi ,hayır sekiz saattir hep aynı melodi .
Evet,biz arkandan geliyoruz,çünkü biz koyun sürüsü olduk. Sen bizi mezbahaya götürebilirsin! Biz düşünmeyi bıraktık ..
Kaz gibi gak gaklama. Söyle her şeyi dosdoğru!
İkide bir sağa sola bağırmalarının arkasında günün birinde tepetaklak düşebilecekleri korkusu yatıyordu.
( ) Cennete inandıkları için bu dünyada hiçbir şeyi değiştirmek istemiyorlar! Hep uyum, dalkavukluk, söyleneni yapmak ve sorumluluktan kaçmak! Ne de olsa öteki dünyada her şey güllük gülistanlık! Teşekkür ederim ama ben almayayım!
Tanrı’ya inanmak çok zordu. Çünkü iyi bir Tanrı günümüzde dünyada yaşanan tüm rezaletlere, insanların yaptıklarına izin vermezdi.
Ben mutlu olmak için başkasına zarar vermiyorum ki
Veriyorsun. Çünkü her gün binlerce insanın öldürülmesine karşı çıkmadıkça anaların oğullarını, kadınların kocalarını, kızla­rın nişanlılarını yirtirmesinde senin de suçun var! Bu cinayetlerin işlenmesini engellemek için parmağını bile oynatmıyorsun. Sen bütün bunları en az benim kadar iyi biliyorsun. Bu nedenle düşünüyorum da acaba sen kahverengiye boyanmış bir Nazi’den daha mı kötüsün? Çünkü onlar yaptıklarının ne kadar kötü oldu­ğunu kavrayamayacak kadar salak. Sen ise bunu çok iyi biliyorsun ve şu kadar olsun karşı çıkmıyorsun! Sen bir Nazi’den daha kötü değil misin? Tabii kötüsün!
Azınlık çoğunluğa karşı savaşırken önemli olan bireyin niçin savaştığının bilincinde olmasıdır.
Düşünceler özgürdür, dediler. Fakat bilmedikleri bir şey vardı. O da, bu devlette değil düşün­celerin, hiçbir şeyin özgür olmadığı idi!
Benim itaat etmem gereken bir hanımefendi sahibim var. Beni aslında o yönetiyor, aslında tüm dünyayı onun yönetmesi gerekir. Bu sahibimin adı adalet. Adalete ben hep inandım ve hala da inanıyorum. O benim her işteki tek ölçütüm
Führer, sen emret, biz arkandayız! Evet, biz arkandan geliyoruz, çünkü biz bir koyun sürüsü olduk. Sen bizi mezbahaya götürebilirsin! Biz düşünmeyi bıraktık
Sadece bir insanı kurtarmayı istemek yeterli değildir. Onun da kurtarılmayı istemesi gereklidir.
İnsanlar değişmedi, Bayan Rosenthal. Kötüler çoğaldı, diğerleri de korkaklaştı Adalet denen şey ise hep aynı kalmıştır. Ümit ederim ikimiz de sonunda adaletin galip geleceği o günü görürüz!
“(…) Şimdi ise oturmuş bize yazıyorlar, örnek askermiş, kahramanca şehit olmuşmuş Yalan, her şey yalan! Bütün bunlara, lanet olası bu savaşa sizler neden oldunuz! Sen ve Führer’in!”
“Führer, sen emret, biz arkandayız! Evet, biz arkandan geliyoruz, çünkü biz bir koyun sürüsü olduk.”
“Sadece bir insanı kurtarmayı istemek yeterli değildir. Onun da kurtarılmayı istemesi gereklidir.”
“Durum ne kadar kötüleşirse o kadar iyidir. O zaman her şey daha çabuk sona erer!”
“Savaş olan yerde tehlike hep vardır.”
“Azınlık çoğunluğa karşı savaşırken önemli olan bireyin niçin savaştığının bilincinde olmasıdır.”
“Kırılmayacak kadar çetin olan ceviz yoktur… Bir ceviz kıracağı hepsini kırar!”
“Bütün olup bitenlere karşın hiç kimse sesini çıkarmıyor. Kimse karşı çıkmadığı gibi suçlular da giderek daha çok zafer çığlıkları atıyor.”
..biz ayrık otu dolu bir tarlada birkaç sağlıklı tohumuz Bu tohumlar olmazsa ve yavaş yavaş yayılmazsa bütün tarlayı zamanla ayrık otları kaplar.
Tek bir insana bile haksızlık yapılması, ona ıstırap çektirilmesi kabul edilebilir bir şey değildi. O bunu değiştirebilirdi, fakat korkağın teki olduğu ve rahatını bozmak istemediği için yapmıyordu.
“Sadece bir insanı kurtarmayı istemek yeterli değildir. Onun da kurtulmayı istemesi gereklidir.”
“Hiçbir şey bilmek istemiyordu. Hiçbir şey bilmeyen insanın başkalarına anlatacak, ağzından kaçıracak şeyi olmazdı.”
“Eğer başıma bir şey gelecekse başkaları yüzünden değil kendi budalalığım nedeniyle gelsin!”
“Enno’dan nefret etmiyordu. Çünkü onun gibi bir hiçten nefret edilemezdi.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir