İçeriğe geç

Her Güne Bir Platon Kitap Alıntıları – Allan Percy

Allan Percy kitaplarından Her Güne Bir Platon kitap alıntıları sizlerle…

Her Güne Bir Platon Kitap Alıntıları

Her şey daha yeni başlıyor.
Sadece günü yaşamak, varoluşun en büyük meydan okumalarından biridir.
Anonim bir yazarın aforizmasındaki gibi :Öyleymiş gibi yaparsak öyle oluruz.
Duyguların iyi tarafı geçerlilik tarihlerinin olmasıdır, geçerliliklerini kolayca kaybederler.
Sözlerimiz bizim markamızdır ve bizleri bir varlık olarak tanımlarlar.
Dünyamız karardığında ışığı kendi içimizde aramalayız.
İnsan anlam arayışı içinde olan bir varlıktır.
Birçok insanı düşmanı sever, dostu ise nefret eder.
Hiçbir şeye sahip olmadığını düşündüğün zaman, her şey sana bir lütufmuş gibi gelir.
Her şeyden önemlisi kendine karşı kibar ol.
Duygu ve arzularla mücadele etmek her zaman kolay olmaz.
Çünkü Pablo Neruda’nın Yüz Aşk Sonesi ‘nden birinde söylediği gibi :
Seni sevmeden önce, aşkım ; ben, ben değildim.
Sokaklarda yalpalayıp dururdum ;
Hiçbir şeyin bir önemi yoktu, üstelik bir adım da.
Dünya yaratılmıştı havadan, öylece bekliyordu.
Aşkın bir kimyasal reaksiyon, ruhun enfeksiyonu olduğu belki de doğrudur ama gerçek olan bizi etkilediği, ağına düşürdüğü ve ondan kurtulmayı aslında hiç de istemememizdir.
Aşk bizi yumuşatır, doğru, ama aynı zamanda bizi daha güçlü kılar.
Sevgi avucuna aldı mı bir insanı, bir nefes şiirden yoksun da olsa, o insan şair kesilir.
Kendimizi derinlemesine tanımak bizi korkutabilir çünkü çok fazla araştırıp kendimizdeki en kuytu yerlere varırsak hoşumuza gitmeyen şeylerle karşılaşabiliriz.
Bizi mutlu kıldığı için cehaletle yaşamak çoğunlukla kolayımıza gelir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Her şey senin iyiliğin için değil sen her şeyin iyiliği için yaratıldın.
Aşk ciddi bir akıl hastalığıdır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Müzik ilaçtır.
Çok büyük bir dünyada çok küçük varlıklar olduğumuzu unutma.
• Her sabah, durum ne kadar zor olursa olsun derin bir nefes al. Hazırlan ve daha iyi bir gelecek için koşmaya başla. Çünkü acı, engeller ya da korku seni durduramaz. Seni durdurabilecek tek şey ölümdür.

• Dünyanın tadını çıkar. Pencereden içeri süzülen güneş, saçlarını saran ve kendini daha canlı hissetmeni sağlayan rüzgar gibi küçük şeylerin farkına var. Çok büyük bir dünyada çok küçük varlıklar olduğumuzu unutma. Evrenin büyüklüğüyle kıyasladığın küçük sorunlarının ne kadar anlamsız olduğunu göreceksin.

• Başkalarının sözleriyle ve düşünceleriyle, seni aldatmasına, gününü zehirlenmesine izin vermesen, hayatın nasıl olurdu hiç düşündün mü? Bırak o gün bugün olsun. Kendi güzelliğine inan ve gününü başkalarının ne düşündüğünü önemsemeden yaşa.
(Steve Maraboli)

“Varlığının tadına var. Her anı yaşa. Nefesinin bir saniyesini bile boşa harcama.”
“Aşk bizi yumuşatır,doğru,ama aynı zamanda bizi daha güçlü kılar.”
( ) Bu yüzden kendimizi tamamıyla mutluluğa kaptırmamalıyız. Çünkü gittiğinde içimizde büyük bir boşluk bırakır. Aynı şekilde acılara da çok fazla kapılmamalıyız. Çünkü her şeye rağmen iyi bir şeylerin var olduğunu görmemize engel olur.
Orta yol, ölçülülüğün ve objektifliğin yoludur.
Biri gelip size kalanını fısıldayana kadar herkes yarım kalmış şarkılar söyler.
Binlerce kilometrelik bir yolculuk bile tek bir adımla başlar.
Bir insan içinden gelerek ve dürüstçe, ‘ Dün aldığım kararlar yüzünden bugün buyum’ diyemedikçe, ‘Artık başka kararlar alacağım, ‘ diyemez.’
Elbette mükemmel aşk mükemmel bir sevgiliye sahip olmak değil, kötü şeylerin iyi şeyler karşısında solduğunu bilmektir.
Kimse bilge doğmaz, başkalarının yardımını kabul etmen gereksede yeni bir şey öğrenmenin kötü bir tarafı yoktur.
Tutkuyla beslenen fikirler iyi bir temeli olmayan fikirlerdir.Tutku,akla uygun görüşleri olmayanların aldığı bir önlemdir.
Biri gelip size kalanını fisıldayana kadar herkes yarım kalmış şarkılar söyler.
Herkes kötülük yapabilir, ancak her insan bir başkası için iyilik yapamaz.
Asla kendine kötü şeyler söyleme çünkü bunlara inanabilirsin.
Başkalarının senin hakkında aslında ne kadar az düşündüklerini bilsen, onların neler düşündüğü konusunda hiç endişelenmezdin.”
Hiçbir duygu sonsuz değildir
Shaw’un söylediği gibi, Güç insanları bozmaz. Ancak aptallar güçlü bir mevkiye geldiklerinde o gücü bozarlar.
Hayatta kalmanın sırrı, ölmüşsün gibi yaşamaktır.
Sabah uyanacak bir sebebimiz yoksa kaç yaşında olursak olalım kendimizi yaşlı hissederiz.
Kendine hep şunu sor: Kaybetmemek için mi, yoksa kazanmak için mi oynuyorsun?
Başkasını ve kendini bilirsen,yüz kere savaşsan da asla tehlikeye düşmezsin.
Binlerce kilometrelik bir yolculuk bile tek bir adımla başlar.
Sanki dünyadaki en korkunç şey olduğundan eminmişiz gibi ölümden korkarız.
Biri gelip size kalanını fısıldayana kadar herkes yarım kalmış şarkılar söyler.
Gençlik, endam, zenginlik, hepsi de bir insanın çekici görünmesinde etkilidir. Ancak eğer bütün bunların altında ruh güzelliği yatmıyorsa parlaklık çabuk geçer.
Düşünceli olun çünkü karşılaştığınız herkes inanın en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor.
Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebilirsiniz.
Hayatta gerçek trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.
Mükemmel olmayacaksa bile başla. En azından bu şekilde yola çıkmış olursun.
Müzik,sesin ruhun meziyetlerini egitmek için hareket etmesidir.
Biri gelip size kalanını fısıldayana kadar herkes yarım kalmış şarkılar söyler.
“Bütün bunların yanında şüphesiz en iyi güzellik ürünü bir insanın kendini sevmesidir.”
“ gerçek aşk yıllar içinde sürekli bakım ve ilgi isteyen bir ağaca benzer.”
“Yoksa seni etkileyen bir reklamdan, bir şirketin ustaca hazırlanmış pazarlama taktiğinden mi etkilendin ya da bunu sana toplum mu dayatıyor sorularının cevabını ara.”
“5-Dünyanın tadını çıkar. Pencereden içeri süzülen güneş, saçlarını saran ve kendini daha canlı hissetmeni sağlayan rüzgar gibi küçük şeylerin farkına var. Çok büyük dünyada çok küçük varlıklar olduğumuzu unutma. Evrenin büyüklüğüyle kıyasladığın küçük sorunlarının ne kadar anlamsız olduğunu göreceksin.”
“Hayatta kalmanın sırrı, ölmüşsün gibi yaşanmaktır.”
“Düşünceli olun çünkü karşılaştığınız herkes inanın en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor.”
Eğer zarara yol açtığımızın bilincinde olursak ve bunu hemen telafi etmezsek, yani ot bitmesine izin verirsek zaman ve dünya bu bağı yok etme işini üstlenecektir.
Kırık pencereyi en kısa zamanda onarmak ve detayları kontrol etmek gerekir çünkü bizi bir arada tutan şey parçalardır.
Büyüdükçe göreceksin ki kurallar çiğnenmek için konur. Hayatı kendi koyduğun kurallarla yaşama konusunda cesur ol ve bunun için özür dileme. Sadede gel, konfordan vazgeç, iyi asfaltı olan yer yerine, daha az geçilen yolu seç. Kimse seni seyretmiyormuş gibi dans et. Kendi davulunun ritminde adım at. Ayrıca her şeye, her yere uygun olacağım diye çabalama.
Şöyle bir deyiş vardır: Üç şey geri gelmez; kaybedilen fırsat, atılan ok ve ağızdan çıkan söz. İşte tam da bu yüzden bilerek konuşmak çok önemlidir.
Yoktan gelen cevap, en siyah karanlığın içinden çıkan ışık, işte bu ikisi o muhteşem ve kutsal aydınlanmanın kendisidir.
Şimdiki okullardansa hiç okul olmaması daha iyi olurdu. Çocuklar korkmak yerine cesaretlenip, kendi dillerini uydurdukları dört yaşından önce farklı diller öğrenebilirlerdi. Oynadıkları oyunlar da şimdi olduğu gibi biriktirilen öfkenin boşaltılması değil, gerçek anlamda oyun olurdu.
Sevgi asıl gerçektir ve dünyada var olma amacımızdır.
Aşk insanın en güvenli yeridir. Çok güvenli, çok derin ve iyileştiricidir.
Ağrı vermez. Sınırlı değildir.
En büyük rahatlık insanın aşık olduğu anlarda yaşadığı rahatlıktır.
Her şeyi delip geçecek bir güce sahiptir ancak hiçbir şeyin delemeyeceği bir algıdır.
Gençlik, endam, zenginlik hepsi de bir insanın çekici görünmesinde etkilidir. Ancak bütün bunların altında ruh güzelliği yatmıyorsa parlaklık çabuk geçer.
Çünkü iyi başlanılan şeyler iyi ya da kötü bitebilir, ancak çarpık ya da sapkın bir şekilde başlayan işin her zaman kötü biteceği kesindir.
Acı çekenlerin acılarını hafifletmeye yarayan o erdemleri besleyen ve onlara değer veren şey ışıktır, demiş Nietzsche.
Hayranlık duygusu bir filozof olduğunu gösterir çünkü büyülemek felsefenin başlangıç noktasıdır.
İyi ya da kötü talih yoktur. Olay olduğu gibidir, o kadar.
Aşk ciddi bir akıl hastalığıdır.
Eğer içten kendini iyi hissedersen ve kendi halinden memnunsan, şu anda hayalini kurduğun şeylerin aslında yarısına bile ihtiyaç duymuyorsun demektir. Ne o vermek istediğin kilolar ne daha havalı arkadaşlar ne de sahip olmak istediğin ün. Sen kendine yeteceksin ve seni olduğun gibi sevenler sana yetecek.
Ancak hayat belirsizdir. Gelecek, güneşli mi, yoksa bulutlu mu olacağını bilemediğimiz bir ufuktur.
İnsanın asla kızamayacağı iki şey vardır; önleyebileceği ve önleyemeyeceği şeyler.
Stephen Covey’in açıkladığı gibi: Bir insan içinden gelerek ve dürüstçe ‘Dün aldığım kararlar yüzünden bugün buyum’ diyemedikçe, ‘Artık başka kararlar alacağım,’ diyemez.
Aklımızı kontrol altında tutmak, sahip olabileceğimiz en büyük güçtür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir