İçeriğe geç

Hep Seni Aradım Kitap Alıntıları – Maria Duffy

Maria Duffy kitaplarından Hep Seni Aradım kitap alıntıları sizlerle…

Hep Seni Aradım Kitap Alıntıları

‘Derler ki kaderinizdeki kişi dünyaya geldiğinde, gökyüzünüzde bir yıldız belirirmiş.Ve ta ki günün birinde siz onu bulana dek o yıldız, size ona giden yolu göstermek için tüm gücüyle parlamaya devam edermiş.’
Derler ki kaderinizdeki kişi dünyaya geldiğinde, gökyüzünüzde bir yıldız belirirmiş…
Ve ta ki günün birinde siz onu bulana dek o yıldız, size ona giden yolu göstermek için tüm gücüyle parlamaya devam edermiş. Donna ile Will, yıllar önce aynı gün, aynı hastanede dünyaya gözlerini açtıklarında onlar için parlayan yıldızların, birbirlerine bu kadar yakın olduğunu asla tahmin edemezlerdi. Daha aldıkları ilk nefeste dokunmuştu kader kalplerine. Öte yandan geçen zaman, ikisi için gece ile gündüz kadar zıt hayatlar sunacak kadar acımasızdı. Donna, sorunlu annesi ve fedakâr ablası ile zor şartlar altında yaşam mücadelesi vermek zorundaydı. Will ise yaşadığı büyük kaybın ardından acısını, dünyanın öteki ucuna giderek yaşamaya karar vermişti. Oysa Will, hayatın anlamını bulmak üzere çıktığı bu yolculukta başından beri kaderini, yani Donna’yı aradığından habersizdi. Birbirlerinin varlığından bile haberdar olmasalar da takvimden düşen her yaprak, her adım, her yol onları bir araya getirecek tesadüfler zincirinin bir parçasıydı. Ta ki her şey için çok ama çok geç olana dek… Peki ya aşk? Bu üç harfli kelime, zamana bile karşı gelip yanlışları doğruya çevirebilecek kadar güçlü olabilir miydi? Hep Seni Aradım, doğru insana yanlış zamanda âşık olanların hikâyesi.
Eğer bir şey yürümüyorsa o zaman öylesi doğrudur.Bitmiştir çünkü yolun öteki ucunda ondan daha iyisi vardır,ben buna inanıyorum
Sanırım yanlış bir şey yaptığımın farkındaydım,hem de tüm kalbimle. Her zaman yaptığım şeyi yapıyordum. Başka birinin planlarına kapılıp gidiyor,kendi yüreğimin sesini dinlemiyordum.
Seni seviyorum. ♡♡
Söyle ona.Beklediğin cevabı alamasan bile denemiş olursun.
Hayattan bir şey öğrenmişti,o da pişmanlık duymamaktır.
Eğer bir şey söylemezsem,bundan bir ömür pişmanlık duyarım. ♡
Kalbi neredeyse evinin orada olduğunu söylüyordu. ♡
Onu sevmişti,gerçekten sevmişti. ♡
Ancak bazı insanlar sözden anlamazdı.
Her hikâyenin çift yönlü olduğunu kabullenmen gerek.
İyi bir ilişki sağlam arkadaşlık temelleri üzerine otururdu.
Geleceğin neye gebe olduğunu kim bilebilir?
Kendi ayaklarının üstünde durmak,kendi istediğini yapmak zorundasın.
Donna’nın yüzü zihninde canlandı. Onun yanındayken kendini nasıl da tamamlanmış,mutlu hissetmişti. ♡
İnsanların sorunu da bu.Bilgi sahibi olmadan bir şeyler bildiklerini sanıyorlar.
Bu dünyada bir yuva kurabilmek,olman gereken yeri bilmek harika bir his olmalıydı.♡
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Doğru kişiyi bulduğunda anlıyorsun. ♡
İşler asla dışardan göründüğü gibi değildir.
Sen ne kadar zorlaştırıyorsan o kadar zor,ne kadar kolaylaştırıyorsan o kadar kolay.
Birbirlerinin ruh eşleri gibiydiler. Büyükannesi bu duruma kesinlikle ,Aynı kumaştan dikilmişler , diyerek açıklardı. ♡
Acı hiçbir zaman yok olmuyor. Sadece zaman içinde alışkanlığa dönüşüyor.
“Eğer bir şey yürümüyorsa o zaman öylesi doğrudur. Bitmiştir çünkü yolun öteki ucunda ondan daha iyisi vardır, ben buna inanıyorum.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bitmiştir çünkü yolun öteki ucunda ondan daha iyisi vardır.
Acıyı dindiren yalnızca zamandı. Aslında acı hiçbir zaman yok olmuyor.
Sadece zaman içinde alışkanlığa dönüşüyor.
Eğer kanatlarını açıp uçmak istiyorsa,onu sonsuza dek yanımızda tutamayız.
Gelecek,hayallerinin güzelliğine inananlarındır.
Eğer bir şey yürümüyorsa o zaman öylesi doğrudur. Bitmiştir, çünkü yolun öteki ucunda ondan daha iyisi vardır.
Böyle bir çalışmanın güzel bir fincan çay ve kekle ödüllendirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Mutfağın öteki tarafından yüksek sesli bir kahkaha duyuldu.
Biliyorum, Jan. Bana karşı çok naziksin.
Kızarmış ekmeğine çabucak yağ sürüp kendine bir bardak süt koydu. Saat altıydı.
Arkadaşları ciltlerindeki tüm leke ve kızarıklıkları kapatmak için uğraşıp duruyordu, oysa Donna’nın çillerle kaplı yüzü umurunda değildi.
En azından makyaj derdi yoktu. Çoğu arkadaşı gibi her sabah aynanın önünde saatler harcamak kadar korkunç bir şey olamayacağını düşündü.
Ekmek kızartma makinesinin içine bir dilim ekmek koyduktan sonra dağınık, kızıl saçlarını toplamak için bir toka aramaya başladı.
Vivienne arkaya uzanıp en üstteki oyuncak ayıyı aldı. Fakat oyuncağı görünce morali bozuldu.
Şey, evet ama milyonlarca insanın bebeği var.
Hayatlarımız çok farklı Hiç ortak yanımız yok.
Ancak bazı insanlar sözden anlamazdı.
Umarım yakında şu biberonlara alışır.
Zavallı Vivienne çaresizdi. Diğer annelere baktı, hepsi uyuyordu.
Vivienne adeta küplere binmişti.
Vivienne kendini asla bir anne olarak hayal etmemişti.
Vivienne ve George, bebek için planlarını yapmışlardı.
Vivienne’nin kalbi adeta eridi.
Genç hemşire huzursuzlukla kıpıldanarak, hasta dosyasına bir şeyler yazmakla meşgul oldu.
Gözkapakları ağırlaştı. Tam uykuya dalmıştı ki bir el onu sarsarak uyandırdı.
Bir doktor, bir avukat, bir bilimadamı olacaktı. Kansere çare, yoksulluğa çözüm bulacaktı. Dünyaya hükmedecekti.
Hayattan bir şey öğrenmişti, o da pişmanlık duymamaktı. Yapmak üzere olduğu şeyden de pişmanlık duymamayı umut ediyordu!
Acıyı dindiren yalnızca zamandı. Aslında acı hiçbir zaman yok olmuyor. Sadece zaman içinde alışkanlığa dönüşüyor.
Başarı, pek çok şekilde yorumlanabilir. Başarı benim için mutluluk demek. Mutlu olmak istiyorum.
Onun adına mutlu olmam gerekir ama kendi adıma üzülmeden duramıyorum. Değer verdiğim insanlar hayatımdan birer birer uçuyormuş gibime geliyor.
annesini muhtemelen uzun zaman önce kaybetmişti ama ölüm başkaydı. çok acımasızdı, nihaiydi.
o gün deprem olmasaydı ne olurdu diye düşündün mü hiç?.. yani bizi
sürekli
donna’nın yüreği rahatlamıştı. will kaderlerinin beraber yazıldığını fark etmişti. kaderinden asla kaçamazsın.
donna yalnızca will’e bakıyordu. yüzünün he köşesini zihnine adeta kazıyordu. keşke yalnız olsalardı. söylemek istediği, öğrenmek istediği çok şey vardı.
seni bekledim.
gelmekten mi vazgeçtin yoksa geciktin mi, emin olamadım.
kaderin eli onu hayatı boyunca zorlu yollardan geçirmişti; pek çok açıdan hoş sayılamayacak şekilde hem de. ancak bugün yine aynı el, onu hayallerinin erkeğinin kollarına bırakmayı seçmişti. ikinci defa. bu sefer gitmesine izin vermeyecekti.
annesiyle arasının eskisinden iyi olmasının başlıca sebebinin, babasının ölümü olması yüreğini burkuyordu.
acıyla başa çıkmanın yolunu bulmuş olabilirdi ama o acı asla dinmeyecekti.
acıyı dindiren yalnızca zamandı. aslında acı hiçbir zaman yok olmuyor. sadece zaman içinde alışkanlığa dönüşüyor.
Başarı , pek çok şekilde yorumlanabilir. Başarı benim için mutluluk demek.!
Derler ki kaderinizdeki kişi dünyaya geldiğinde, gökyüzünüzde bir yıldız belirirmiş… Ve ta ki günün birinde siz onu bulana dek o yıldız, size ona giden yolu göstermek için tüm gücüyle parlamaya devam edermiş
Sulugözün tekiyim. Beni bilirsin, rüzgar esse ağlarım.
Öyle, değil mi ?

Bana hiçbir şeyin imkansız olmadığını gösteriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir