Hazan Bülbülü Kitap Alıntıları – Hüseyin Rahmi Gürpınar

Makine işliyor, fakat yelkovan ilerlemiyor. Saatim de bana benziyor. Kalbim işliyor, fakat talihim yürümüyor.

Kimseye sen filanı sev veya sevme denmez. Sevdaya uğramış kimse, o da aşkın esiridir.

Çünkü seviyorum. Sevgi hakkı her şeyden
önce gelir.

İnsan insanın aynasıdır derler.

İnsan ihtiyarlasa da gönlü kocamazmış derler.İhtiyar olsam da gönlüm tazedir" şarkısı yok mu?

Benim için gönlünde bir şeyler geçiyor. Anlıyorum.

Sizin kalbiniz birisi için çırpınırken, o üzerine çıldırdığınız vücut içindeki kalbin de bir başkası için çarptığını hissetmek ne kadar acı oluyor!

Kalbim işliyor, fakat talihim yürümüyor.

Aşk tadının ne olduğunu ben senin kollarının arasında hissettim.

Gençlik… Bu da bir rüya. Rüyaların en süslüsü, en şaşaalısı, en emel süsleyicisi. Hayat boyunca ancak bir kere görülebildiği için en aldatıcı olanı.

Makine işliyor. Fakat yelkovan ilerlemiyor. Saatim de bana benziyor. Kalbim işliyor, fakat talihim yürümüyor.

Gönül kimi severse,
güzel odur, efendim.

Demek ki ömrümüz her saniye ölüyor da haberimiz yok. Biz yalnız bu ölen şeylerin sonunda vereceği toplamı bekliyoruz.

«İnsan insanın aynasıdır»

Dilin kemiği olmadığı gibi doğru bir
vicdanın yönüne bağlı olmayan garazcı kalem de doğru yanlış her vadide söz karalayabilirler.

Vakitsiz öten horoza uğursuz derler. Hazanda bülbül olmaz.

Yalanla vicdan, bu iki şey nasıl uzlaşabilir? Bilemem.

Böyle ölesiye yaralanan bir kalp artık iyileşir mi?

Böyle mühim, vahim, esrarengiz bahisler ya hiç açılmamalı yahut açıldıktan sonra tamamlanmalıdır.

Mağrur kelimesinin re’sini de’ye çevirecek olursak, iş doğru olur.

Paçavra hastalığı: grip

Görünen apaçık bir hakikati başka şekilde göstermek için seksen dereden su getirmeye ne lüzum var?

Bu zavallı kalbim muhabbetine ne kadar muhtaç bilsen.

Bir umutsuz âşık sevgilisine Artık sen beni sevmiyorsun" diye neden sitemler eder? "Hayır, sen zannında yanılıyorsun. Ben seni umduğundan çok severim" dedirtmek için.

Sükût ikrardan gelir.

Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!

İnsanın mayası zaafla, korkaklıkla yoğrulmuştur.

Hazanda bülbül olmaz.

Zorla her şey olur, muhabbet olmaz.

İnsanlık bir bencillik yığınından başka bir şey değil.

Bir insanın dünyadaki en büyük dostu, dert ortağı olandır derler. İnsan, içindeki elemleri yansıtacak diğer bir kalp bulursa üzüntülerinin fazlasını oraya taşırarak biraz sakinleşir.

Cenabıhalik bu güzel gözleri sürekli ağlamaya mahkûmiyet için mi yaratmış?

Bir beyinde aşkla şuur yan yana gelemiyor. Biri geldi mi öteki gidiyor.

İnsan, içindeki elemleri yansıtacak diğer bir kalp bulursa üzüntülerinin fazlasını oraya taşırarak biraz sakinleşir.

Seralarda vakitsiz bahar görülse bile gönüllerde suni aşk yaratılması henüz görülmemiştir.

Ah insanlar, insanlar! Siz ne zaman lafla hakikati saklamaya, değiştirmeye uğraşmak zaafından, garabetinden kurtulacaksınız?

İki ruhun uyuşmasıyla gerçekleşen muhabbetlere hakikaten doyulmaz. Böyle karşılıklı sevgilerin şevk ve lezzetine son olmaz.

Öt bakalım hazan bülbülü! Öt de etrafta mevsimsiz güller açsın.

O ne kadar olsa erkektir. Sevdiğini pek belli etmek istemez."

Makine işliyor, fakat yelkovan işlemiyor. Saatim de bana benziyor. Kalbim işliyor, fakat talihim yürümüyor.

Âdet, kanun, nizam, edep denilen şeyler herkesin görüşüne, fikrine, arzusuna göre düzenlenemez. Hiç kimse düzeni kendine uyduramaz. Fakat kendisi ona uymaya mecburdur.

İnsanlık bir bencillik yığınından başka bir şey değil.

Karı koca birbirinin dengi olmamak ne fena şey.

Of, dakikalar ne kadar uzuyor! Kalbim dikiş makinesi gibi tıkır tıkır tıkır işliyor. Yarım saat daha gecikirse bu çarpıntı beni bitirecek. Aşk için pek tatlı şeydir derler. Bunun tadı neresinde anlayamadım. İnsan yattığını, kalktığını, yediğini, içtiğini, hâsılı ne yaptığını bilmiyor. Bütün duyguları, bütün emelleri, varlığı bir güzellik ilahesinin cazibesine esir oluyor."

Nedendir acaba? Her emele karşı seksen engel çıkar.

Gönül kimi severse güzel odur efendim.

Bu zavallı kalbim muhabbetine ne kadar muhtaç bilsen.

Ömür denilen şey sürekli değişimden ibaret.

Bu derdi çekilmez ihtiyara verip de hangi günahsız kızcağızın başını ateşlere yakacaksın? Hanım, Allah’tan kork. Bu dünyanın üstü varsa altı da vardır.

Sevgi işleri nizamın, kanunun yetki ve iktidar dairesinin dışındadır.

Zaman gençleri hep hercai, hep gel geç, hep hoppa, hep terelelli.

Gönül kimi severse güzel odur.

İnsan ihtiyarlasa da gönlü kocamazmış.

Ömür denilen şey sürekli değişimden ibaret.

Ah insanlar, insanlar! Siz ne zaman lafla hakikati saklamaya, değiştirmeye uğraşmak zaafından, garabetinden kurtulacaksınız?

Demek ki ömrümüz her saniye ölüyor da haberimiz yok. Biz yalnız bu ölüm parçalarının toplanmasını bekliyoruz.

İnsan insanın aynasıdır derler.

Ömür denilen şey sürekli değişimden ibaret.

Tevekkeli bu dünyaya amansız devran dememişler. Durmuyor. Dönüyor, dönüyor ama bakınız insanı da ne hale koyuyorlar.

Bir gencin gönlünün yalnız muhabbetle şişmesi kâfi değildir. Cepleri de lirayla dolu olmalı.

Çünkü seviyorum. Muhabbet hakkı her şeyden önceliklidir.

Biz bu derse besmeleyi çekeli otuz seneyi geçti.

Gençlikte insan, her mahrumiyete çabuk teselli bulur.

Ele baston almayınca bel doğrulmaz.

Halka verir talkını, kendi yutar salkımı.

İhtiyar olsam da gönlüm tazedir.

&”Hazanda bülbül olmaz.&”

“Öt bakalım hazan bülbülü! Öt de etrafta mevsimsiz güller açsın.”

“Her iyi fiilin mükâfatı yoktur. Ama her taşkın hareketin cezası vardır.”

&”Makine işliyor, fakat yelkovan ilerlemiyor. Saatim de bana benziyor. Kalbim işliyor, fakat talihim yürümüyor.&”

&”Demek ki ömrümüz her saniye ölüyor da haberimiz yok. Biz yalnız bu ölüm parçalarının toplanmasını bekliyoruz.&”

&”Gençlik… Bu da bir rüya. Rüyaların en süslüsü, en şaşalısı, en emel süsleyicisi. Hayat boyunca ancak bir kere görülebildiği için en aldatıcı olanı.&”

&”Senin gönlünde esen rüzgarı ben çoktan keşfettim.&”

&”Hayat mücadelelerinin en müthişi gençlikte değil, asıl işte ihtiyarlıkta başlıyor.&”

&”Ömür denilen şey sürekli değişimden ibaret.&”