Ozan Turan kitaplarından Hayatta Olmaz! kitap alıntıları sizlerle…
Hayatta Olmaz! Kitap Alıntıları
Dönüp arkana baktığında hiç kötü bir şeyle karşılaşmadıysan ya cesaretin yoktur ya da bir fanusun içinde yaşamışsındır.
Bu zamana kadar hayatı çözebilen olmamıştır. Şu dünyada çözdüğün her düğüm yeni bir düğümü ortaya çıkarır.
Uyurken ne kadar da mutlu oluyordu insan. Tüm dertlerden kurtulmak için kaç gün uyumak gerekiyordu?
Hayat son zamanlarda ölmüş birinin doğum gününü kutlamak gibiydi anlamsız ve geç kalınmış.
İnsanın en tehlikelisi canlısı iken, neden ölülerden korkuyorduk bilmiyordum.
Ben kendi halinde olmaya özen gösteren vasat biriydim. Dünyada yaşamak gerektiği için yaşıyordum.
Karşısına çıkan ilk dala tutunmuştu. Yazık ki bu dal asırlık çınarın çürümüş, kopmak üzere olan bir dalıydı.
Tek bir sokak lambası bütün sokağı aydınlatmaz.
Kışın gidilen plaj gibi, sonuna yetişilen düğün gibi, radyoda son saniyelerine denk geldiğin müptelası olduğun şarkı gibi, yağmurdan sonra elde taşınan şemsiye gibi, gazı kaçmış kola gibi hissediyorum.
İnsan bir şeye kaç kere üzülebilir?
Kışın gidilen plaj gibi, sonuna yetişilen düğün gibi, radyoda son saniyelerine denk geldiğin müptelası olduğun şarkı gibi, yağmurdan sonra elde taşınan şemsiye gibi, gazı kaçmış kola gibi hissediyorum. Velhasıl-ı kelam, bir zamanlar çok önemli fakat şimdi olmasa da olur gibiyim.
Yeni bir gün gibiydim; umut dolu, heyecanlı, belirsizdim.
Canımızı asıl acıtanların sevdiklerimiz olduğunu her zaman yaşayarak öğreniriz.
Kim derdi yedi sene önce aldığımı, yaşını göstermeyen bir takım elbiseydi.
“Dönüp arkana baktığında hiç kötü bir şeyle karşılaşmadıysan ya cesaretin yoktur ya da bir fanusun içinde yaşamışsındır.”
Hayatta olmaz dediğim her şey hayatta olmuştu ve olmaya devam ediyordu.
“Hava seni çöldeymişsin gibi hissettirebilir, Atılgan gibi bir arkadaşın olabilir, tehditler savuran sevgilin de olabilir, hayat tüm sevecenliğiyle başını okşamak yerine enseme tokat indirebilir, ne olursa olsun pes etmek yok.” diyerek kendimi yeteri kadar motive etmek istedim. Etkili olmamıştı. Motivasyon sihirli bir değnek değildi ki bir anda yarama merhem olsun.
– O adamla aran nasıl şimdi?
– Çok iyi çünkü öldü. dedim.
– Çok iyi çünkü öldü. dedim.
-O adamla aran nasıl şimdi?
-Çok iyi çünkü öldü. dedim.
-Çok iyi çünkü öldü. dedim.
Dünyadaki tüm savaşları sona erdirecek bir gülüşü vardı ve o gülüşlerin ulaştığı tek insan da bendim. Bu ne büyük bir şerefti Allah’ım!
Hayat tüm sevecenliğiyle başını okşamak yerine ensene tokat indirebilir, ne olursa olsun pes etmek yok.
Sonuçta tecrübeler yaşanarak elde edilirdi. Okuyarak veya başkasında görerek değil.
Evlilik o kadar büyük bir mesele ki bunu yaşayarak anlama lüksünüz yok.
Dünyada herkes bir şeyleri başarırken biz neden tüm başarısızlıkların baş rolündeyiz hiç düşündün mü?
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Ne tuhaf bir duygu sevmek. İnsanı ya öldür ya da güldür, ortası yok.
Güzel günler bize sabit bir şekilde yakındı, ondan uzaklaşan bizdik.
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Kadınlar inanılmaz zor varlıklar. Kızdıklarını anlamak sevdiklerini anlamak kadar zor. Duygularını belli etmeden duygu yüklü durumları yaşayabiliyorlar. Erkeklerin basitliğini kadınların daima yüksek dozda olan zorlukları kapatıyor. Ancak bu kadar sert olmak da her zaman iyi değildir. Çünkü sert şeyler çabuk kırılır.
Hayatta olmaz dediğim her şey hayatta olmuştu ve olmaya devam ediyordu.
Her şey güzel olacaksa kötüye ne olacak, ona da fırsat vermeliyiz.
Bu dünyada üzüntüyü, derdi kederi tadan her insan şanslıdır. Dönüp arkana baktığında hiç kötü bir şeyle karşılaşmadıysan ya cesaretin yoktur ya da bir fanusun içinde yaşamışsındır.”
Yarın yokmuş dünü de unutmuş gibi yaşıyordu.
Hayatta olmaz dediğim her şey hayatta olmuştu ve olmaya devam ediyordu
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Dertsiz yaşayamamak da ne büyük hastalık.
Hayat tüm sevecenliğiyle başını okşamak yerine ensene tokat indirebilir, ne olursa olsun pes etmek yok.
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
İnsan bir şeye kaç kere üzülebilir?
O halde her şey güzel olacak.
İmkansız. Her şey güzel olacaksa kötüye ne olacak ona da fırsat vermeliyiz.
İmkansız. Her şey güzel olacaksa kötüye ne olacak ona da fırsat vermeliyiz.
Hayatta olmaz dediğim her şey hayatta olmuştu ve olmaya devam ediyordu
İmkânsız severek mutsuz olmaktansa, benim için mümkün olanı sevip huzuru bulmayı seçmiştim. Her ne kadar elle tutulur, gözle görülür bir şey olmasa da aşkın da bir cam vardı. Biri öldüğünde diğeri doğuyordu. Özene bezene büyüttüğü bir aşk kollarında can verdiğinde, yeni bir aşkı pamuklara sarıp büyütmeye başlıyordu insan.
Acı çekmeye meraklı mazoşist bir mal gibiydim.
Hayat beni en büyük düşman olarak seçmişti. Çünkü ben güçsüzdüm, hayat güçlüklerle uğraşmayı sever.
Bir fabrikanın üretim makineleri gibiydiler. Düzenli ve nizami bir şekilde dövmüşlerdi. Vücudumdaki acılar akan kanla doğru orantılı olarak artıyordu.
Anında yalan söylemek kadınların en önemli ve hayati özelliklerinden sadece biriydi.
Sonuçta erkektim ve erkekler ağlamaz, gülmez, korkmaz, sevinmezdi.
Mutlu olmak için mutlu etmek yetiyordu.
Mutluluğun sıvı hale olan çayın bize eşlik etmesi için mutfağa gidip ocağa su koydum.
Bu zamana kadar hayatı çözebilen olmamıştır. Şu dünyada çözdüğün her düğüm yeni bir düğümü ortaya çıkarır. Ömrünün sonuna kadar da böyle devam eder.
Güzel şeyler tarifeli uçak gibidir. Zamanında muhakkak yanıbaşınızda olurlar.
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Hayatı satranç ciddiyetiyle değil pişpirik gevşekliğine yaşarım. dedi.
Senin için dedikleri tıkanmış tozluk, uydusuz televizyon, internetsiz telefon, cepsiz pantolon dedi.
Kadınlar inanılmaz zor varlıklar. Kızdıklarını anlamak sevdiklerini anlamak kadar zor. Duygularını belli etmeden duygu yüklü durumları yaşayabiliyorlar.Erkeklerin basitliğini kadınların daima yüksek dozda olan zorlukları kapatıyor. Ancak bu kadar sert olmak da her zaman iyi değildir. Çünkü sert şeyler çabuk kırılır.
Güzel günler bize sabit bir şekilde yakındı, ondan uzaklaşan bizdik.
Gölden 10 kiloluk bir balık avlamayı başarmış ayı kadar keyifliydi.
Telefonu bozulan bir ergen kadar sıkılmıştım.
“Ben doktor Bertuğ.” dedi.
“Bertuğ diye doktor mu olur ya? Bertuğ dediğin oyuncu olur, manken olur, en kötü ihtimalle yönetim kurulu başkanı olur, o da babasının şirketinde. ”
“İlk başlarda ben de kabullenemedim. Bu nedenle okulu 9 senede bitirdim.” ‘
Hemşirelerden biri sedyenin ucundan tutmuş koşarken: Açılın biz ATT’yiz. dedi. Önlerine atılarak onları durdurmuştum.
Çağımızın fobisi şahit yazılmaktı.
Karşısındaki beyaz kapının üzerinde morg yazması içimde yersiz bir korku oluşmasına neden olmuştu. İnsanın en tehlikelisi canlısı iken, neden ölülerden korkuyorduk bilmiyordum.
Duygusal yönümün ağır bastığı dönemlerde böyle duygu patlaması yaşayabiliyorum dedim.
-O adamla aran nasıl şimdi?
-Çok iyi çünkü öldü. dedim.
-Çok iyi çünkü öldü. dedim.
Söyleneni yapmıştım. İlk atışta on iğneli çaparinin yedi iğnesi can havliyle çırpınan balıklarla doluydu. Diğer atışlarda aynı berekette olunca etrafımız insanlarla çevrilmişti. Neredeyse dünyadaki tüm orta yaş insan grubu gelmiş, inşaat alanındaki çalışmayı seyredermiş gibi beni takip ediyorlardı.
Şapkasının çıkarınca dökülmemeye yemin etmiş beyaz saçları esen ılık rüzgarla dalgalanmaya başladı.
Zaten kimse çirkinleri istemez. Çirkinler bu dünyada neden varlar? Ceset yiyen bir karga gibi hep boktan olmak zorundalar mı? Bence çirkinler ölsün ama hepsi değil. Çirkinlerin olmadığı yerde güzeller de çirkin sayılır.
Aşk denilen şey ikilemlerden oluşan duygusu ile değil miydi?
Akreple yelkovan gözlerinin kenarı ile bana bakıp: Keyif bizim değil mi istediğimiz gibi ilerleriz. diyorlardı.
Dönüm noktası insanları hazırlıksız yakalayan sınavlardır.
Dünyadaki tüm savaşları sona erdirecek bir gülüşü vardı ve o gülüşlerin ulaştığı tek insan da bendim. Bu ne büyük bir şeref de Allah’ım!
Selamsız sabahsız laf sokmaya başladın hemen. dedi.
Suç bende değil hayallerimde, hayaller insanı yoldan çıkarabiliyordu.
“Seninle neredeyse aynı yaştayız ama garson olduğum için bana kardeşim diyorsun. Dokunuyor ama hayat böyle işte, adaletsiz, kocaman bir dünyanın içerisindeyiz. Ne fark var aramızda, senin gömleğinin markası Pierre Cardin benimki nescafe’nin eşantiyonu. Sen belki de beş bin lira maaş alıyorsun. Ben daha maaşı konuşmadım bile.”
“Birader sipariş alır mısın artık işe geç kalacağız.”
“Birader sipariş alır mısın artık işe geç kalacağız.”
Hiç kimse kötü şeylerin içinde olduğu bir hayal kurmaz. Hayaller toz pembedir.
Karşımdakiler insanlıktan çıkmış gibiydiler, kahkaha atmıyorlardı kahkaha kusuyorlardı.
Eğer bir erkeğe beyaz yakışmıyorsa o erkek için asla ama asla ümit yoktur. Çünkü o bir çirkin erkektir. dedim.