İçeriğe geç

Hayatın Tekrarı Yok Kitap Alıntıları – Ülfet Görgülü

Ülfet Görgülü kitaplarından Hayatın Tekrarı Yok kitap alıntıları sizlerle…

Hayatın Tekrarı Yok Kitap Alıntıları

Ülfet Görgülü kitaplarından Hayatın Tekrarı Yok kitap alıntıları sizlerle

Hayatın Tekrarı Yok Kitap Alıntıları

Hased eden kimse, Allah’ın kulları arasında yaptığı dağıtıma razı olmamış demektir.
Evladım, öyle bir hayat yaşayın ki, Allah’ın sizi yarattığına değsin.
Mahzun bir yetimdir Kudüs. Yetime kol kanat germek, Allah’ın emridir.
Aşk imamdır bize gönül cemaat
Kıblemiz dost yüzü daimdir salat .
Gelin tanış olalım / işi kolay kılalım / sevelim sevilelim / Dünya kimseye kalmaz .
Gönül yapmak kendini tanımakla başlar .
Sana taşla vurana sen aşla vur.
Her bir insan bir tanedir , yeganedir , özeldir . Her insan düşünceleri , duyguları yetenekleri ile birbirinden farklıdır. Dili, ırkı, rengi cinsiyeti ve milliyeti ne olursa olsun her insanın değeri , kıymeti , insanlık özü aynıdır . Onurludur , saygındır , canı , haysiyeti , malı dokunulmazdır. Her insan şerefli bir varlıktır ve haysiyetine yakışır bir şekilde yaşamayı hak etmektedir.
Ağlarım ağlatamam , hissederim söyleyemem
Dili yok kalbimin , bundan ne kadar bizarım
Aslında aşk ; anlatabilen değildir , anlatılmayanın etrafında dolaşmak da değildir . Aşk olmaktır, pişmektir , yanmaktır . Tıpkı Aşk nedir ? diye soran kimseye Hz. Mevlana ‘ nın ; Ben ol da gör. dediği gibi .
Çizgiler , yüreklerimizde değil yanlız alınlarımızda belirir .
Çünkü insanın ruhu hiçbir zaman yaşlanmaz .
İnci değerinde ve kalitesinde söz söyleyebilmek ilmî , fikri bir derinliği gerektirir.
İnsanoğlu dilinin altında gizlidir . Dil , can kapısının perdesidir . Yel esip perde kalktı mı evin içindekiler görünüverir. O zaman evde inci mi var , buğday mı ?
Ağlarım ağlatamam, hissederim söyleyemem
Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım

Mehmet Akif Ersoy

Ey mümin götürsen de huzura yüz çuval
Hak buyurur: Bana gönül getir, bunları al
Ben senden razıyım, eğer razı ise senden bir gönül
O senden yüz çevirirse ben de çeviririm bil
Ben gönüle bakarım, bakmam sana
Ey mümin gönül armağan getir bana

Hz. Mevlana

Bazen bir selam, iki kelamla fethedilir bir yürek.
Kahrı lütfu bir bilebilseydik gamı neşeye çevirir, nedenlerin, niçinlerin eyleminden azad olurduk!
Oku şayet sana bir hisli yürek lazımsa
Oku, zira onu yazdım, iki söz yazdımsa

Mehmet Akif Ersoy

Ruhun kabri olan bedenlerimiz ya bir cennet bahçesi ya da bir cehennem çukuru hükmündedir.
Ne kadar da hor kullanıyor insan en yakınındakileri.Sanki hiç ayrılık vakti gelmeyecekmiş gibi
Ey anneler! Ey bugünün Hacerleri !
İsmaillerinizi kurban etmeyin.Edecekseniz Allaha kurban edin.İçkinin, uyuşturucunun, haramın, günahın kurbanı olmasın yavrularınız.!
Vâsıl olmaz kimse Hakk’a cümleden dûr olmadan
Kenz açılmaz şol gönülde ta ki pürnûr olmadan
Sür çıkar ağyar dilden tâ tecelli ede Hakk
Pâdişah konmaz saraya , hâne mamûr olmadan
eksikligimizi görebilmek, yanlışlarımızdan dönebilmek hatalrımızın farkına varıp özür dilemeyi becerebilmek bu kadar zormu?
Dirip dünyayı Cem etme önüne
Seninle gelmeyen malı nidersin?
Kalbin ameli olan niyetler ihlasla buluşmadan, dillerin ihlas suresini okuması ne yavan!
Çölde avare dolaş(tığını sandığımız)günlerden birinde namaz kılan birinin önünden geçer Mecnun. Selam verir vermez musalli seslenir arkasından :görmedin mi namaz kılıyorum, nasıl geçersin önümden? Hayır der Mecnun, Leyla’nın aşkı beni öylesine almış ki benden, seni görmedim. Sen Mevla’nın huzurunda beni nasıl gördün?
Sevmek bütünleşmektir , verici olmaktır, güçlü olmaktır, sorumluluk sahibi olmaktır, çaba harcamak ve emek vermektir. Sevginin temel şartı sevdiğinizi hata ve noksanıyla olduğu gibi kabul edebilmektir.
Utandım ağlayarak, ağladım utanmayarak. M.Akif Ersoy
Gel de birbirimizin kıymetini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden!
Kurban Allah’a en iyiyi sunmaksa, en iyilerden olmak için say u gayret edelim gün u gece. Zira işi olmaz Mevla’nın kurbanlıklarla, O’nun bütün işi bizimle.
Çizgiler, yüreklerimizde değil, yalnız alınlarımızda belirir.
Çünkü insan ruhu hiçbir zaman yaşlanmaz.
Huzurun bol kazanmakta ,çok harcamakta, güzel yiyip içmekte, iyi giyinip gezmekte değil bir davaya gönül vermekte, sevdası uğruna her çileye göğüs germekte, her zorluğa tahammül etmekte olduğunu sessiz sedasız anlatmakta bize Ehl-i Kudüs.
Adanmış bir kuldu O, dünya pazarında oyalanmak için değil, Allah yolunda mücadele, mücahede ve hizmet etmek için Seçilmiş bir kuldu O, İsa incisinin istiridyesi olmak için
Ne güzel buyurmuş Hz. Mevlana:
“Ey mümin götürsen de huzura yüz çuval
Hak buyurur: Bana gönül getir, bunları al
Ben senden razıyım, eğer razı ise senden bir gönül
O senden yüz çevirirse ben de çeviririm bil
Ben gönüle bakarım, bakmam sana
Ey mümin gönül armağan getir bana!”
Gönül öyle değerli bir kavram ki içinde yer aldığı her ifadeye değer katar, her cümleyi güzelleştirir. Alçak kelimesi bile onunla buluşunca yüce bir erdeme dönüşür.
İyilik, altı harf , üç hece dilimizde, lakin hesabı çetince.
Sevgi ve merhamet pınarları da kurursa şayet, neyimiz kalır ki başka?
Rahmetle kuşatılmış bir gönül sahibi, Allah’ın emaneti olan eşini değil, eşyayı dahi incitemez.
Hoştur bana senden gelen
Ya hil’at u yahut kefen
Ya taze gül yahut diken
Kahrın da hoş, lütfun da hoş.
İbadetten önce ihlas istiyor Rabbimiz. Amel çokluğuna itibar olmaz/Kulundan Haliki hoşlanmayınca.
Apar topar kılınan namazlarda mı huşu? Açılmadan kapanan avuçlarda mı dua? Başlamadan biten tesbihatta mı zikir? Dilden kalbe inmeyen tövbelerde mi huzur? Reklam aracı yapılan sadakalarda mı hayır? Mideye tutturulan oruçlarda mı takva? Turistik gezilere dönen umrelerde, haclarda mı arınma?
Aslında aşk; anlatılabilen değildir, anlatılamayanın etrafında dolaşmak da değildir. AŞK, olmaktır, pişmektir, yanmaktır. Tıpkı Aşk nedir? diye soran kimseye Hz. Mevlana’nın ; Ben ol da gör. dediği gibi.
Bilgi hikmetle süslenirse, mevki dua kazanma ve gönül almanın bir vesilesi kılınabilirse, servet ahiret yatırımına dönüştürülebilirse hem sahibine hem çevresindekilere ne güzel kazanç kapısı olur.
Bir zamanlar cihan imparatorlarına hiç çekinmeden; Gururlanma padişahım senden büyük Allah var. diyebilen zevatın ahfadı bugün hangi kuytu köşelerde acaba?
Ölüm, bir kelebeğin kozasını terk edişi misali terk ediştir, ten kafesini.
Manevi beş yüz seneden beri berrak
Yaşayanlar değil Allah’a gidenlerden uzak
Bir bahar yağmuru yağmış da açılmış havayı
Hisseden kimse hakikat sanıyor hülyayı
Ahiret öyle yakın seyredilen manzarada
O kadar komşu ki dünyaya duvar yok arada
Geçer insan bir adım atsa birinden birine
Kavuşur karşıda kaybettiği bir sevdiğine
Serviliklerde sükun, yolda sükun, evde sükun
Bu taraf sanki bu haliyle ezelden meskun
Namaz müminin miracıdır.
Ey Kâbe ne kadar hoşsun, kokun ne kadar da güzel! Şanın, hürmetin ne kadar da yüce! Ama canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah nezdinde malıyla, canıyla müminin hürmeti senin hürmetinden daha büyüktür.
Hayat tırmanıştır. Hayat zorluktur. Hayat imtihandır. O imtihanlara sabredenler kazanabilir.
Davası olmayanın sevdası hakiki olmazmış.
İnsanın düşünce ve inanç dünyasının inşasında kelamın ayrı bir yeri vardır. Söz düşünceye, dil söze araç kılınmıştır.
Aşk sadakatle ispat edilir ancak.
Gaye-i hayatımız hayatı kulluk bilinci ile yasayabilmektir.Nefse değil,Hakka boyun eğmektir
Arz-ı mamur hale getirmek devasa yollar açmakla,gökdelenler inşa etmekle değil gönül yapmakla mümkün olur.
Kur’an, Allah’ın yeryüzündeki ziyafet sofrasıdır.
Senin olmalı yetimin başını okşayan el, senin olmalı dertli yüreklere şifa sunan dil ve sen olmalısın feri kaçmış gözlere nur, gülmeyi unutmuş yüzlere sürur. Sen olmalısın kimsesizlerin kimsesi, sen olmalısın çaresizlerin çaresi. Sen olmalısın akan gözyaşlarını silen, sen olmalısın garibin halini o söylemeden bilen
Güçlünün değil haklının, zalimin değil mazlumun yanında olmalısın.
İnsan gönül merkezli ve sevgi eksenli yaşamaya başladığında hem şehirler hem mabetler yeniden gülümseyecektir sakinlerine
Ahiret öyle yakın seyredilen manzarada
O kadar komşu ki dünyaya duvar yok arada.
Denilebilir ki; insan küçük bir şehir, şehir büyük bir insandır.
Dünyevi hırsların, nefsani hazların işgal ettiği kalplerde ne ulvi sevdalar yeşerir, ne yüce davalar can bulur.
Huzurun bol kazanmakta, çok harcamakta, güzel yiyip içmekte, iyi giyinip gezmekte değil bir davaya gönül vermekte, sevdası uğruna her çileye göğüs germekte, her zorluğa tahammül etmekte olduğunu sessiz sedasız anlatmakta.
Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil.
Tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin?
Nöbetçiler ha gördü, ha görecek
Parmakların dikenli tellere değdi değecek
Ama Bir adım daha atamazsın.
Uzanıp tutamassın;
Göz pınarların donup kalır hayallerin
Planların, kaçışın, kurtuluşun
Ve deler sevgi dolu yüreğini,
Sevgi nedir bilmeyen bir kurşun
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz.
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Bu nice okumaktır.
Ölümünden sonra arifleri bir toprak parçasında aramak abestir, zira onların kabri mühibbanın gönülleridir.
Doğru kapıdan eğri odun geçmez.
Gün geldi hanımlar, talebesi oldukları mescitlerde muallimlik yaptılar, ilim ve irfan halkaları kurdular. Ecdadımızda olduğu gibi niceleri camiler inşa ettiler, şehirlerin kalbine kubbelerle, minarelerle tevhit imzası attılar
Aşk sadakat ister.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir