İçeriğe geç

Har ve Kül Kitap Alıntıları – Ezgin Kılıç

Ezgin Kılıç kitaplarından Har ve Kül kitap alıntıları sizlerle…

Har ve Kül Kitap Alıntıları

Kimsenin, benim içimdeki yorgunluktan, kırgınlıktan haberi olmayacak..’
Bazı acıları saklayamazsın..’
İnsan gücünün yettiği kadarını değil, nasibinde olduğu kadarını alır ve o kadarını yaşarmış sadece.
Gün gelecek bazı kayıplar için şükredeceksin.

Har ve Kül, Ezgin Kılıç

Ben artık oluruna bıraktım bazı şeyleri.
Çünkü bazen ne yaparsan yap istediğin gibi yürümüyor her şey.
Her sabah aynı duyguyla uyanıp gün boyu aynı boşlukta savrulmak istemiyorum artık.
Belki yeterince savaşmadın diyecek bazıları ya da gerçekten isteseydin pes etmezdin diyecekler.
Ama kimsenin benim içimdeki yorgunluktan, kırgınlıktan haberi olmayacak.
Bu hayatta değişmeyen bir gerçek var: Bir gün herkes kaybettiği şeylerin değerini mutlaka anlayacak…

Har ve Kül, Ezgin Kılıç

Sevilmeyince falan değil, verdiği onca emeğin kıymeti olmayınca kırılır insan…

Har ve Kül, Ezgin Kılıç

Meğer insan kendini acıtan şeylere bile kıyamazmış çok sevince. Çünkü sevmek her şeye rağmen sevmektir. Acıya, ayrılığa, hasrete rağmen bile..
Bir kadın birine korkularından, acılarından, zayıf yanından bahsediyorsa ona gerçekten güveniyor demektir.
Öyle güvenen kadınları yarı yolda bırakmak ona yapılacak en büyük ihanettir…
En başından yanlış yola çıktıysan bir kere ya geri döneceksin ya da yanlış yoldan doğru yere ulaşmayı aklından çıkaracaksın. Çünkü hiçbir yanlıştan doğru çıkmıyor…
İçimde bir şeyleylerin kaldığını pek söyleyemem ama kursağımda kalan çok şey oldu.
Mükemmel bir hayat istediğimiz yok.
Dürüst insanlar, samimi selamlar,
İçten gülümsemeler olsun yeter.
Sadece birşeyi bil,sadece bir şeyi hatırla, sadece tek bir şeyi unutma
Seni en çok ben sevdim…
Kadın dediğin güzel doğmaz. Kadın ilgi gösterdikçe, sevdiğini hissettirdikçe güzelleşir. İşte bu yüzden bütün kadınlar birer çiçektir…Ayrıca kadının çiçek olduğunu biliyorsa iyi bir bahçıvan olmayı da bilir adam gibi adamlar…
Gün gelecek kalp kıranların kalbi kırılacak.
Yarı yolda bırakanlar yarım kalacak.
Gün gelecek,
Herkes hak ettiği hayatı fazlasıyla yaşayacak.
Ama hiç kimsenin ahı da duası da karşılıksız kalmayacak.SABREDİYORUZ…
Kalbimi alçıya aldırmak istiyorum bugünlerde ..
Sahi alçı tutar mı kalp kırığını? Kemik bile aynı yerden tekrar kırılmazken nasıl olur da bir kalp aynı yerden defalarca kırılabilir anlayamıyorum. Galiba sargısı değil , yazgısı iyi olmalı bazı yaraların…Yani kaderinde iyileşmek yoksa bir yaranın , kan revan içinde kalsan bile onu taşımak zorundasın.
İşte sen kaderimde iyilesmek olmayan en derin yaramsın….
Hiç kimse sevgisi yüzünden üzülmeyi hak etmez! Sevmek dediğin şey ayaklarını yerden kesmeli… Sevmek, insanın midesinde kelebekler uçurmalı… Eğer yerden kesilen ayakların seni yere çarpıyorsa, eğer midendeki kelebekler ölüyorsa, bu sevmek değil ölmektir. Ve bazen yaşamak için vazgeçmek gerekir…
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Mutsuz bir ağaç gibiyim. Yapraklarım bile ağır geliyor gövdeme. İçten içe çürüyorum da kimse fark etmiyor hâlâ yeşilim diye. Sahi renkli görünmeyi sen hala mutlu olmak mı sanıyorsun? Eğer öyleyse, sanma… Çünkü bazen için kan ağlarken de gülmek zorunda kalıyorsun…
Ağrı diye bir yer var ,
Türkiye nin doğusunda değil, yüreğimin taa içinde
Ama sen oralı değilsin …
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Seni sevmem başka insanların dilinde nam oldu, benim yüreğimde ise gam…
Her gece rahat bir vicdanla uyuyorum. Ama birileri var işte onları kendi vicdanlarına havale ediyorum!
Ve onları kendi vicdanları bile affetmeyecek, biliyorum…
Ruhu acır mı bir insanın? Benimkinin acıdıgını hissediyorum.
Bir zamanlar kavuşmak için dua ettiğin birini, gün geliyor unutmak için dua ediyorsun. İnsan değişiyor işte
Ya da değişmeye mecbur bırakılıyorsun…
Hayatta mutlu olunacak milyon tane neden varken, mutsuz eden tek bir nedene takılıp kalıyor işte insan…
Bu hayatta değişmeyen bir gerçek var: Bir gün herkes kaybettiği şeylerin değerini mutlaka anlayacak…
Çünkü bazı durumlarda sadece vazgeçerek kazanabilirsin."
Oysa gitmek isteyen gitmeliymiş, zorla olmazmış sevda. Zorla birini hayatında tutmak ne büyük aptallıkmış oysa…"
Çünkü boşa kürek çekmek yorar insanı ve çok sevildiğin halde sevilmemek…
Mükemmel bir hayat istediğimiz yok. Dürüst insanlar, samimi selamlar, içten gülümsemeler olsun yeter…"
Ruhu acır mı bir insanın? Benimkinin acıdığını hissediyorum.
Bir gün her şey son bulacak…
Acıların, yarımkalışların,yaraların,
yangınların…
O gün geldiğinde yani geçmez sandığın şeyler geçtiğinde, alıştığında, artık umursamadığında…
Birilerinin pişmanlığı, yeni birilerinin umudu olacaksın.
Sabret…
Çünkü boşa kürek çekmek yorar insanı ve çok sevildiğin halde sevilmemek..
Kendini yorma… Zaten kaybetmemek için tek başına mücadele veriyorsan, aslında çoktan kaybetmişsin de haberin yok demektir."
Gün gelecek bazı kayıplar için şükredeceksin
Ben artık oluruna bıraktım bazı şeyleri…
Çünkü bazen ne yaparsan yap istediğin gibi yürümüyor bazı şeyler.
Her sabah aynı duyguyla uyanıp gün boyu aynı boşlukta savrulmak istemiyorum artık. Belki yeterince savaşmadın diyecek bazıları ya da gerçekten isteseydin vazgeçmedi diyecekler. Ama kimsenin benim içimdeki yorgunluktan, kırgınlıktan haberi olmayacak.
Dedim ya, ben artık oluruna bıraktım.
Nasipten öte yol yok nasılsa, olursa güzel olur.
Olmazsa nasip kısmet…
Sevilmeyince falan değil, verdiği onca emeğin kıymeti olmayınca kırılır insan…
Ruhu acır mı bir insanın? Benimkinin acıdığını hissediyorum .
Mükemmel bir hayat istediğimiz yok.
Dürüst insanlar, samimi selamlar,
İçten gülümsemeler olsun yeter.
Kalbimi alçıya aldırmak istiyorum bu günlerde…
Sahi alçı tutarmı kalp kırığı? Kemik bile aynı yerden tekrar kırılmazken nasıl olurda bir kalp aynı yerden defalarca kırılabilir anlamıyorum. Galiba sargısı değil yazgısı iyi olmalı bazı yaraların.
Mükemmel bir hayat istediğimiz yok. Dürüst insanlar, samimi selamlar, içten gülümsemeler olsun yeter…"
Mükemmel bir hayat istediğimiz yok.
Dürüst insanlar, samimi selamlar, içten gülümsemeler olsun yeter.
Dedikleri gibi;
“Herkes kalbinin ekmeğini yer”
Gün gelecek bazı kayıplar için şükredeceksin.
Ben artık oluruna bıraktım bazı şeyleri.
Çünkü bazen ne yaparsan yap istediğin gibi yürümüyor her şey.
Her sabah aynı duyguyla uyanıp gün boyu aynı boşlukta savrulmak istemiyorum artık.
Belki yeterince savaşmadın diyecek bazıları ya da gerçekten isteseydin pes etmezdin diyecekler.
Ama kimsenin benim içimdeki yorgunluktan, kırgınlıktan haberi olmayacak.
Senden memnun olmayan çeksin gitsin hayatından. Bir süreliğine acı çekmek ömür boyu mutsuz olmaktan iyidir. Korkma kaybetmekten, bırak gitsinler. Çünkü bazı durumlarda sadece vazgeçerek kazanabilirsin.
Bazen inceldiği yerden kopması gerekir bazı şeylerin…
Bu hayatta değişmeyen bir gerçek var: Bir gün herkes kaybettiği şeylerin değerini mutlaka anlayacak…
Ben artık oluruna bıraktım bazı şeyleri.
Çünkü bazen ne yaparsan yap istediğin gibi yürümüyor her şey.
Her sabah aynı duyguyla uyanıp gün boyu aynı boşlukta savrulmak istemiyorum artık.
Belki yeterince savaşmadın diyecek bazıları ya da gerçekten isteseydin pes etmezdin diyecekler.
Ama kimsenin benim içimdeki yorgunluktan, kırgınlıktan haberi olmayacak.
Nasıl olsa aşk yolunu bulur…
Bir gün geri dönebilmek için hiçbir şey bırakmadı bende. İnsan bir enkazın altından çıkınca bir daha yıkıntıya dönüp bakamıyor bile.
İnsan çok sevince gözleri gerçekten de kör oluyormuş meğer.
Bu ondan başkasını görmemek gibi bir şey değil, onun hakkında
olumsuz bir şey düşünmemekte ilgili.
Defalarca değişeceğine dair yemin edersin ama değişemezsin.
Çünkü sen iyi birisin! Ve iyi şeyler
değişmemeliler..
Üzüntünü, acını umursamayan
bir insan ölümününe kadar umursar ki?
“Çünkü sen onun için çoktan
vazgeçilmiş bir hikayesin …
Artık hayal kurmuyorum.
Hayal kurmayı sigaradan önce bıraktım.
Acısı benim, günahı onun boynuna…
En başından yanlış yola
çıktıysan bir kere ya geri döneceksin ya da yanlış yoldan
doğru yere ulaşmayı aklından çıkaracaksın. Çünkü hiçbir yanlıştan doğru çıkmıyor..
Sessizliğim içimdeki acının yara bandı gibiydi, konuşsam ağlardım.
Bir adımız yoktu bizim her şeyden biraz gibiydik biraz dost gibi mesela biraz tanışık ama daha çok iki yabancı sen ben de hepsinden
çok fazlasıydın oysa hepsini toplasan bir sen etmezdi ama
seninle ikimizin toplamı
koca bir hiçti…
Öğrendiğim bir gerçek
inandığım bir gerçeğin sonu
olmuştu. Anladım ki insanın
kalbindeki gerçekler hayatın
gerçeklerinden daha değerliymiş.
Gün olur en mutlu olduğun
anda gelir aklına. Bir anda kalbin
göğsünü döver.
Sen canımı yakmaktan bıkmadın belki ama Ben acı mı sarmaktan
çok yoruldum…
Derler ki: “Önce can sonra canan…”
ya bunu söyleyen adam sevmenin
ne demek olduğunu bilmiyordu
ya da biz severken kendimizi kaybediyoruz…
Bir kadın birine korkularından, acılarından,zayıf yanından bahsediyorsa ona gerçekten güveniyor demektir. Ve öyle
güvenen kadınları yarı yolda bırakmak ona yapılacak en büyük ihanettir…
Bu defa gitme demeyeceğim sana
ama lütfen gelme bir daha…
Bilmeni istediğim bir şey var
kalp dediğin şey en çok heyecanı varken atar. Bir kere ritmi bozulursa bir daha zor çarpar…
Kıyamete saklanmış
sözlerim var hala.
Her susuşum ayrı bir çığlıktı ama sen hiçbirini duymak istemeyecek
kadar sağırdın.
Gerçek sevginin kıymetini
bir sevgilisi olanlar değil, bir sevdiği olanlar bilir. Çünkü birinin sevgilisi olmakla birinin sevdiği olmak aynı şey değildir…
Olurda aklına misafir olursam bir gün …işte o zaman ara…
Bazen kader deyip geçiyorsun,
bazen de “Buda benim sınavımmış …”deyip sineye çekiyorsun.
İnsan gücünün yettiği kadarını değil, nasibinde olduğu kadarını alır
ve o kadarını yaşarmış sadece.
Birisi uğruna ölmek kolay şey,
asıl zor olan her şeye rağmen
birisi uğruna yaşamaktır.
Bir kadın için hayatına girecek adam babasından izler taşır.
Ya onda özlediklerini arar
ya da ondan nefret ettiği
şeylerle karşılaşmaktan korkar.
Kaç kırıktır ki bir kalbin ömrü? Yani bir insan kaç defa yüzüstü kalmaya eyvallah diyebilir en fazla?
Sevmekten korkmanın ne demek olduğunu defalarca güveni kırılan bilir yalnızca. Gidene yollar açık elbet, yollar kısa…Ama bir saatin her saniyesi bir ömür kadar uzun gelir geride kalana.
Gelmeni değil, seni unutmayı istiyorum.

“Har ve Kül Kitap Alıntıları – Ezgin Kılıç” hakkında 2 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir