Mehmed Zahid Kotku kitaplarından Haklar ve Vazifeler kitap alıntıları sizlerle…
Haklar ve Vazifeler Kitap Alıntıları
Tecrübe olunmuş şeyleri tecrübeye kalkmak cahillik alametidir. derler.
Para peşinde koşan insanların sözlerinin kendilerine faydası olmaz ki başkalarına olsun.
Adı müslüman olmak kolay; fakat hakiki müslümanlar
* çok mücahede eden,
* nefsin, şehvetin esaretinden kendini kurtaran babayiğitlerdir.
* çok mücahede eden,
* nefsin, şehvetin esaretinden kendini kurtaran babayiğitlerdir.
Bunların yerlerinin cennet-i âlâ; peygamberler, velîler, şehitler ve salih kimselerle beraber olacağından kimsenin şüphesi yoktur.
İnsanın nefsine esir ve köle olduğu devirlerde,ondan böyle güzel huyların, ahlâkların elde edilmesi mümkün olamaz.
Mü’min ve müslim olan kimse daima ihtiyatlı davranmalıdır. Gönül kırmaktan, hatır yıkmaktan son derece sakınmalıdır.
…o devirlerdeki rahatlık, huzur, saadet, selamet, hürmet ve saygı müslümanlar arasında ne kadar hayret vericiydi. Hemen herkes sevinç ve sürur içerisindeydi. Akşam olmadan herkes evinde olurdu. Ellerinde fenerleri yatsı namazlarına mahalle camisine giderler, konu komşu tatlı tatlı sohbetlerle evlerine dönerlerdi…
Dinsiz olarak yetişen neslin, mesuliyet korkusu olmadığından, elinden gelen herşeyi yapmakta kendisini haklı görmektedir ve bunu kendisine bir şeref sayar.
Bir göz ki olmaya ibret nazarında.
Ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde.
-Eşref Rûmî
Ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde.
-Eşref Rûmî
Allahu Teâlâ’ya itaat etmek ancak valideyne itaatle gerçekleşir. Hak Teâlâ’ya isyan da valideyne isyanla başlar. Hakk’ın kulundan razı olması, valideyninin evladından razı olmasına bağlıdır.
“Muhakkak ki zaruretler olgun insanları hiçbir zaman doğruluktan çıkaramaz.”
Ne yazık ki bizler bolluk içinde şımarmış, haktan da uzaklaşmış olduğumuzdan bütün derdimiz boğazımız, yaşamamız, ve keyfimize göre hareket etmektir. Sonra bir evliyâ gibi çalım satar, sofuluğu da kimseye vermeyiz, vesselâm.
“Resûlullah (sav) bir hutbe okumuşlardı ki o hutbenin bir mislini bir daha katiyen işitmedik. “Eğer siz benim bildiklerimi bilmiş olsanız az güler ve çok ağlarsınız.” demesi üzerine ashab-ı kirâm yüzlerini döverek burunlarından nefes alarak hıçkıra hıçkıra ağladılar.”
-Buhârî, “Tefsîr”, 12, r. 4621; Müslim, “Fedâil”, 134.
Allahu Teâlâ’dan ayrı kalmak korkusu; ateşten, cehennem azabından korkmaktan çok büyüktür. Çünkü firkat acısı yanında cehennem azabı, denize düşen bir katreye benzetmişler.
İmanın kemâli ilim; ilmin kemâli ise Allah korkusudur.
-Ebû Muhammed Sehl
-Ebû Muhammed Sehl
Namaz kılmamak da insanları şirke sürükleyen bir âfettir. Namaz kılmakla Allahu Teâlâ’nın emirlerine itaat etmek; insanın içini ve dışını nurlandırır. O kimse şirke, küfre düşmekten son derece korkup kaçar.
İlim; nübüvvet, peygamberlik makamındandır. İlim ehli meziyette peygamberlerle birliktedir.
Onun için Alimler peygamberlerin varisleridir.
denmiştir. Alimlerin peygamberlerle ve sıddıklarla beraber olacağını âyet-i kerîme beyan etmektedir.
İlim yüksek bir makam ise de korku şartına bağlıdır.Allah korkusu olmayan ilim, faydalı bir ilim olmaktan uzaktır.
Kendini bildiğin an Hakk’ı da bileceğini bil !
İnsana lazım olan gönüldür; bu beden de o gönül için yaratılmıştır. Gönül olmazsa o bedene hiç de lüzum yoktur.
Her devirde kâmil insanlar bulunur fakat insan kalabalığına nispetle maalesef adetleri pek azdır.
İmanın güzel olması için din kitaplarını çok çok ve tekrar tekrar oku ve okuduğunu başka kardeşlerine de öğretmeye gayret eyle.
Hâlık’a isyan olan işte mahlûka itaat olunmaz.
(Hadîs-i Şerif )
Namaz kılmamak da insanları şirke sürükleyen bir âfettir.
Sakın Ben Allah’ı nerede bulayım? deme; içine dön, gönlünü uyandır! Allah’ı çok an! Tevhide devam eyle! Kulluğunu ve dinî vazifelerini güzelce yap ! O zaman Allahu Teâlâ senin gözlerindeki perdeyi kaldırır. Hakk’ı görenler gibi görürsün, vesselam.
Kendini bildiğin an Hakk’ı da bileceğini bil !