İçeriğe geç

Hak Yolcusuna Öğütler Kitap Alıntıları – İmam Gazali

İmam Gazali kitaplarından Hak Yolcusuna Öğütler kitap alıntıları sizlerle…

Hak Yolcusuna Öğütler Kitap Alıntıları

Akıllı kişi,nefsini hesaba çekip,ölümden sonrası için hayırlı işler yapandır.Ahmak kimse ise, nefsine uyduğu halde Allahu Teâla’dan boş beklentiler içinde olandır. (Müsned-i Ahmed,4/124)
Ölü tabuta konulup kabre götürülünceye kadar Allah ona kırk soru sorar; ilk sualinde: Ey kulum! Senelerce insanların baktıkları yüzünü hep yıkadın temizledin; fakat bir saat olsun benim baktığım yeri,kalbini temizlemedin! Halbuki Allah her gün senin kalbine bakar ve der ki: Benim nimetlerimle kuşatılmış iken başkaları için mi çalışıyorsun? Böyle yaptığında sen,gerçeği duymayan bir sağır olursun! buyurur.
İnsanların bazı gaye ve maksatlarla birbirlerine düşmanlık ettiklerini gördüm.Allahu Teâlâ’nın:Gerçekten şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman edinin (Fâtır,6) âyetini düşündüm.Asıl düşmanın şeytan olduğunu,ondan başkasına düşmanlık beslemenin doğru olmadığını anladım.Ben de,diğer insanları bırakıp onu düşman edindim.
Kim ki bildiklerini uygularsa,Allah ona bilmediklerini de öğretir.
Dünyan için orada duracağın kadar çalış! Âhiretin için orada kalacağın kadar çalış!Allah için O’na ihtiyacın olduğu kadar çalış!Cehennem için ona sabredebileceğin kadar çalış!》
Ey Oğul!
Ruha önem ver, ruhun dediğine bak.
Sakın nefse uyma! Çünkü hezimet nefistedir. Ölüm sadece bedenle ilgilidir. Çünkü senin yerin kabirdir. Kabirdekiler, sen ne zaman onlara katılacaksın, diye seni bekleyip durmaktadırlar.
Sakın ha sakın, oraya azıksiz gitmeyesin.
“Biz ilmi Allah’tan gayrı şeyler için öğrendik, ancak
ilim Allah’tan başka şeyler için olmaktan kaçındı.
Ey Oğul !
Çabalamayı ruhunda, yenilgiyi nefsinde ve ölümü bedeninde gerçekleştir. Çünkü senin son durağın, mezarın olacaktır. Mezardakiler ise, senin onlara kavuşma anını sabırsızlıkla beklemektedir. Sakın ola ki, azıksız bir şekilde onlara kavuşayım deme !
ٱرْجِعِىٓ إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
“Ey nefis! Rabbine dön.”
Zira ilmin meyvesi, insan hayatının seyrinde görülür.
Gazâlî anladı ki, saadet ancak takva ve nefsin arzularından sıyrılmakla mümkün olur. Bunların başı da; kalbi, dünyadan çekip bütün mevcudiyyetiyle Allah (c.c) ‘ye çevirmektir.
İsa(a.s) ; Ben Allah (c.c)’in izni ile ölüleri diriltmekle güçlük çekmedim, fakat ahmak insanı tedaviden âciz kaldım. buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v): Akıllı insan, nefsini ıslah edip ölümden sonrası için çalışan kimsedir. Ahmak da, nefsine uyup Allah Teâlâ’ya(boş yere) ümit bağlayandır. buyurmuştur.
İmân: Dil ile ikrar, kalp ile tasdik ve uzuvla amel etmektir.
Ey Oğul! İstediğin kadar yaşa, nasıl olsa bir gün öleceksin; dilediğini sev, nasıl olsa bir gün ondan ayrılacaksın ve dilediğin şeyi yap, nasıl olsa bir gün yaptıklarının hesabını vereceksin.
Mademki benim amacım eşyanın hakikatini bilmektir. O halde her şeyden önce ilmin hakikatinin ne olduğunu anlamam lâzımdır.
Bazen tek bir kelime veya bir tek örnek anlayana yetebilir.
Bil ki; riya/ gösteriş, insanlara olduklarından daha çok değer vermekten kaynaklanır.
İhlâsın ne olduğunu sormuşsun. İhlâs , yaptığın her işi Allah rızası için yapmandır. İhlâs; insanların övgülerine sevinmemeyi, yergilerini de umursamamayı gerektirir.
Şair ne de doğru söylemiş!
Senin yüzüne bakmak dışında, gözlerinin uykusuz kalması boşunadır.
Senin ayrılığın dışında, gözlerinin ağlaması da yine boşunadır.
Allahım, bizimle beraber ol, bize karşı olma.
Allahım, ömrümüzü mesut olarak sona erdir. İsteklerimizi fazlasıyla gerçekleştir. Sabah ve akşamlarımıza afiyet ver. Varış yerimiz, senin rahmetin olsun. Bağışlama yağmurunu üzerimize sağnak sağnak yağdır. Kusurlarımızı ıslah ederek bize lütfet, takvayı bize azık et ve din için çalışıp çabalamayı nasip et, biz ancak sana dayanır ve ancak sana güveniriz.
Hz. İsa’ya (as) söylenen şu söze kulak ver: Öğüt vermeye önce kendi nefsinden başla! Nefsin öğüdü kabul ederse, insanlara da öğüt verebilirsin. Nefsin, öğüdü kabul etmezse, başkalarına öğüt vermekten dolayı Allah’tan utanmalısın.
Riya hastalığının ilacı şudur: İnsanları diğer her şey gibi Allah’ın kaderine boyun eğmiş varlıklar olarak görmelisin. Ve onların aynen cansız varlıklar gibi sana ne rahatlık verebilecek ne de zorluk çıkaracak güçlerinin olmadığını düşünmelisin.
Ne güzel buyurmuş efendimiz(sav)

Rasulullah(sav) sahabesinden bazılarına şöyle buyurmuş: Kendisinde ikamet edeceğin kadar Dünya ve kendisinde baki kalacağın kadar Ahiret için çalış; kendisine olan ihtiyacın kadar Allah’a ibadet et; Cehennem ateşine dayanabileceğin kadar günah işle.

Anladım ki; kişinin en değerli sevgilisi, mezara girdiğinde onunla beraber eşlik edendir ve böyle bir sevgili olsa olsa yapacağım hayırlı işlerdir, dedim.
Saadet ancak takva ve nefsin arzularından sıyrılmakla mümkün olur. Bunların başı da; kalbi, dünyadan çekip bütün mevcudiyyetiyle Allahu Teâlâ’ya çevirmektir.
ilmin faydası, ancak o ilim hayata geçirildiğinde ortaya çıkar.
Bildiklerini yerine getirmeyen ve nefislerini terbiye etmeyi ihmal edenlerden olma sakın! Bil ki, pratiğe geçirmediğin bilginin sana hiçbir faydası olmaz.
Rasûlullah (sav), ümmetine yapmış olduğu nasihatlerin birisinde şöyle buyurmuştur: Allah’ın bir kuldan yüz çevirdiğine dair kanıt, o kulun boş şeylerle uğraşıyor olmasıdır. Bir kimsenin, ömrünün herhangi bir saatini yaratılış gayesi dışında geçirmiş olması, onun Kıyamet gününe dek pişman olmasını gerektirir. Her kim ki, kırkını geçtiği halde hayırları(sevapları) şerlerini(günahlarını) geçmemişse kendini Cehennem ateşine hazırlasın.
Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: ‘Allahım, fayda vermeyen ilimden sana sığınırım.’
Ne güzel buyurmuş efendimiz(sav)

Rasulullah(sav) sahabesinden bazılarına şöyle buyurmuş: Kendisinde ikamet edeceğin kadar Dünya ve kendisinde baki kalacağın kadar Ahiret için çalış; kendisine olan ihtiyacın kadar Allah’a ibadet et; Cehennem ateşine dayanabileceğin kadar günah işle.

Dünya ve ahirette huzur istersen kimseyi incitme.
Bütün kemalat sabır sayesinde elde edilir.
Dinin hem nuru ve hem de direği Namazdır
Allah Teâlâ;
• Ey meleklerim şahid olun namazdan sonra Âyete’l Kürsüyü okuyanı afv ettim.
Kişinin en sevgili dostu kendisiyle mezara girip orada arkadaşlık edendir.
İlimsiz amel olamayacağı gibi, amelsiz ilimde deliliktir.
Amelsiz, cenneti istemek, günahlardan bir günahtır.
(Hasan-ı Basri)
Kırk yaşını geçtiği halde iyilikleri fenalıklarına üstün gelmeyen kimse, cehenneme hazırlansın.
Şair ne doğru söylemiş!
Senin yüzüne bakmak dışında, gözlerin uykusuz kalması boşunadır.Senin ayrılığın dışında, gözlerin ağlaması da yine boşunadır.
Tevekkül ;
Allahu Teâlâ’nın senin için nasip ettiği her şeyin, âlemdeki bütün yaratıklar engel olmaya çalışsa da seni bulacağına,
Allahu Teâlâ’nın nasip etmediği her şeyin de âlemdeki bütün yaratıklar yardım etmeye çalışsa da eline geçemeyeceğine kesin olarak inanmak demektir.
Ey Oğul!
Istediğin kadar yaşa, nasıl olsa bir gün öleceksin;
Dilediğini sev, nasıl olsa bir gün ondan ayrılacaksın
Ve dilediğin şeyi yap, nasıl olsa bir gün bütün yaptıklarının hesabını vereceksin.
Ya Rabbi!senden nimetinin tamamını,beni günahlardan devamlı surette korumanı,rahmetinin şümûlünü,sıhhat ve afiyetin devamını,bana ferahlı bir hayat,
mesut bir ömür vermeni,sonsuz ihsanını,fazl-u kereminin en tatlısını,
lütfunun acil olanını dilerim.
Ey Allah’ım!Bizimle beraber ol,bize karşı olma.
Ya Rabbi!Ecelimizi saadetle ve hüsni hatime ile sona erdir.Emllerimizi ziyadesiyle gerçekleştir.Sabah ve akşamımızı afiyetle birleştir.Gidiş ve dönüşümüzü Rahmetinin yönüne çevir.Affının tükenmez hazinelerinin yağışıyla günahlarımızı yok et.Bize ayıplarımızı ıslah etmek nimetini ver.
Takvayı bize ahiret azığı yap.
Emeğimizi din üzerine kıl.Tevekkül ve güvencemizin yalnız sana olmasını sağla.
Allah’ım!Bizi doğru yoldan ayırma.
Kıyamet gününde pişmanlığımıza sebep olacak şeylerden dünyada bizi koru.Üzerimizdeki günah yükünün ağırlığını hafiflet.Hayatımızı salih kullarının hayatı gibi eyle.Kötü adamların şerri ile aramıza set çek ve bizi onlardan uzaklaştır.
Rahmetinle bizleri,çocuklarımızı,ana babalarımızı,kardeşlerimizi ve bütün mü’minleri cehennem ateşine çekip götüren kölelik boyunduruğundan kurtar.
Ya Aziz!Ya Gaffar!Ya Kerim!Ya Settar!Ya Alim!Ya Cebbar!Ya Allah!Ya Allah!Ya Allah!
Ey merhametlilerin en merhametlisi!Ey evvellerin evveli,ey ahirlerin ahiri!Ey sarsılmaz kuvveti olan,ey yoksullara merhamet eden;Ya erhamerrahimin!Ey noksan sıfatlardan münezzeh ve kemal sıfatlarla sıfatlanan Allah’ım!Senden başka ilah yoktur,bense Sana layık olanı yapamadım,zalimlerden oldum
Efendimiz Hazreti Muhammede,
yakınlarına ve bütün ashabına salatü selam olsun ve alemlerin Rabbi Allah’a Hamd .(Amin)
İnsanlara baktım,herkesin bir kimseye veya birşeye güvendiğini,
sırtını ona dayadığını gördüm.
Kiminin sahip olduğu parasına,
kiminin sahip olduğu mal ve mülküne,sanat ve mesleğine,mevki ve rütbelerine,kimilerinin de kendisi gibi bir insana bel bağlamış olduğunu gördüm.Dah sonra Allahü Teâla’nın: Her kim Allah’a güvenip dayanırsa,O,ona yeter.Şüphesiz ki Allah,emrini yerine getirendir.
Allah,her şey için bir ölçü (bir sınır) koymuştur. ayetini düşündüm.Her zaman ve her işimde yalnız Allahü Teâla’ya tevekkül ettim.O’na güvendim.O emrettiği için çalıştım,
sebeplere yapıştım.O bana yeter,dedim.O ne güzel vekildir.
İnsanların,kendi rızk ve geçimlerini sağlamak için ne kadar yoğun bir tempoyla ve aşırılığa varan bir şekilde çalıştığını,bu yüzden bazen şüphe ve günaha düşerek nefsini alçalttığını,itibarını ayaklar altına aldığını gördüm.Allahü Teâla’nın:
Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki,
rızkı Allah’a ait olmasın.. ayeti celilesini düşündüm.Kuranı Kerim’in Allah kelamı olduğunu ve elbette doğru olduğunu ve canlılardan biri olduğumu idrak ettim.Benim rızkımı göndereceğine söz verdiğine,elbette göndereceğine güvenerek O’nun emrettiği gibi çalıştım.
İnsanların birbirlerine karşı bir takım maksat ve sebepler yüzünden düşmanlık beslediklerine şahit oldum.Bunun üzerine Hak Teâla Hazretleri’nin: Şüphesiz şeytan size bir düşmandır.Siz de onu düşman sayın.O,grubunu ancak alevli ateş ehlinden olmaları için çağırır. ayetini düşündüm.Yüce Allah (cc)’ın bu ayetini kendime düstur edinip şeytanı ve onun gibi Müslümanlara düşmanlık edenleri kendime düşman bildim,onların sözlerine aldanmadım,onların yolundan gitmedim.Onların taptıklarına tapmadım.Allahü Teâla’nın emirlerine itaat ettim.Ehli sünnet alimlerinin gösterdiği yoldan ayrılmadım.Kurtuluşun,doğru yolun yalnız Ehli sünnet yolu olduğuna inandım.
İnsanların birbirlerini kötülediklerini,
birbirlerini çekiştirerek dedikodu yaptıklarını gördüm.Bütün bu kötülükler birbirlerinin mal,mevki ve ilimdeki derecelerini kıskanmalarından ileri geliyordu.
Allahü Teâla’nın: Dünya hayatında onların geçimlerini biz taksim ettik..
ayetini düşündüm.Kısmetin ezelde Cenabı Hak tarafından paylaştırıldığını anladım.Hiç kimseye haset etmedim,Allah’ın verdiği kısmete razı oldum.
Halkın,heva ve heveslerine uyduğunu ve nefislerinin isteklerinin peşinden koşup durduklarını gördüm.Bunun üzerine Allahü Teâla’nın şu ayetini derin derin düşündüm: Her kim Rabbinin (huzurunda duracağı)makamından korkup (gereğini yapar) nefsini de kötü hevesten men ederse,işte muhakkak ki cennet onun varacağı tek yerdir. Kurani Kerimin şaşmaz bir gerçek olduğuna şüphem kalmadı.Nefsimi düşman bilerek ona aldanmamaya,uymamaya karar verdim ve mücadeleye başladım.
Onun arzularını,şehvetlerini yapmadım ve sonunda teslim olarak,ibadetlerden kaçan o nefsin,
şimdi Allahü Teâla’ya koştuğunu,
şehvetlerden vazgeçtiğini gördüm.
Bir gün Şakik-i Belhi,bir gün talebesine sormuş:
-Ya Hatîm 30 yıldır beraberiz,benden neler istifade ettin?
Hatem el-Asam: Ey Hocam!İlimden öğremdiğim şu 8 mesele bana kâfi geldi.Zira ben kurtuluşa ermenin,aşağıda anlatacağım meselelerde olduğuna kanaat getirdim,diye cevap vermiş.İşte bu meseleler;
1.Mesele: Allah’ın yarattıklarına baktım,herkesin gönül verdiği ve aşık olduğu bir sevgilisi olduğunu gördüm.Bu sevgililerden bazıları ölüm döşeğine kadar arkadaşlık ediyor;bazıları ise onunla kabristana kadar teşyi ediyordu.Fakat sonra bunların hepsi onu yalnız bırakıp geri dönüyordu.Hiçbiri onunla beraber gömüleceği mezara girmiyordu.Bu durumu derin derin düşündüm ve kendi kendime şöyle dedim: Kişinin
sevdiği en iyi dost onunla kabirde arkadaşlık yapandır. Böyle bir dost ancak ve ancak iyi ve hayırlı amellerdir.Bunun üzerine onları
kendime arkadaş edindim.Ve sevdim,kabrimde beni aydınlatsınlar,
bana arkadaşlık etsinler beni yalnız bırakmasınlar diye.
Oğlum horoz senden daha akıllı olmasın!Halbu ki o,her sabah zikir ve tesbih ediyor,sen ise uyuyorsun.
Ey Oğul!Ruhunu olgunlaştırmaya,
Hak Teâla Hazretlerinin düşmanı olan nefse şiddetle karşı koyup ona hakim olmaya ve her an kendini mezarda bilip bedenini de ölüme hazırlamaya çalış.Ehli kubur yani kabir ehli her an oraya gelecek olan ölüyü gözlüyor.Aklını başına topla,sakın oraya azıksız gideyim deme.
Ey Oğul!İlim sahibi olup,bunu kulanmamak ahmaklıktır.İlimsiz amel de yanlış olur,kabul edilmez.
Bugün seni günahtan korumayan ve ibadete sevk etmeyen ilim,yarın cehennem ateşinden de korumaz.
Kendisinde ikamet edeceğin kadar dünya ve kendisinde baki kalacağın kadar ahiret için çalış ; kendisine olan ihtiyacın kadar Allah’a ibadet et; cehennem ateşine dayanabileceğin kadar günah işle.
Ey Oğul!İman dil ile söylemek,kalp ile tasdik ve onun esasları ile amel etmektir.Amelin ne kadar önemli olduğunu gösteren delillerin had ve hesabı yoktur.Bir kul,her ne kadar Cenabı Hakk’ın lütuf ve ihsanıyla cennete kavuşursa da,ona daha önce ibadetle ve Allah(cc)’a bağlılık göstermek suretiyle hazırlanması gerekir.Zira Hak Teâla Hazretleri:
Rahmetim,muhsinler yani emirlerimi kabul edip yerine getirenler içindir. diye buyurmaktadır.
Ey Oğul!Ömrün boyunca okusan ve yüzlerce eser telif etsen,o öğrendiklerinle amel etmedikçe Allahü Teâla’nın rahmetini elde edemezsin.Çünkü Cenabı Hak Kuranı Kerim’de:
• Hakikaten [Allah’ın lütfu ve yapılan bağışlar dışında]insana,çalışmasından başkası yoktur. buyurmuştur.
• Allah’ın rahmetine kavuşmak isteyenler,emirlerini yapsınlar. buyurmuştur.
Ey Oğul!Peygamberimiz Hz.
Muhammed (sav)in müminlere vermiş olduğu öğütlerden biri de şudur: Bir kulun kendisine faydası olmayan,lüzumsuz ve faydasız işlerle uğraşması,Cenabı Hakk’ın kendisinden yüz çevirdiğine alamettir.Bir kimse yaradılışının sebebi olan Allah’a bağlılığı ve ibadetten başka bir işle ömrünün bir saatini geçirse muhakak ki ahiret gününde hüsrana uğramaya layık olacaktır.Yaşı kırkı aşmış bir insanın işlemiş olduğu iyiliği kötülüğünden üstün değilse o kimse cehennem azabına hazırlıklı olsun.
Ey Oğul!Aşağıdaki 4 kötü huy sende olmasın ki,dünya ve ahirette kurtuluşa eresin.Resûlüllah (sav) buyurdu ki:
Ey benim ümmetim!Kötü olan şu dört ahlaktan uzak durun,sonra sizi helak eder:
1-Çok mal toplamak,malı yemeyip saklamak,
2-Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya bağlanmak,
3-Cimri olmak,
4-Dünyaya haris olmak
Ey Oğul!işlerinde acele etme ve hemen karar verme.Zira acele ile verilen kararlara şeytan karışır.Fakat şu 5 yerde acele etmek gerekir:
• Evine misafir geldiği zaman önüne yemek çıkarmakta,
• Bir günah işleyince hemen tevbe ve istiğfar etmekte,
• Beş vakit namazını vaktini geçirmeden kılmakta,
• Kızın veya oğlun büluğa erişince evlendirmekte,
• Ölen şahsın defnedilmesinde.
Ey Oğul!Zaruri bir işin olmadıkça mahalle aralarında dolaşma.İster kapalı olsun,ister açık olsun kadınlara ve kızlara bakma.Bir kızı görüp de haram olduğu için ona bakmayanlara şehid sevabı verilir.
Gördüğün kadına yakın yürüme.Bir kadın gördüğün zaman da,ikinci kez bakma.İlk görmeye günah yazılmaz,bakmaya devam edersen veya tekrar bakarsan yazılır.Hz.Ali (ra) buyurdu ki: Ömrümde bir kez dahi kadınlara şehvetle bakmadım.
Şehvet nazarıyla kadınlara bakmak göz zinasıdır.Tevbe etmek gerekir.
Ey Oğul!Çocuklarına küçük yaştan itibaren güzel bir eğitim ver.
Her şeyden önce onlara Allahü Teâla’nın razı olduğu,emrettiği şeyleri öğret.İyi bir müslüman olmaları için gayret sarfet.Küçük iken öğret ki,büyüdüğü zaman edeb ve ilim öğretmek güç olur.
Ey Oğul!Akraba ziyaretinde bulunmak çok faziletli bir davranıştır
Zira akrabasını ziyaret eden bir kimseye,yetmiş nafile hac sevabı verildiği bildirilmiştir.
Ey Oğul!Gaflet ve dalalete kapılarak ana babanın kalbini kırma!Kazara böyle bir yanlışlık yapacak olursan derhal onların rızasını kazanmaya çalış.Yalvar,minnet et ve her ne yaparsan yap onların gönlünü al.Zira senin kurtuluşun onların elindedir.
Onların duasını kazanmaya çalış.
Çünkü ana babanın evladı hakkındaki duası kabul edilmiştir.
Ana babanın çocukları üzerindeki hakları çoktur.Bunu daima göz önünde tutarak,ona göre hareket et.
Ananın babanın rızası Allahü Teâlanın rızasıdır.Onların hışmı da Allahü Teâlanın hışmıdır.Ey Oğul!Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu ki: Ana babaya iyilik etmek nafile namaz,oruç ve hacdan daha faziletlidir.Ana babasına hizmet edenlerin ömrü bereketli ve uzun olur.Ana babasına karşı gelip onlara asi olanların ömrü bereketsiz ve kısa olur.Ana babasına asi olanlar Allah’ın rahmetinden uzaklaşmışlardır.
Ey Oğul!İyi bil ki her uzvun bir adabı vardır.Gözün adabı haram olan şeye bakmamaktır.Eğer kaza ile yahut gafletle görürsen tekrar bakmadıkça günah sayılmaz.Dilin adabı haram söz söylememektir.Yalan,iftira,boş ve faydasız sözler gibi.Peygamber Efendimiz buyurdu ki: Bir kimse boş ve faydasız şeyleri terk etse o kimsenin imanı nurlanır.
Kulağın adabı haram sözü dinlememektir.Ayağın adabı haram olan yere gitmemektir.Karnın adabı haram lokmayı yememektir.Elin adabı ise haram olan şeyi tutmamaktır.Bu azalarını haramdan uzak tutup saklarsan,ümit olunur ki,
Hak Teâla Hazretleri sana rahmet eder ve bütün günahlarını bağışlar.
Aksine bu azalarını haramdan koruyamazsan kendini helak edersin.
Ey Oğul!Şimdi sana Recep,Şaban,
Ramazanı Şerif aylarının adablarını beyan edeceğim.Resûlüllah (sav) buyurdular ki:
Ey benim ümmetim ve Ashabım!Sizler Recebi Şerifte vücudunuzu,
Şabanı Şerifte kalbinizi ve Ramazanı Şerifte ruhunuzu yıkayın ki,iki cihanda kurtuluşa eresiniz.
Vücudu yıkamak helal lokma yiyip haramdan sakınmaktır.Kalbi yıkamak dedikodudan,fitne ve fesattan,kin ve düşmanlıktan sakınmaktır.Ruhu yıkamak ise Ramazanı Şerif ayında oruç tutmakla ve nefse karşı savaş açıp ona muhalefet ile gıybet,iftira ve boş sözler söylememektir.Zira bunlar haramdır.Bu gibi davranışlar manen orucu bozar.Her kim bunlardan sakınmazsa o kimse ruhunu yıkamamış olur.O kimsenin ruhu kirlidir,tuttuğu orucu da kirlidir.
Sadece aç durduğu yanına kâr kalır.
Ey Oğul!Darlık gibi bolluk da,hastalık gibi sağlık da Hak Teâla Hazretlerinin bir imtihanıdır.Rızkı daraltıp genişletenin kim olduğunu bilirsen bu imtihanı kazanırsın ve kimseye de muhtaç olmazsın.Çünkü herşeyi Rahman ve Rahim olan Rabbinden bekler,ancak O’na hamd eder ve yalnız O’ndan istersin.
Ey Oğul!Daima zühd ve takva üzere ol!Yahya İbni Muaz der ki: Zühd’ün manası;dünyaya,madde ve menfaate değer vermemek,rağbet etmemek,nefsi ve dünyevi arzuları terk etmek demektir.Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu ki:
Dünyayı sevmek bütün hataların başıdır.Dünyadan kendisini sakınan kimseler,zahid olanlardır.
Ey Oğul!Gücün yettiğince mümin kardeşlerinin işlerini bitirmeye,
onların hizmetine koşmaya,onlara yardım edip sıkıntı ve üzüntülerini gidermeye çalış.Zira Peygamber Efendimiz (sav)buyurdular ki:
Her kim dünyada bir mümin kardeşinin işini görse,Hak Teâla Hazretleri o kimsenin yetmiş işinde kolaylık gösterir.Bu yetmiş işin on tanesi dünyada,altmışı kıyamet günündedir.Bir kimse,bir mümin kardeşinin ayıbını örtse,Allahü Teâla,
yarın kıyamet gününde o kimsenin bütün ayıplarını kapatır.
Ey Oğul!Müslüman kardeşlerini sevindir.Zira Peygamber Efendimiz (sav)buyurdu ki:
• Bir kimse,bir mümin kardeşini sevindirirse,Hak Teâla,kıyamet gününde o kimsenin kalbini ferahlatır.
• Bir kimse,bir masum çocuğu sevindirirse,Hak Teâla Hazretleri o kimsenin şirkten başka geçmiş günahlarını bağışlar.
Ey Oğul!Fazla konuşma ve kimse ile tartışma!Her zaman sükût etmeye devam et ki,her iki cihanda da kurtuluşa eresin.Hak Teâla Hazretlerini çok zikret ki,kalbin ölmesin.Böylelikle şeytana karşı galip gelmiş olursun.Hak Teâla Hazretlerini çok zikredenlerin kalbine hikmet akar.
Ey Oğul!Vücudunda olan azaların hepsi sana birer emanettir.
Peygamber Efendimiz (sav)
buyurdular ki: Elin sana bir emanettir,onunla haramı tutma!Gözlerin sana bir emanettir,onlarla harama bakma!Ayakların ile haram olan yere gitme!Cinsel organın sana bir emanettir,onunla zina etme!Bunun gibi vücudundaki bütün azalar sana emanettir.Şayet bunları meşru bir şekilde ve meşru yerlerde kullanırsan emin kimselerden olur,
Hakk’a karşı görevini yapmış olursun.Aksi takdirde bu emanetleri gayrı meşru yerlerde kullanmak suretiyle Allah’a isyan edersen hainlerden olursun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir