Lev Tolstoy kitaplarından Hərb və Sülh kitap alıntıları sizlerle…
Hərb və Sülh Kitap Alıntıları
Dua dağları yerinden oynatabilir ama insanın inancı olmalı.
Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu.
Aşk? Aşk nedir? diye düşünüyordu. Aşk ölüme engel olur. Aşk hayattır .
İnsani bir sevgi, sevgiden nefrete dönüşebilir; ama ilahi sevginin değişme ihtimali yoktur. Hiçbir şey, ne ölüm ne de başka bir şey onu yıkabilir. O yüreğin özüdür.
Yakınlarını sevmek, düşmanlarını sevmek. Her şeyi sevmek, Tanrı’nın bütün tezahürlerini sevmek. Sana yakın olan bir insan, insani bir sevgiyle sevilebilir; ama bir düşman ancak ilahi sevgiyle sevilebilir.
Herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor.
Kafa gittiğinde saçlara ağlanmaz.
O, günümüzün ahlak yoksunu dünyası için haddinden fazla iyi ve temiz yürekli.
Tanrı’nın yollarını biz anlayamayız.
Eylemleri hakkında etraflıca düşünebilme yetisinde olan insanlar bir yerden ayrılacakları ve hayatlarını değiştirecekleri dakikalarda çoğunlukla ciddi, düşünceli bir ruh haline girerler.
Herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor.
Herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor.
Tekerleğin dönmesi için yağlamak ne kadar gerekliyse en iyi, en dostça ve sade ilişkilerde de iltifat ya da övgü o kadar gereklidir.
Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu.
Kendini bir kadına bağlarsan zincire vurulmuş bir mahkûm gibi tüm özgürlüğünü yitirirsin.
Pek cok tarihci fransizlarin Borodino Savasini Napolyon nezle oldugu icin kazanamadigini, nezle.olmasaydi savastan onve ve savas esnasinda verdigi emirlerin daha dahice olacagini, Rusy’nin perisan olacagini ve dunyanin cehresinin degisecegini soyluyor. Rusyanin, tek bir insanin, Buyuk Petro’nun iradesine gore sekillendigini, ve Fransa’nin cumhuriyetten imparatorluga gecisinin, Fransiz askerlerinin Rusya’ya girisinin tek bir insanin, Napolyon’un iradesiyle gerceklestigini dusunen tarihcilerin, Napolyon ayin 26’i da agir nezle oldugu icin Rusya’nin gucunu korudugunu dusunmesi, onlar icin kacinilmaz ve gayet mantiklidir.
Nefret ediyorsan değiştir hayatını, temizle kendini; temizleme sürecinde bilgeliğe ulaşacaksın.
Bahsettiğiniz ve size kendi zihninizin ürünüymüş gibi görünen düşünme biçimi insanların çoğunun da düşünme biçimidir, gururun, tembelliğin, cehaletin olağan bir ürününüdür. Sizin düşünme biçiminiz üzücü bir yanılsama.
“İnsanları bize yaptıkları iyilikler kadar değil bizim onlara yaptığımız iyilikler kadar severiz.”
“barıştan söz ediliyor, ama mümkün olduğuna inanılmıyordu.Savaştan da söz ediyorlar, ama onun da yakın olduğuna inanmıyorlardı.”
Herkesten çok güldü.
Belli ki çok acı çekiyor.
Belli ki çok acı çekiyor.
Herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor.
Güzellik için sevilmez, sevdiğin güzeldir.
İnsan aklı hareketin mutlak sürekliliğini kavrayamaz. İnsan herhangi bir hareketin yasalarını ancak o hareketin rastgele seçtiği ögelerini incelediği zaman anlayabilir. Bununla birlikte, insanın yaptığı hataların büyük bir kısmı, sürekli hareketin sürekli olmayan ögelere rasgele bölünmesinin sonucudur.
Her kesî ra zaf huya. Aseno ke janê xo esto.
İnsan bilimi öğrenebilmek için, iç dünyasını temizlemek, yenilemek zorundadır. Bu yüzden bilmeden önce inanmak, kusursuzluğa ulaşmak gerekir. Bu amaçlara ulaşmak için, insan ruhuna vicdan adı verilen ilahi bir ışık verilmiştir.
Beni sevemezmişsin gibi geliyor, o kadar çirkinim ki.
Güzellik için sevilmez, sevdiğin güzeldir.
Güzellik için sevilmez, sevdiğin güzeldir.
Yargılama yetkisini kendimde görmem, başkalarının da bu hakka sahip olduklarını düşünmelerini istemem.
Eğer varlığından şüphe ettiğin bir insan olsaydı, o insanı elinden tutup getirir, gösterirdim; ama ben, zavallı ölümlü bir varlık olan ben, onun tüm kudretini, ölümsüzlüğünü, rahmetine kör olan birine, ya da onu görmemek, onu anlamamak, kendi alçaklığını, kendisinin yanlış yolda olduğunu görmemek için gözlerini yuman birine nasıl gösteririm?
Bir düşmanı sevmek Tanrısal bir sevgi.
İnsanın içi rahat olmazsa nasıl iyi olabilir.
Âşık oldum dostum. Daha önce yaşamıyormuşum.
İnsan aklı olayların nedenlerini bir bütün olarak anlayamaz ama nedenleri arayıp bulma ihtiyacı insanların ruhunda vardır. Olayların, her biri tek başına neden olarak görülebilecek sayısız ve karışık koşulunun derinine inmeyen insan aklı karşısına çıkan, anlaşılmaya en yakın nedene sarılır ve “İşte neden bu,” der.
“İnsanlardaki kusurların sadece iki kaynaklı olduğunu söylerdi: Tembellik ve batıl inanç.Ve sadece iki erdem olduğunu :Çalışma ve akıl.”
Yüksek bilgelik sadece akla, aklî bilginin dallara ayrıldığı fizik, tarih, kimya gibi dünyevi bilimlere dayanmaz. Yüksek bilgelik tektir. Yüksek bilgeliğin tek bir bilimi, her şeyin bilimi olan, tüm kainatı ve insanın onun içindeki yerini açıklayan bilimi vardır. İnsanın bu bilimi kendi benliğine yerleştirebilmesi için benliğini temizleyip yenilemesi ve bu yüzden bilmekten önce inanması ve yetkinleşmesi gerekir.
Önceden ona karşı nefret dolu olan ve açıkça düşmanlık sergileyen insanlar bile ona nazikçe ve sevgiyle yaklaşıyorlardı.
Rostov, Ben kimseye gerekli değilim diye düşündü, kimse bana yardım etmiyor, kimse bana acımıyor. Oysa evdeyken güçlü, neşeli, sevilen biriydim.
Genç, mutlu hayatı için duyduğu ve üzerinden atamadığı korku tüm benliğini sarmıştı.
Kim bunlar? Neden koşuyorlar? Yoksa benim için mi? Yoksa benim için mi koşuyorlar? Neden? Beni öldürmek için mi? Herkesin sevdiği beni?
Görüyor musun dostum, dedi, sevmediğimiz zaman uykuda gibiyiz. Külden yaratılmış çocuklarız ama sevdiğimiz zaman, Tanrı’nın yarattığı ilk günkü kadar temiziz
En zor şey her şeyin anlamını yüreğinde birleştirebilmektir.
Hayattan ayrılmak niçin bana böyle acı geliyor? Demek ki bu hayatta, anlayamamış olduğum, hâlâ da anlayamadığım bir şeyler var.
Ah! İnsanın insandan vazgeçmediği nasılda doğruydu.
“Köprünün ortasında durmuş; ne yapacağını bilemiyordu. Kılıçtan geçirilecek (Savaşı daima hayalinden öyle geçirirdi) kimse yoktu”
“At üstünde adam kendini kuş sanır!”
Acı çekmek olmasaydı insan sınırlarını, kendini bilmezdi.
Ve insan yaşamı sonsuzlukla karşılaştırıldığında sadece bir an olduğuna göre onu da zehir etmeye değer mi?
Herkesten çok güldü.belli ki acı çekiyor. evet böyledir, bazı tebessümler, ardında derin hayal kırıklıkları barındırır.
Mutluluk dakikalarının peşinden koş, kendini sevmek, sevilmek için zorla! Dünyadaki tek gerçek bu, gerisi anlamsız.
İnsanlardaki kusurların sadece iki kaynağı olduğunu söylerdi: tembellik ve batıl inanç. Ve sadece iki erdem olduğunu: çalışma ve akıl.
Kötü insanlar birbirine bağlanıp nasıl güç oluşturuyorsa, dürüst ve iyi insanlar da aynısını yapmalı.
“Herkesten çok güldü. belli ki acı çekiyor.”
Yaşamın mutluluğu vereceğin karara bağlı.
Herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor.
Hem biz Fransızlarla nasıl savaşırız prens, dedi, öğretmenlerimize, tanrılarımıza karşı silaha sarılabilir miyiz? Gençlerimize bakın, kadınlarımıza bakın, tanrılarımız Fransızlar, cennetimiz Paris.
Tehlikenin yaklaşmaya başlamasıyla, insanın yüreğinde her zaman birbirine denk iki ses yükselir: Gayet mantıklı olan ilk ses, insana tehlikenin niteliğini değerlendirmesi ve ondan kurtulma yolları aramasını söyler; çok daha mantıklı ikinci ses ise, tehlikeyi düşünmenin çok bunaltıcı ve acı verici olduğunu, her şeyi önceden görmenin, olayın genel gidişatından kurtulmanın insan elinde olmadığını ve bu yüzden insanı bunaltan tehlike düşüncesini, tehlikeyle karşı karşıya kalana kadar görmezden gelmenin ve hoş şeyler düşünmenin daha iyi olacağını söyler. İnsan yalnızken birinci sesin dediğini, topluluk içindeyken ise tam tersine ikinci sesin dediğini yapar.
Bazı insanlar her şeyi ne kadar kolay atlatıyorlar!
Beklemesini bilen için her şey zamanında olur.
Ne hale ne hale getirdiler ülkeyi!
En güçlü iki silah, sabır ve zamandır.
Zafer kazanmak barut kokusu almayan ara herhalde çok kolay geliyordur.
Genç ve dürüst kim varsa tepesine biniliyor! Bunun böyle gidemeyeceğini herkes görüyor. Her şey o kadar gerildi ki kesinlikle bir yerden kopacak.
Hem de ne hükümet! Her şeyde bir komplo görüyorlar, her şeyden korkuyorlar.
Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu.
Şeytan götürsün sizin imparatorunuzu!
Ama kaderin cilvesi olmazı olur kıldı.
Güzellik için sevilmez, sevdiğin güzeldir.
Hayatın hiçliği ve önemi, özellikle ölümün hiçliği hiçbir canlı tarafından anlaşılmaz ve anlatılamazdı.