Rita Hunter kitaplarından Güz Fırtınası kitap alıntıları sizlerle…
Güz Fırtınası Kitap Alıntıları
İnsan ne görüyorsa ona inanmaya meyilliydi.
Belki de hiç Belki de hiçbir zaman tehlikeye ne kadar yaklaştığını anlayamayacaktı. Güzel, küçük kıvılcım bilmiyordu ki bu dünyada ateşten de sıcak şeyler vardı
İnsanları adından söz ettiren akıllarda kalan davranışlarıdır.
Öyle güzel kokuyordu ki hiç kimse hayatının sonuna kadar o kokuyu içine çekerek yaşamaktan şikayet edemezdi. Kar örtüsü altında kalmış bir çam ormanında yakılan ateş gibiydi kokusu.
İnsan ona bakınca bir kırın ortasındaki çiçek öbeğinin içine düşmüş gibi huzur ve mutlulukla sarıldığını hissetmekten kendini alamıyordu.
Eğer gülmemi istiyorsan güzel gülüşünü göster bana.
Yazık! Kalemini deneyen kadın
Ne kadar kibirli bir yaratık sanılır,
Bu hatayı hiçbir erdem gidermez
Kendi cinsimize ve doğaya karşı geldiğimiz söylenir.
Hayatın insana sürprizler sunmada üstüne yoktur.
Çoğu zaman doğru olan gerçekler değil, insanların inandıklarıdır.
İnsanları adından söz ettiren akıllarda kalan davranışlarıdır.
Dışa vurulmayı bekleyen iç dünyamı satırlara dokmemin kime ne zararı olabilir ki?
Bir gün birisi, nefes almanın acı vericeğini söyleseydi Jane ona drama kabiliyetini tiyatroda değerlendirmesini tavsiye ederdi.
Bayan Hammond? dedi dük.
Jane hemen döndü. Efendim?
Sabahtan beri bir şey yemediğiniz doğru mu?
Lafı dolandırmanın gereği yoktu. Yemedim, yemedik. Adamınız tam da yemek esnasında geldi ve bekleyemeyeceğini söyledi.
Dük düşünceli düşünceli başını salladı. Sizin için bir şeyler hazırlanmasını söyleyeceğim.
Teşekkür ederim.
Ve bunun için birilerinin canını yakmam gerekecek.
Bence kafanızı bir duvara vurun ki tehdidiniz boşa gitmemiş olsun.
Jane ne dediğini fark edince elini ağzına bastırdı ve özür dilemeden kaçarak odayı terk etti.
Sence yanımızda yetişkin olmadan bekar bir erkeğin evine giderek doğru mu yapıyoruz?
Affedilmez bir hata yapıyoruz. Neyse ki kimsenin haberi olmayacak.
Evin halini görenler bizi aramaya başlayacak ki o zaman öğrenmeyen kalmaz.
Belki de öldüğümüzü düşünürler, Mary. Harika olmaz mı? Tam unutulduğumuz bir anda kötü ruhlar olarak ortaya çıkar ve Albertillery topraklarına lanet saçarız Aslında iyi bir fikir. Hatırlat da bunu bir kitapta kullanayım.
Hatırlatırım, şüphen olmasın. Phillip’e ne diyeceksin peki?
Ruhumu şeytana satmaya mecbur kaldığım için beni affetmesini, kendisine onu hak eden birini bulmasını ve lanetimin sadece annesinin başına bela olacağını söylerim.
İnsanları adından söz ettiren akıllarda kalan davranışlarıdır. Erdemler ve günahlar da buna dahil
Sadakat çoğu zaman ahlakla ilgilidir.
Fakir insanlar üste çıkmazlar, itaat ederler.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Erkek olmak istediğimi sanmıyorum ama erkek olmanın ayrıcalıklarına sahip olmak isterdim.
Dikkatsizsiniz ve kolay güveniyorsunuz, Bayan Hammond, dedi. Bugün iyilik melekleri sizden yanaydı Fakat bir dahaki sefere bu kadar şanslı olmayabilirsiniz.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Çok sonraları, onunla ilk kez göz göze geldikleri an olarak hatırlayacağı o saniyeler, etkileyici bir romanın sayfaları gibi kalbine kazınırken, Jane işte bu fırtınalı hisler ve kafa karışıklığı içindeydi.
Gözleri fırtına bulutlarının rengindeydi. Jane orada ya da yüzünün bütününde sefahatin izlerini görmeyi bekliyorsa çok yanılıyordu. Adamın gözlerinde temiz bir kış gününün berraklığı vardı Ve elbette soğukluğu. Bariz bir bilinç, hafife alınmaması gereken zeka pırıltıları sanki görünenin ötesinde kalan kimliğine ulaşmaya çalışıyordu.
Erkek olmak istediğimi sanmıyorum ama erkek olmanın ayrıcalıklarına sahip olmak isterdim.
Şüphesiz ki, insanın kendi yıkımından büyük felaket olmuyor.
Değişim kolayca kabullenilecek bir şey değildir.
Seni sen yapan kalbinle düşünmen dir.
Sorulara karşı cevaplar üretecek bir aklım ve kendimi ifade etmemi sağlayan bir dilimin olması cehalet değildir.
Suçu yarı yarıya paylaştığımızdan emin olmadan içinin rahat etmeyeceğini biliyordum. Elinde olsa beni iki şişe mürekkebe takas ederdin.
Güzel, küçük kıvılcım bilmiyordu ki bu dünyada ateşten de sıcak şeyler vardı
Çok sıradan ve kibirle dolu bir yanılgı! O benden zayıf değil, Carter. Jane esnek bir dal gibi. Fırtına onu sarsar ama kıramaz. Fakat bazen kendimi yıllanmış, içi boş büyük bir ağaç gibi hissediyorum. Ona zarar vermeyen fırtınanın bana neler yaptığını görüyorsun.
Ölüm hakkıydı fakat acı güzelliğinde yaşama zevk katan bir incelik vardı
Ölüm de yaşamın gerçeğidir. Kimse yaşamadan ölmez. Neden susmuyordu?
Ve nasıl öleceğimiz, nasıl yaşamayı tercih ettiğimizle ilgilidir Öyle mi, Bayan Hammond?
Doğru, insan ne ekerse onu biçer Özür dilerim, kabalık etmek istememiştim. Boş fıçı çok langırdar sözü tam beni anlatır. Bazen gereğinden fazla konuşurum ama Ne söylerse söylesin toparlayamayacağını bildiği için omuzlarını düşürüp sustu. İblis olabileceğinden süphelendiği için adamın yüzüne tuz serpmişti. Bundan böyle ömrü boyunca konuşmasa da olurdu.
Abertullery Dükü’nün yüzündekilerden çok daha fazlasını görme ihtimali olan gözleri bir süre Jane’in yüzünde dolandı. Sonra hafifçe başını sallayarak, Size inanıyorum, Bayan Hammond, dedi. Çocuklar ve deliler her zaman doğruyu söyler Bayan Hammond’a Leydi Beatrice’in odasına kadar eşlik edin.
Jane az önce işittiği hakareti hak ettiğini bilmenin çöküntüsüyle talimatı alan uşağın arkasından usul usul ilerlemeye başladı.
Seni içine girdiğin bu renkli elbiseler olmadan önce de bu kadar begeniyordum Jane. Pahalı kumaşlar güzelliğine uygun gölgeler katmaktan başka bir işe yaramaz. Sen benim için bu dünyaya ayak basmış en göz alıcı varlıksın.
Ve Jane o an anladı ki karşı konulmaz, vazgeçilmez ve geri dönülmez bir şekilde aşık olmuştu. Mutluluğunun, keterinin, ona baktığında ya da sadece onu düşündüğünde tattıgı tüm çelişkili hislerin anlamı buydu
Gözlerini komik bir şekilde kısıp başını biraz daha öne uzatarak rengini seçemediği gözlerin gerçekten nereye baktığını anlamaya çalıştı. İşin komiği şu anda onunla bakışıyor olabilir ama işe yaramaz gözleri yüzünden bunu fark edemiyor olabilirdi.
Fırtınayı iliklerime kadar hissetim diyebilirim..
Bu toprakların etkileyici fırtınalara ev sahipliği yaptığını biliyordum. Özellikle de Güz Fırtınalarına Benim gözümde sen de o fırtınalar gibisin Jane. Saçların, mizacın, tutkun Ve ben ne zaman sana yaklaşmaya kalksam rüzgârın esmeye başladığını hissediyorum
Sizden hiçbir zaman yardım istemedim. Başım belaya girdiğinde yakınlarda olan hep sizdiniz.
Bu, bana da fazlasıyla ilginç geliyor.
Ben ilginç bulduğumu söylemedim.
Masumiyetin bu kadar tehlikeli olduğunu kim bilebilirdi ki?
Belki de hiçbir zaman tehlikeye ne kadar yaklaştığını anlayamayacaktı. Güzel, küçük kıvılcım bilmiyordu ki bu dünyada ateşten de sıcak şeyler vardı.
Cennet kapıları yüzüne kapanmadan önce daha kaç yalan hakkı kalmıştı acaba?
Sen sihri umut olan bir büyücüsün Jane. Seni seviyorum.
Eğer şansım olsaydı yanında dururdum. Kızlar birbirine destek olmazsa erkekler canımıza okur.
Bu toprakların etkileyici fırtınalara ev sahipliği yaptığını biliyordum. Özellikle de Güz Fırtınalarına Benim gözümde sen de o fırtınalar gibisin Jane. Saçların, mizacın, tutkun Ve ben ne zaman sana yaklaşmaya kalksam rüzgârın esmeye başladığını hissediyorum