İçeriğe geç

Güneş Yiyen Çingene Kitap Alıntıları – Buket Uzuner

Buket Uzuner kitaplarından Güneş Yiyen Çingene kitap alıntıları sizlerle…

Güneş Yiyen Çingene Kitap Alıntıları

İnsan kendini sevmeden başkasını sevemez ki..
Tanıdığım ve beğendiğim kadınların çoğu bağımsızlıklarının, kariyer ya da ideolojilerinin faturasını dişiliklerini besleyen pınarın suyundan ödemişlerdi.
Tanımadık birine atılan kahkaha, içi boyanmamış bir resim gibi her renge açıktır.
Düşmekten korkmadan yükselmek ne güzeldir.
Varlık tek başına sadece başlangıçtır. Güzellik, incelik ve renk, varlığın üzerine özenle işlenecek unsurlardır.
İnsan ciddiye aldığı kişilere sevgili, duyarlı, sabırlı ve hoşgörülüdür.
Ah sevilen insanın asla çirkin olamayan bedeni nasıl da çeker insanı..
Ve sevgilim, ben her dolunayda bana aldığın o muhteşem beyaz elbisemi giyip, karanlık odamda, ay ışığının müziğinde dans ediyorum. Çırılçıplak ve seninle dolu! Ne zaman geliyorsun?
Sanki teninin kokusunu mektuba koymak olanaksızmış gibi saklıyor, esirgiyorsun benden.
Korkum sevgisizliktendir benim. Sevmek korkuları öldürür.
İnsanda her sevdiğinden bir göz izi vardır, kaybolmaz. Bende en çok parlak yeşil!
Düşmekten korkmadan yükselmek ne güzeldir!
Varlık tek başına sadece başlangıçtır. Güzellik, incelik ve renk, varlığın üzerine özenle işlenecek unsurlardır.
İnsan ancak çok sevdiğini sıkmadan kucaklayabilir.
Düşündüklerini ve söylediklerini uygulayabilen ne kadar az insan var.
“İnsan kendini sevmeden başkasını da sevemez ki ”
“İnsan zaten günlük yaşamın bayağılık ve acayiplik denizine doğduğu gün batmıştır.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Nerede başlıyordu faşizm?
Atılan ilk bombalarda ya da
üzerine yazılıp çizilen terörde
değil Faşizm, iki insan
arasındaki ilişkide başlar
Bir erkeğin âşık olduğu kadını sevişinin süt mavisi yoğunluğuna bırak kendini.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Unutma Catherine, kadın olmak, ağlamaktan korkmadan ve böbürlenmeden kuvvetli olabilmektir!
ah, güçlü kadınlara bayılıyorum!
Biliyorum bana âşık değilsin, hiç de olmayacaksın
“Korkum sevgisizliktendir benim. Sevmek korkuları öldürür.”
“İnsan sevdiğine teslim olmazsa, kime olur?..”
“Biliyorsun düş kırıklıkları için antibiyotik yapılamıyor ”
“İnsanların değişeceğine kim inanıyor acaba?”
“Unutma Catherine, kadın olmak, ağlamaktan korkmadan ve böbürlenmeden kuvvetli olabilmektir!”
“Çünkü her akıllı kadın ne olursa olsun, ille de kendi olmak ister!”
“Zaten kan bağı dediğin nedir ki, ‘kan yoğun bir sıvıdır yalnızca”
Gülmek de ağlamak gibi içini yıkar, aklar insanın. Ciddiye almalı gülmeyi ve ağlamayı. Tıpkı düşler gibi Düşler kurmayı, düşlerle beslenmeyi bilmeyen kişi kısırdır.
Güneş Yiyen Çingene hikayesinden
Okulda başarılı olmayan çocuklar aptal değillerdir. Okul, sevdiklerimle arama giren bir kurumdu. İnatçı sıpamla, çöp yarıştırdığım deremle, üstünde düşler kurduğum çimenlerle, ele geçirmek için planlar yaptığım güneşle ve annemle. Sevemedim sıralarda oturup, sınırları belirlenmiş alanlar içinde düşünüp konuşmayı. Alışamadım kitaplardaki yazıları ezberlemeye, başkalarının doğrularını kabullenmeye
Anais’in Saklı Mektupları
Eflatun bir kalemle süslemeler gibi güzel yazılmış mektuplar fısıldayarak beni çağırıyordu âdeta Oysa özel mektupların okunamayacak oluşu, karımla (yani eski kârımla demek istiyorum), anlaşamadığım en önemli konuların başında geliyordu. Ben iki insanın birbirine ne denli yakın olursa olsun, her birinin ayrı bir özel yaşamı ve özel alanı olduğunu savunduğum, o da bunu araya mesafe koymak sandığı için Eski karımı çok seviyordum, hâlâ da seviyorum ama, ‘sevmek’ beraber olmak için yetmiyor, biz anlaşamıyorduk!
Bir Yaz Gecesi İçin Süit

Üşüyorduk.
Ağaçlar ve insanlar hasretle güneşi bekliyorduk.
. ..
Güneş bir türlü açmıyor yüzünü. Bizi gördüğünden eminiz, ama hep soluk beyaz bir örtünün arkasından kırgın bakıyor gözleri Acaba yüzyıllar önce bu ülke yerlileri ne yapıp da küstürdüler güneşi böyle?.. Üşüyoruz
İşte her şey bu kadar güzeldi.
Sen vardın!

En yakın yabancı sendin,
Daha sürülmemişken ışığın biberi yaramıza ( )
Yabancıların en yakınıydın sen!
Hiç kimsenin aramıza giremeyeceği kadar yakınız.
Hiç kimse umurumuzda olamayacak kadar birbirimizle doluyuz.
Kadın olmak,ağlamaktan korkmadan ve böbürlenmeden kuvvetli olabilmektir !
Ciddiye almalı gülmeyi ve ağlamayı. Tıpkı düşler gibi Düşler kurmayı, düşlerle beslenmeyi bilmeyen kişi kısırdır.
Ne kadar uzun zamandır hasrettim içten bir insana! Nasıl da canımı yakıyordu küçük hesaplarla katledilmiş içtenlikler son zamanlarda, nasıl da tanıyordum samimiyetsizliği her yeni çehrede, hep keyifsiz..
Düşkırıklıkları için antibiyotik yapılamıyor.
İnanılmaz bir acı çöktü içime.
— Aynı zevkleri ve düşünceleri paylaşmak dünyadaki birkaç sihirden biri değil midir?
— Lütfen yanlış anlamayın. Sizi önemsiyorum ama söyler misiniz, her şeyin bir nedeni olduğunu düşünmek, insanın en çok kendi kendini hırpalaması anlamına gelmiyor mu?
— Yani araştırmadan, sorgulamadan kabullenmeyi mi öneriyorsunuz?
— Öyle de değil. Mutlak kavuşmazlık, rastlantılar, şanssızlıklar
Yine gök gürler gibi bir ses:
İnsanların yakınlığında gizemli bir çizgi var.
Bu çizgiyi aşamaz, tutku ve ölesiye sevmek.
İnsan beyni, kötü, acı, tatsız, soğuk anıları unutarak, insanı sağlıklı tutan bir mekanizmaya sahiptir.
Sevemedim sıralarda oturup, sınırları belirlenmiş alanlar içinde düşünüp konuşmayı. Alışamadım kitaplardaki yazıları ezberlemeye, başkalarının doğrularını kabullenmeye
Okulda başarılı olmayan çocuklar aptal değillerdir.
Gözlerine baktığım her canlının iyi, güzel, sevecen olup olmadığını anlıyordum,
Bisiklet görüp de, bisiklet istemeyen erkek çocuk yoktur.
Acı çektiğini anlamamak için zalim olmak gerekirdi; ben zalim değilimdir.
Ama en ölümcül hastanın bile mutlaka gizli bir ümidi vardır
İnsan düşünüp taşınmadan hiçbir şeye gülüp, geçmemeli
Sen hep böyleydin İnsanların değişeceğine kim inanıyor acaba?
Düşündüklerini ve söylediklerini uygulayabilen ne kadar az insan var.
Nerede başlıyordu faşizm?
Atılan ilk bombalarda ya da
üzerine yazılıp çizilen terörde
değil Faşizm, iki insan
arasındaki ilişkide başlar
Ingeborg Bachmann
O da küçük yaşta ekmek derdine düşmek zorunda kaldı, ne yazık ki
Ne oldu o parlak bakışlarına, cıvıl cıvıl gülüşüne?
Dur, nereye gidiyorsun? Gel, kaçırma güneşin batışını, hiçbir güneş batışı birbirinin aynı değildir!
Kötü mü? Niye olsun Derken ben doğmuşum; tam anlamıyla yokluğun, yoksulluğun ve işsizliğin içine!
Oğlumu tahta bacakla karşımda görünce, az daha bayılacaktım. On altı yaşında küçücük bir çocuk! Tek bacağı yok! Kocaman bir erkek, tek bacakla yaşama meydan okuyor! Nasıl oluyor da umutları, hayâlleri ve yaşama sevinci böyle taptaze yeşil kalabilmiş? Yanıt: Catherine! Ah benim güzeller güzeli gelinim, küçük kızım, sana en değerli şeyimi, oğlumu borçluyum ben! Onu ilk kez ben, ikinci kez sen doğurdun Yürekten ve beyinden doğum, uterustan doğum yapmaktan daha zordur; çünkü bu sonuncusunun kocaman bir ağzı var!
Birisi çıkıp durdurmalı bu deliyi, birisi yok etmeli bu manyağı! Neden pek çoğumuz sessiz kaldı bu adamın yükselişine? Yalnızca korku mu? Hepimiz bu sessizlikle desteklemedik mi onu ve faşizmi?
Kötü, çok kötü şeyler olacak Daha kötüsü artık olmaz dedikten sonra kötü şeyler yani
Hitler’in bir ruh hastası olduğunu göremeyen milyonlarca insanla aynı pasaportu taşıyorum! Deli, tehlikeli bir deli o!
Erkekler korkmaz diyorlar ama babaannem, Erkekler de bal gibi korkar oğlum, ancak akıllılar korkmaz, diyor.
Hiç kullanılmamış bir zamanın
göz kapaklarını açıyorum
Nilgün Marmara
söylediklerimiz, söylemeyi düşündüklerimizin tam tersi değil midir çoğu kez?
İnsan kendini sevmeden başkasını da sevemez ki
Yaşatın düşlerinizi. Her yaşta, herkesin düşleri olmalı. Düşlerini öldüren insan diri diri gömülmüştür.
Birisi çıkıp durdurmalı bu deliyi, birisi yok etmeli bu manyağı! Neden pek çoğumuz sessiz kaldı bu adamın yükselişine? Yalnızca  korku  mu? Hepimiz bu sessizlikle desteklemedik mi onu ve faşizmi? İlgisizlik, sessizliğin erkek kardeşi; lanet olsun sana, lanet olsun ki, kimse ilgisiz ve sessiz kalmasın dünyada bundan böyle!
Ah insanoğlu insan, görmek istediğini görmez misin zaten?
Kabullenemiyorum coşkusuz, sürprizsiz yaşamayı bir türlü!
Sıradanlığa çok dayanıksızım ben!
İnsan kendini sevmeden başkasını da sevemez ki
Düşlerini öldüren insan diri diri gömülmüştür.
kendi kararlarımın sorumluluğunu taşımayı öğreneli çok oldu!
Üç erkeğe aynı anda âşık oldum!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir