İçeriğe geç

Gülen Adam Kitap Alıntıları – Victor Hugo

Victor Hugo kitaplarından Gülen Adam kitap alıntıları sizlerle…

Gülen Adam Kitap Alıntıları

Bir gün, köstebek yuvasına basan bir hipopotam gördüm. O masumdu. Yumuşak başlı aptallar, köstebeklerin varlığını bile bilmiyordu. Oğlum, o köstebekler ezilen insan ırkıdır. Ezmek bir yasadır. Ve köstebeğin hiç bir şey ezmediğini mi düşünüyorsun? Neden, o da solucanların filidir. Oğlum, dünyada kurallar var
Bir şarlatan olarak konuşanilirsiniz ama bir filozof olarak, sessiz kalmalısınız
Ölüm, göçüp giden insanların ardından iyi bir şey yapıyor; onlar hakkında konuşulmasına neden oluyor
Hepsi aynı, korkaklar! İstedikleri her şeye sahip olduklarında nasıl da sessizler
Masumiyyet erdemden daha yücedir. Masumiyyet kutsal cehalettir
Ama neden insanlar cahil? Çünkü bu onların işine geliyor. Cehalet erdemin koruyucusudur. Prespektifin olmadığı yerde hırs yoktur. Bilgisiz adam; karanlığı, farklı görüşleri, aç gözlülüğü baskılamaya yardımcı bir masumdur. Okuyan insan düşünür; düşünen de sorgular. Ancak görevi sorgulamak değildir, mutluluk da
Tövbə heç vaxt batmayan böyük qayıqdır.Sizin kompasınız isə dualarınızdır.
Siz xoşbəxtsiniz?Onda siz heç kimə görünməyin.Xoşbəxt adamlar oğrular kimi gizlənməlidir.
Varlıların cənnəti kasıbların cəhənnəmindən düzəlib
“Peki, bu art niyet neden? Keskin bir soru! Hayalperest sürekli kendisine bunu sorar ama bilge bile çözemez.”
Bir cücenin devden daha uzun boylu olması için mükemmel bir yol vardır: Devin sırtına çıkar. Tabi dev buna müsade ettiği sürece
Her şeyden önce, insanları belirli bir mesafede tutun. Bu hayattaki en önemli şeydir.
“Bilgisiz adam; karanlığı, farklı görüşleri, aç gözlülüğü baskılanmaya yardımcı bir masumdur. Okuyan insan düşünür; düşünen de sorgular. Ancak görevi sorgulamak değildir, mutluluk da.”
“Hiçbir şeyi uç noktalara taşımamak, Bilge insanın özdeyişidir.”
“Hiçbir şeyi uç noktalara taşımamak, Bilge insanın özdeyişidir.”
Asalakların hüküm sürdüğü zamana denk geldik.
Canavar ulamaqda,qoyun isti yunda,meşə moruqluqda,Qadın Sevgidə,filosof isə ağıllı kəlamlarda rahatlıq tapır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İnsan əzəldən Tanrının yaratdığına özündən nəsə əlavə etməyə çalışıb.İnsan onu hərdən yaxşılaşdırır,hərdən pisləşdirir.
En kritik anlarda bile derinliklerden yükselen umut, nasıl doğduğu açıklanamayan güneş gibidir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Monolog, bir ruhun en derininde çıkan yangınların dumanıdır.
“Fırtınalar, denizlerin sinir krizi ve çılgınlıklarıdır”.
“Kutsal bir bakirenin altın lamba istemesi, çıplak ayakla gezen çocukların ayakkabı ihtiyacından çok daha önemli.”
İnsanların aptalca bir alışkanlığı da, yaptıkları her şeyi krala atfetmektir. Kavga ederler. Zafer kimindir? Kralın. Vergi öderler. Kim cömert olur? Kral. Sonra da onu çok zengin diye severler. Kral fakirlerden bir taç alır ve karşılığında onlara bir metelik verir. Ne kadar da cömert! Bu şekilde yönetme fikrinin büyüklüğü, küçük insancıklar yaratır. Sevgili köleler ne güzeldirler!
~ Yapılması gerekenin net olduğu yerde kendini sorgulamak,
yenilgiye uğramaktır. ~
Karanlıklarda uykuya dalmış bir vicdanı uyandıramadıktan sonra güneş ne işe yarar !?
İnsanların aptalca bir alışkanlığı da, yaptıkları her şeyi krala atfetmektir. Kavga ederler. Zafer kimindir? Kralın. Vergi öderler. Kim cömert olur? Kral. Sonra da onu çok zengin diye severler. Kral fakirlerden bir taç alır ve karşılığında onlara bir metelik verir. Ne kadar da cömert! Bu şekilde yönetme fikrinin büyüklüğü, küçük insancıklar yaratır. Sevgili köleler ne güzeldirler!
Ben umutsuz bir savunucuyum,kaybolan bir davanın peşindeyim. Tanrı mutlaka temyizde bulunacaktır. Bana gelince ben sadece bir sesim insanlık için ağlayan bir ses.
Karanlıklarda uykuya dalmış bir vicdanı uyandıramadıktan sonra güneş ne işe yarar?
Bize ekmek verin, bize sığınak verin, bize kıyafet ve iş verin; sonra da size minnettar olma deliliğine, zulmüne, aptallığına, saçmalığına zorlayın!
Yapılması gerekenin net olduğu yerde kendini sorgulamak, yenilgiye uğramaktır.
Körü körüne bir bilinmeze sürüklenmekten daha berbat bir şey yoktu.
Zenginlerin cenneti fakirlerin cehenneminden yapılmış.
Evliliğin vahşeti keskin durumlar yaratır;istekleri bastırır, seçimi öldürür, gramer gibi kurallarla doludur, ilhamın yerini imla alır, sevgi dikte eder, tüm hayatın gizemlerini yok eder, hem egemenlik hem benlik haklarını azaltır, bir ölçüde iki cinsin büyüleyici dengesini yok eder, biri bedensel güçte sağlam diğeri kadınsı zayıflıkta güçlü durur – bir tarafta kuvvet, diğer tarafta güzellik – birini efendi, diğerini uşak yapar.
Politikada halkın yeri vardır onlar iki şeyin temelidir; ordu ve bütçe.
Ama neden insanlar cahil? Çünkü bu onların işine geliyor.
Bir gün II. James İrlanda’daki bir kilisedeki bir rahibeye altın lamba hediye etmek istedi. Oradan geçmekte olan Ursus kalabalığın arasından öne çıkarak haykırdı; Kutsal bir bakirenin altın lamba istemesi, çıplak ayakla gezen çocukların ayakkabı ihtiyacından çok daha önemli!!
Itırlı kokuların, renklerin, dokuların içinden geçmeyenler, ona ilk taşı atanlardı.
Her şeyden önce, yozlaşıp insana dönüşmeyin.
Zaten bizim en yüce mutluluğumuz, tüm türlerin gözümüzün önünde evcilleşmesini izlemektir. Kraliyet kortejlerinin geçişinde onca insan yollarda toplanması bu yüzdendir.
Kader bir kapıyı kapatmadan asla başka bir kapıyı açmaz
insanların fırtınaları, okyanusların fırtınalarindan kötüdür
Umut, su üzerindeki bir mum gibi sefilce yanar ve parlar. Alevi, insanın kederinin üzerinde yüzer.
Kendini masum hissederek öylece durdu. Şikayet etmedi. Suçsuz biri sitem etmezdi.
Kelimelerin sakıncası, fikirlerden daha somut halde olmalarıdır. Tüm fikirlerin belirsiz çizgileri varken, kelimelerin yoktur. Ruh dağınık bir evredeyken kelimelerden kaçar. İfadenin sınırları vardır, düşüncenin yoktur.
Yapılması gerekenin net olduğu yerde kendini sorgulamak, yenilgiye uğramaktır.
Hiçbir şey, algılayamadığımız ama yönetildiğimiz kötülüklerden daha korkutucu değildir.
İnsan gözyaşı hakkını kullanmayı talep ettiğinde, onla asla münakaşa edilmez.
Hayal kurmak bir tür sığınaktır. İçinden çıkılamaz acılarda, bir umut ışığının acıyı delip kalbimizden geçmesine izin verir.
Hiçbir şey söylemeyen kişi, her şeye karşı hazırlıklıdır.
Sevmediğimiz kişilere karşı hoş olmayan ama yasal olan eylemlerde bulunmak çok zevklidir.
Adalet, bir insanın ruhundan silinebilecek en zor şey olan kötü niyeti çıkartmasıdır.
Gülümsemede bir memnuniyet varken, gülmek genellikle bir reddediş biçimiydi.
Eğer bir yerde muhafazakarlık varsa fikir sabittir ama yine de her şey değişebilir.
Hayranlıktan doğan öfkeye kıskançlık denir.
Bize ekmek verin, bize sığınak verin, bize kıyafet ve iş verin; sonra da size minnettar olma deliliğine, zulmüne, aptallığına, saçmalığına zorlayın!
Körü körüne bir bilinmeze sürüklenmekten daha berbat bir şey yoktu.
İnsanlara şüpheyle bakardı ama bu onun suçu değildi.
Zenginlerin cenneti fakirlerin cehenneminden yapılmış.
Asalaklarin hüküm sürdüğü zamana denk geldik
Erdem, savaşmaktan daha güçlüdür
Aşkın gerçek adı esarettir.
Yükselen gelgit sayesinde su onlara doğru yükselmiyordu; ona doğru batıyorlardı. Kendi mezarlarını kazıyorlardı.
İnsanoğlunun kanynları tarafından değil, diğer şeylerin kanunları tarafından idam ediliyorlardı.
Bu, bir sefilin yarım kuruş yarım kuruş bir milyonu harcamaya çalışması gibiydi
Zenginlerin cenneti fakirlerin cehenneminden yapılmış.
İstediğin kadar deli ol Gwynplaine. Bu insan haklarından biri.
Sevən kişinin vicdanı sevilən qadının qoruyucu mələyidir.
Əlini ver: mən tanrıya toxunmaq istəyirəm!
Nifrətin azı olmur. Nifrət həmişə böyükdür. O öz ölçülərini ən kiçik canlı varlıqda belə saxlayaraq nəhəngliyini qoruyur. Hər bir nifrət nifrət olması ilə güclüdür. Qarışqanın nifrət etdiyi böyük fili təhlükə gözləyir.
“Belə bir qayda var: əgər cazibədar qadınların olmasını istəyirsinizsə, əxlaqsızları məhv etməyin, yoxsa kəpənəkləri dəlicəsinə sevən, amma tırtılları öldürən axmaqlara oxşayacaqsınız.”
“Kim oxuyursa, o düşünür, kim düşünürsə, o mühakimə edir.”
“Dünyada böyük bilinən hər şey uşaq böyüklüyü qarşısında acizdir.”
“Biz elə bir dövrdə yaşayırıq ki, heç nə yataqların həyasızlığı ilə müqayisə edilə bilməz.”
Onun burda, bu dünyada yakın ayaqlarını basdığı daşlı və soyuq torpaq parçasından başqa heç bir dayaq nöqtəsi yox idi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir