İçeriğe geç

Gül Yetiştiren Adam Kitap Alıntıları – Rasim Özdenören

Rasim Özdenören kitaplarından Gül Yetiştiren Adam kitap alıntıları sizlerle…

Gül Yetiştiren Adam Kitap Alıntıları

Benim için ne düşündüklerini hiç önemsemiyorum artık, ben ne dü­şünüyorum, budur önemli olan benim için.
Eve kapanıp kalmakla insan değiştirmek istediği bir dünyayı değiştiremez.
Çünkü artık elinden hiçbir şey gelmediğini, tövbe etmeye bile geç kaldığını anlıyor. Çünkü bazı tövbelerin ancak bazı amellerle yapılabileceğini biliyor.
Ağlamak., yalnız göz­ yaşı dökebilen insan anlayabilir bazı şeylerin hikmetini.
Aya çok bakmayın çocuklar, diye uyarır onları, iyi değildir.
İyi değil mi, niye?
Öyle derler, aya bakmak iyi değildir.
İyi olan nedir peki?
Sabahleyin gözünü açar açmaz yeşile bakmak.
Ben hep iyi günlere inanmışımdır.
Temiz ve umutlu olmalı sevgi.
Söz çok, ama sözlerle oyalanacak vakit yok.
Kim, kendini sonuçsuz bir beklemeye mahkûm edebilir ömür boyu?
Çünkü beklemek çok korkunçtur.
…içinizdeki İslam’ı gösterin. Çünkü İslam, sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir,İslam açık. İman kalbdedir, İslam zahirde…
Ölüm nedir biliyor musun? Önünde sonunda çalacağımız tek haki­kat kapısı.
…Hep yalana inanmaya alışmış olanlar doğruya inanmakta güçlük çeker.
Çünkü beklemek çok korkunçtur.
Gidelim Sitare, gitmem gerek benim.
Bizi başkalarının gözünde değişik kılan yeni durumlarda takındığımız tavır oluyor.
içinizdeki İslâm’ı gösterin. Çünkü İslâm, sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir, İslâm açık. İman kalbdedir, İslâm zahirde. İslâm şeriatsa, şeriat sizin amellerinizde görünmek ister.
Şimdi namazdan çıktığınıza göre siz İslam milletindensiniz, dedi adam bakışlarını o belirsiz, bilinmeyen noktadan ayırmayarak. Ve devam etti:
Ama bunu ispat edebilir misiniz? Siz buraya, camiye namaz kılmaya geldiğinize göre İslâm’a uyan insanlarsınız? Fakat hani İslâm’ınız?
Bence bir insanı tanımanın bir tek yolu vardır, onu bitmiş kabul etmek. Onu artık yaşamıyor saymak. İnsan ancak böyle bakınca onu olduğu gibi, tamamlanmış olarak görebilir.
Bizi aldatanlara karşı bir şeyler yapmamız gerekirdi, yapamadık. Bilmem, belki de bunun utancına katlanamadım, onun için eve kapandım.

Eve kapanıp kalmakla insan değiştirmek istediği bir dünyayı değiştiremez. Ama bunu anlamam için elli yılın geçmesi gerekiyormuş.

İnsanlar aslında birbirini tanımadıkları için severler, şaşırtıcı değil mi? Tanıdıktan sonra nefret ederler birbirlerinden.
Kimse olduğum gibi görmek istemiyor beni.
Hep yalana inanmaya alışmış olanlar doğruya inanmakta güçlük çeker.
Fakat yanıldığımı biliyorum.Çünkü onu asıl yüzüyle hiçbir zaman görmeyi başaramadım ben.
Hayır,bana umut verdi diyemem.Gizlice ben umuda kapılmışım.Kendim bile farkına varmadan.

Ağlamak…yalnız gözyaşı dökebilen insan anlayabilir bazı şeylerin hikmetini
Herkes kendimi öldürmemi bekliyor benden. Belki bunu da yaparım Kimseyi haklı çıkarmak için değil, bunu bekleyenlerin düşündüğü nedenler yüzünden de değil. Kendime göre başka dayanaklarım var olduğu için. Biliyor musun, şimdi ölsem çok kimseyi sevindirmiş olurdum. İnan bana.
Benim için ne düşündüklerini hiç önemsemiyorum artık,ben ne düşünüyorum,budur önemli olan benim için.
Ağır bir şey benimki, kaldırabileceğinden daha ağır. Umutsuzluk. Onun için sinirliyim. Dayanıksızım.
Başkalarının inanıp inanmaması değil mühim olan.Biz ne yaptığımızı biliyor muyuz,o.
_Ben kadınları sevmiyorum,dedi çocuk.
_Sevmiyormusun?Niye?
_Dedikodu yapıyorlar,dedi çocuk.
_Ozaman kadınları değil,dedikoduyu sevmiyorsun sen,dedi adam.
Ben kadınım diyor,kadınlar daima korunmaya muhtaçtır.
içinizdeki İslâm’ı gösterin. Çünkü İslâm, sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir, İslâm açık.
İman kalbdedir, İslâm zahirde. İslâm şeriatsa, şeriat si­zin amellerinizde görünmek ister.
Hep yalana inanmaya alışmış olanlar doğruya inan­makta güçlük çeker.
Ölüm nedir biliyor musun?Önünde sonunda çalacağımız tek hakikat kapısı.
Bazen öyle şeyler oluyor ki Nasıl söylesem.. İnsan kapılıp gidiyor Kapılıp gittiğini anlasan bile değişmiyor
Aslında hepimiz dağılıp gideceğiz, dedim, sen de, ben de, hepimiz. Hiçbirimiz kendimize ait yerlerde gezinmiyoruz.
Güzel kokuyu sevmenin sünnet olduğunu bildiği için, güzel kokuyu sevebilmek adına korkunç güzel kokuları olan iri güller yetiştiriyor, Yemen’den gül tohumları sipariş ediyor.
Savaşarak neyi ortadan kaldırmak istemişlerse, savaştan sonra o gelmişti. Tuhaf bir kader.
Ağlamak.. yanlız göz yaşı dökebilen insan anlayabilir bazı şeylerin hikmetini.
Ama insan her zaman ağlayamaz diyor çocuk.
O zaman da ağlar gibi durmak gerekir.
Artık ruhunuz her şeye hazırdır. Sebepsiz bir hüzne de yersiz bir sevince de.
-Şimdi ömrünü bitmiş say, ömrün bitmiş de sen yalvarmış, yakarmışsın, sana gözyaşların için cabadan bir gün daha vermişler. İşte şu anda da o bir tek son günün içinde bulunuyorsun. İşte o son günde ne yapacaksan, her gün onu yapacaksın.
-O zaman bahçede gezinmem ki, der çocuk
-Ne yaparsın ya?
-Ağlarım.
Biz, hüzün peygamberinin ümmetiyiz, diyor dede, ağlayabilenler ağlar ağlayamayanlar ağlar gibi yapar.
Yalnız gözyaşı dökebilen insan anlayabilir bazı şeylerin hikmetini.
Peygamberimiz güzel kokuyu severdi, dedi, bana üç şey sevdirildi diye buyurmuşlardı bir gün. Onların biri güzel kokuydu işte.

Öbür ikisi neydi dede?

Kadın ve namaz.

Peygamberimiz güzel kokuyu severlerdi, dedi, bana üç şey sevdirildi diye buyurmuşlardı bir gün. Onların biri güzel kokuydu işte.
Biz, hüzün peygamberinin ümmetiyiz, diyor dede, ağlayabilenler ağlar ağlayamayanlar ağlar gibi yapar.
Gizlice ben umuda kapılmışım. Kendim bile farkına varmadan.
“Kıskançlığın da iki türlü olduğunu biliyor musun? Biri hep vermek ister, öbürüyse almak.”
“Kendimi bir nokta kadar hiç olarak gördüm. Bu durmadan akan, yürüyüp kaybolup giden girdap içinde, bu korkunç çağıltıda bir damla su gibi.”
içinizdeki İslâmı gösterin. Çünkü İslâm, sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir, İslâm açık. İman kalbdedir, İslâm zahirde. İslâm şeriatsa, şeriat sizin amellerinizde görünmek ister.
Onun kalbi var dayanamaz.
Yalnız gözyaşı dökebilen insan anlayabilir bazı şeylerin hikmetini.
Hayır, bana umut verdi diyemem. Gizlice ben umuda kapılmışım. Kendim bile farkına varmadan.
Ne sen anlıyorsun, ne de ben anlatabiliyorum
Sen yazarsın, daha iyi bilirsin, benden daha iyi hiç olmazsa İnsanlar birbirini çok geç tanıyor, sence de öyle de­ğil mi?
Neye hayıflanıyorum, biliyor musun?
Söyle bakalım, dedi.
Sana daha önce niçin rastlamadığıma
Ama var olduğu için düşünüyoruz onları. Acaba? Belki de biz var kılıyoruz. Biz düşünmesek var olmayacaktı onlar. Anlayacağın hep varsayımlar­dan hareket ediyoruz. Çok mu filozofik oldu?
Engel diye düşündüğün şeyi düşünmemiş olsaydın, engel olduklarını hiçbir zaman ayırt edemiyecektin.
Artık ruhunuz her şeye hazırdır. Sebepsiz bir hüzne de, yersiz bir sevince de
Eve kapanıp kalmakla insan değiştirmek istediği bir dünyayı değiştiremez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir