İçeriğe geç

Gözlük 2 Kitap Alıntıları – Koray Yersüren

Koray Yersüren kitaplarından Gözlük 2 kitap alıntıları sizlerle…

Gözlük 2 Kitap Alıntıları

Titreyen parmaklarımla hayalimi yazıyorum gökyüzüne.
Ay korkuyor artık güneşini kaybetmekten.
Çaresizce.
Gökyüzünde
Yalnız kalacağına inanıyor ay.
Ama geceler çok kara.
Gözleri
Onu arıyor Lacivert bir pazarteside.
Ay güneşe hasret
+Ben bir yıldızım ve yıldızların parlamaya ihtiyacı var.
– Yıldızların parlamak için güneşe ihtiyacı var. Ben senin için orada olacağım.
İnsan âşık olmalıydı. Geçmişine, bugününe, yarınına Bazen bir Gözlük’ e, bazen kıvırcık saçlardaki papatya kokusuna, bazen laciverde boyanmış bir pazartesi gününe
Seni gökyüzü kadar çok seviyorum.
Gittiğinden beri yapacağımız ilk görüşme, pazar akşamını pazartesiye bağlayan gece olacaktı. Lacivert bir pazartesi gecesi
Yağmur
Kaybolmuş bir düş gibi ayrılırken buluttan,
İnsanlar, geceye inat
Paylaşır sonsuzluğu.
Sarhoş kalbim yutarken karanlığı
Yeni bir ben yaratır arafta.
Siyah bir kalbin içindeki küçük bir kız çocuğu geceye bakar,
Hayal eder camdan prensini.
İnsanlar, geceye inat
Paylaşır sonsuzluğu.
Kişilikler parçalanır zamanın sonsuz döngüsünde.
Ve bir kalp umudu arar sahipsiz bir çocuk gibi.
Ruh
Bedene döner bambaşka hislerle.
Ve bir adamın sesi yankılanır gecede
Nerdesin?
Ruh, kalbe dokunduğunda cevabını verir,
Burdayım!
İnsanlar, geceye inat
Paylaşır sonsuzluğu
Seni sevdim,
Seni seviyorum,
Ve seni hep seveceğim
Ona doğru ilk adımımı kaybedenlerden umudunu kesmiş tüm insanlara inat atıyorum.
Ben, psikolojik aşırılıklarımı şarkılara koydum. Belki de o yüzden delirmeden kalabildim.
Affetme lüksüne ise sadece bir kaybeden erişebilirdi
– Neden benim gibi yapmayı öğrenmiyorsun?
– Sen ne yapıyorsun ki?
– Kimseden hiçbir şey beklemiyorum. Böylece hayal kırıklığına da uğramıyorum.
Ya uzun zaman önce konuşulacaktı , ya da önüne duvarlar örülecekti kelimelerin.
Herkes kendi dünyasında , kendi hikayelerini yaşıyordu.
Büyümeye başladığında insanoğlu kusursuzluğunu yitiriyor
İnsanın doğması bile adil değil hangi ailede dünyaya geleceğimizi kendimiz seçemiyoruz
Korkularının avladığı hayallerinden başka tutunacak umudun yoktur
Ya uzun zaman önce konuşulacaktı, ya da önüne duvar örülecekti kelimelerin.
Ya izin Verilmeyecekti gidenlere, ya da sessizce izlenecekti gidişler
Kim ne söylerse söylesin , yüreğe bir kere dokundu mu cümleler, bir kez hissettirdi mi sevgi kendini insana , bir kez göğüs kafesinin içindeki kalbin atış hızı değişti mi , göz de farklı bakıyor , kalp de farklı atıyor.
Yaşananların gururu saklanmalıydı gülümsemelere .
Kimi hayallerinin peşinden gidiyor kimi bir başkasının hayalini yaşıyor! Hayallerimizi sınavlarda kullandığımız kurşun kalemlerin ucuna bağlamaya zorlanıyoruz!
Doğru kutucuğu iişaretleyecek kadar şanslı değilsek, karala an bizim hayallerimiz oluyor.
İnsan gibiydi sonbahar
Mükemmel değildi ve olmak zorunda da değildi.
Kendinize küçük bir saksıda,bir kaktüs alın. Kaktüsleri kimse sevmez. Ama ben bilirim. Siz, sevilmeyeni de sevmeyi iyi bilirsiniz.
Belki şuan ki hayatımız başka birinin hayali.
rüzgar neleri taşıdığını bilmezken sen savrulursun
korkularının avladığı hayallerinden başka tutunacak umudun yoktur
Affetme lüksüne ise sadece bir kaybeden erişebilirdi.
𝑠𝑒𝑣𝑖𝑛 𝑎𝑟𝑘𝑎𝑑𝑎𝑠̧𝑙𝑎𝑟.
𝑀𝑒𝑠𝑒𝑙𝑎 𝑝𝑎𝑧𝑎𝑟𝑡𝑒𝑠𝑖𝑦𝑖, 𝑦𝑎 𝑑𝑎 𝑙𝑎𝑐𝑖𝑣𝑒𝑟𝑑𝑖
𝐷𝑒𝑙𝑖𝑐𝑒𝑠𝑖𝑛𝑒.
Ümitsizliğe kapılmıyorum. Ümitsizliği görüyorum insanların gözlerinde.
Neredeydik ? Ulaşılmaz olanda.. Hani hayalini kurduklarımızda.. Hani iç geçirdiklerimizde Hani göz yaşı döktüklerimizde
Kendinize küçük bir saksıda, bir kaktüs alın. Kaktüsleri kimse sevmez. Ama ben bilirim. Siz, sevilmeyeni de sevmeyi iyi bilirsiniz.
İnsan bazen çok yakınındaki değerlerin farkına varamıyor. Mutluluğu hep uzaklarda ararken kayboluyor. Hem kendini kaybediyor, hem de
Gelen hiç yok. Gidenlerse hâlâ geri dönmediler.
İnsan çok kez sever ama bir kez aşık olur.
Önceden planladığım yüzlerce cümlem var senin için. Ve o cümlelerin hiçbirinin sonunda nokta yok.
Titreyen parmaklarımla hayalimi yazıyorum gökyüzüne.
Ay korkuyor artık güneşini kaybetmekten.
Çaresizce.
Gökyüzünde
Yalnız kalacağına inanıyor ay
Hep gece kalacak, hep karanlık
Umudun olduğuna inanıyor ay.
Ama geceleri çok kara.
Gözleri
Onu arıyor lacivert bir pazarteside.
Ay güneşe hasret
Hayatında seni seven, senden nefret eden, bir gülsen beş kez ağzına sıçacak insanlar ile yaşadığını biliyorum.
Affetme lüksüne ise sadece bir kaybeden erişebilirdi.
Kahve içmek için hiçbir zaman geç değildir,
O anı sonsuzluk görse, gerçekten kıskanırdı.
Şehir karanlığa gömüldü. Tek aydınlık yer onun gözlerinin içiydi.
Adam bildiği tüm kavramları unutmak, onun doğru bildiklerini öğrenip, onlarla yaşamak istiyormuş
Ona bakarak gülümsedim ve bıraktım ruhumu gözlerine.
Gülümsemelerimiz bile aynı anda oluyordu artık. Ve bu, inanılmazdı.
Geriye dönüp baktığımda, iyi ki dediğim şeylerin fazlalığı bile gülümsetmeye yetiyor şimdi beni.
Kolayı arıyorsa insan, zor kısmından başlamalıydı hayatı yaşamaya.
Müzik bir noktaya kadar her sesin önüne geçti.
Şehir karanlığa gömüldü. Tek aydınlık yer onun ‘gözlerinin içiydi’.
Ümitsizliğe kapılmıyorum. Ümitsizliği görüyorum insanların gözlerinde.
Geçmişe bakmak bazen iyi hissettirirmiş insana. Olmak istediği şeyi değil de, olduğu şeyi düşünmesi gerekirmiş. Yapacaklarını değil, yaptıklarını düşünüp, onlardan ders çıkarmalıymış insan.
Sevgili kaybedenler, üzülmeyin. Çünkü hayat, tüm klişelerine rağmen çok kısa. Zamanın nasıl geçtiğini anlamak güç. Yalnızca yürüyemiyorum. Ama zihnindeki düşünceler daha yukarıdan uçuyor şimdi.
Aşk, dudakları yukarı doğru kıvrılırken, gözlerinin içindeki hayalleri, o hayallerde kendini görebilmekmiş meğer.
Öğrenmeye başlamış
Neyi?
İlk önce sevmeyi sonra sevilmeyi
İyi de adam korkuyordu.
Sevmeye başladığında korkmaktan vazgeçti
Ama ya o da korkuyorsa?
Korkmuyormuş gibi yapabilir
Arkadaşlar Ananın Gözü’nün anlatacak bir hikâyesi varmış.
Hoşça kal demeyi bilmiyordum. Ben gideceğim ama beni bekle demeyi bilmiyordum.
O anı sonsuzluk görse, gerçekten kıskanırdı.
Adam sevgiyi de ondan öğrenmek istiyormuş, merhameti de, nefreti de, aşkı da Adam bildiği tüm kavramları unutmak, onun doğru bildiklerini öğrenip, onlarla yaşamak istiyormuş.
Bir gece buldum onu. Terk edilmiş bir muhteşemliğin ortasında, rüzgâra ve yıldızlara adarken kendini.
Geriye dönüp baktığımda, iyi ki dediğim şeylerin fazlalığı bile gülümsetmeye yetiyor şimdi beni.
Kendi yarattığım ütopyamda mutlu benliğimi alıp defalarca gökyüzüne çıkardıktan sonra, tekrar tekrar yere bıraktılar şiddetle.
Güneş doğmaya mecburdur. Ay batmaya.
Kendimize ayıramadığımız her vakit, içerilerde bir yerde öldürüyor hayattan keyif alan yanımızı. Hep sonra mutlu olacağım diye düşünüyor, şimdiki zamanda mutlu olmayı hiç denemiyoruz.
Belki şimdiki zamanımız, birinin unutmak istediği geçmişi, başka birinin çok istediği geleceği.
İçinde iyilik olan insanlar ,
Yalnızken doğru şeyi yaparlar.
Neredeydik ? Ulaşılmaz olanda.. Hani hayalini kurduklarımızda.. Hani iç geçirdiklerimizde Hani göz yaşı döktüklerimizde
Kendinize küçük bir saksıda, bir kaktüs alın. Kaktüsleri kimse sevmez. Ama ben bilirim. Siz, sevilmeyeni de sevmeyi iyi bilirsiniz.
Affetme lüksüne ise sadece bir kaybeden erişebilirdi.
Gökyüzüne baktığımda gördüklerim beni yaşamaya zorladı.
Gökyüzüne baktığımda gördüklerim beni yaşamaya zorladı.
Harikasın!
Biliyorum. Şimdi çekil yolumdan.
Çünkü insanlar berbat. onlar hakkında düşündüğümüz şeyleri ya da hissettiklerimizi saf haliyle paylaşırsak, dünya yaşanmaz bir yer olur.
Hiç göremediğim ama daima yanımda olan. İnsan bazen çok yakınındaki değerlerin farkına varamıyor. Mutluluğu hep uzaklarda ararken kayboluyor. Hem kendini kaybediyor, hem de
Kolayı arıyorsa insan, zor kısmından başlamalıydı hayatı yaşamaya.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir