Sarah Pinborough kitaplarından Gözlerinin Ardında kitap alıntıları sizlerle…
Gözlerinin Ardında Kitap Alıntıları
Sen gerçek aşka ve peri masallarındaki gibi sonsuza dek mutlu yaşamaya inanıyorsun. Hayat böyle değil.
İnsanlar birbirlerini güldürmeli. Başka ne yaşanırsa yaşansın , her zaman birbirlerini güldürebilmeliler.
Hayatım nasıl olmuştu da böyle içinden çıkılmaz bir hal almıştı ?
Bazen eşini bulamamış tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum.
Duyguların doğrusu yanlışı olmaz. Önemli olan sadece nasıl hissettiğin.
Büyük hayaller , küçük hayatlar.
Sen gerçek aşka ve peri masallarındaki gibi sonsuza denk mutlu yaşamaya inanıyorsun. Hayat böyle değil.
Tıpkı vücuduma bakmamın ve spor yapmamın bir öneminin kalmaması gibi artık duygularımın da bir önemi yoktu. Sonuçta . kısa süre sonra ölecektim.
İnsanların görünüşlerinin altında aslında kim olduklarını hiçbir zaman göremiyorduk.
Tıpkı vücuduma bakmanın ve spor yapmamın bir öneminin kalmaması gibi artık duygularımın da bir önemi yoktu.
Bazı aşklar öyle güçlüdür ki kendi dışındaki her şeyi silip yok eder.
Gerçek aşk hiçbir zaman durgun akan bir nehir olmamıştı. Bunu herkesten iyi biliyordum. Ama yine de,tüm olanlardan sonra bile,ben hâlâ aşka inanıyordum. Bazen gerçek aşkın yardıma ihtiyacı olabilirdi. Ben de bu yardımı sağlamakta her zaman iyi olmuştum.
Yeniden mutlu olması için ona kitap okuyup gönlünü aldım.
Beni acayip mutlu ediyor. Ben onu güldürüyorum. Benim yanımdayken çok farklı biri.
O nankör kalbini kesip yerinden sökmek istiyordum. Kendimi tuttum.
Ben seninle olmak istiyorum. Doğruydu. Benim sonsuz doğrum buydu.
Onu gördüğüm ilk andan beri seviyordum ve her zaman da sevecektim. Bundan asla vazgeçmeyecektim. Asla.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Uzun yaz geceleri sona eriyordu ve gökyüzü griye dönmüştü. Bu, aramızda olan her şeyin bir metaforuydu sanki.”
Ama şimdi içimde havai fişekler patlıyordu.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sanki karnına sıkı bir yumruk darbesi almış gibiydi. Belki de darbeyi karnına almamıştı. Daha aşağıda kalan bir bölgesine isabet etmiş olabilirdi.
İnsanlar güzellikten çok etkilenirdi. Kulağa kibirli gelebilir ama bu doğruydu. David bir keresinde bana juri üyelerinin, sanık sandalyesindeki insanların ortalama güzellikte ya da çirkin olanlarına değil, güzel olanlarına inanma eğilimi gösterdiklerini söylemişti.
“Çünkü sen aşka ve peri masallarındaki gibi sonsuza dek mutlu yaşamaya inanıyorsun. Hayat böyle değil.”
Kendi başımıza gelenlere gülemeyeceksek neye gülecektik ki?
Yorgundum, stresliydim ve her şeyin yavaşlamasına ihtiyacım vardı.
Zaman, kimseyi beklemez
Güvenin ve inancın taklidini yapamazdınız. Bir gerçeğin idrakinin taklidini yapamazdınız. Bunun berrak olması gerekirdi
Geçmiş, gelecek kadar değişkendi. Onu sabitleyemezdiniz. İki insanın aynı şeyi deneyimlediğini düşünün ve onlardan olayı daha sonra yeniden anlatmasını isteyin. Anlattıkları benzer olsa bile farklılıklar her zaman olurdu. Gerçekler kişiden kişiye göre değişirdi
Ona vurmadığı konusunda ısrarcıydı; ama zaten bütün şiddet eğilimli kocalar yaptıklarını inkar etmez miydi?
İnsanların görünüşlerinin altında, aslında kim olduklarını hiçbir zaman göremiyorduk
“Bir sırrı paylaşırken o an kendinizi harika hissedersiniz ama sonra bu bir yüke dönüşürdü.”
Herkesin sırlarına saygı duymalısın. İnsanlar hakkında her şeyi bilemezsin. Öyle olsa delirirdin
Üç kişi, bir sırrı ancak ikisi ölmüşse saklayabilir
“Romeo, Juliet’i görene kadar Rosalind’i sevdiğini sanıyordu. Bazı aşklar öyle güçlüdür ki kendi dışındaki her şeyi silip yok eder.”
“Bazen dünyadaki ses çıkaran bütün saatlerin hiç durmadan zamansızlığımızı yüzümüze çarptığını düşünürdüm.”
İnsanlar sürekli ihanet eder. Nedenler her zaman bencil ve adidir, karmaşık olan ise uydurduğumuz bahanelerdir.
“Eskinin aşıkları, şimdinin sessiz savaşçıları olarak uzun süre birbirimize baktık. Sonra arkasını dönüp gitti.”
“Bazen kendimi suyun içinde yürüyormuş gibi hissediyorum. Herkes çok sıkıcı. Herkes çok tanıdık. Herkes kendisiyle meşgul.
“Galiba çoğu insanı sevmiyorum. Çoğu insanın varlığı benim için gerçek anlamda hiçbir şey ifade etmiyor…”
“İnsanlar sürekli ihanet eder. Nedenler her zaman bencil ve adidir, karmaşık olan ise uydurduğumuz bahanelerdir.”
Kelimelerin hiçbir geçerliliği yoktu. Havada çınlayan anlık sesler dayanıklı değildi. Yazılı kelimeler belki daha kalıcı olabilirdi ama yine de insanlar birbirlerine hiç şüphe duymayacak kadar güvenmiyordu. Kimse gerçekten birbirini tanımıyordu.
Neşterin erişemediği yerlere dokundum
Kelimelerin hiçbir geçerliliği yoktu. Havada çınlayan anlık sesler dayanıklı değildi. Yazılı kelimeler belki daha kalıcı olabilirdi ama yine de insanlar birbirlerine hiç şüphe duymayacak kadar güvenmiyordu. Kimse gerçekten birbirini tanımıyordu.
Üç kişi sır tutabilir Eğer ikisi ölüyse.
Gerçek kimliklerimizden bu kadar farklı görünmemiz çok garipti.
Gerçek aşk hiçbir zaman durgun akan bir nehir olmamıştı.
Duyguların doğrusu yanlışı olmaz. Önemli olan sadece nasıl hissettiğin.
Yalanlar ve gerçekler bakış açısına göre değişir.
Her şey yoluna girecek.
İnsanlar her zaman en inandırıcı olasılığa inanırmış.
Aşkın gözü kördür, değil mi?
Yanlış bir şey hatadan daha büyüktür.
“Herkesin sırları vardır. Herkesin sırlarına saygı duymalısın.İnsanlar hakkında her şeyi bilemezsin. Öyle olsa delirirdin.”
Eskinin aşıkları şimdinin sessiz savaşçıları olarak uzun bir süre birbirimize baktık.Sonra arkasını dönüp gitti
Ama elbette hayat bir romantik komedi değildi .
” Uyku denen huzur , geceleri yılana dönüşüp onu ısırıyordu. ”
Herkesin sırları vardır Lou, dedi Herkesin sırlarına saygı duymalısın. İnsanlar hakkında her şeyi bilemezsin. Öyle olsa delirirdin.
Aşık olduğunuz kişinin yalnızca iyi taraflarını görürsünüz.
İnsanlar bir konu hakkında kendilerini kötü hissettiğinde mutlaka konuyu değiştirirler.
Artık kendi hayatıma misafir gibiydim. Gereksizdim.
Beni hapse atarlarsa ondan kurtulmuş olurum. Artık beni kontrol edemez. Özgür olurum.
Aşık olduğunuz kişinin yalnızca iyi taraflarını görürsünüz.
Bu hiçlik hissi bana iyi gelmişti. Var olmama hissi.
Bir sırrı paylaşırken o an kendinizi harika hissederdiniz ama sonra bu bir yüke dönüşürdü. Bir şeyi serbest bıraktıktan sonra onu bir daha asla geri alamayacak olma hissi insanın içine otururdu.
Yakından baktığınızda insanların tepeden tırnağa sırlarla dolu olduğunu görürsünüz.
İnsanlar bir konu hakkında kendilerini kötü hissettiğinde mutlaka konuyu değiştirir.
Duyguların doğrusu yanlışı olmaz. Önemli olan sadece nasıl hissettiğin.
Duyguların doğrusu yanlışı olmaz. Önemli olan sadece nasıl hissettiğin.
Bir şeyi ‘söylemek’ asla yeterli değildir.
Yine de insanlar birbirlerine hiç şüphe duymayacak kadar güvenmiyordu. Kimse gerçekten birbirini tanımıyordu.
Yine de hayat ilginç olduğunda daha güzeldi.
Bir şeyin gerçekliğine inanmanız için acı çekmeniz gerekirdi.
Kendimi bir süreliğine geride bırakmak istiyordum.
Keşke ağzımı açmasaydım. Hayat ağzımı açtığım için sürekli pişman olarak geçiyordu.
Geçmiş, şu anda işime yaramadığı sürece umrumda bile değildi.