İçeriğe geç

Gösteri Toplumu Kitap Alıntıları – Guy Debord

Guy Debord kitaplarından Gösteri Toplumu kitap alıntıları sizlerle…

Gösteri Toplumu Kitap Alıntıları

Gösteri dili, hâkim olan
üretimin işaretleri’nden oluşur ki bunlar aynı zamanda bu
üretimin nihai hedefleridir.
O, üretimde önceden
yapılmış seçimin her alanda onaylanması ve bunun sonucu
olan tüketimidir. Gösterinin biçimi ve içeriği, var olan
sistemin koşullarının ve amaçlarının tümüyle aynen
doğrulanmasıdır. Modern üretimin dışında geçirilen zamanın
esas bölümündeki meşguliyet olan gösteri, aynı zamanda da
bu doğrulamanın sürekli mevcudiyeti’dir.
Çağımızın tasviri nesneye, kopyayı aslına,
temsili gerçekliğe, dış görünüşü öze tercih
ettiğinden kuşku yoktur Çağımız için kutsal
olan tek şey yanılsama, kutsal olmayan tek şey
ise hakikattir. Dahası, hakikat azaldıkça ve
yanılsama çoğaldıkça çağımızın gözünde
kutsal olanın değeri artar, öyle ki bu çağ
açısından yanılsamanın had safhası, kutsal
olanın da had safhası’dır.
Feuerbach,
Bir şey yapılabileceği sırada istenmelidir; zira ne mevsimler ne de zaman kimseyi bekler.
Birçok alanda, yasalar adeta çeşitli boşluklar kalacak şekilde özenle hazırlanmışlardır; tabiî ki bu, bu boşluklardan yararlanabilecek olanlar için geçerlidir.
Televizyon güzel bir görüntü gösterdiği ve bu görüntüyü küstah bir yalanla yorumladığında aptallar her şeyin açık seçik olduğuna inanırlar.
Gerçekten de demokratik dünyayı hangi şeytan yönetiyor?
“gerçek anlamda altüst edilmiş bir dünyada doğru, bir yanlışlık anıdır.”
“Asıl düşman içimizdedir.
Artık bilimden dünyayı anlaması ya da herhangi bir şeyi iyileştirmesi beklenmemektedir. Bilimden beklenen tek şey sadece olup biten her şeyi anında doğrulamasıdır.
İçinde bulunduğunuz durum ve koşullar ne kadar tehlikeli olursa olsun, umutsuzluğa kapılmayın; asıl her şeyden, korkulacak durumlarda korkulacak hiçbir şey yoktur.
Sanatın büyüklüğü ancak yaşamın gün batımında ortaya çıkmaya başlar.
Kültür, eski dünyanın yaşam tarzını yok etmiş olan tarihin sonucudur.
Kültür, pek anlamlı olmayan bir dünyanın anlamıdır.
Zamandan başka bize ait hiçbir şey yok; zamanın tadını tam da yeri yurdu olmayanlar çıkarır zaten.
“Ah şu gençlik ne kadar hoştur ve ne kadar da çabuk geçer.”
Hey baylar, hayat kısa
Ve bizler eğer yaşıyorsak, kralları çiğnemek için yaşıyoruz
https://1000kitap.com/yazar/William-Shakespeare
Hiç şüphesiz, modern tüketimin dayattığı sahte ihtiyaca, toplumun ve tarihin şekillendirilmediği hiçbir sahici ihtiyaç ya da istekle karşı konulamaz.
Çağımızın tasviri nesneye, kopyayı aslına, temsili gerçekliğe, dış görünüşü öze tercih ettiğinden kuşku yoktur Çağımız için kutsal olan tek şey yanılsama, kutsal olmayan tek şey ise hakikattir.
İktisadın toplumsal yaşam üzerindeki tahakkümünün ilk aşaması, bütün insan gerçekleştirimlerinin tanımlanmasında VAR OLMAKTAN SAHİP OLMAYA geçen bariz bir bayağı laşmaya yol açmıştır. Toplumsal yaşamın, iktisadın birikmiş sonuçları tarafından bütünüyle işgal edildiği bugünkü aşama ise SAHİP OLMAKTAN, GİBİ GÖRÜNMEYE doğru genel bir kaymaya neden olmuştur; öyle ki bütün fiili SAHİP OLMAK lar, dolaysız itibarlarını ve nihai işlevlerini GİBİ GÖRÜNMEK ten almak zorundadır.
Halen yanlış bir şekilde kültürel ya da politik diye adlandırılan tartışma görüntülerinin bu çeşitli uzmanları, kendi mantık ve kültürlerini, kendilerini kullanabilecek olan sistemin mantık ve kültürüne mecburen uydurmuşlardır; bunun tek nedeni sistem tarafından seçilmiş olmaları değil, özelikle bu sistem dışında başka bir eğitimlerinin olmaması dır.
Bürokratik ekonomi diktatörlüğü sömürülen kitlelere kayda değer hiçbir seçim payı bırakamaz, çünkü bürokrasi her şeyi bizzat kendisi seçmek zorundadır ve ister beslenmeyle ister müzikle ilgili olsun dışardan gelen her türlü farklı seçim bürokrasinin tamamen yıkımını seçmek anlamına gelir. Bu diktatörlüğe, kesintisiz bir şiddet eşlik etmek zorundadır.
Dayatılan mal imajı, resmî olarak var olan her şeyin bütünlüğünü kendi gösterisinde toplar ve genellikle totaliter bütünlüğünün garantisi olan tek bir insan üzerinde yoğunlaşır. Herkes bu mutlak ünlüyle ya olağanüstü bir şekilde özdeşleşmeli ya da yok olmalıdır. Çünkü bu ünlü, tüketmemenin efendisidir ve aslında terörün hızlandırdığı ilkel birikim olan mutlak sömürüye makul bir anlam veren bir kahraman imajıdır. Eğer her Çinli Mao’yu öğrenmek ve de Mao olmak zorundaysa, bu olması gereken başka bir şey olmadığı içindir. Yoğunlaşmış gösterinin hüküm sürdüğü her yerde polis de hüküm sürer.
Çağımızın tasviri nesneye, kopyayı aslına, temsili gerçekliğe, dış görünüşü öze tercih ettiğinden kuşku yoktur Çağımız için kutsal olan tek şey yanılsama, kutsal olmayan tek şey ise hakikattir. Dahası, hakikat azaldıkça ve yanılsama çoğaldıkça çağımızın gözünde kutsal olanın değeri artar, öyle ki bu çağ açısından yanılsamanın had safhası, kutsal olanın da had safhasıdır. feuerbach
Hâkim iktisadın imajı olan gösteride amaç hiçbir şey, gelişme ise her şeydir. Gösteri, kendinden başka hiçbir şeye varmak istemez.
Gösteri, kendini tartışılmaz ve erişilmez devasa bir olumluluk olarak sunar. “Görünen şey iyidir, iyi olan şey görünür” der, başka bir şey demez. İlkesel olarak talep ettiği tutum bu edilgen kabulleniştir; ve ortaya çıkışına karşılık verenin olmaması ve görünüş üzerindeki tekeli ile aslında zaten bunu elde etmiştir.
Gösteri, metanın toplumsal yaşamı tümüyle işgal etmeyi başardığı andır. Görülebilir olan sadece metayla kurulan ilişki olmakla kalmaz, ondan başka bir şey de görülemez: Görülen dünya metanın dünyasıdır.
Gösteri, insanların olup bitenleri görmezlikten gelmelerini ve yine de anlaşılabilen bir şey varsa bunu derhal unutturmayı büyük bir ustalıkla başarır.
Gösterinin görünür kıldığı hem var hem de yok olan dünya, yaşanmış her şey üzerinde hâkim olan meta dünyasıdır.
Gösteri, kendi kendisinin ürünüdür ve kuralları kendisi koyar: O bir sahte-kutsaldır.
modern gösteri, toplumun yapabileceklerini ifade eder, ama bu ifadede izin verilmiş olan şey mümkün olana kesinlikle karşıdır.
Toplumsal yaşamın, iktisadın birikmiş sonuçları tarafından bütünüyle işgal edildiği bugünkü aşama ise sahip olmak’tan gibi görünmek’e doğru genel bir kaymaya neden olmuştur: öyleki bütün fiili sahip olmak lar dolaysız itibarlarını ve nihai işlevlerini bu gibi görünmek ten almak zorundadır.
İktisadın toplumsal yaşam üzerindeki tahakkümünün ilk aşaması, bütün insan gerçekleştirimlerinin tanımlanmasında var olmak’tan sahip olma’ya geçen bariz bir bayağılaşmaya yol açmıştır.
İktisadın yaşayan insanları bütünüyle boyun eğdirmesi ölçüsünde, gösteri de onları kendine tabi kılar. Gösteri, bizzat kendisi için gelişem iktisattan başka bir şey değildir. O, şeylerin üretiminin sadık yansıması ve üreticilerin aslına bağlı olmayan nesneleştirilmesidir.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Gösteri, kendinden başka hiçbir şeye varmak istemez.
Modern üretim koşullarının hakim olduğu toplumların tüm yaşamı devasa bir gösteri birikimi olarak görünür. Dolaysızca yaşanmış olan her şey yerini bir temsile bırakarak uzaklaşmıştır.
Çağımızın tasviri nesneye, kopyayı aslına, temsili gerçekliğe, dış görünüşü öze tercih ettiğinden kuşku yoktur Çağımız için kutsal olan tek şey yanılsama, kutsal olmayan tek şey ise hakikattir. Dahası, hakikat azaldıkça ve yanılsama çoğaldıkça çağımızın gözünde kutsal olanın değeri artar, öyle ki bu çağ açısından yanılsamanın had safhası, kutsal olanın da had safhası’dır.
Gösteri bu yeni dünyanın haritasıdır, yani bu dünyanın alanını tamı tamına kaplayan bir haritadır. Elimizde tutamadığımız güçler bile bütün kuvvetleriyle kendilerini bize gösterirler.
Emekçi kendisini değil, bağımsız bir gücü üretir. Bu üretimin başarısı, yani bolluğu, üreticiye mahrumiyet bolluğu olarak geri döner.
Gösteri ayrı olanı birleştirir, ama ayrı olarak birleştirir.
Gösteri, mevcut düzenin kendisi hakkında verdiği kesintisiz söylev, onun övgü dolu monoloğudur. Yaşam koşullarının totaliter yönetimi döneminde iktidarın kendi portresidir.
Gösteri, felsefeyi gerçekleştirmez, gerçekliği felsefeleştirir. Spekülatif evrende değerini yitirmiş olan şey, herkesin somut yaşamıdır.
Gösteri, kendini tartışılmaz ve erişilmez devasa bir olumluluk olarak sunar. “Görünen şey iyidir, iyi olan şey görünür” der, başka bir şey demez.
Her kim ki özgürce yaşamaya alışmış bir sitenin yöneticisi olur ve ona hiç zarar vermez, bilmelidir ki site ona zarar verecektir; çünkü ne geçen zamanın uzunluğunun ne de herhangi bir iyiliğin asla unutturamayacağı özgürlüğün adında ve eski geleneklerinde sitenin isyancılarına sığınacak yer her zaman vardır. Ve kişi sitede ne yaparsa yapsın, ona ne sağlarsa sağlasın, bunlar sakinlere zulmetmek ya da onları dağıtmak amacıyla yapılmıyorsa bu ad ve bu gelenekler asla unutulmayacaktır
Machiavelli, Hükümdar
Zamandan başka bize ait hiçbir şey yok; zamanın tadını tam da yeri yurdu olmayanlar çıkarır zaten.
Baltasar Graciân, L’Homme de Cour.
Yazılar devletin düşünceleri; arşivler ise hafızasıdır.
Novalis
Hey baylar, hayat kısa Ve bizler eğer yaşıyorsak, kralları çiğnemek için yaşıyoruz
Shakespeare, IV. Henry
Bundan önceki bütün devrimlerde savaşçılar açıkça karşı karşıya geliyorlardı: Sınıfın karşısında sınıf, programın karşısında program. Şimdiki devrimde eski düzeni koruyan gruplar, yönetici sınıfların alâmeti altında değil, bir “sosyal demokrat parti”nin bayrağı altında ortaya çıkıyorlar. Eğer devrimin temel sorunu ‘ya kapitalizm, ya sosyalizm’ olarak açıkça ve dürüstçe ortaya konulsaydı bugün büyük proletarya kitlesinde hiçbir şüphe ya da tereddüt ihtimali olmazdı
Rosa Luxemburg, Rote Fahne
Burjuva devriminin felsefesi olarak bile bu devrimin bütün sürecini değil sadece nihai sonucunu ifade etmektedir. Bu anlamda bu, devrimin değil, restorasyonun felsefesidir.
Karl Korsch, Hegel ve Devrim Üzerine Tezler
Bilinçli olan her şey yıpranır. Bilinçdışı olan ise değişmeden kalır. Ancak bir kez serbest bırakıldığında o da yıkılıp gitmez mi?
Freud
Meta bir bütün olarak toplumun evrensel kategorisi haline geldiğinde ancak kendi sahici özü içinde anlaşılabilir. Meta ilişkilerinden doğan şeyleşme sadece bu bağlamda, hem toplumun nesnel evrimi için hem de insanların toplum karşısındaki tavırları için belirleyici önem kazanır. Meta ancak o zaman insanların bilinçlerinin, bu şeyleşmenin ifade bulduğu biçimlere boyun eğmesi açısından can alıcı bir önem taşıyabilir Çalışma süreci rasyonelleştiği ve mekanikleştiği ölçüde emekçinin etkinliğinin aktifliğini giderek yitirmesi ve giderek daha çok seyre dayalı bir biçim alması yüzünden bu boyun eğme daha da büyür.
Lukacs, Tarih ve Sınıf Bilinci
Gösteri kendini tartışılmaz ve erişilmez devasa bir olumluluk olarak sunar. Görünen şey iyidir, iyi olan şey görünür der, başka bir şey demez.
Kişiliğin silinmesi, gösteri normlarına somut olarak boyun eğmiş ve bu şekilde otantik deneyimleri tanıma ve dolayısıyla da bireysel tercihlerini keşfetme olanaklarından daha da uzaklaşmış bir varoluşun koşullarını kaçınılmaz şekilde beraberinde getirir. Birey, böyle bir toplumda bir nebze dikkate alınmak istiyorsa paradoksal olarak sürekli kendini yadsımak zorunda kalacaktır. Bu varoluş aslında sürekli değişen bir sadakati, sahte ürünlere karşı sürekli hayal kırıklığı yaratan bir dizi kabullenmeyi gerektirir. Yaşamın değeri düşük işaretlerindeki enflasyonun ardından hızla koşulmaktadır. Uyuşturucu, şeylerle ilgili bu örgütlenmeye uyum sağlamaya yardım ederken delilik ise bu durumdan kaçmaya yardımcı olur.
Gösteri, kurduğu mükemmel düzeni kuşatan kimi tehlikeleri gizlemez. Okyanusların kirlenmesi ve Ekvator ormanlarının yok edilmesi dünyadaki oksijenin yenilenmesini tehlikeye sokmuştur; ozon tabakası endüstriyel büyüme karşısında dayanıksız kalmıştır; nükleer radyasyon geri dönüşü olmayan bir şekilde birikmektedir. Gösteri tüm bunların önemsiz olduğu sonucunu çıkarır sadece. Tarihler ve oranlardan başka bir şey üzerinde tartışmak istemez. Ve sadece bu konuda güven tazelemeyi başarır; ki bu gösteri-öncesi aklın alamayacağı bir şeydir.
Zaman zaman bilimin, günümüzde ekonomik kârlılığın dayattığı zorunluluklara boyun eğdiği söylenir, aslında bu her zaman için doğruydu. Yeni olan, ekonominin insanlığa karşı açık savaş ilân etmesidir; bu sadece yaşam koşullarına değil, aynı zamanda ayakta kalma koşullarına karşı da açılmış bir savaştır. Böylece bilimsel düşünce, geçmişinin büyük bir bölümünde köleliğe karşı olmasına rağmen, kendisini gösteri hâkimiyetinin hizmetine adamayı tercih eder. Bu noktaya gelmeden önce bilim göreceli bir özerkliğe sahipti. Kendi payına düşen gerçekliği düşünmeyi bilirdi; ve bu nedenle de ekonomik kaynakların artmasında geniş katkıları olabilmişti. Her şeye kâdir bir ekonomi çığrından çıktığında -gösteri çağı bundan başka bir şey değildir – hem yöntembilimsel açıdan hem de “araştırmacıların” pratik çalışma koşulları açısından en son bilimsel özerklik kırıntıları da ortadan kalkmıştır. Artık bilimden dünyayı anlaması ya da herhangi bir şeyi iyileştirmesi beklenmemektedir. Bilimden beklenen tek şey sadece olup biten her şeyi anında doğrulamasıdır. Gösteri hâkimiyeti, oldukça tahripkâr bir düşüncesizlikle sömürdüğü bu alanda da en az diğer alanlardaki kadar budalaca davranarak sadece kendisine bir sopa yapmak amacıyla bilimsel bilginin dev ağacını kesmiştir. Açıkça olanaksız bir doğrulamaya yönelik bu nihai toplumsal talebe boyun eğmek için çok fazla düşünmemek, gösteri dilinin kolaylıklarına iyice alışmak daha iyi olur. Bu utanç verici dönemde kötü yola düşürülmüş bilim en son uzmanlaşmasını çok iyi niyetli bir şekilde bu meslek alanında gerçekleştirmiştir.
İzleyicinin seyredilen şeye yabancılaşması şöyle ifade edilir: İzleyici ne kadar çok seyrederse o kadar az yaşar; kendisini egemen ihtiyaç imajlarında bulmayı ne kadar kabul ederse kendi varoluşunu ve kendi arzularını o kadar az anlar. Gösterinin etkin insan karşısındaki dışsallığı, kendi davranışlarının artık bu insana değil, bu davranışları ona sunan bir başkasına ait olması gerçeğinde ortaya çıkar. İşte bu yüzden izleyici hiçbir yerde kendini evinde hissetmez, çünkü gösteri her yerdedir.
Gösterinin ilan ettiği gerçekdışı birlik, kapitalist üretim tarzının gerçek birliğinin dayandığı sınıf ayrımını gizler. Üreticileri dünyanın kuruluşuna katılmaya zorlayan şey aynı zamanda onları dünyadan ayıran şeydir. Yerel ve ulusal sınırlarından kurtulmuş insanları bir araya getiren şey aynı zamanda onları birbirlerinden uzaklaştıran şeydir. Rasyonelliğin derinleştirilmesini gerektiren şey aynı zamanda hiyerarşik sömürünün ve baskının irrasyonelliğini besleyen şeydir. Toplumun soyut iktidarını yaratan şey onun somut özgürlüksüzlüğünü de yaratır.
Kendi bütünlüğü içinde ele alındığında gösteri, mevcut üretim tarzının hem sonucu hem de tasarısıdır. Gerçek dünyaya bir eklenti, ona ilave edilen bir söz değildir. O, gerçek toplumun gerçek dışılığının can alıcı noktasıdır. Gerek enformasyon ya da propaganda, gerekse reklam ya da doğrudan eğlence tüketimi biçiminde olsun bütün özel biçimleri ile gösteri, toplumsal olarak hakim olan yaşamın mevcut modelini oluşturmaktadır. O üretimde önceden yapılmış seçimlerin her alanda onaylanması ve bunun sonucu olan tüketimidir. Gösteri biçimi ve içeriği, var olan sistemin koşullarının ve amaçlarının tümüyle aynen doğrulanmasıdır. Modern üretimin dışında geçirilen zamanın esans bölümündeki meşguliyet olan gösteri, aynı zamanda da bu doğrulamanın sürekli mevcudiyetidir.
Gösteri, sürekli bir afyon savaşıdır; mallan metalar ile, kendi yasalarına göre giderek büyüyen ayakta kalma mücadelesini tatmin ile özdeşleştirmeyi insanlara kabul ettirmeyi hedefler. Fakat eğer tüketilebilir ayakta kalma mücadelesi sürekli büyüyen bir şey ise bunun nedeni ayakta kalmanın daima mahrumiyeti kapsıyor olmasıdır. Eğer giderek büyüyen ayakta kalma mücadelesinin ötesinde hiçbir şey yoksa, eğer bu büyümenin durabileceği hiçbir nokta yoksa, bunun nedeni bu büyümenin mahrumiyetin ötesinde olması değil, tam tersine zenginleşmiş mahrumiyet olmasıdır.
Günümüzde birçok iş ilişkisi kaçınılmaz olarak en azından bu yüzyıl kadar namussuzdur.
Gerçek anlamda alt üst edilmiş bir dünyada doğru, bir yanlışlık anıdır.
Gösteri, kurduğu mükemmel düzeni kuşatan kimi tehlikeleri gizlemez. Okyanusların kirlenmesi ve Ekvator ormanların yok edilmesi, dünya’daki oksijenin yenilenmesinin tehlikeye sokmuştur.

Ozon tabakası endüstriyel büyüme karşısında da dayanıksız kalmıştır; nükleer radyasyon geri dönüşü olmayan bir şekilde birikmektedir.

Gösteri tüm bunların önemsiz olduğu sonucunu çıkarır sadece.

Tarihler ve oranlardan başka bir şey üzerinde tartışmak istemez.

Gösterinin ilk savunucusu olan ve yaşadığı yüzyılın en kararlı budalası gibi görünen Mcluhan bile nihayet 1976’da

kitle iletişim araçlarının uyguladığı baskının akıldışılığa yol açtığını

ve onları kullanma biçimlerini değiştirmenin aciliyet kazandığını keşfettiğin de, gösteri savunuculuğundan vazgeçmiştir.

Gösterinin hakim olduğu her yerde örgütlü olan tek güç, gösteriyi isteyen güçlerdir.
İnsanlar babalarından çok, yaşadıkları zamana benzerler.
Thukydides tarihin sonsuza dek süren bir kazanım olduğunu söyler.
Çağdaş toplum bir gösteri toplumudur ve bu herkesin kabul ettiği bir durumdur. Kendilerini belli etmeyenleri bir süre sonra fark etmek gerekecektir.
Dünya çoktandır bir zamanın düşünü görmektedir; ama onu gerçek anlamda yaşamak için şimdiden bilincine sahip olması gerekir.
Zamandan başka bize ait hiçbir şey yok; zamanın tadını tam da yeri yurdu olmayanlar çıkar zaten.
Totaliter bürokratik toplum, sürekli bir şimdiki zamanda yaşar.
olup biten her şey bu toplum için sadece polisin ulaşabileceği bir alan olarak var olur.
Gösterinin ilan ettiği gerçekdışı birlik, kapitalist üretim tarzının gerçek birliği’nin dayandığı sınıf ayrımını gizler.

Üreticileri dünyanın kuruluşuna katılmaya zorlayan şey, aynı zamanda onları dünyadan ayıran şeydir.

Gösterinin ebedi diye sunduğu şey, değişim üzerine kuruludur ve temeli ile birlikte değişmek zorundadır.
totaliter iktidarın gözden düşen her figürü, onu oybirliği ile onaylamış olan ve yanılsamasız bir yalnızlar yığınından başka bir şey olmayan aldatıcı cemaati açığa çıkarır.
Reklamın her yeni yalanı, aynı zamanda bir önceki yalanın ikrarıdır.
Keşke düşünceler tek başına dünyayı kurtarmaya yetebilseydi, ben kim olursa olsun yeni bir düşünce ileri sürecek olana hodri meydan diyorum. Devir düşünce devri değil olguların ve eylemlerin devridir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir