İçeriğe geç

Gölge’nin Dünyası Kitap Alıntıları – Mustafa Mert Yağmur

Mustafa Mert Yağmur kitaplarından Gölge’nin Dünyası kitap alıntıları sizlerle…

Gölge’nin Dünyası Kitap Alıntıları

Yok sayılanlar için yok olmanın önemi yoktur. İnsanlara farkındalığını veren şeyin insanın beyni olduğunun farkındaydı. Var olmanın bir önemi yoktu. Önemli olan farkında olmaktı. Var olduğunun bile farkında olmayan var olan insanlar yüzünden mutsuz oluyordu bütün var olanlar.
Bir insanın psikolojisini anlamak için onu çok iyi tanımak lazım.
En kötü kabus, uyandığında devam edendir.
İnsanların kendi yaşayıp gördükleri, diğer insanların gözünde renklenmez. Hep siyah-beyaz kalır. Bu yüzden herkes yalnızdır.
Konuşursan insanlar seni tanır,susar isen sen insanları tanırsın.
Bir dinleyenin olmaması sözünün kıymetsiz olduğu anlamına gelmez.
Bazıları, bizim düşünebilen canlılar olduğumuzu sanıyor. Ben onlara katılmıyorum. Bizler düşünebilen canlılar değiliz, düşünebildiğini sanan canlılarız.
Herkes yalnız olmak ister. yalnızlık kendine dönüştür, yalnızlık özgürlüktür.
Yalnız kalmak için. Bakışlar, bakışların gücünü hafife alma. Bir volkan gibidir bakışlar. Doğru yere bakarsa eğer, o volkan patlar, dünyayı bir buzul çağına çevirir o bakışlar. Sen benim düşüncelerimle baş başasın ama ben hala yalnızım.
Olaylara hakim olabilmek için dışardan bakmak gerekir olaylara.
Mesela duygusal olursan hayatını başkaları yönetir. Mantıklı olursan ipleri eline alırsın, daha da mantıklı olursan ipleri yok edersin.
Hayallerini yaşayabilmek için yaşayacak insan. Yaşayamazsa o hayalleri yaşayamayacak.
Hatalar çığ gibidir. Yaptığının hata olduğunu düşünmeyecek kadar küçümsersin. Ama karşı tarafa ulaşınca karşıdakiler o çığın altında kalır. Eğer çığın altında kalanlar senin için gerçekten önemliyse bir an önce çıkarmalısın onları o karın altından. Çok geç olmadan.
Susuzluktan ölür insan. Nefes alamadığı için de ölür.
Hissedemedikten sonra, anlamak neye yarar.
Bir insanı dudağından öpebilirsin, peki ya kalbinden?
Birini sevmekten daha güzel olan bir şey varsa oda sevdiğin kişinin sevilmeye değer olmasıdır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Satrançta siyahlar mı kazanır yoksa beyazlar mı? Eğer iki tarafı da sen yönetirsen asla kaybetmezsin. bir zeka oyunun da kaybetmek insana aptal olduğunu hissettirir veya fark ettirir.
Acı çeken bir insanın yanında kimse olmazdı. Mutlu gözüken insanların yanında mutluluğu aradı mutsuz insanlar.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bir insanın size iyi davranması, o insanı iyi biri yapmaz.
Bir insan ne kadar büyük bir hata yaparsa yapsın, bu hatayı yapmasını sağlayan bir şey mutlaka vardır.
Karanlığın zirveye çıktığı zaman sizi aydınlatanlar tam arkanızdadır ama siz onları göremezsiniz.
Yürüdüğün yolun aydınlık veya karanlık olmasına bakma, sadece yürü. Her zaman karanlıktaki yolları aydınlatamazsın.
Nereden baktığın önemli, çünkü baktığın yerdeki sonucu değiştirebilirsin. Aşağısı mükemmel olursa zirve de mükemmel olur; zirve mükemmel olursa aşağısı da mükemmel olur.
Aşağıdan bakınca zirve mükemmel gözükür. Zirveden bakınca aşağısı mükemmel gözükür.
Kendiyle konuşana delir derlermiş. Bir insan kendisiyle konuşuyorsa, yalnız olduğu içindir. Yani kimse bu durumu görüp de deli olduğunu söyleyemez.
Var olan bir şeyi arasa bulur insan. Yeter ki insan var olmayan bir şeyi bulduğunu sanmasın.
Anlatmama ile anlatamamak arasında çok kalın bir duvar vardır. Hiçbir topla yıkamazsın bu duvarı.
İnsanların insanları umursamamasındaki en büyük etken insanlardır. Çevresine güven vermeyen insanların var oluşudur.
Yaşlanmak için yaşamak lazım.
Bazen, bazı kelimelerde anlam aranmaz. Bazen, bazı insanlarda anlam aranmaz.
Uyumak istiyorum çünkü ölüme en yakın eylemdir uyumak..
Bir şeyi başarabileceğinden emin olmak için ya beynin ya da özgüvenini geliştirmelisin.
İnsanların harekete geçmeleri için acı çekmeleri gerekiyor.
Unutma, her zaman karanlıktakiler aydınlıktakileri yönetir. Seni gerçekten yöneten senin görmediğindir.
Canlılar zayıf oldukları yönlerini göstermeyi istemezler.
Yürümeye devam etmek istiyorsan kaldığın yeri hatırlamalısın.
Yalnızlığın en kötü yanı insanın kendi kendine alışmasıdır. Bir insan kendinden vazgeçemez ise hiçbir şeyi başaramaz.
Atatürk dememiş miydi; Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır.. Ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir.
Aslında her insan yalnızdır, kendini yalnız hissetmeyenler bir yanılsama görüyorlardır ve tuhaf bir paradoks vardır ki bu yanılsamayı yenemezlerse, yanılsamalar cenneti birer cehenneme dönüşecektir ve yalnızlıklarının farkına vardıklarında çaresizliğin de kendilerine göz kırptığını göreceklerdir. Yanılsamaları yenip yalnızlığın formülünü bulamazsak yalnızlık bataklığında boğulacağız.
Cahillik arttıkça itaat artar, nesnelere, kişilere veya başka şeylere. Var olandan fazlasına sahip olmamızda en büyük engeldir, bu itaat dürtüsü.
İnsan hayatı, okumayı öğrenince başlar. Bunun nişanesi, yakamıza takılan kurdelelerdir. bundan sonra bize öğretilenler, var olanı bir nebze bilmekle sınırlıdır. Bu sebeple bizim insanlarımız öğrenmeye değer yeni şeyleri öğretemezler. Bu yüzden ikinci bir kurdele takılmaz yakamıza.
Karanlığa alışırsan aydınlıkta göremezsin.
Önemli olan uğruna öldüğün değil, uğruna yaşadığındır.
Bazıları şiiri şiir yapanın şair, şairi şair yapanın da şiiri olduğunu zannederler. Şairi zirveye çıkaran zirvedeki duygulardır.
Kin, insanların eline yapışan bomba gibidir. Her halükarda elini kaybedersin.
Kötülüklerle baş etmek kolay değildir. Ama çok zor da değildir.
Umut her şeydir. Umudunu yitiren bir kişi her şeyini kaybetmiş demektir. Çünkü bu iğrenç dünyada hiçbir şeye sahip değiliz, umudumuzdan başka..
Hayat, durduğun yerde ilerlemez; Durmaktan vazgeçtiğin yerde ilerler. Bazen vazgeçmek eylemin ta kendisidir. Bazense son eylemidir.
Bazı insanlar acı çekmeye o kadar alışmışlardır ki acı çekmek için bir dış etkene bile ihtiyaç duymazlar. Her acı çektiğinde bir çizik atılsaydı kimse çizik göremezdi.
Cahil bir birey, sürekli savaşmak isteyen yılana benzer. Ve bu cahillik zekadan da yoksunsa savaşmaya kendi kuyruğundan başlar.
Var olanı geliştirmek yaratıcı insanların işidir. Yeni bir teori ise dahilerin işidir.
İnsanlar anlamadıkları şeylere değer verirler. Ne kadar anlaşılmaz olursan o kadar değer verirler sana.
Herkes felsefeci olsaydı, kimse konuşmazdı. Konuşsa bile anlaşılamazdı.
Kimse senin çalışıp çabaladığına bakmaz bu hayatta, herkes ortaya koyduğun ürüne göre değer verir sana.
Başarıya giden ilk adım hatadır.
Psikolojide en temel nokta, insanların düşüncelerinin ne olduğunu bilmektir. Bir insanın ne kadar çok konuda düşüncesini öğrenebilirsen, o insana istediğin şekli verebilirsin.
Unutmak aptallıktır ama unutabilmek bir yetenektir.
Unutma ki doğrular bize bir şey öğretmez. Bizim yanlışlardan öğreneceğimiz çok şeyimiz var.
Zeki bir insan anlaşılmaz olandır, zekasını ne kadar az gösterirse o kadar zekidir.
Schopenhauer diyor ki; Yetenek başkalarının vuramadığı hedefi vuran nişancı gibidir; dahi ise başkalarının göremediği bir hedefi vuran bir nişancı.
Yalnızlık mükemmelliktir.
Fikirler ihtiyarlayınca ölmez, insanlar gibi. İnsanlar ölür, fikirleri ihtiyarlaşınca.
konuşmasını iyi bilenlerin değil, susmasını iyi bilenlerin kitapları okunmaya değerdir.
Hareket eden şeylerin üzerinde hareketsiz kalmaları hareket etmediklerini göstermez.
İnsanların sana değer vermesi seni değerli bir insan yapmaz.
Yalnızken belki daha az mutlu olurum ama en azından beni mutsuz edecek kimse bulunmaz etrafımda.
Konuşmasını iyi bilenlerin değil susmasını iyi bilenlerin kitapları okunmaya değerdir.
Okunacak o kadar çok kitap var ki her okunası kitabı okumaya başladığımda kendimi geç kalmış gibi hissediyorum.
Okuyup araştırmadığım zamanlarda kendimi boşlukta gibi hissediyorum veya boşlukta olduğumu farkediyorum.
Kendimi sonsuz uzay boşluğuna düşen bir ölümsüz gibi hissediyorum. Hiçbir yere tutunamıyorum, etrafta hiç kimse yok, sonsuzluğun yalnızlığında kayboluyorum.
Öyle kelimeler vardır ki sonuna nokta koysan da cümle bitmez.
Çünkü gerçekten seven, sevgisini göstermek için sevmezmiş
Susmayı öğrenmeniz, konuşacağınız zamanı da öğrendiğiniz anşamıma gelir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir